ذ ك ر kökü Kur'an'da 285 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:51

الذِّكْرَ

ƶ-ƶikra

Zikr(Kur’an)’ı

O inkar edenler, zikri (Kur’an’ı) işittikleri zaman, seni neredeyse gözleriyle devireceklerdi. "O, gerçekten bir delidir" diyorlar.

KALEM
68:52

ذِكْرٌ

ƶikrun

uyarıdan

Oysa o (Kur’an), alemlere bir zikr (öğüt, hatırlatma, hüküm ve üstün bir şeref)den başka bir şey değildir.

MÜZZEMMIL
73:8

وَاذْكُرِ

veƶkuri

ve an

Rabbinin ismini zikret ve herşeyden kendini çekerek yalnızca O’na yönel.

MÜZZEMMIL
73:19

تَذْكِرَةٌ

teƶkiratun

bir öğüttür

Şüphesiz, bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol bulabilir.

MÜDDESIR
74:31

ذِكْرَىٰ

ƶikrā

bir uyarı(dan)

Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkar edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını Kendisi’nden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.

MÜDDESIR
74:49

التَّذْكِرَةِ

t-teƶkirati

öğüt-

Buna rağmen, bunlara ne oluyor ki öğütten yüz çevirip duruyorlar?

MÜDDESIR
74:54

تَذْكِرَةٌ

teƶkiratun

bir ikazdır

Gerçek (şu ki), o (Kur’an,) elbette bir öğüttür.

MÜDDESIR
74:55

ذَكَرَهُ

ƶekerahu

onu düşünür, öğüt alır

Artık kim dilerse, öğüt alıp-düşünür.

MÜDDESIR
74:56

يَذْكُرُونَ

yeƶkurūne

onlar öğüt almazlar

Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar; takvanın sahibi (onu kabul etmeye ehil olan) O’dur, mağfiretin sahibi (bağışlamaya ehil olan da) O’dur.

TEKVIR
81:27

ذِكْرٌ

ƶikrun

öğüttür

O (Kur’an), alemler için yalnızca bir zikirdir;

A'LA
87:9

فَذَكِّرْ

feƶekkir

o halde hatırlat öğüt ver

Şu halde, eğer ’öğüt ve hatırlatma’ bir yarar sağlayacaksa, ’öğüt verip hatırlat.’

A'LA
87:9

الذِّكْرَىٰ

ƶ-ƶikrā

hatırlatmak

Şu halde, eğer ’öğüt ve hatırlatma’ bir yarar sağlayacaksa, ’öğüt verip hatırlat.’

A'LA
87:10

سَيَذَّكَّرُ

seyeƶƶekkeru

hatırlar

Allah’tan ‘İçi titreyerek korkan’ öğüt alır-düşünür.

A'LA
87:15

وَذَكَرَ

ve ƶekera

ve anan

Ve Rabbinin ismini zikredip namaz kılan.

LEYL
92:3

الذَّكَرَ

ƶ-ƶekera

erkeği

Erkeği ve dişiyi yaratana;

FECR
89:23

يَتَذَكَّرُ

yeteƶekkeru

anlar

O gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda?

FECR
89:23

الذِّكْرَىٰ

ƶ-ƶikrā

anlamanın

O gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda?

İNŞIRAH
94:4

ذِكْرَكَ

ƶikrake

şanını

Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi?

NECM
53:21

الذَّكَرُ

ƶ-ƶekeru

erkek

Erkek (evlat) sizin, dişi O’nun mu?

NECM
53:29

ذِكْرِنَا

ƶikrinā

bizi anmak-

Şu halde sen, Bizim zikrimize sırt çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenden yüz çevir.

NECM
53:45

الذَّكَرَ

ƶ-ƶekera

erkeği

Doğrusu, çiftleri; erkek ve dişiyi, yaratan O’dur.

ABESE
80:4

يَذَّكَّرُ

yeƶƶekkeru

öğüt dinleyecektir

Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.

ABESE
80:4

الذِّكْرَىٰ

ƶ-ƶikrā

öğüt

Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.

ABESE
80:11

تَذْكِرَةٌ

teƶkiratun

bir hatırlatmadır

Hayır; çünkü o (Kur’an), bir öğüttür.

ABESE
80:12

ذَكَرَهُ

ƶekerahu

onu düşünür öğüt alır

Artık dileyen, onu ’düşünüp-öğüt alsın.’

KIYAMET
75:39

الذَّكَرَ

ƶ-ƶekera

erkeği

Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.

MÜRSELAT
77:5

ذِكْرًا

ƶikran

öğüt

Zikr (vahy, öğüt) bırakanlara;

KAF
50:8

وَذِكْرَىٰ

ve ƶikrā

ve ibrettir

(Bunlar,) ’İçten Allah’a yönelen’ her kul için ’hikmetle bakan bir iç göz’ ve bir zikirdir.

KAF
50:37

لَذِكْرَىٰ

leƶikrā

bir öğüt

Hiç şüphesiz, bunda, kalbi olan ya da bir şahid olarak kulak veren kimse için elbette bir öğüt (zikir) vardır.

KAF
50:45

فَذَكِّرْ

feƶekkir

öğüt ver

Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur’an ile öğüt ver.

KAMER
54:17

لِلذِّكْرِ

liƶƶikri

öğüt almak için

Andolsun Biz Kur’an’ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?

KAMER
54:22

لِلذِّكْرِ

liƶƶikri

öğüt almak için

Andolsun Biz Kur’an’ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?

KAMER
54:25

الذِّكْرُ

ƶ-ƶikru

Zikir

"Zikr (vahy) içimizden ona mı bırakıldı? Hayır, o çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarıktır."

KAMER
54:32

لِلذِّكْرِ

liƶƶikri

öğüt almak için

Andolsun Biz Kur’an’ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?

KAMER
54:40

لِلذِّكْرِ

liƶƶikri

öğüt almak için

Andolsun Biz Kur’an’ı zikr (öğüt alıp düşünmek) için kolaylaştırdık. Fakat öğüt alıp-düşünen var mı?

SAD
38:1

الذِّكْرِ

ƶ-ƶikri

şan, şeref

Sad, Zikir dolu Kur’an’a andolsun;

SAD
38:8

الذِّكْرُ

ƶ-ƶikru

Zikr

"Zikir (Kur’an), içimizden ona mı indirildi?" Hayır, onlar Benim zikrimden bir kuşku içindedirler. Hayır, onlar henüz Benim azabımı tatmamışlardır.

SAD
38:8

ذِكْرِي

ƶikrī

benim Zikr’im-

"Zikir (Kur’an), içimizden ona mı indirildi?" Hayır, onlar Benim zikrimden bir kuşku içindedirler. Hayır, onlar henüz Benim azabımı tatmamışlardır.

SAD
38:17

وَاذْكُرْ

veƶkur

ve an

Sen onların söylediklerine karşı sabret ve Bizim güç sahibi kulumuz Davud’u hatırla; çünkü o, (her tutum ve davranışında Allah’a) yönelen biriydi.

SAD
38:29

وَلِيَتَذَكَّرَ

veliyeteƶekkera

ve öğüt alsınlar diye

(Bu Kur’an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır.

SAD
38:32

ذِكْرِ

ƶikri

anmak-

O da demişti ki "Gerçekten ben, mal (veya at) sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim." Sonunda bu atlar (koştular ve toz) perdesinin arkasına saklandılar.

SAD
38:41

وَاذْكُرْ

veƶkur

ve an

Kulumuz Eyyub’u da hatırla. Hani o "Herhalde şeytan, bana kahredici bir acı ve azap dokundurdu" diye Rabbine seslenmişti.

SAD
38:43

وَذِكْرَىٰ

ve ƶikrā

ve bir ibret olarak

Katımız’dan ona bir rahmet ve temiz akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık.

SAD
38:45

وَاذْكُرْ

veƶkur

ve an

Güç ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da hatırla.

SAD
38:46

ذِكْرَى

ƶikrā

düşüncesiyle

Gerçekten Biz onları, katıksızca (ahiretteki asıl) yurdu düşünüp-anan ihlas sahipleri kıldık.

SAD
38:48

وَاذْكُرْ

veƶkur

ve an

İsmail’i, Elyesa’ı ve Zülkifl’i de hatırla. Hepsi de hayırlı olanlardandır.

SAD
38:49

ذِكْرٌ

ƶikrun

bir hatırlamadır

Bu, bir zikirdir. Şüphesiz muttakiler için, elbette varılacak güzel bir yer vardır.

