ا و ل kökü Kur'an'da 170 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:15

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

eskilerin

Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman "(Bunlar) Eskilerin uydurma masallarıdır" diyen.

MÜZZEMMIL
73:11

أُولِي

ūlī

sahibi

Yalanlamakta olan nimet (refah ve servet) sahiplerini sen Bana bırak ve onlara az bir süre tanı.

A'LA
87:18

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilk

Şüphesiz bu, önceki sahifelerde vardır;

LEYL
92:13

وَالْأُولَىٰ

velūlā

ilk de

Gerçekten, son da, ilk de (ahiret ve dünya) Bizimdir.

DUHA
93:4

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilki-

Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır.

NECM
53:25

وَالْأُولَىٰ

velūlā

ve ilk (dünya)

İşte son da, ilk de (ahiret ve dünya) Allah’ındır.

NECM
53:50

الْأُولَىٰ

l-ūlā

önce gelen

Doğrusu, önce gelen Ad (halkın)ı O yıkıma uğrattı.

NECM
53:56

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilk

Bu önceki uyarıcılardan bir uyarıcıdır.

MÜRSELAT
77:16

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

öncekileri

Biz, öncekileri helak etmedik mi?

MÜRSELAT
77:38

وَالْأَوَّلِينَ

vel’evvelīne

ve öncekileri

Bu, hüküm günüdür; sizi ve öncekileri ’birarada topladık.’

KAF
50:15

الْأَوَّلِ

l-evveli

ilk

Ya, Biz ilk yaratılışta güçsüz mü düştük? Hayır, onlar ’karmaşık bir kuşku’ içindedirler.

KAMER
54:34

الَ

āle

ailesi

Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini (bu azaptan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık;

KAMER
54:41

الَ

āle

kavmine

Andolsun Firavun ailesi (ve çevresi ile kavmi)ne de uyarılar geldi.

SAD
38:29

أُولُو

ūlū

sahipleri

(Bu Kur’an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir Kitap’tır.

SAD
38:43

لِأُولِي

liūlī

sahiplerine

Katımız’dan ona bir rahmet ve temiz akıl sahiplerine bir öğüt olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık.

SAD
38:45

أُولِي

ūlī

sahibi

Güç ve basiret sahibi olan kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da hatırla.

A'RAF
7:38

لِأُولَاهُمْ

liūlāhum

öncekiler için

(Allah) diyecek "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat artırılmış bir azap ver diyecekler. (Allah da) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek.

A'RAF
7:39

أُولَاهُمْ

ūlāhum

öncekiler

(Bu sefer) Önde gelenler, sonda yer alanlara diyecekler ki "Sizin bize göre bir üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak azabı tadın."

A'RAF
7:53

تَأْوِيلَهُ

te’vīlehu

onun te’vilini

Onlar, onun tevilinden başkasına bakmazlar mı? Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar, diyecekler ki "Gerçekten Rabbimiz’in elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak." Gerçek şu ki onlar, kendilerini hüsrana uğratmışlardır, uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır.

A'RAF
7:53

تَأْوِيلُهُ

te’vīluhu

onun te’vili

Onlar, onun tevilinden başkasına bakmazlar mı? Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar, diyecekler ki "Gerçekten Rabbimiz’in elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak." Gerçek şu ki onlar, kendilerini hüsrana uğratmışlardır, uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır.

A'RAF
7:130

الَ

āle

ailesini

Andolsun, Biz de Firavun aile (çevre)sini belki öğüt alıp düşünürler diye yıllar yılı kuraklığa ve ürün kıtlığına uğrattık.

A'RAF
7:141

الِ

āli

ailesi-

"Hani size dayanılmaz işkenceler yapan, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı öldüren Firavun ailesinden sizi kurtarmıştık. Bunda Rabbinizden sizin için büyük bir imtihan vardı."

A'RAF
7:143

أَوَّلُ

evvelu

ilkiyim

Musa tayin edilen sürede gelince ve Rabbi onunla konuşunca "Rabbim, bana göster, Seni göreyim" dedi. (Allah) "Beni asla göremezsin, ama şu dağa bak; eğer o yerinde karar kılabilirse, sen de Beni göreceksin." Rabbi dağa tecelli edince, onu paramparça etti. Musa bayılarak yere düştü. Kendine geldiğinde "Sen ne Yücesin (Rabbim). Sana tevbe ettim ve ben iman edenlerin ilkiyim" dedi.

YASIN
36:79

أَوَّلَ

evvele

ilk

De ki "Onları, ilk defa yaratıp-inşa eden diriltecek. O, her yaratmayı bilir."

FURKAN
25:5

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

evvelkilerin

Ve dediler ki "Bu, geçmişlerin uydurduğu masallardır, bir başkasına yazdırmış olup kendisine sabah akşam okunmaktadır."

FATIR
35:1

أُولِي

ūlī

sahibi

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah’ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.

