ر س ل kökü Kur'an'da 513 defa geçmektedir.

AYETLER

MÜZZEMMIL
73:15

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Şüphesiz size, üzerinize şahid olacak bir elçi gönderdik; Firavun’a bir elçi gönderdiğimiz gibi.

MÜZZEMMIL
73:15

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi

Şüphesiz size, üzerinize şahid olacak bir elçi gönderdik; Firavun’a bir elçi gönderdiğimiz gibi.

MÜZZEMMIL
73:15

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdiğimiz

Şüphesiz size, üzerinize şahid olacak bir elçi gönderdik; Firavun’a bir elçi gönderdiğimiz gibi.

MÜZZEMMIL
73:15

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi

Şüphesiz size, üzerinize şahid olacak bir elçi gönderdik; Firavun’a bir elçi gönderdiğimiz gibi.

MÜZZEMMIL
73:16

الرَّسُولَ

r-rasūle

elçiye

Fakat Firavun elçiye isyan etti, Biz de onu pek vahim bir tarzda (azapla) yakalayıverdik.

TEKVIR
81:19

رَسُولٍ

rasūlin

bir elçinin

Şüphesiz o (Kur’an), üstün onur sahibi bir elçinin gerçekten (Allah’tan getirdiği) sözüdür;

FIL
105:3

وَأَرْسَلَ

ve ersele

ve gönderdi

Onların üzerine ebabil (sürü sürü) kuşlarını gönderdi.

ŞEMS
91:13

رَسُولُ

rasūlu

elçisi

Allah’ın elçisi onlara dedi ki "Allah’ın (deneme için size gönderdiği) devesine ve onun su içme-sırasına dikkat edin."

MÜRSELAT
77:1

وَالْمُرْسَلَاتِ

velmurselāti

andolsun gönderilenlere

Birbiri ardınca gönderilenlere andolsun;

MÜRSELAT
77:11

الرُّسُلُ

r-rusulu

elçilere

Ve resuller de (şahitlik için) belli bir vakitte getirildiği zaman

KAF
50:14

الرُّسُلَ

r-rusule

elçileri

Eyke halkı ve Tubba’ kavmi de. Hepsi elçileri yalanladı; böylece Benim tehdidim (onların üzerine) hak oldu.

KAMER
54:19

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Biz, o uğursuz (felaket yüklü ve) sürekli bir günde üzerlerine ’kulakları patlatan bir kasırga’ gönderdik.

KAMER
54:27

مُرْسِلُو

mursilū

onlara göndereceğiz

Gerçek şu ki Biz, bir fitne (imtihan ve deneme konusu) olarak o dişi deveyi kendilerine göndereniz. Şu halde sen onları gözleyip-bekle ve sabret.

KAMER
54:31

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Çünkü Biz onların üzerine bir tek çığlık gönderdik. Böylece onlar, ağıldaki çalı-çırpı olan kuru ot gibi oluverdiler.

KAMER
54:34

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Biz de onların üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik. Yalnız Lut ailesini (bu azaptan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık;

SAD
38:14

الرُّسُلَ

r-rusule

elçileri

Hepsi de elçileri yalanladılar, böylece azapla-sonuçlandırmam (onlara) hak oldu.

A'RAF
7:6

أُرْسِلَ

ursile

elçi gönderilmiş

Andolsun, kendilerine (peygamber) gönderilenlere soracağız ve onlara gönderilenlere (peygamberlere) de elbette soracağız.

A'RAF
7:6

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilen elçilere

Andolsun, kendilerine (peygamber) gönderilenlere soracağız ve onlara gönderilenlere (peygamberlere) de elbette soracağız.

A'RAF
7:35

رُسُلٌ

rusulun

elçiler

Ey Ademoğulları, içinizden size ayetlerimi haber veren elçiler geldiğinde, kim sakınırsa ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar mahzun olmayacaklardır.

A'RAF
7:37

رُسُلُنَا

rusulunā

elçilerimiz

Öyleyse, Allah’a karşı yalan uydurup iftira düzenden veya ayetlerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir? Kitaptan kendilerine bir pay erişecek olanlar bunlardır. Nihayet elçilerimiz, hayatlarına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde onlara diyecekler ki "Allah’tan başka taptıklarınız nerede?" "Onlar bizi (yüzüstü) bırakıp-kayboldular" diyecekler. (Böylelikle) Bunlar, gerçekten kafirler olduklarına kendi aleyhlerinde şehadet ettiler.