SAD
38:87

ذِكْرٌ

ƶikrun

öğüt(ten)

"O (Kur’an), alemler için yalnızca bir zikir (öğüt ve hatırlatma)dir."

A'RAF
7:2

وَذِكْرَىٰ

ve ƶikrā

ve öğüt (vermen)

(Bu,) Bir Kitap’tır ki onunla uyarman için ve mü’minlere bir öğüt olmak üzere sana indirildi. Öyleyse bundan dolayı göğsünde bir sıkıntı olmasın.

A'RAF
7:3

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

öğüt alıyorsunuz

Rabbinizden size indirilene uyun, O’ndan başka velilere uymayın. Ne az öğüt alıyorsunuz?

A'RAF
7:26

يَذَّكَّرُونَ

yeƶƶekkerūne

düşünüp öğüt alırlar

Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size ’süs kazandıracak bir giyim’ indirdik (var ettik). Takva ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah’ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.

A'RAF
7:57

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

ibret alırsınız

Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O’dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte Biz, ölüleri de böyle diriltip-çıkarırız. Ki ibret alasınız.

A'RAF
7:63

ذِكْرٌ

ƶikrun

bir Zikir

"Sakınıp rahmete kavuşmanız için, içinizden sizi uyarıp korkutacak bir adam aracılığı ile bir zikir (kitap) gelmesine mi şaştınız?"

A'RAF
7:69

ذِكْرٌ

ƶikrun

bir Zikir

"Sizi uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikrin gelmesine mi şaşırdınız? (Allah’ın) Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını (veya üstün kıldığını) hatırlayın. Öyleyse Allah’ın nimetlerini hatırlayın, ki kurtuluş bulasınız."

A'RAF
7:69

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

düşünün ki

"Sizi uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikrin gelmesine mi şaşırdınız? (Allah’ın) Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını (veya üstün kıldığını) hatırlayın. Öyleyse Allah’ın nimetlerini hatırlayın, ki kurtuluş bulasınız."

A'RAF
7:69

فَاذْكُرُوا

feƶkurū

hatırlayın ki

"Sizi uyarmak için aranızdan bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikrin gelmesine mi şaşırdınız? (Allah’ın) Nuh kavminden sonra sizi halifeler kıldığını ve sizin yaratılışta gelişiminizi arttırdığını (veya üstün kıldığını) hatırlayın. Öyleyse Allah’ın nimetlerini hatırlayın, ki kurtuluş bulasınız."

A'RAF
7:74

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

düşünün ki

"(Allah’ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."

A'RAF
7:74

فَاذْكُرُوا

feƶkurū

artık hatırlayın

"(Allah’ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."

A'RAF
7:86

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

ve düşünün

"O’na iman edenleri tehdit ederek, Allah’ın yolundan alıkoymak için ve onda çarpıklık arayarak (böyle) her yolun (başını) kesip-oturmayın. Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz) iken O, sizi çoğalttı. Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bakın."

A'RAF
7:130

يَذَّكَّرُونَ

yeƶƶekkerūne

öğüt alırlar

Andolsun, Biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.

A'RAF
7:165

ذُكِّرُوا

ƶukkirū

hatırlatılan

Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında ise, Biz de kötülükten sakındıranları kurtardık. Zulmedenleri yaptıkları fısk dolayısıyla pek zorlu bir azap ile yakaladık.

A'RAF
7:171

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

ve hatırlayın

Bir zamanlar dağı, sanki bir gölgelikmiş gibi üstlerine geçirmiştik. Onlar ise neredeyse tepelerine düşecek sanmışlardı. (Onlara demiştik ki) "Size verdiklerimize sımsıkı sarılın ve onda olanı düşünün, ki sakınasınız."

A'RAF
7:201

تَذَكَّرُوا

teƶekkerū

düşünürler

(Allah’tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah’ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.

A'RAF
7:205

وَاذْكُرْ

veƶkur

ve hatırla

Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma.

CIN
72:17

ذِكْرِ

ƶikri

anmak-

Ki, kendilerini bununla denemek için. Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Allah), onu ’gittikçe şiddeti artan’ bir azaba sürükler.

YASIN
36:11

الذِّكْرَ

ƶ-ƶikra

Zikre

Sen ancak, zikre (Kur’an’a) uyan ve gayb ile Rahman olan (Allah’)a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele.

YASIN
36:19

ذُكِّرْتُمْ

ƶukkirtum

size öğüt verildiği-

Dediler ki "Uğursuzluğunuz, sizinledir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Hayır, siz ölçüyü taşıran bir kavimsiniz."

YASIN
36:69

ذِكْرٌ

ƶikrun

bir öğüt

Biz ona (Peygambere) şiir öğretmedik; (bu,) ona yakışmaz da. O (kendisine indirilen Kitap), yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.

FURKAN
25:18

الذِّكْرَ

ƶ-ƶikra

anmayı

Derler ki "Sen Yücesin; Senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz, ancak onları ve atalarını Sen meta verip yararlandırdın, öyle ki (Senin) zikri(ni) unuttular ve böylece yıkıma uğrayan bir kavim oldular."

FURKAN
25:29

الذِّكْرِ

ƶ-ƶikri

Zikir-

"Çünkü o, gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kur’an’dan) saptırmış oldu. Şeytan da insanı ’yapayalnız ve yardımsız" bırakandır."

FURKAN
25:50

لِيَذَّكَّرُوا

liyeƶƶekkerū

öğüt alsınlar diye

Andolsun bunu, onların arasında öğüt alıp-düşünsünler diye çeşitli biçimlerde açıkladık. Ama insanların çoğu nankörlük edip ayak direttiler.

FURKAN
25:62

يَذَّكَّرَ

yeƶƶekkera

öğüt almak

O, gece ile gündüzü birbiri ardınca kılandır; öğüt alıp-düşünmek isteyenler ya da şükretmek isteyenler için.

FURKAN
25:73

ذُكِّرُوا

ƶukkirū

hatırlatıldığı

Onlar, kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onun üstünde sağır ve körler olarak kapanıp kalmayanlardır.

FATIR
35:3

اذْكُرُوا

ƶkurū

hatırlayın

Ey insanlar, Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah’ın dışında bir başka Yaratıcı var mı? O’ndan başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?

FATIR
35:37

يَتَذَكَّرُ

yeteƶekkeru

öğüt alacağı kadar

İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur.

FATIR
35:37

تَذَكَّرَ

teƶekkera

öğüt alacak

İçinde onlar (şöyle) çığlık atarlar "Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımızdan başka salih bir amelde bulunalım." Size orda (dünyada), öğüt alabilecek olanın öğüt alabileceği kadar ömür vermedik mi? Size uyaran da gelmişti. Öyleyse (azabı) tadın; artık zalimler için bir yardımcı yoktur.

MERYEM
19:2

ذِكْرُ

ƶikru

bu, anmasıdır

(Bu,) Rabbinin, kulu Zekeriya’ya rahmetinin zikridir.

MERYEM
19:16

وَاذْكُرْ

veƶkur

an (hatırla)

Kitap’ta Meryem’i de zikret. Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti.

MERYEM
19:41

وَاذْكُرْ

veƶkur

an (hatırla)

Kitap’ta İbrahim’i de zikret. Gerçekten o, doğruyu-söyleyen bir peygamberdi.

MERYEM
19:51

وَاذْكُرْ

veƶkur

an

Kitap’ta Musa’yı da zikret. Çünkü o, ihlasa erdirilmiş ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi.

MERYEM
19:54

وَاذْكُرْ

veƶkur

an

Kitap’ta İsmail’i de zikret. Çünkü o, va’dinde doğruydu ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi.

MERYEM
19:56

وَاذْكُرْ

veƶkur

ve an

Kitap’ta İdris’i de zikret. Çünkü o, doğru olan bir peygamberdi.

MERYEM
19:67

يَذْكُرُ

yeƶkuru

düşünmüyor mu?

İnsan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten Bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu?

TA-HA
20:3

تَذْكِرَةً

teƶkiraten

bir öğüt

’İçi titreyerek korku duyanlara’ ancak öğütle-hatırlatma (olsun diye indirdik).

TA-HA
20:14

لِذِكْرِي

liƶikrī

beni anmak için

"Gerçekten Ben, Ben Allah’ım, Benden başka İlah yoktur; şu halde Bana ibadet et ve Beni zikretmek için dosdoğru namaz kıl."