FATIR
35:43

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

öncekilerin

(Hem de) Yeryüzünde büyüklük taslayarak ve kötülüğü tasarlayıp düzenleyerek. Oysa hileli düzen, kendi sahibinden başkasını sarıp-kuşatmaz. Artık onlar öncekilerin sünnetinden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir değişiklik bulamazsın ve sen, Allah’ın sünnetinde kesinlikle bir dönüşüm de bulamazsın.

MERYEM
19:6

الِ

āli

oğullarına

"Bana mirasçı olsun. Yakup oğullarına da mirasçı olsun. Rabbim, onu (kendisinden) razı olunan(lardan) kıl."

TA-HA
20:21

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilk

Dedi ki "Onu al ve korkma, Biz onu ilk durumuna çevireceğiz."

TA-HA
20:51

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilk

(Firavun) Dedi ki "İlk çağlardaki nesillerin durumu nedir öyleyse?"

TA-HA
20:54

لِأُولِي

liūlī

sahipleri için

"Yiyin ve hayvanlarınızı otlatın. Şüphesiz, bunda sağduyu sahipleri için elbette ayetler vardır.

TA-HA
20:65

أَوَّلَ

evvele

önce

"Ey Musa" dediler. Ya sen (asanı) at veya önce biz atalım."

TA-HA
20:128

لِأُولِي

liūlī

sahipleri için

Kendilerinden önceki nesillerden nicelerini yıkıma uğratmamız, onları doğruya yöneltmedi mi? (Oysa bugün kendileri) onların kaldıkları yerlerde (tarihi kalıntıları üzerinde) gezinip duruyorlar. Şüphesiz bunda sağduyu sahipleri için ayetler vardır.

TA-HA
20:133

الْأُولَىٰ

l-ūlā

önceki

Dediler ki "Bize kendi Rabbinden bir ayet (mucize) getirmesi gerekmez miydi?" Onlara önceki kitaplarda açık belgeler gelmedi mi?

VAKI'A
56:13

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

öncekiler-

Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,

VAKI'A
56:39

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

öncekiler-

(Bunların) Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,

VAKI'A
56:48

الْأَوَّلُونَ

l-evvelūne

önceki

"Önceden gelip-geçmiş atalarımız da mı?"

VAKI'A
56:49

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

öncekiler de

De ki "Şüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de."

VAKI'A
56:62

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilk

Andolsun, ilk inşa (yaratma)yı bildiniz; ama öğüt alıp-düşünmeniz gerekmez mi?

ŞU'ARA
26:26

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

önceki

(Musa) Dedi ki "O sizin de Rabbiniz, geçmişteki atalarınızın da Rabbidir."

ŞU'ARA
26:51

أَوَّلَ

evvele

ilk

"Doğrusu biz, iman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimiz’in bizim hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz."

ŞU'ARA
26:137

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

evvelkilerin

"Bu, geçmiştekilerin ’geleneksel tutumundan başkası değildir."

ŞU'ARA
26:184

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

önceki

"Sizi ve önceki yaratılmışları yaratandan sakının".

ŞU'ARA
26:196

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

evvelkilerin

Ve hiç şüphesiz, o (Kur’an), geçmişlerin kitaplarında da vardır.

NEML
27:33

أُولُو

ūlū

sahibiyiz

Dediler ki "Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız. İş konusunda karar senindir, artık sen bak, neyi emredersen (biz uygularız).

NEML
27:33

وَأُولُو

ve ūlū

ve erbabıyız

Dediler ki "Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız. İş konusunda karar senindir, artık sen bak, neyi emredersen (biz uygularız).

NEML
27:56

الَ

āle

ailesini

Kavminin cevabı "Lut ailesini şehrinizden sürüp çıkarın. Temiz kalmak isteyen insanlarmış" demekten başka olmadı.

NEML
27:68

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

öncekilerin

"Andolsun, bu (azap ve dirilme tehdidi), bize ve daha önce atalarımıza va’dolunmuştur. Bu, olsa olsa geçmişlerin uydurma masallarından başkası değildir."

KASAS
28:8

الُ

ālu

ailesi

Nihayet Firavun’un ailesi, onu (ileride bilmeksizin) kendileri için bir düşman ve üzüntü konusu olsun diye sahipsiz görüp aldılar. Gerçekte Firavun, Haman ve askerleri bir yanılgı içindeydi.

KASAS
28:36

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

ilk

Musa, onlara apaçık olan ayetlerimizle geldiği zaman "Bu, düzüp uydurulmuş bir büyüden başkası değildir. Biz geçmiş atalarımızdan bunu işitmedik" dediler.

KASAS
28:43

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilk

Andolsun, ilk nesilleri yıkıma uğrattıktan sonra, Musa’ya, insanlar için (gözleri hikmetle açıp aydınlatacak) basiretler, hidayet ve rahmet olmak üzere kitap verdik. Umulur ki, öğüt alıp-düşünürler diye.

KASAS
28:70

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilk olan

O, Allah’tır, Kendisi’nden başka İlah yoktur. İlkte de, sonda da hamd O’nundur. Hüküm O’nundur ve O’na döndürüleceksiniz.

