وَمَا أَرْسَلْنَا فِي قَرْيَةٍ مِنْ نَبِيٍّ إِلَّا أَخَذْنَا أَهْلَهَا بِالْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ لَعَلَّهُمْ يَضَّرَّعُونَ

Ve ma erselna fı karyetim min nebiyyin illa ehazna ehleha bil be’sai ved darrai leallehüm yeddaraun

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Hiçbir şehre peygamber göndermedik ki oranın halkını, yola gelsinler de yalvarıp yakarsınlar diye can ve malca bir sıkıntıya, bir azâba uğratmayalım.

Abdullah Parlıyan

Hangi memlekete bir peygamber göndermişsek, mutlaka ora halkını yalvarıp yakarsınlar diye bir takım sıkıntı ve şiddetle hırpalamışızdır.

Adem Uğur

Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, ora halkını, (peygambere baş kaldırdıklarından ötürü bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.

Ahmed Hulusi

Biz (hangi) bölge halkına bir Nebi irsâl ettiysek, mutlaka onun halkını (kendini beğenmişliklerinden uzaklaştırmak için) sıkıntı, hastalık ile kuşattık; belki içtenlik ve alçak gönüllülükle yönelirler (diye).

Ahmet Varol

Hangi kasabaya peygamber gönderdiysek mutlaka oranın halkını, belki gönülden yalvarıp yakarırlar diye sıkıntı ve darlıkla karşı karşıya getirdik.

Ali Bulaç

Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp-yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.

Ali Fikri Yavuz

Biz herhangi bir memlekete bir peygamber gönderdikse, önce halkını (peygamberlerini tanımadıklarından) şiddet ve zaruretle sıkmışız ki, yalvarıp yakarsınlar.

Bayraktar Bayraklı

Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, ora halkını peygambere baş kaldırdıklarından ötürü Allah`a yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.

Bekir Sadak

Biz hangi kasabaya bir peygamber gonderdikse, ora halkini, yalvarip yakarsinlar diye, darlik ve sikintiya ugratmisizdir.

Celal Yıldırım

Hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek mutlaka oranın halkını, yalvarıp yakarsınlar (gafletten uyansınlar) diye bir takım sıkıntı, darlık ve şiddete (tâbi) tutup (hırpalamışızdır).

Cemal Külünkoğlu

Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkını (inkârları yüzünden) ancak yalvarıp yakarsınlar diye, dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.

Diyanet İşleri

Biz hiçbir memlekete bir peygamber göndermedik ki (karşı çıkmaktan vazgeçip) yalvarıp yakarsınlar diye ora halkını yoksulluk ve sıkıntıya uğratmış olmayalım.

Diyanet Vakfı

Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, ora halkını, (peygambere baş kaldırdıklarından ötürü bize) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.

Edip Yüksel

Her ne zaman bir ülkeye bir peygamber gönderdiysek, yalvarsınlar diye halkını darlık ve sıkıntıya uğrattık.

Elmalılı Hamdi Yazır

Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkını yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.

Fizil-al il Kuran

Peygamber gönderdiğimiz her ülkenin halkını, ola ki, bize yalvarırlar diye, mutlaka sıkıntılara ve belalara uğrattık.

Gültekin Onan

Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun ehli (halkı) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.

Harun Yıldırım

Biz hangi memlekete bir rasul gönderdiysek, oranın halkını mutlaka sıkıntı ve zorlukla yakalamışızdır ki yalvarıp yakarsınlar.

Hasan Basri Çantay

Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdi isek onun halkını (peygamberlerini tanımamaları yüzünden) yalvarıb yakarsınlar diye mutlakaa fakirlikle, şiddetle, hastalıkla (sıkıb) yakaladık.

Hayrat Neşriyat

İşte (biz) hangi şehre bir peygamber gönderdiysek, mutlaka oranın halkını sıkıntılar ve hastalıklarla yakaladık; tâ ki yalvarsınlar (ve îmâna gelsinler).