TA-HA
20:34

وَنَذْكُرَكَ

ve neƶkurake

ve seni analım

"Ve Seni çok zikredelim."

TA-HA
20:42

ذِكْرِي

ƶikrī

beni anmakta

"Sen ve kardeşin ayetlerimle gidin ve Beni zikretmede gevşek davranmayın.

TA-HA
20:44

يَتَذَكَّرُ

yeteƶekkeru

öğüt alır

"Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar."

TA-HA
20:99

ذِكْرًا

ƶikran

bir Zikir

Sana geçmişlerin haberlerinden bir bölümünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten, sana Katımız’dan bir zikir verdik.

TA-HA
20:113

ذِكْرًا

ƶikran

bir hatırlama

Böylece Biz onu, Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve onda korkulacak şeyleri türlü şekillerde açıkladık; umulur ki korkup-sakınırlar ya da onlar için düşünme (yeteneğini) oluşturur.

TA-HA
20:124

ذِكْرِي

ƶikrī

beni anmak-

"Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz."

VAKI'A
56:62

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

düşünüp ibret almaz-

Andolsun, ilk inşa (yaratma)yı bildiniz; ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi?

VAKI'A
56:73

تَذْكِرَةً

teƶkiraten

bir ibret

Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.

ŞU'ARA
26:5

ذِكْرٍ

ƶikrin

Zikir (uyarı)

Onlara Rahman (olan Allah) dan yeni bir uyarı gelmeyiversin, hiç tartışmasız ondan yüz çevirirler.

ŞU'ARA
26:165

الذُّكْرَانَ

ƶ-ƶukrāne

erkeklere

"Siz insanlardan (cinsel arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz?

ŞU'ARA
26:209

ذِكْرَىٰ

ƶikrā

uyarırlardı

(Onlara) Hatırlatma (yapılmıştır); Biz zulmedici değiliz.

ŞU'ARA
26:227

وَذَكَرُوا

ve ƶekerū

ve ananlar

Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah’ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar (veya öclerini alanlar) başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.

NEML
27:62

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

düşünüyorsunuz

Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisi’ne dua ettiği zaman icabet eden, kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Ne az öğüt-alıp düşünüyorsunuz.

KASAS
28:43

يَتَذَكَّرُونَ

yeteƶekkerūne

düşünür öğüt alırlar

Andolsun, ilk nesilleri yıkıma uğrattıktan sonra, Musa’ya, insanlar için (gözleri hikmetle açıp aydınlatacak) basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere kitap verdik. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürler diye.

KASAS
28:46

يَتَذَكَّرُونَ

yeteƶekkerūne

düşünüp öğüt alırlar

(Musa’ya) Seslendiğimiz zaman da, sen Tur’un yanında değildin. Ancak Rabbinden bir rahmet olmak üzere senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için (gönderildin). Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye.

KASAS
28:51

يَتَذَكَّرُونَ

yeteƶekkerūne

düşünüp öğüt alırlar

Andolsun, Biz öğüt alıp-düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip-indirdik.

İSRA
17:41

لِيَذَّكَّرُوا

liyeƶƶekkerū

düşünüp anlasınlar diye

Andolsun, Biz bu Kur’an’da çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp-düşünsünler diye. Oysa bu, onların daha uzaklaşmalarından başkasını arttırmıyor.

İSRA
17:46

ذَكَرْتَ

ƶekerte

andığın

Ve onların kalpleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk. Sen Kur’an’da sadece Rabbini "bir ve tek" (İlah olarak) andığın zaman, ’nefretle kaçar vaziyette’ gerisin geriye giderler.

YUNUS
10:3

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

Düşünüp öğüt almaz mısınız?

Şüphesiz sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden, işleri evirip-çeviren Allah’tır. O’nun izni olmadıktan sonra, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte Rabbiniz olan Allah budur, öyleyse O’na kulluk edin. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?

YUNUS
10:71

وَتَذْكِيرِي

ve teƶkīrī

ve size hatırlatmam

Onlara Nuh’un haberini oku. Hani kavmine demişti ki "Ey kavmim, benim makamım ve Allah’ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah’a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin.

HUD
11:24

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

İbret almıyor musunuz?

Bu iki grubun örneği; kör ve sağır ile gören ve işiten gibidir. Örnekçe bunlar eşit olur mu? Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?

HUD
11:30

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

düşünmüyor musunuz?

"Ey kavmim, ben onları kovarsam, Allah’tan (gelecek azaba karşı) bana kim yardım edecek? Hiç düşünmez misiniz?"

HUD
11:114

ذِكْرَىٰ

ƶikrā

bir öğüttür

Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namazı kıl. Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlara bir öğüttür.

HUD
11:114

لِلذَّاكِرِينَ

liƶƶākirīne

ibret alanlara

Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namazı kıl. Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlara bir öğüttür.

HUD
11:120

وَذِكْرَىٰ

ve ƶikrā

ve bir uyarı

Sana elçilerin haberlerinden -kalbini sağlamlaştıracak- doğru haberler aktarıyoruz. Bunda sana hak ve mü’minlere bir öğüt ve uyarı gelmiştir.

YUSUF
12:42

اذْكُرْنِي

ƶkurnī

beni an

İkisinden kurtulacağını sandığı kişiye dedi ki "Efendinin katında beni hatırla." Fakat şeytan, efendisine hatırlatmayı ona unutturdu, böylece daha nice yıllar (Yusuf) zindanda kaldı.

YUSUF
12:42

ذِكْرَ

ƶikra

söylemeyi

İkisinden kurtulacağını sandığı kişiye dedi ki "Efendinin katında beni hatırla." Fakat şeytan, efendisine hatırlatmayı ona unutturdu, böylece daha nice yıllar (Yusuf) zindanda kaldı.

YUSUF
12:85

تَذْكُرُ

teƶkuru

anıyorsun

"Allah adına, hayret" dediler. "Hala Yusuf’u anıp durmaktasın. Sonunda (ya kahrından) hastalanacaksın ya da helake uğrayanlardan olacaksın."

YUSUF
12:104

ذِكْرٌ

ƶikrun

bir öğüttür

Oysa ki sen buna karşı onlardan bir ücret de istemiyorsun. O, alemler için yalnızca bir ’öğüt ve hatırlatmadır.’

HICR
15:6

الذِّكْرُ

ƶ-ƶikru

Zikir (Kitap)

Onlar "Ey kendisine Kitap indirilen (Muhammed). Gerçekten sen cinlenmiş (bir deli)sin," dediler.

HICR
15:9

الذِّكْرَ

ƶ-ƶikra

O Zikri (Kitap)ı

Hiç şüphesiz, zikri (Kur’an’ı) Biz indirdik Biz; onun koruyucuları da gerçekten Biziz.

EN'ÂM
6:44

ذُكِّرُوا

ƶukkirū

yapılan uyarıları

Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine herşeyin kapılarını açtık. Öyle ki kendilerine verilen şeylerle ’sevince kapılıp şımarınca’, onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.

EN'ÂM
6:68

الذِّكْرَىٰ

ƶ-ƶikrā

hatırladıktan

Ayetlerimiz konusunda ’alaylı tartışmalara dalanlar’ -onlar bir başka söze geçinceye kadar- onlardan yüz çevir. Şeytan sana unutturacak olursa, bu durumda hatırlamadan sonra, artık zulmeden toplulukla beraber oturma.

EN'ÂM
6:69

ذِكْرَىٰ

ƶikrā

bir hatırlatmak lazımdır

Korkup-sakınanlar üzerinde onların hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu,) bir hatırlatmadır. Umulur ki sakınırlar.

EN'ÂM
6:70

وَذَكِّرْ

veƶekkir

ve öğüt ver

Dinlerini bir oyun ve eğlence (konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla (Kur’an’la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin; (böylesinin) Allah’tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü fidyeyi verse de kabul olunmaz. İşte onlar, kazandıkları nedeniyle helake uğrayanlardır; küfre saptıklarından dolayı onlar için çılgınca kaynar sular ve acıklı bir azap vardır.

EN'ÂM
6:80

تَتَذَكَّرُونَ

teteƶekkerūne

hala öğüt almıyor musunuz?

Kavmi onunla çekişip-tartışmaya girdi. Dedi ki "O beni doğru yola erdirmişken, siz benimle Allah konusunda çekişip-tartışmaya mı girişiyorsunuz? Sizin O’na şirk koştuklarınızdan ben korkmuyorum, ancak Allah’ın benim hakkımda bir şey dilemesi başka. Rabbim, ilim bakımından herşeyi kuşatmıştır. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?"