KASAS
28:76

أُولِي

ūlī

sahibi

Gerçek şu ki, Karun, Musa’nın kavmindendi, ancak onlara karşı azgınlaştı. Biz, ona öyle hazineler vermiştik ki, anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu. Hani kavmi ona demişti ki "Şımararak sevinme, çünkü Allah, şımararak sevince kapılanları sevmez."

İSRA
17:5

أُولَاهُمَا

ūlāhumā

birincisinin

Nitekim o ikiden ilk-vaid geldiği zaman, oldukça zorlu olan kullarımızı üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü.

İSRA
17:5

أُولِي

ūlī

çok güçlü

Nitekim o ikiden ilk-vaid geldiği zaman, oldukça zorlu olan kullarımızı üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü.

İSRA
17:7

أَوَّلَ

evvele

ilk

Eğer iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz ve eğer kötülük ederseniz o da (kendi) aleyhinizedir. Sonunda vaad geldiği zaman, (yine öyle kullar göndeririz ki) yüzlerinizi ’kötü duruma soksunlar’, birincisinde ona girdikleri gibi mescid (Kudüs)e girsinler ve ele geçirdiklerini ’darmadağın edip mahvetsinler.’

İSRA
17:35

تَأْوِيلًا

te’vīlen

sonuç bakımından

Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun ve dosdoğru bir tartıyla tartın; bu, daha hayırlıdır ve sonuç bakımından daha güzeldir.

İSRA
17:51

أَوَّلَ

evvele

ilk

"Ya da göğüslerinizde büyümekte olan (veya büyüttüğünüz) bir yaratık (olun)." Bizi kim (hayata) geri çevirebilir" diyecekler. De ki "Sizi ilk defa yaratan." Bu durumda sana başlarını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki "Ne zamanmış o?" De ki "Umulur ki pek yakında."

İSRA
17:59

الْأَوَّلُونَ

l-evvelūne

evvelkilerin

Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud’a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular. Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.

YUNUS
10:39

تَأْوِيلُهُ

te’vīluhu

yorumu

Hayır, onlar ilmini kuşatamadıkları ve kendilerine henüz yorumu gelmemiş bir şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir sonuca uğradıklarına bir bak.

HUD
11:116

أُولُو

ūlū

sahipleri

Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı.

YUSUF
12:6

تَأْوِيلِ

te’vīli

yorumunu

"Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

YUSUF
12:6

الِ

āli

soyu

"Böylece Rabbin seni seçkin kılacak, sözlerin yorumundan (kaynaklanan bir bilgiyi) sana öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a (nimetini) tamamladığı gibi senin ve Yakub ailesinin üzerindeki nimetini tamamlayacaktır. Elbette Rabbin, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

YUSUF
12:21

تَأْوِيلِ

te’vīli

yorumunu

Onu satın alan bir Mısırlı (aziz,) karısına "Onun yerini üstün tut (ona güzel bak), umulur ki bize bir yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz" dedi. Böylelikle Biz, Yusuf’u yeryüzünde (Mısır’da) yerleşik kıldık. Ona sözlerin yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik. Allah, emrinde galib olandır, ancak insanların çoğu bilmezler.

YUSUF
12:36

بِتَأْوِيلِهِ

bite’vīlihi

bunun yorumunu

Onunla birlikte iki genç de zindana girmişti. Biri "Ben (rüyamda) kendimi şarap sıkıyorken gördüm." dedi. Öbürü "Ben de kendimi başımın üstünde ekmek taşıyorken gördüm; kuş da ondan yemekteydi" dedi. "Bunun yorumundan bize haber ver. Doğrusu biz seni, iyilik yapanlardan görmekteyiz."

YUSUF
12:37

بِتَأْوِيلِهِ

bite’vīlihi

bunun yorumunu

Dedi ki "Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah’a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terk ettim."

YUSUF
12:44

بِتَأْوِيلِ

bite’vīli

yorumunu

Dediler ki "(Bunlar) Karmakarışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilenler değiliz."

YUSUF
12:45

بِتَأْوِيلِهِ

bite’vīlihi

onun yorumunu

O iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra hatırladı ve "Ben bunun yorumunu size haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin" dedi.

YUSUF
12:100

تَأْوِيلُ

te’vīlu

yorumudur

Babasını ve annesini tahta çıkarıp oturttu; onun için secdeye kapandılar. Dedi ki "Ey Babam, bu, daha önceki rüyamın yorumudur. Doğrusu Rabbim onu gerçek kıldı. Bana iyilik etti, çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, (O,) çölden sizi getirdi. Şüphesiz benim Rabbim, dilediğini pek ince düzenleyip tedbir edendi. Gerçekten bilen, hüküm ve hikmet sahibi O’dur."

YUSUF
12:101

تَأْوِيلِ

te’vīli

yorumunu

"Rabbim, Sen bana mülkten (bir pay ve onu yönetme imkanını) verdin, sözlerin yorumundan (bir bilgi) öğrettin. Göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat."