A'RAF
7:43

رُسُلُ

rusulu

elçileri

Biz onların göğüslerinde kinden ne varsa çekip almışız. Altlarından ırmaklar akar. Derler ki "Bizi buna ulaştıran Allah’a hamd olsun. Eğer Allah bize hidayet vermeseydi biz doğruya ermeyecektik. Andolsun, Rabbimiz’in elçileri hak ile geldiler." Onlara "İşte bu, yaptıklarınıza karşılık olarak mirasçı kılındığınız cennettir" diye seslenilecek.

A'RAF
7:53

رُسُلُ

rusulu

elçileri

Onlar, onun tevilinden başkasına bakmazlar mı? Onun tevilinin geleceği gün, daha önce onu unutanlar, diyecekler ki "Gerçekten Rabbimiz’in elçileri bize hakkı getirmişlerdi. Şimdi bize şefaat edecek şefaatçiler var mıdır? Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak." Gerçek şu ki onlar, kendilerini hüsrana uğratmışlardır, uydurmakta oldukları şeyler de kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuşlardır.

A'RAF
7:57

يُرْسِلُ

yursilu

gönderir

Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O’dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte Biz, ölüleri de böyle diriltip-çıkarırız. Ki ibret alasınız.

A'RAF
7:59

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Andolsun Biz Nuh’u kendi kavmine (toplumuna) gönderdik. Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım."

A'RAF
7:61

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçiyim

O "Ey kavmim, bende bir ’şaşırmışlık ve sapmışlık’ yoktur; ama ben alemlerin Rabbinden bir elçiyim." dedi.

A'RAF
7:62

رِسَالَاتِ

risālāti

mesajlarını

"Size Rabbimin risaletini tebliğ ediyorum. (Ayrıca) Size öğüt veriyor ve sizin bilmediklerinizi ben Allah’tan biliyorum.

A'RAF
7:67

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçiyim

(Hud) "Ey kavmim" dedi. "Bende ’akıl yetersizliği’ yoktur; ama ben gerçekten alemlerin Rabbinden bir elçiyim" dedi.

A'RAF
7:68

رِسَالَاتِ

risālāti

mesajlarını

"Size Rabbimin risaletini tebliğ ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm."

A'RAF
7:75

مُرْسَلٌ

murselun

gönderildiğini

Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler), içlerinden iman edip de onlarca zayıf bırakılanlara (müstaz’aflara) dediler ki "Salih’in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar "Biz gerçekten onunla gönderilene inananlarız" dediler.

A'RAF
7:75

أُرْسِلَ

ursile

gönderilene

Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler), içlerinden iman edip de onlarca zayıf bırakılanlara (müstaz’aflara) dediler ki "Salih’in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?" Onlar "Biz gerçekten onunla gönderilene inananlarız" dediler.

A'RAF
7:77

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

elçiler-

Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih’e de şöyle) dediler "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vadettiğin şeyi getir, bakalım."

A'RAF
7:79

رِسَالَةَ

risālete

mesajlarını

O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi "Ey kavmim, andolsun size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Ama siz, öğüt verenleri sevmiyorsunuz."

A'RAF
7:87

أُرْسِلْتُ

ursiltu

benimle gönderilen

"İçinizden bir grup, kendisiyle gönderildiğim şeye inanmışken diğer bir grup inanmadığına göre, artık Allah, aramızda hüküm verenlerin en hayırlısıdır."

A'RAF
7:93

رِسَالَاتِ

risālāti

mesajlarını

O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi "Ey kavmim andolsun, size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Şimdi ben, inkara sapan bir topluluğa nasıl üzülebilirim?"

A'RAF
7:94

أَرْسَلْنَا

erselnā

göndermedik

Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp-yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.

A'RAF
7:101

رُسُلُهُمْ

rusuluhum

elçileri

İşte bu ülkeler, sana onların ’haberlerinden aktarmalar yapıyoruz.’ Gerçekten, onlara elçileri apaçık belgelerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanlamaları nedeniyle iman eder olmadılar. İşte Allah, inkar edenlerin kalplerini böyle damgalar.

A'RAF
7:104

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçiyim

Musa dedi ki "Ey Firavun, gerçekten, ben alemlerin Rabbinden (gönderilme) bir elçiyim."