EN'ÂM
6:90

ذِكْرَىٰ

ƶikrā

bir öğüttür

İşte Allah’ın hidayet verdikleri bunlardır; öyleyse sen de onların bu hidayetlerine uy. De ki "Ben bunun için sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur’an), alemlere bir ’öğüt ve hatırlatmadan’ başkası değildir."

EN'ÂM
6:118

ذُكِرَ

ƶukira

anılan

Eğer O’nun ayetlerine inanıyorsanız, artık üzerinde yalnızca Allah’ın ismi anılanlardan yiyin.

EN'ÂM
6:119

ذُكِرَ

ƶukira

anılmış

Ne oluyor ki size, kaçınılmaz bir ihtiyaçla karşı karşıya kalmanız dışında, O, size haram kıldıklarını ayrı ayrı açıklamışken, üzerinde Allah’ın ismi anılan şeyleri yemiyorsunuz? Gerçekten çoğu, bir ilim olmaksızın kendi heva (istek ve tutku)larıyla (kimilerini) saptırıyorlar. Şüphesiz, senin Rabbin haddi aşanları en iyi bilendir.

EN'ÂM
6:121

يُذْكَرِ

yuƶkeri

anılmayanlardan

Üzerinde Allah’ın isminin anılmadığı şeyi yemeyin; çünkü bu fısk’tır (yoldan çıkıştır). Gerçekten şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına gizli-çağrılarda bulunurlar. Onlarla itaat ederseniz şüphesiz siz de müşriklersiniz.

EN'ÂM
6:126

يَذَّكَّرُونَ

yeƶƶekkerūne

öğüt alan

Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Öğüt alıp düşünmesini bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıkladık.

EN'ÂM
6:138

يَذْكُرُونَ

yeƶkurūne

anılmayan

Ve kendi zanlarınca dediler ki "Bu hayvanlar ve ekinler dokunulmazdır. Onları bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. (Şu) Hayvanların da sırtları haram kılınmıştır." Öyle hayvanlar vardır ki, -O’na iftira etmek suretiyle- üzerlerinde Allah’ın ismini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, cezalarını verecektir.

EN'ÂM
6:139

لِذُكُورِنَا

liƶukūrinā

erkeklerimize aittir

Bir de dediler ki "Bu hayvanların karınlarında olan, yalnızca bizim erkeklerimize aittir, eşlerimize ise haramdır. Eğer o, ölü doğarsa onlar da bunda ortaktırlar." Allah, (bu) düzmelerinin cezasını verecektir. Şüphesiz O, hüküm sahibi olandır, bilendir.

EN'ÂM
6:143

الذَّكَرَيْنِ

āƶƶekerayni

iki erkeği mi?

Sekiz çift; koyundan iki, keçiden de iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi, ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Eğer doğru sözlüler iseniz bana bir ilimle haber verin."

EN'ÂM
6:144

الذَّكَرَيْنِ

āƶƶekerayni

iki erkeği mi?

Deveden iki, sığırdan da iki. De ki "İki erkeği mi haram kıldı? Yoksa iki dişiyi mi ya da o iki dişinin rahimlerinin, kendisini kapsadığı (yavruları) mı? Yoksa Allah, bunları sizlere tavsiye ettiği zaman şahid miydiniz?" Hiçbir bilgiye dayanmaksızın insanları saptırmak için Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden daha zalim kimdir? Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.

EN'ÂM
6:152

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

öğüt alırsınız

"Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiçbir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah’ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz."

SAFFAT
37:3

ذِكْرًا

ƶikran

zikir

Zikir okuyanlara,

SAFFAT
37:13

ذُكِّرُوا

ƶukkirū

öğüt verilse

Kendilerine öğüt verildiğinde, öğüt almıyorlar.

SAFFAT
37:13

يَذْكُرُونَ

yeƶkurūne

öğüt almazlar

Kendilerine öğüt verildiğinde, öğüt almıyorlar.

SAFFAT
37:155

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

hiç mi düşünmüyorsunuz?

Hiç mi öğüt alıp-düşünmüyorsunuz?

SAFFAT
37:168

ذِكْرًا

ƶikran

bir uyarı

"Eğer yanımızda öncekilerden bir zikir (kitap) bulunmuş olsaydı."

ZÜMER
39:9

يَتَذَكَّرُ

yeteƶekkeru

öğüt alır

Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler."

ZÜMER
39:21

لَذِكْرَىٰ

leƶikrā

bir ibret

Görmüyor musun; gerçekten Allah, gökyüzünden su indirdi de onu yerin içindeki kaynaklara yürütüp-geçirdi. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra kurumaya başlar, böylece onu sararmış görürsün. Sonra da onu kurumuş kırıntılar kılıyor. Şüphesiz bunda, temiz akıl sahipleri için gerçekten öğüt alınacak bir ders (zikr) vardır.

ZÜMER
39:22

ذِكْرِ

ƶikri

anmağa

Allah, kimin göğsünü İslam’a açmışsa, artık o, Rabbinden bir nur üzerinedir, (öyle) değil mi? Fakat Allah’ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay haline. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.

ZÜMER
39:23

ذِكْرِ

ƶikri

zikrine

Allah, müteşabih (benzeşmeli), ikişerli bir Kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek-korkanların O’ndan derileri ürperir. Sonra onların derileri ve kalpleri Allah’ın zikrine (karşı) yumuşar-yatışır. İşte bu, Allah’ın yol göstermesidir, onunla dilediğini hidayete erdirir. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için de bir yol gösterici yoktur.

ZÜMER
39:27

يَتَذَكَّرُونَ

yeteƶekkerūne

öğüt alırlar

Andolsun, Biz bu Kur’an’da, belki öğüt alıp-düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik.

ZÜMER
39:45

ذُكِرَ

ƶukira

anıldığı

Sadece Allah anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbi öfkeyle kabarır. Oysa O’ndan başkaları anıldığında hemen sevince kapılırlar.

ZÜMER
39:45

ذُكِرَ

ƶukira

anıldığı

Sadece Allah anıldığı zaman, ahirete inanmayanların kalbi öfkeyle kabarır. Oysa O’ndan başkaları anıldığında hemen sevince kapılırlar.

MÜ'MIN
40:13

يَتَذَكَّرُ

yeteƶekkeru

öğüt almaz

O, size ayetlerini gösteriyor ve sizin için gökten rızık indiriyor. İçten (Allah’a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez.

MÜ'MIN
40:40

ذَكَرٍ

ƶekerin

erkek-

"Kim bir kötülük işlerse, kendi mislinden başkasıyla ceza görmez; kim de -erkek olsun, dişi olsun- bir mü’min olarak salih bir amelde bulunursa, işte onlar, içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler."

MÜ'MIN
40:44

فَسَتَذْكُرُونَ

fe seteƶkurūne

yakında hatırlayacaksınız

"İşte size söylediklerimi yakında hatırlayacaksınız. Ben de işimi Allah’a bırakıyorum. Şüphesiz Allah, kulları pek iyi görendir."

MÜ'MIN
40:54

وَذِكْرَىٰ

ve ƶikrā

ve öğüttür

(Ki o,) Temiz akıl sahipleri için bir hidayet rehberi ve bir zikirdir.

MÜ'MIN
40:58

تَتَذَكَّرُونَ

teteƶekkerūne

düşünüyorsunuz

Kör olanla (basiretle) gören bir olmaz; iman edip salih amellerde bulunanlarla kötülük yapan da. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz.

FUSSILET
41:41

بِالذِّكْرِ

biƶ-ƶikri

Zikr’i (Kur’an’ı)

Şüphesiz, kendilerine zikir gelince onu inkar edenler (ateşin içine bırakılırlar); oysa o, aziz (şerefi yüksek, üstün) bir Kitap’tır.

ŞURA
42:49

الذُّكُورَ

ƶ-ƶukūra

erkekler

Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Dilediğine dişiler armağan eder, dilediğine de erkek armağan eder.

ŞURA
42:50

ذُكْرَانًا

ƶukrānen

erkekler

Veya erkekler ve dişiler olarak çift (ikiz) verir. Dilediğini kısır bırakır. Gerçekten O, bilendir, güç yetirendir.

ZUHRUF
43:5

الذِّكْرَ

ƶ-ƶikra

uyarmaktan

Siz ölçüyü taşıran bir kavimsiniz diye, şimdi o zikri (öğüt ve hatırlatma dolu Kur’an’ı) sizden (uzaklaştırıp) bir yana mı bırakalım?