YUSUF
12:111

لِأُولِي

liūlī

sahipleri için

Andolsun, onların kıssalarında temiz akıl sahipleri için ibretler vardır. (Bu Kur’an) düzüp uydurulacak bir söz değildir, ancak kendinden öncekilerin doğrulayıcısı, herşeyin ’çeşitli biçimlerde açıklaması’ ve iman edecek bir topluluk için bir hidayet ve rahmettir.

HICR
15:10

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

geçmiş

Andolsun, senden önce geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik.

HICR
15:13

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

öncekilerin

Onlar ona (indirilen kitaba) inanmazlar, oysaki evvelkilerin sünneti geçmiştir.

HICR
15:59

الَ

āle

ailesi

"Ancak Lut ailesi hariçtir; biz onların tümünü muhakkak kurtaracağız."

HICR
15:61

الَ

āle

ailesine

Böylelikle elçiler Lut ailesine geldiklerinde,

EN'ÂM
6:14

أَوَّلَ

evvele

ilki

De ki "O, gökleri ve yeri yaratırken ve O, (hep) besleyen (hiç) beslenmezken, ben Allah’tan başkasını mı veli edineceğim?" De ki "Bana gerçekten Müslüman olanların ilki olmam emredildi ve Sakın müşriklerden olma." (denildi.)

EN'ÂM
6:25

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

eskilerin

Onlardan seni dinleyenler vardır; oysa Biz, onu kavrayıp anlamalarına (bir engel olarak) kalpleri üzerine kat kat örtüler ve kulaklarında bir ağırlık kıldık. Onlar, hangi ’apaçık-belgeyi’ görseler, yine ona inanmazlar. Öyle ki, o inkar etmekte olanlar, sana geldiklerinde, seninle tartışmaya girerek "Bu, öncekilerin uydurma masallarından başka bir şey değildir" derler.

EN'ÂM
6:94

أَوَّلَ

evvele

ilk

Andolsun, sizi ilk defa yarattığımız gibi (bugün de) ’teker teker, yapayalnız ve yalın (bir tarzda)’ Bize geldiniz ve size lütfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden, gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun, aranızdaki (bağlar) parçalanıp-koparılmıştır ve haklarında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır.

EN'ÂM
6:110

أَوَّلَ

evvele

ilk

Biz onların kalplerini ve gözlerini, ilkin inanmadıkları gibi tersine çeviririz ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terk ederiz.

EN'ÂM
6:163

أَوَّلُ

evvelu

ilkiyim

"O’nun hiçbir ortağı yoktur. Ben böyle emrolundum ve ben Müslüman olanların ilkiyim."

SAFFAT
37:17

الْأَوَّلُونَ

l-evvelūne

evvelki

"Veya önceki atalarımız da mı?"

SAFFAT
37:59

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilk

"Yalnızca birinci ölümümüzden başka (öyle mi)? Ve biz azaba uğratılacak olanlar değil miymişiz?"

SAFFAT
37:71

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

evvelkilerin

Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı.

SAFFAT
37:126

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

önceki

"Allah ki, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir."

SAFFAT
37:168

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

öncekilerden

"Eğer yanımızda öncekilerden bir zikir (kitap) bulunmuş olsaydı."

SEBE
34:13

الَ

āle

(ey) ailesi

Ona dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı. "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın." Kullarımdan şükredenler azdır.

ZÜMER
39:9

أُولُو

ūlū

sahipleri

Yoksa o, gece saatinde kalkıp da secde ederek ve kıyama durarak gönülden itaat (ibadet) eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini umud eden (gibi) midir? De ki "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz, temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünürler."

ZÜMER
39:12

أَوَّلَ

evvele

ilki

"Ve ben, Müslümanların ilki olmakla da emrolundum."

ZÜMER
39:18

أُولُو

ūlū

sahipleridir

Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah’ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir.

ZÜMER
39:21

لِأُولِي

liūlī

sahipleri için

Görmüyor musun; gerçekten Allah, gökyüzünden su indirdi de onu yerin içindeki kaynaklara yürütüp-geçirdi. Sonra onunla çeşitli renklerde ekinler çıkarıyor. Sonra kurumaya başlar, böylece onu sararmış görürsün. Sonra da onu kurumuş kırıntılar kılıyor. Şüphesiz bunda, temiz akıl sahipleri için gerçekten öğüt alınacak bir ders (zikr) vardır.

MÜ'MIN
40:28

الِ

āli

ailesi-

Firavun ailesinden imanını gizlemekte olan mü’min bir adam dedi ki "Siz, benim Rabbim Allah’tır diyen bir adamı öldürüyor musunuz? Oysa o, size Rabbinizden apaçık belgelerle gelmiş bulunuyor. Buna rağmen o eğer bir yalancı ise yalanı kendi aleyhinedir; ve eğer doğru sözlü ise, (o zaman da) size va’dettiklerinin bir kısmı size isabet eder. Şüphesiz Allah, ölçüyü taşıran, çok yalan söyleyen kimseyi hidayete erdirmez."