İbn-i Kesir

Biz, hangi kasabaya bir peygamber gönderdiysek; yalvarıp yakarsınlar diye, ora halkını mutlaka darlık ve sıkıntıya uğratmışızdır.

İlyas Yorulmaz

Biz bir kasabaya nebilerden kimi göndermişsek, oranın halkını azap ve sıkıntılara uğrattık ki, belki Rablerine saygı ile boyun eğerler.

İskender Ali Mihr

Ve Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkını darlık ve sıkıntıya uğratmadığımız ülke yoktur ki; böylece onlar yalvarıp, yakarırlar.

Kadri Çelik

Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek, onun halkı yalvarıpyakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişizdir.

Muhammed Esed

BİZ hiçbir topluma peygamber göndermemişizdir ki belki kibirlerinden sıyrılırlar diye onları darlıkla, sıkıntıyla denemiş olmayalım.

Mustafa İslamoğlu

Biz hiçbir ülkeye bir peygamber göndermemişisizdir ki, (zamanında) oranın halkını belki (Allah`a) boyun eğerler diye şiddetli zorluk ve darlıkla sınamamış olalım.

Ömer Nasuhi Bilmen

Bir memlekete bir peygamber göndermedik ki, illâ onun ahalisini fakr ile ve hastalık ile yakaladık. Tâ ki yalvarıp yakarsınlar.

Ömer Öngüt

Biz hangi ülkeye bir nebi/peygamber gönderdiysek, onun ehlini/halkını sıkıntıyla ve darlıkla sıkmışızdır. Umulur ki, yalvarır yakarırlar diye.

Sadık Türkmen

Biz hangi ülkeye bir nebi/peygamber gönderdiysek, onun ehlini/halkını sıkıntıyla ve darlıkla sıkmışızdır. Umulur ki, yalvarır yakarırlar diye.

Seyyid Kutub

Peygamber gönderdiğimiz her ülkenin halkını, ola ki, bize yalvarırlar diye, mutlaka sıkıntılara ve belalara uğrattık.

Suat Yıldırım

Biz hangi ülkeye peygamber gönderdiysek, (mutlaka ilkin oranın halkını, gafletten uyarsın,) Allah’a yönelip yalvarsınlar diye yoksulluğa, hastalık ve musîbetlere duçar ederiz.

Süleyman Ateş

Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkını -yalvarıp yakarsınlar diye- mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.

Şaban Piriş

Biz, hangi ülkeye bir nebi göndermişsek, halkını yalvarıp yakarmaları için darlık ve meşakkate düşürdük.

Tefhim-ul Kur'an

Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.

Yaşar Nuri Öztürk

Biz bir ülkeye bir peygamber gönderdiğimizde, onun halkını zorluk ve darlıkla mutlaka sıktık ki, sığınıp yakarsınlar.

Yusuf Ali (İngilizce)

Whenever We sent a prophet to a town, We took up its people in suffering and adversity, in order that they might learn humility.

KELİME KÖKLERİ
وَمَا
ve mā
ve
أَرْسَلْنَا
erselnā
göndermedik ر س ل
فِي
قَرْيَةٍ
ḳaryetin
bir ülkeye ق ر ي
مِنْ
min
hiçbir
نَبِيٍّ
nebiyyin
peygamber ن ب ا
إِلَّا
illā
أَخَذْنَا
eḣaƶnā
sık(ma)dığımız ا خ ذ
أَهْلَهَا
ehlehā
halkını ا ه ل
بِالْبَأْسَاءِ
bil-be’sā'i
yoksulluk ب ا س
وَالضَّرَّاءِ
ve DDerrā'i
ve darlıkla ض ر ر
لَعَلَّهُمْ
leǎllehum
diye
يَضَّرَّعُونَ
yeDDerraǔne
yalvarıp yakarsınlar ض ر ع