ZUHRUF
43:13

تَذْكُرُوا

teƶkurū

anmanız için

Onların sırtlarına binip-doğrulmanız, sonra doğrulduğunuz zaman, Rabbinizin nimetini zikretmeniz ve "Bunlara bizim için boyun eğdiren (Allah) ne Yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize) yanaştıramazdık" demeniz için.

ZUHRUF
43:36

ذِكْرِ

ƶikri

zikri-

Kim Rahman (olan Allah)ın zikrini görmezlikten gelirse, Biz bir şeytana onun ’üzerini kabukla bağlattırırız’; artık bu, onun bir yakın dostudur.

ZUHRUF
43:44

لَذِكْرٌ

leƶikrun

bir Zikir’dir

Ve şüphesiz o (Kur’an), senin ve kavmin için gerçekten bir zikirdir. Siz (ondan) sorulacaksınız.

DUHAN
44:13

الذِّكْرَىٰ

ƶ-ƶikrā

öğüt almak

Onlar için öğüt alıp-düşünmek nerede? Onlara, açıklayan bir elçi gelmişti.

DUHAN
44:58

يَتَذَكَّرُونَ

yeteƶekkerūne

düşünüp öğüt alırlar

Belki onlar öğüt alıp-düşünürler diye, Biz onu (Kur’an’ı), senin dilinle kolaylaştırdık.

CASIYE
45:23

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

düşünmüyor musunuz?

Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah’ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah’tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz?

AHKAF
46:21

وَاذْكُرْ

veƶkur

ve an

Ad’ın kardeşini hatırla; onun önünden ve ardından nice uyarıcılar gelip geçmişti; hani o, Ahkaf’taki kavmini "Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım" diye uyarmıştı.

ZARIYAT
51:49

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

düşünüp öğüt alasınız

Ve Biz, herşeyi iki çift yarattık. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürsünüz.

ZARIYAT
51:55

وَذَكِّرْ

ve ƶekkir

ama yine de hatırlat

Sen öğüt verip-hatırlat; çünkü gerçekten öğütle-hatırlatma, mü’minlere yarar sağlar.

ZARIYAT
51:55

الذِّكْرَىٰ

ƶ-ƶikrā

hatırlatmak

Sen öğüt verip-hatırlat; çünkü gerçekten öğütle-hatırlatma, mü’minlere yarar sağlar.

GAŞIYE
88:21

فَذَكِّرْ

feƶekkir

öğüt ver

Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.

GAŞIYE
88:21

مُذَكِّرٌ

muƶekkirun

öğüt verensin

Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın.

KEHF
18:24

وَاذْكُرْ

veƶkur

ve an (hatırla)

Ancak "Allah dilerse" (inşaAllah yapacağım de). Unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki "Umulur ki, Rabbim beni bundan daha yakın bir başarıya yöneltip-iletir."

KEHF
18:28

ذِكْرِنَا

ƶikrinā

bizi anmaktan

Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi ’istek ve tutkularına (hevasına)’ uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme.

KEHF
18:57

ذُكِّرَ

ƶukkira

hatırlatılan

Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde (gerdik), kulaklarına bir ağırlık koyduk. Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar.

KEHF
18:63

أَذْكُرَهُ

eƶkurahu

onu söylememi

(Genç-yardımcısı) Dedi ki "Gördün mü, kayaya sığındığımızda, ben balığı unuttum. Onu hatırlamamı şeytandan başkası bana unutturmadı; o da şaşılacak tarzda denizde kendi yolunu tuttu."

KEHF
18:70

ذِكْرًا

ƶikran

bir hatırlatma

Dedi ki "Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar."

KEHF
18:83

ذِكْرًا

ƶikran

bir hatıra

Sana (Ey Muhammed,) Zu’l-Karneyn hakkında sorarlar. De ki "Size, ondan ’öğüt ve hatırlatma olarak’ (bazı bilgiler) vereceğim.

KEHF
18:101

ذِكْرِي

ƶikrī

beni anmaya

Ki onlar, Beni zikretme (konusun)da gözleri bir perde içindeydi. (Kur’an’ı) dinlemeye katlanamazlardı.

NAHL
16:13

يَذَّكَّرُونَ

yeƶƶekkerūne

öğüt alan

Yerde sizin için üretip-türettiği çeşitli renklerdekileri de (faydanıza verdi). Şüphesiz bunda, öğüt alıp düşünen bir topluluk için ayetler vardır.

NAHL
16:17

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

düşünmüyor musunuz?

Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez misiniz?

NAHL
16:43

الذِّكْرِ

ƶ-ƶikri

zikir

Biz senden evvel kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başka (peygamberler) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun.

NAHL
16:44

الذِّكْرَ

ƶ-ƶikra

Zikr’i

(Onları) Apaçık deliller ve kitaplarla (gönderdik). Sana da zikri (Kur’an’ı) indirdik ki, insanlara kendileri için indirileni açıklayasın ve onlar da iyice düşünsünler, diye.

NAHL
16:90

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

öğüt alırsınız (diye)

Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz.

NAHL
16:97

ذَكَرٍ

ƶekerin

erkekten

Erkek olsun, kadın olsun, bir mü’min olarak kim salih bir amelde bulunursa, hiç şüphesiz Biz onu güzel bir hayatla yaşatırız ve onların karşılığını, yaptıklarının en güzeliyle muhakkak veririz.

İBRAHIM
14:5

وَذَكِّرْهُمْ

ve ƶekkirhum

ve onlara hatırlatması için

Andolsun Musa’yı "Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat" diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.

İBRAHIM
14:6

اذْكُرُوا

ƶkurū

hatırlayın

Hani Musa kavmine şöyle demişti "Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O sizi Firavun ailesinden kurtarmıştı, onlar sizi en dayanılmaz işkencelere uğratıyor, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır."

İBRAHIM
14:25

يَتَذَكَّرُونَ

yeteƶekkerūne

öğüt alırlar (diye)

Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler.

İBRAHIM
14:52

وَلِيَذَّكَّرَ

veliyeƶƶekkera

ve öğüt alsınlar diye

İşte bu (Kur’an) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O’nun yalnızca bir tek İlah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır.

ENBIYA
21:2

ذِكْرٍ

ƶikrin

ikazı

Rablerinden kendilerine yeni bir hatırlatma gelmeyiversin, bunu mutlaka oyun konusu yaparak dinliyorlar.

ENBIYA
21:7

الذِّكْرِ

ƶ-ƶikri

Zikir

Biz senden önce de kendilerine vahyettiğimiz erkekler dışında elçi göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, o halde zikir ehline sorun.

ENBIYA
21:10

ذِكْرُكُمْ

ƶikrukum

Zikr’iniz bulunan

Andolsun, size (bütün durumlarınızı kapsayan) zikrinizin içinde bulunduğu bir kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?

ENBIYA
21:24

ذِكْرُ

ƶikru

öğütü

Yoksa O’ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki "Kesin-kanıt (burhan)ınızı getirin. İşte benimle birlikte olanların zikri (kitabı) ve benden öncekilerin de zikri." Hayır, onların çoğu hakkı bilmiyorlar, bundan dolayı yüz çeviriyorlar.

ENBIYA
21:24

وَذِكْرُ

ve ƶikru

ve öğütü

Yoksa O’ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki "Kesin-kanıt (burhan)ınızı getirin. İşte benimle birlikte olanların zikri (kitabı) ve benden öncekilerin de zikri." Hayır, onların çoğu hakkı bilmiyorlar, bundan dolayı yüz çeviriyorlar.

ENBIYA
21:36

يَذْكُرُ

yeƶkuru

diline dolayan

İnkar edenler seni gördüklerinde, seni yalnızca alay-konusu ediyorlar (ve) "Sizin ilahlarınızı diline dolayan bu mu?" (derler.) Oysa Rahman (olan Allah)ın sözünü (kitabını) inkar edenler kendileridir.

ENBIYA
21:36

بِذِكْرِ

biƶikri

Zikri(uyarısı)nı

İnkar edenler seni gördüklerinde, seni yalnızca alay-konusu ediyorlar (ve) "Sizin ilahlarınızı diline dolayan bu mu?" (derler.) Oysa Rahman (olan Allah)ın sözünü (kitabını) inkar edenler kendileridir.