MÜ'MIN
40:45

بِالِ

biāli

ailesini

Sonunda Allah, onların kurdukları hileli-düzenlerinin kötülüklerinden onu korudu ve Firavun’un çevresini de azabın en kötüsü kuşatıverdi.

MÜ'MIN
40:46

الَ

āle

ailesini

Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar. Kıyamet-saatinin kopacağı gün "Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun" (denecek).

MÜ'MIN
40:54

لِأُولِي

liūlī

sahiplerine

(Ki o,) Temiz akıl sahipleri için bir hidayet rehberi ve bir zikirdir.

FUSSILET
41:21

أَوَّلَ

evvele

ilk

Kendi derilerine dediler ki "Niye aleyhimizde şahitlik ettiniz?" Dediler ki "Herşeye nutku verip-konuşturan Allah, bizi konuşturdu. Sizi ilk defa O yarattı ve O’na döndürülüyorsunuz."

ZUHRUF
43:6

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

önce gelenler

Oysa Biz, öncekiler içinde nice peygamber(ler) gönderdik.

ZUHRUF
43:8

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

öncekilerin

Biz de, kuvvet bakımından onlardan daha üstün olan (toplum)ları yıkıma uğrattık. Öncekilerin örneği geçti.

ZUHRUF
43:81

أَوَّلُ

evvelu

ilki

De ki "Eğer Rahman (olan Allah)’ın çocuğu olsaydı, ona tapanların ilki ben olurdum."

DUHAN
44:8

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

önceki

O’ndan başka İlah yoktur; diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, geçmiş atalarınızın da Rabbidir.

DUHAN
44:35

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilk

"(Bütün herşey) Bizim yalnızca ilk ölümümüzdür; biz yeniden diriltilip-kaldırılacak değiliz."

DUHAN
44:56

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilk

Orda, ilk ölümün dışında başka ölüm tadmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur.

AHKAF
46:17

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

eskilerin

O kimse ki, anne ve babasına "Öf size, benden önce nice nesiller gelip geçmişken, beni (diriltilip) çıkarılacağımla mı tehdit ediyorsunuz?" dedi. O ikisi (anne ve babası) ise Allah’a yakararak "Yazıklar sana, iman et, şüphesiz Allah’ın va’di haktır." (derler; fakat) O "Bu, geçmişlerin masallarından başkası değildir" der.

AHKAF
46:35

أُولُو

ūlū

sahibi

Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı?

KEHF
18:48

أَوَّلَ

evvele

ilk

Onlar senin Rabbine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun, siz ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır, Bizim size bir kavuşma-zamanı tespit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?

KEHF
18:55

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

evvelkilerin

Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesi(ni beklemeleri)dir.

KEHF
18:78

بِتَأْوِيلِ

bite’vīli

içyüzünü

Dedi ki "İşte bu, benimle senin aranda ayrılma (zamanı)mız. Sana, üzerinde sabır göstermeye güç yetiremeyeceğin bir yorumu haber vereceğim.

KEHF
18:82

تَأْوِيلُ

te’vīlu

içyüzü

"Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu."

NAHL
16:24

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

evvelkilerin

Onlara "Rabbiniz ne indirdi?" dendiğinde, "Eskilerin masalları" dediler.

İBRAHIM
14:6

الِ

āli

soyundan

Hani Musa kavmine şöyle demişti "Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın; hani O sizi Firavun ailesinden kurtarmıştı, onlar sizi en dayanılmaz işkencelere uğratıyor, kadınlarınızı sağ bırakıp erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir sınav vardır."

İBRAHIM
14:52

أُولُو

ūlū

sahipleri

İşte bu (Kur’an) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O’nun yalnızca bir tek İlah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır.

ENBIYA
21:5

الْأَوَّلُونَ

l-evvelūne

öncekilerin

"Hayır" dediler. (Bunlar) Karmakarışık düşlerdir; hayır, onu kendisi uydurmuştur; hayır o bir şairdir. Böyle değilse, öncekilere gönderildiği gibi bize de bir ayet (mucize) getirsin."

ENBIYA
21:104

أَوَّلَ

evvele

ilk

Bizim, göğü kitabın sahifelerini katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir vaiddir. Elbette, Biz yapıcılarız.

MÜ'MINUN
23:24

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

geçmişteki

Bunun üzerine, kavminden inkara sapmış önde gelenler dediler ki "Bu, sizin benzeriniz olan bir beşerden başkası değildir. Size karşı üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah (öne sürdüklerini) dilemiş olsaydı, muhakkak melekler indirirdi. Hem biz geçmiş atalarımızdan da bunu işitmiş değiliz."

MÜ'MINUN
23:68

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

önceki

Onlar, yine de o sözü (Kur’an’ı) gereği gibi düşünmediler mi, yoksa onlara, geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi?

MÜ'MINUN
23:81

الْأَوَّلُونَ

l-evvelūne

evvelkiler

Hayır; onlar, geçmiştekilerin söylediklerinin benzerini söylediler.