ENBIYA
21:42

ذِكْرِ

ƶikri

Zikr-

De ki "Gece ve gündüz sizi Rahman (olan Allah)tan kim koruyabilir?" Hayır, onlar Rablerini zikirden yüz çevirenlerdir.

ENBIYA
21:48

وَذِكْرًا

ve ƶikran

ve bir öğüt

Andolsun, Biz Musa’ya ve Harun’a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.

ENBIYA
21:50

ذِكْرٌ

ƶikrun

bir öğüttür

Bu, Bizim ona indirdiğimiz mübarek bir zikirdir. Şu halde onu inkar edecek olanlar siz misiniz?

ENBIYA
21:60

يَذْكُرُهُمْ

yeƶkuruhum

onları diline dolayan

"Kendisine İbrahim denilen bir gencin bunları diline doladığını işittik" dediler.

ENBIYA
21:84

وَذِكْرَىٰ

ve ƶikrā

ve bir öğüt olarak

Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona Katımız’dan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik.

ENBIYA
21:105

الذِّكْرِ

ƶ-ƶikri

Zikir’den (Tevrat’tan)

Andolsun, Biz zikirden sonra Zebur’da da "Şüphesiz Arz’a salih kullarım varisçi olacaktır" diye yazdık.

MÜ'MINUN
23:71

بِذِكْرِهِمْ

biƶikrihim

Zikir’lerini

Eğer hak, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olsaydı hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve herşey) bozulmaya uğrardı. Hayır, Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz, fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar.

MÜ'MINUN
23:71

ذِكْرِهِمْ

ƶikrihim

Zikirleri-

Eğer hak, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olsaydı hiç tartışmasız, gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve herşey) bozulmaya uğrardı. Hayır, Biz onlara kendi şan ve şeref (zikir)lerini getirmiş bulunuyoruz, fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar.

MÜ'MINUN
23:85

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

düşünmüyor musunuz?

"Allah’ındır" diyecekler. De ki "Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?"

MÜ'MINUN
23:110

ذِكْرِي

ƶikrī

beni anmayı

"Siz onları alay konusu edinmiştiniz; öyle ki, size Benim zikrimi unutturdular ve siz onlara gülüp duruyordunuz."

SECDE
32:4

تَتَذَكَّرُونَ

teteƶekkerūne

düşünüp öğüt almıyor musunuz?

Allah; gökleri, yeri ve ikisi arasında olanları altı günde yarattı, sonra arşa istiva etti. Sizin O’nun dışında bir yardımcınız ve şefaatçiniz yoktur. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek misiniz?

SECDE
32:15

ذُكِّرُوا

ƶukkirū

öğüt verildiği

Bizim ayetlerimize, ancak kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secdeye kapananlar, Rablerini hamd ile tesbih edenler ve büyüklük taslamayan (müstekbir olmayan)lar iman eder.

SECDE
32:22

ذُكِّرَ

ƶukkira

öğüt verilen

Kendisine Rabbinin ayetleri hatırlatıldıktan sonra, yüz çevirenden daha zalim kimdir? Gerçekten Biz, suçlu-günahkarlardan intikam alıcılarız.

TUR
52:29

فَذَكِّرْ

feƶekkir

sen hatırlat

Şu halde sen, öğüt verip-hatırlat; çünkü sen, Rabbinin nimetiyle ne kahinsin, ne mecnun.

HAKKA
69:12

تَذْكِرَةً

teƶkiraten

bir ibret

Öyle ki, onu sizlere bir ibret (hatırlatma ve öğüt) kılalım. ’Gerçeği belleyip kavrayabilen’ kullar da onu belleyip-kavrasın.’

HAKKA
69:42

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

düşünüyorsunuz

Bir kahinin de sözü değildir. Ne az öğüt alıp-düşünüyorsunuz?

HAKKA
69:48

لَتَذْكِرَةٌ

leteƶkiratun

bir öğüttür

Çünkü o (Kur’an, Allah’tan sakınan) muttakiler için bir öğüttür.

NAZI'AT
79:35

يَتَذَكَّرُ

yeteƶekkeru

hatırlar

O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp-anlar.

NAZI'AT
79:43

ذِكْرَاهَا

ƶikrāhā

onun söyleyesin

Onunla ilgili bilgi vermekten yana, sende ne var ki…

ANKEBUT
29:45

وَلَذِكْرُ

veleƶikru

elbette anmak

Sana Kitap’tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklar (fahşa)dan ve kötülüklerden alıkoyar. Allah’ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tür. Allah, yaptıklarınızı bilir.

ANKEBUT
29:51

وَذِكْرَىٰ

ve ƶikrā

ve öğüt

Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu? Şüphesiz, bunda iman eden bir kavim için gerçekten bir rahmet ve bir öğüt (zikir) vardır.

RA'D
13:19

يَتَذَكَّرُ

yeteƶekkeru

öğüt alır

Peki, sana Rabbinden indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen kişi, o görmeyen (a’ma) gibi midir? Ancak temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünebilirler.

RA'D
13:28

بِذِكْرِ

biƶikri

anmakla

Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur.

RA'D
13:28

بِذِكْرِ

biƶikri

anmakla

Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah’ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah’ın zikriyle mutmain olur.

HAC
22:28

وَيَذْكُرُوا

ve yeƶkurū

ve anmaları için

Kendileri için birtakım yararlara şahid olsunlar ve kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine belli günlerde (kurban adarken) Allah’ın adını ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve zorluk çeken yoksulu da doyurun.

HAC
22:34

لِيَذْكُرُوا

liyeƶkurū

anmaları için

Biz her ümmet için bir "Mensek" kıldık, O’nun kendilerine rızık olarak verdiği (kurbanlık) hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar diye. İşte sizin İlahınız bir tek İlah’tır, artık yalnızca O’na teslim olun. Sen alçak gönüllü olanlara müjde ver.

HAC
22:35

ذُكِرَ

ƶukira

anıldığı

Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.

HAC
22:36

فَاذْكُرُوا

feƶkurū

anın (da boğazlayın)

İri cüsseli develeri size Allah’ın işaretlerinden kıldık, sizler için onlarda bir hayır vardır. Öyleyse onlar bir dizi halinde (veya saf tutmuşcasına ayakta durup) boğazlanırken Allah’ın adını anın; yanları üzerine yattıkları zaman da onlardan yiyin, kanaatkara ve isteyene yedirin. İşte böyle, onlara sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.

HAC
22:40

يُذْكَرُ

yuƶkeru

anılan

Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah’tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah’ın, insanların kimini kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah’ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah Kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, Aziz olandır.

İNSAN
76:1

مَذْكُورًا

meƶkūran

anılan

Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip-geçti.

İNSAN
76:25

وَاذْكُرِ

veƶkuri

ve an

Ve sabah, akşam Rabbinin adını zikret.

İNSAN
76:29

تَذْكِرَةٌ

teƶkiratun

bir öğüttür

Şüphesiz, bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol bulabilir.

BAKARA
2:40

اذْكُرُوا

ƶkurū

hatırlayın

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi hatırlayın ve ahdime bağlı kalın, ki Ben de ahdinize bağlı kalayım. Ve yalnızca Benden korkun.

BAKARA
2:47

اذْكُرُوا

ƶkurū

hatırlayın

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere üstün kıldığımı hatırlayın.

BAKARA
2:63

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

ve hatırlayın

Sizden misak almış ve Tur’u üstünüze yükseltmiştik (ve demiştik ki) "Size verdiğimize sımsıkı yapışın ve onda olanı (hükümleri sürekli) hatırlayın, ki sakınasınız."

BAKARA
2:114

يُذْكَرَ

yuƶkera

anılmasına

Allah’ın mescidlerinde O’nun isminin anılmasını engelleyen ve bunların yıkılmasına çaba harcayandan daha zalim kim olabilir? Onların (durumu) içlerine korkarak girmekten başkası değildir. Onlar için dünyada bir aşağılanma, ahirette büyük bir azap vardır.

BAKARA
2:122

اذْكُرُوا

ƶkurū

hatırlayın

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere muhakkak üstün kıldığımı hatırlayın.

BAKARA
2:152

فَاذْكُرُونِي

feƶkurūnī

Öyle ise beni anın

Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım; ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin.

BAKARA
2:152

أَذْكُرْكُمْ

eƶkurkum

ben de sizi anayım

Öyleyse (yalnızca) Beni anın, Ben de sizi anayım; ve (yalnızca) Bana şükredin ve (sakın) nankörlük etmeyin.