MÜ'MINUN
23:83

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

evvelkilerin

"Andolsun, bu tehdit, bize ve bizden önceki atalarımıza yapılmıştı; bu, geçmişlerin uydurma masallarından başka bir şey değildir."

NAZI'AT
79:25

وَالْأُولَىٰ

velūlā

ve ilkin

Böylelikle Allah onu, ahiret ve dünya azabıyla yakaladı.

MUTAFFIFIN
83:13

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

eskilerin

Ona ayetlerimiz okunduğu zaman "Geçmişlerin masallarıdır" dedi.

RA'D
13:19

أُولُو

ūlū

sahipleri

Peki, sana Rabbinden indirilenin gerçekten hak olduğunu bilen kişi, o görmeyen (a’ma) gibi midir? Ancak temiz akıl sahipleri öğüt alıp-düşünebilirler.

BAKARA
2:41

أَوَّلَ

evvele

ilk

Yanınızda olan (Tevrat)ı, doğrulayıcı olarak indirdiğime (Kur’an’a) iman edin; onu inkar edenlerin ilki siz olmayın ve ayetlerimizi az bir değer karşılığında değişmeyin. Ve yalnızca Benden korkun.

BAKARA
2:49

الِ

āli

ailesi-

Sizi, dayanılmaz işkencelere uğrattıklarında, Firavun ailesinin elinden kurtardığımızı hatırlayın. Onlar, kadınlarınızı diri bırakıp, erkek çocuklarınızı boğazlıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden büyük bir imtihan vardı.

BAKARA
2:50

الَ

āle

ailesini

Ve sizin için denizi ikiye yarıp sizi kurtardığımızı ve Firavun’un adamlarını -gözlerinizin önünde- boğduğumuzu hatırlayın.

BAKARA
2:179

يَا أُولِي

yā ūlī

sahipleri

Ey temiz akıl sahipleri, kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki sakınırsınız.

BAKARA
2:197

يَا أُولِي

yā ūlī

sahipleri

Hacc, bilinen aylardır. Böylelikle kim onlarda haccı farz eder (yerine getirir)se, (bilsin ki) haccda kadına yaklaşmak, fısk yapmak ve kavgaya girişmek yoktur. Siz, hayır adına ne yaparsanız, Allah, onu bilir. Azık edinin, şüphesiz azığın en hayırlısı takvadır. Ey temiz akıl sahipleri, Benden korkup-sakının.

BAKARA
2:248

الُ

ālu

ailesinin

Peygamberleri, onlara (şöyle) dedi "Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut’un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden ’bir güven duygusu ve huzur’ ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden arta kalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır."

BAKARA
2:248

وَالُ

ve ālu

ve ailesinin

Peygamberleri, onlara (şöyle) dedi "Onun hükümdarlığının belgesi, size Tabut’un gelmesi (olacaktır ki) onda Rabbinizden ’bir güven duygusu ve huzur’ ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden arta kalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır."

BAKARA
2:269

أُولُو

ūlū

sahiplerinden

Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.

ENFAL
8:31

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

evvelkilerin

Ayetlerimiz onlara okunduğu zaman; "İşittik" dediler. "İstesek, biz de bunun bir benzerini söyleyebiliriz. Bu, eskilerin efsanelerinden başkası değildir."

ENFAL
8:38

الْأَوَّلِينَ

l-evvelīne

öncekilerin

O inkar edenlere de ki "Eğer vazgeçerlerse geçmişte (yaptıkları) şeyler bağışlanacaktır. Ama yine dönecek olurlarsa, önceki (toplumlara uygulanan) sünnet, muhakkak (onların başından da) geçmiş olacaktır.

ENFAL
8:52

الِ

āli

ailesi

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi Allah’ın ayetlerini inkar ettiler de, Allah da onları günahlarından dolayı yakalayıverdi. Şüphesiz, Allah, en büyük kuvvet sahibidir, sonuçlandırması pek şiddetlidir.

ENFAL
8:54

الِ

āli

ailesi

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Onlar, Rablerinin ayetlerini yalanladılar; Biz de günahları dolayısıyla onları helak ettik. Firavun ordusunu suda boğduk. Onların tümü zulmeden kimselerdi.

ENFAL
8:54

الَ

āle

ailesini

Firavun ailesinin ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Onlar, Rablerinin ayetlerini yalanladılar; Biz de günahları dolayısıyla onları helak ettik. Firavun ordusunu suda boğduk. Onların tümü zulmeden kimselerdi.

ENFAL
8:75

وَأُولُو

veūlū

ve sahipleri

Bundan sonra iman edip hicret edenler ve sizinle birlikte cihad edenler, işte onlar sizdendir. Akrabalar (mirasta) Allah’ın Kitabı’na göre, birbirlerine (mirasta) önceliklidir. Doğrusu Allah herşeyi bilendir.

ÂL-I İMRAN
3:7

تَأْوِيلِهِ

te’vīlihi

onun te’vilini

Sana Kitab’ı indiren O’dur. Ondan, Kitab’ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem’dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz’in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.

ÂL-I İMRAN
3:7

تَأْوِيلَهُ

te’vīlehu

onun te’vilini

Sana Kitab’ı indiren O’dur. Ondan, Kitab’ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem’dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz’in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.

ÂL-I İMRAN
3:7

أُولُو

ūlū

sahiplerinden

Sana Kitab’ı indiren O’dur. Ondan, Kitab’ın anası (temeli) olan bir kısım ayetler muhkem’dir; diğerleri ise müteşabihtir. Kalplerinde bir kayma olanlar, fitne çıkarmak ve olmadık yorumlarını yapmak için ondan müteşabih olanına uyarlar. Oysa onun tevilini Allah’tan başkası bilmez. İlimde derinleşenler ise "Biz ona inandık, tümü Rabbimiz’in Katındandır" derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.

ÂL-I İMRAN
3:11

الِ

āli

ailesinin

Tıpkı Firavun ailesi ve onlardan öncekilerin gidiş tarzı gibi. Ayetlerimizi yalanladılar, böylece Allah günahları nedeniyle onları yakalayıverdi. Allah, (cezayla) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

ÂL-I İMRAN
3:13

لِأُولِي

liūlī

olanlar için

Karşı karşıya gelen iki toplulukta, sizin için andolsun bir ayet (ibret) vardır. Bir topluluk, Allah yolunda çarpışıyordu, diğeri ise kafirdi ki göz görmesiyle karşılarındakini kendilerinin iki katı görüyorlardı. İşte Allah, dilediğini yardımıyla destekler. Şüphesiz bunda, basiret sahipleri için gerçekten bir ibret vardır.

ÂL-I İMRAN
3:18

وَأُولُو

ve ūlū

ve sahipleri

Allah, gerçekten Kendisi’nden başka İlah olmadığına şahitlik etti; melekler ve ilim sahipleri de O’ndan başka İlah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. Aziz ve Hakim olan O’ndan başka İlah yoktur.

ÂL-I İMRAN
3:33

وَالَ

ve āle

ve ailesini

Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;

ÂL-I İMRAN
3:33

وَالَ

ve āle

ve ailesini

Gerçek şu ki, Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini ve İmran ailesini alemler üzerine seçti;

ÂL-I İMRAN
3:96

أَوَّلَ

evvele

ilk

Gerçek şu ki, insanlar için ilk kurulan Ev, Bekke (Mekke) de, o, kutlu ve bütün insanlar (alemler) için hidayet olan (Ka’be)dir.

ÂL-I İMRAN
3:190

لِأُولِي

liūlī

sahipleri için

Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır.

HAŞR
59:2

لِأَوَّلِ

lievveli

ilk

Kitap Ehlinden inkar edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Onların çıkacaklarını siz sanmamıştınız, onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Böylece Allah(ın azabı) da, onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi, yüreklerine korku saldı; öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü’minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahipleri ibret alın.

HAŞR
59:2

يَا أُولِي

yā ūlī

sahipleri

Kitap Ehlinden inkar edenleri ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Onların çıkacaklarını siz sanmamıştınız, onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Böylece Allah(ın azabı) da, onlara hesaba katmadıkları bir yönden geldi, yüreklerine korku saldı; öyle ki evlerini kendi elleriyle ve mü’minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ey basiret sahipleri ibret alın.

AHZAB
33:6

وَأُولُو

ve ūlū

(anne tarafından akrabalar)

Peygamber, mü’minler için kendi nefislerinden daha evladır ve onun zevceleri de onların anneleridir. Rahim sahipleri (akrabalar) de, Allah’ın Kitab’ında birbirlerine öteki mü’minlerden ve muhacirlerden daha yakındır. Ancak dostlarınıza maruf üzere yapacaklarınız başka; bunlar Kitap’ta yazılmış bulunmaktadır.

AHZAB
33:33

الْأُولَىٰ

l-ūlā

ilk

Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah’a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.

NISA
4:8

أُولُو

ūlū

(Mirası) Bölüşme sırasında yakınlar, yetimler ve yoksullar da hazır olursa, onları ondan rızıklandırın ve onlara güzel (maruf) söz söyleyin.

NISA
4:54

الَ

āle

soyuna

Yoksa onlar, Allah’ın Kendi fazlından insanlara verdiklerini mi kıskanıyorlar? Doğrusu Biz, İbrahim ailesine kitabı ve hikmeti verdik; onlara büyük bir mülk de verdik.

NISA
4:59

وَأُولِي

ve ūlī

ve sahibine

Ey iman edenler, Allah’a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve elçisine döndürün. Şayet Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.

NISA
4:59

تَأْوِيلًا

te’vīlen

sonuç bakımından da

Ey iman edenler, Allah’a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve elçisine döndürün. Şayet Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.