BAKARA
2:198

فَاذْكُرُوا

feƶkurū

anın (hatırlayın)

Rabbinizden bir fazl istemenizde sizce sakınca yoktur. Arafat’tan hep birlikte indiğinizde Allah’ı Meş’ar-ı Haram’da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de O’nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapmışlardandınız.

BAKARA
2:198

وَاذْكُرُوهُ

veƶkurūhu

O’nu anın

Rabbinizden bir fazl istemenizde sizce sakınca yoktur. Arafat’tan hep birlikte indiğinizde Allah’ı Meş’ar-ı Haram’da anın. O, sizi nasıl doğru yola yöneltip-ilettiyse, siz de O’nu anın. Gerçek şu ki, siz bundan evvel sapmışlardandınız.

BAKARA
2:200

فَاذْكُرُوا

feƶkurū

anın

(Hacc) ibadetlerinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anma ile Allah’ı anın. İnsanlardan öylesi vardır ki "Rabbimiz, bize dünyada ver" der; onun ahirette nasibi yoktur.

BAKARA
2:200

كَذِكْرِكُمْ

keƶikrikum

andığınız gibi

(Hacc) ibadetlerinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anma ile Allah’ı anın. İnsanlardan öylesi vardır ki "Rabbimiz, bize dünyada ver" der; onun ahirette nasibi yoktur.

BAKARA
2:200

ذِكْرًا

ƶikran

bir anışla

(Hacc) ibadetlerinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anma ile Allah’ı anın. İnsanlardan öylesi vardır ki "Rabbimiz, bize dünyada ver" der; onun ahirette nasibi yoktur.

BAKARA
2:203

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

ve anın

Sayılı günlerde Allah’ı anın. İki günde (Mina’dan dönmek için) elini çabuk tutana günah yoktur, geri kalana da günah yoktur. (Bu) sakınan için(dir). Allah’tan korkup-sakının ve gerçekten bilin ki, siz O’na döndürülüp-toplanacaksınız.

BAKARA
2:221

يَتَذَكَّرُونَ

yeteƶekkerūne

düşünürler

Müşrik kadınları, iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir cariye, -hoşunuza gitse de- müşrik bir kadından daha hayırlıdır. Müşrik erkekleri de iman edinceye kadar nikahlamayın; iman eden bir köle, -hoşunuza gitse de- müşrik bir erkekten daha hayırlıdır. Onlar, ateşe çağırırlar, Allah ise Kendi izniyle cennete ve mağfirete çağırır. O, insanlara ayetlerini açıklar. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.

BAKARA
2:231

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

düşünün

Kadınları boşadığınızda, bekleme sürelerini tamamlamışlarsa, onları ya güzellikle tutun ya da güzellikle bırakın. Fakat haklarını ihlal edip zarar vermek için onları (yanınızda) tutmayın. Kim böyle yaparsa artık o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Allah’ın ayetlerini oyun (konusu) edinmeyin ve Allah’ın size verdiği nimeti ve size öğüt olarak indirdiği Kitabı ve hikmeti anın. Allah’tan korkup-sakının ve bilin ki, Allah herşeyi bilendir.

BAKARA
2:235

سَتَذْكُرُونَهُنَّ

seteƶkurūnehunne

onları anacağınızı

(İddeti bekleyen) Kadınları nikahlamak istediğinizi (onlara) sezdirmenizde ya da böyle bir isteği gönlünüzde saklamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Gerçekte Allah, sizin onları (kalbinizden geçirip) anacağınızı bilir. Sakın bilinen (meşru) sözler dışında onlarla gizlice vaadleşmeyin; bekleme süresi tamamlanıncaya kadar nikah bağını bağlamaya kesin karar vermeyin. Ve bilin ki, elbette Allah kalbinizden geçeni bilmektedir. Artık ondan kaçının. Ve bilin ki, şüphesiz Allah bağışlayandır, (kullara) yumuşak davranandır.

BAKARA
2:239

فَاذْكُرُوا

feƶkurū

anın

Eğer korkarsanız, yaya veya binekte iken kılın. Güvenliğe girdiğinizde ise, yine Allah’ı, bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği gibi zikredin.

BAKARA
2:269

يَذَّكَّرُ

yeƶƶekkeru

bunu anlamaz

Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.

BAKARA
2:282

فَتُذَكِّرَ

fetuƶekkira

hatırlatması için

Ey iman edenler, belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızdan bir katip doğru olarak yazsın, katip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın, yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan sakınsın, ondan hiçbir şeyi eksiltmesin. Eğer üzerinde hak olan (borçlu), düşük akıllı ya da za’f sahibi veya kendisi yazmaya güç yetiremeyecekse, velisi dosdoğru yazdırsın. Erkeklerinizden de iki şahid tutun; eğer iki erkek yoksa, şahidlerden rıza göstereceğiniz bir erkek ve biri şaşırdığında öbürü ona hatırlatacak iki kadın (da olur). Şahidler çağırıldıkları zaman kaçınmasınlar. Onu (borcu) az olsun, çok olsun, süresiyle birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu, Allah Katında en adil, şahitlik için en sağlam, şüphelenmemeniz için de en yakın olandır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Alış-veriş ettiğinizde de şahid tutun. Yazana da, şahide de zarar verilmesin. (Aksini) Yaparsanız, o, kendiniz için fısk (zulüm ve günah)tır. Allah’tan sakının. Allah size öğretiyor. Allah herşeyi bilendir.

ENFAL
8:2

ذُكِرَ

ƶukira

anıldığı

Mü’minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. O’nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler.

ENFAL
8:26

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

düşünün ki

Hatırlayın; hani sizler sayıca azdınız ve yeryüzünde zayıf bırakılmıştınız, insanların sizi kapıp-yakalamasından korkuyordunuz. İşte O, sizi (yerleşik kılıp) barındırandı, sizi yardımıyla destekledi ve size temiz şeylerden rızıklar verdi. Ki şükredesiniz.

ENFAL
8:45

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

ve anın

Ey iman edenler, bir toplulukla karşı karşıya geldiğiniz zaman, dayanıklılık gösterin ve Allah’ı çokça zikredin. Ki kurtuluş (felah) bulasınız.

ENFAL
8:57

يَذَّكَّرُونَ

yeƶƶekkerūne

ibret alsınlar

Bundan dolayı, savaşta onları yakalarsan, öyle darmadağın et ki, onlarla arkalarından gelecek olanlar(ı caydır). Umulur ki ibret alırlar.

ÂL-I İMRAN
3:7

يَذَّكَّرُ

yeƶƶekkeru

düşünüp öğüt almaz

Sana Kitab’ı indiren O’dur. Ondan, Kitab’ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem’dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz’in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.

ÂL-I İMRAN
3:36

الذَّكَرُ

ƶ-ƶekeru

erkek

Fakat onu doğurduğunda -Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilirken- dedi ki "Rabbim, doğrusu bir kız (çocuğu) doğurdum. Erkek ise, kız gibi değildir. Ona Meryem adını koydum. Ben onu ve soyunu o taşa tutulmuş (kovulmuş) şeytandan Sana sığındırırım."

ÂL-I İMRAN
3:41

وَاذْكُرْ

veƶkur

ve an

(Zekeriya) "Rabbim, bana bir alamet (ayet) ver." dedi. "Sana alamet, işaretleşme dışında, insanlarla üç gün konuşmamandır. Rabbini çokça zikret ve akşam sabah O’nu tesbih et." dedi.

ÂL-I İMRAN
3:58

وَالذِّكْرِ

veƶƶikri

ve Zikir(Kitap)dandır

Bunları Biz sana ayetlerden ve hikmetli zikirden (Kur’an’dan) okuyoruz.

ÂL-I İMRAN
3:103

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

ve hatırlayın

Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O’nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.

ÂL-I İMRAN
3:135

ذَكَرُوا

ƶekerū

hatırlayarak

Ve ’çirkin bir hayasızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir. Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.

ÂL-I İMRAN
3:191

يَذْكُرُونَ

yeƶkurūne

anarlar

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki) "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru."

ÂL-I İMRAN
3:195

ذَكَرٍ

ƶekerin

erkek

Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin kiminiz kiminizdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah Katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O’nun Katındadır."

CUM'A
62:9

ذِكْرِ

ƶikri

anmağa

Ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.

CUM'A
62:10

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

ve anın

Artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın. Allah’ın fazlını isteyip-arayın ve Allah’ı çokça zikredin; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz.

AHZAB
33:9

اذْكُرُوا

ƶkurū

hatırlayın

Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görendir.

AHZAB
33:21

وَذَكَرَ

ve ƶekera

ve anan

Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır.

AHZAB
33:34

وَاذْكُرْنَ

veƶkurne

ve hatırlayın

Evlerinizde okunmakta olan Allah’ın ayetlerini ve hikmeti hatırlayın. Şüphesiz Allah, latiftir, haberdar olandır.

AHZAB
33:35

وَالذَّاكِرِينَ

veƶƶākirīne

zikreden erkekler

Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, gönülden (Allah’a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah’a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah’tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah’tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çokça zikreden erkekler ve (Allah’ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.

AHZAB
33:35

وَالذَّاكِرَاتِ

veƶƶākirāti

ve zikreden kadınlar

Şüphesiz, Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, gönülden (Allah’a) itaat eden erkekler ve gönülden (Allah’a) itaat eden kadınlar, sadık olan erkekler ve sadık olan kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, saygıyla (Allah’tan) korkan erkekler ve saygıyla (Allah’tan) korkan kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar, ırzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çokça zikreden erkekler ve (Allah’ı çokça) zikreden kadınlar; (işte) bunlar için Allah bir bağışlanma ve büyük bir ecir hazırlamıştır.

AHZAB
33:41

اذْكُرُوا

ƶkurū

anın

Ey iman edenler, Allah’ı çokça zikredin.

AHZAB
33:41

ذِكْرًا

ƶikran

anışla

Ey iman edenler, Allah’ı çokça zikredin.

NISA
4:11

لِلذَّكَرِ

liƶƶekeri

erkeğe

Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir’dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah’tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.

NISA
4:103

فَاذْكُرُوا

feƶkurū

anın

Namazı bitirdiğinizde, Allah’ı ayaktayken, otururken ve yan yatarken zikredin. Artık ’güvenliğe kavuşursanız’ namazı dosdoğru kılın. Çünkü namaz, mü’minler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.

NISA
4:124

ذَكَرٍ

ƶekerin

erkekten

Erkek olsun, kadın olsun inanmış olarak kim salih bir amelde bulunursa, onlar cennete girecek ve onlar, bir ’çekirdeğin sırtındaki tomurcuk kadar’ bile haksızlığa uğramayacaklardır.

NISA
4:142

يَذْكُرُونَ

yeƶkurūne

anmazlar

Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah’ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı ancak çok az anarlar.

NISA
4:176

فَلِلذَّكَرِ

feliƶƶekeri

erkeğe

Senden fetva isterler. De ki "Allah, ’çocuksuz ve babasız olanın (kelale’nin)’ mirasına ilişkin hükmü açıklar. Ölen kişinin çocuğu yok da kız kardeşi varsa, geride bıraktıklarının yarısı kız kardeşinindir. Ama (ölen) kız kardeşinin çocuğu yoksa, kendisi (erkek kardeşi) ona mirasçı olur. Eğer kız kardeşi iki ise, geride bıraktıklarının üçte ikisi onlarındır. Ama (mirasçılar) erkekler ve kız kardeşler ise, bu durumda erkek için dişinin iki payı vardır. Allah, -şaşırıp sapmayasınız diye- açıklar. Allah, herşeyi bilendir.

MUHAMMED
47:18

ذِكْرَاهُمْ

ƶikrāhum

öğüt almaları

Artık onlar, kıyamet-saatinin kendilerine apansız gelmesinden başkasını mı gözlüyorlar? İşte onun işaretleri gelmiştir. Fakat kendilerine geldikten sonra öğüt alıp-düşünmeleri onlara neyi sağlar?

MUHAMMED
47:20

وَذُكِرَ

ve ƶukira

ve söz edilince

İman edenler, derler ki "(Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" Fakat, içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa onlara evla (olan)

TALAK
65:10

ذِكْرًا

ƶikran

bir uyarı

Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır; öyleyse ey iman eden temiz akıl sahipleri, Allah’tan korkun. Doğrusu Allah, size bir zikir (uyaran, hatırlatan ve öğüt veren Kur’an) indirmiştir.

NUR
24:1

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

düşünüp öğüt alırsınız

(Bu,) İndirdiğimiz ve (hükümlerini) farz kıldığımız bir sûredir. İçinde, umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz diye apaçık ayetler indirdik.

NUR
24:27

تَذَكَّرُونَ

teƶekkerūne

düşünüp anlarsınız

Ey iman edenler, evlerinizden başka evlere, yakınlık kurup (izin almadan) ve (ev halkına) selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.

NUR
24:36

وَيُذْكَرَ

ve yuƶkera

ve anılmasına

(Bu nur,) Allah’ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O’nu tesbih ederler.

NUR
24:37

ذِكْرِ

ƶikri

anmak-

(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ’tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.

MUNAFIKUN
63:9

ذِكْرِ

ƶikri

anmak-

Ey iman edenler, ne mallarınız, ne çocuklarınız sizi Allah’ı zikretmekten ’tutkuya kaptırarak-alıkoymasın’; kim böyle yaparsa, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

MÜCADELE
58:19

ذِكْرَ

ƶikra

anmayı

Şeytan onları sarıp-kuşatmıştır; böylelikle onlara Allah’ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

HUCURAT
49:13

ذَكَرٍ

ƶekerin

bir erkek-

Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.

MAIDE
5:4

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

ve anın

Sana, kendilerine neyin helal kılındığını sorarlar. De ki "Bütün temiz şeyler size helal kılındı." Allah’ın size öğrettiği gibi öğretip yetiştirdiğiniz avcı hayvanların yakalayıverdiklerinden de -üzerine Allah’ın adını anarak- yiyin. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

MAIDE
5:7

وَاذْكُرُوا

veƶkurū

ve hatırlayın

Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve "İşittik ve itaat ettik" dediğinizde sizi, kendisiyle bağladığı sözünü (misakını) anın. Allah’tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, sinelerin özünde olanı bilendir.

MAIDE
5:11

اذْكُرُوا

ƶkurū

hatırlayın

Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani bir topluluk, size ellerini uzatmaya yeltenmişti de, (Allah,) onların ellerini sizlerden geri püskürtmüştü. Allah’tan korkup-sakının. Mü’minler yalnızca Allah’a tevekkül etmelidirler.

MAIDE
5:13

ذُكِّرُوا

ƶukkirū

öğütlenen

Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar. (Sık sık) Kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. İçlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet görür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever.

MAIDE
5:14

ذُكِّرُوا

ƶukkirū

öğütlenen

Ve "Biz Hıristiyanlarız" diyenlerden kesin söz (misak) almıştık. Sonunda onlar kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. Böylece Biz de, kıyamete kadar aralarında kin ve düşmanlık saldık. Allah, yapageldikleri şeyi onlara haber verecektir.

MAIDE
5:20

اذْكُرُوا

ƶkurū

hatırlayın

Hani, Musa kavmine (şöyle) demişti "Ey kavmim, Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın; içinizden peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi."

MAIDE
5:91

ذِكْرِ

ƶikri

anmak-

Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?

MAIDE
5:110

اذْكُرْ

ƶkur

hatırla

Allah şöyle diyecek "Ey Meryem oğlu İsa, sana ve annene olan nimetimi hatırla. Ben seni Ruhu’l-Kudüs ile destekledim, beşikte iken de, yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğrettim. İznimle çamurdan kuş biçiminde (bir şeyi) oluşturuyordun da (yine) iznimle ona üfürdüğünde bir kuş oluveriyordu. Doğuştan kör olanı, alacalıyı iznimle iyileştiriyordun, (yine) Benim iznimle ölüleri (hayata) çıkarıyordun. İsrailoğulları’na apaçık belgelerle geldiğinde onlardan inkara sapanlar, "Şüphesiz bu apaçık bir sihirdir" demişlerdi (de) İsrailoğulları’nı senden geri püskürtmüştüm."

HADID
57:16

لِذِكْرِ

liƶikri

zikrine

İman edenlerin, Allah’ın ve haktan inmiş olanın zikri için kalplerinin ’saygı ve korku ile yumuşaması’ zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun bir süre geçmiş, böylece kalpleri de katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasık olanlardı.

TEVBE
9:126

يَذَّكَّرُونَ

yeƶƶekkerūne

öğüt almıyorlar

Görmüyorlar mı ki, gerçekten onlar her yıl, bir veya iki defa belaya çarptırılıyorlar da sonra tevbe etmiyorlar ve öğüt alıp (ders çıkarıp) düşünmüyorlar.