NISA
4:83

أُولِي

ūlī

ve sahiplerine

Kendilerine güven veya korku haberi geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan emir sahiplerine götürmüş olsalardı, onlardan ’sonuç-çıkarabilenler,’ onu bilirlerdi. Allah’ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, azınız hariç herhalde şeytana uymuştunuz.

NISA
4:95

أُولِي

ūlī

sahipleri

Mü’minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va’detmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır.

TALAK
65:4

وَأُولَاتُ

ve ūlātu

ve olanların

Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla henüz adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri, -eğer şüpheye düşecek olursanız (bilin ki)- üç aydır. Hamile kadınların bekleme-süresi ise, yüklerini bırakmaları (ile biter). Kim Allah’tan korkup-sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir.

TALAK
65:6

أُولَاتِ

ūlāti

onlar

(Boşadığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara ’darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla’ zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam’a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir.

TALAK
65:10

يَا أُولِي

yā ūlī

sahipleri

Allah, onlar için şiddetli bir azap hazırlamıştır; öyleyse ey iman eden temiz akıl sahipleri, Allah’tan korkun. Doğrusu Allah, size bir zikir (uyaran, hatırlatan ve öğüt veren Kur’an) indirmiştir.

NUR
24:22

أُولُو

ūlū

sahipleri

Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah’ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

NUR
24:22

أُولِي

ūlī

sahipleri (akrabalara)

Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve hoşgörsünler. Allah’ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

NUR
24:31

أُولِي

ūlī

Mü’min kadınlara da söyle "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. Baş örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) koysunlar. Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süsleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Hep birlikte Allah’a tevbe edin ey mü’minler, umulur ki felah bulursunuz."

NUR
24:44

لِأُولِي

liūlī

olanlar için

Allah, gece ile gündüzü evirip çevirir. Gerçekten bunda basiret sahipleri için birer ibret vardır.

FETIH
48:16

أُولِي

ūlī

sahibi

Bedevilerden geride bırakılanlara de ki "Siz yakında zorlu savaşçı olan bir kavme çağrılacaksınız; onlarla (ya) savaşırsınız ya da (onlar) Müslüman olurlar. Bu durumda eğer itaat ederseniz, Allah, size güzel bir ecir verir; eğer bundan önce sırt çevirdiğiniz gibi (yine) sırt çevirirseniz, sizi acı bir azap ile azaplandırır."

MAIDE
5:100

يَا أُولِي

yā ūlī

sahipleri

De ki "Murdar ile temiz -murdarın çokluğu hoşuna gitse de- bir olmaz. Ey temiz akıl sahipleri, Allah’tan korkup-sakının. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.

MAIDE
5:114

لِأَوَّلِنَا

lievvelinā

öncemiz için

Meryem oğlu İsa "Allah’ım, Rabbimiz, bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve Senden de bir belge olsun. Bizi rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın" demişti.

HADID
57:3

الْأَوَّلُ

l-evvelu

ilktir

O, Evveldir, Ahirdir, Zahirdir, Batındır. O, herşeyi bilendir.

TEVBE
9:13

أَوَّلَ

evvele

ilk

Yeminlerini bozan, elçiyi (yurdundan) sürmeye çabalayan ve sizinle ilk defa (savaşa) başlayan bir toplulukla savaşmaz mısınız? Korkuyor musunuz onlardan? Eğer inanıyorsanız, Kendisi’nden korkmanıza Allah daha layıktır.

TEVBE
9:83

أَوَّلَ

evvele

ilk

Bundan böyle, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de, (yine savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki "Kesin olarak benimle hiçbir zaman (savaşa) çıkamazsınız ve kesin olarak benimle bir düşmana karşı savaşamazsınız. Çünkü siz oturmayı ilk defa hoş gördünüz; öyleyse geride kalanlarla birlikte oturun."

TEVBE
9:86

أُولُو

ūlū

sahibi olanlar

"Allah’a iman edin, O’nun elçisi ile cihad etmeye çıkın" diye bir sûre indirildiği zaman onlardan servet sahibi olanlar, senden izin isteyip "Bizi bırakıver, oturanlarla birlikte olalım" dediler.

TEVBE
9:100

الْأَوَّلُونَ

l-evvelūne

ilk olanlar

Öne geçen Muhacirler ve Ensar ile onlara güzellikle uyanlar; Allah onlardan hoşnut olmuştur, onlar da O’ndan hoşnut olmuşlardır ve (Allah) onlara, içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırlamıştır. İşte büyük ’kurtuluş ve mutluluk’ budur.

TEVBE
9:108

أَوَّلِ

evveli

ilk

Sen bunun (böyle bir mescidin) içinde hiçbir zaman durma. Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda (namaza ve diğer işlere) durmana daha uygundur. Onda, arınmayı içten-arzulayan adamlar vardır. Allah arınanları sever.

TEVBE
9:113

أُولِي

ūlī

akraba bile

Kendilerine onların gerçekten çılgın ateşin arkadaşları oldukları açıklandıktan sonra -yakınları dahi olsa- müşrikler için bağışlanma dilemeleri peygambere ve iman edenlere yaraşmaz.