A'RAF
7:105

فَأَرْسِلْ

feersil

artık gönder

"Benim üzerimdeki yükümlülük, Allah’a karşı ancak gerçeği söylemektir. Rabbinizden size apaçık bir belge ile geldim. Artık İsrailoğulları’nı benimle gönder."

A'RAF
7:111

وَأَرْسِلْ

ve ersil

ve gönder

Dediler ki "Onu ve kardeşini şimdilik bekletiver (vereceğin cezayı ertele), şehirlere de toplayıcılar yolla";

A'RAF
7:133

فَأَرْسَلْنَا

feerselnā

biz de gönderdik

Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.

A'RAF
7:134

وَلَنُرْسِلَنَّ

velenursilenne

ve mutlaka göndereceğiz

Başlarına iğrenç bir azap çökünce, dediler ki "Ey Musa, Rabbine -sana verdiği ahid adına- bizim için dua et. Eğer bu iğrenç azabı üzerimizden çekip-giderirsen, andolsun sana iman edeceğiz ve İsrailoğulları’nı seninle göndereceğiz.

A'RAF
7:144

بِرِسَالَاتِي

birisālātī

mesajlarımla

(Allah) "Ey Musa" dedi. "Sana verdiğim risaletimle ve seninle konuşmamla seni insanlar üzerinde seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve şükredenlerden ol."

A'RAF
7:157

الرَّسُولَ

r-rasūle

o Elçi’ye

Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.

A'RAF
7:158

رَسُولُ

rasūlu

Elçisiyim

De ki "Ey insanlar, ben Allah’ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi (peygamberi)yim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O’nundur. O’ndan başka İlah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah’a ve O’nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.

A'RAF
7:158

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve O’nun Elçisine

De ki "Ey insanlar, ben Allah’ın sizin hepinize gönderdiği bir elçisi (peygamberi)yim. Ki göklerin ve yerin mülkü yalnız O’nundur. O’ndan başka İlah yoktur, O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve ümmi peygamber olan elçisine iman edin. O da Allah’a ve O’nun sözlerine inanmaktadır. Ona iman edin ki hidayete ermiş olursunuz.

A'RAF
7:162

فَأَرْسَلْنَا

feerselnā

biz de gönderdik

Onlardan zulmedenler, sözü kendilerine söylenenden başka bir şeyle değiştirdiler. Biz de bunun üzerine zulmetmeleri dolayısıyla gökten ’iğrenç bir azap’ indirdik.

CIN
72:23

وَرِسَالَاتِهِ

ve risālātihi

ve O’nun elçiliğidir

"(Benim görevim,) Yalnızca Allah’tan olanı ve O’nun gönderdiklerini tebliğ etmektir. Kim Allah’a ve O’nun elçisine isyan ederse, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır."

CIN
72:23

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

"(Benim görevim,) Yalnızca Allah’tan olanı ve O’nun gönderdiklerini tebliğ etmektir. Kim Allah’a ve O’nun elçisine isyan ederse, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır."

CIN
72:27

رَسُولٍ

rasūlin

elçi-

Ancak elçileri (peygamberleri) içinde razı olduğu (seçtikleri kimseler) başka. Çünkü O, bunun önüne ve arkasına izleyici (gözetleyici)ler dizer.

CIN
72:28

رِسَالَاتِ

risālāti

risaletini

Öyle ki onların, Rablerinden gelen risaleti (insanlara gönderilenleri) tebliğ ettiklerini bilsin. (Allah,) onların nezdinde olanları sarıp-kuşatmış ve herşeyi sayı olarak da sayıp-tespit etmiştir.

YASIN
36:3

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilmiş elçilerdensin

Gerçekten sen, gönderilen (elçi)lerdensin.

YASIN
36:13

الْمُرْسَلُونَ

l-murselūne

elçiler

Sen onlara, o şehir halkının örneğini ver; hani oraya elçiler gelmişti.

YASIN
36:14

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz gönderdik

Hani onlara iki (elçi) göndermiştik, fakat ikisini yalanlamışlardı. Biz de (iki elçiyi) bir üçüncüyle güçlendirdik; böylece dediler ki "Şüphesiz biz, size, gönderilmiş elçileriz."

YASIN
36:14

مُرْسَلُونَ

murselūne

gönderilen elçileriz

Hani onlara iki (elçi) göndermiştik, fakat ikisini yalanlamışlardı. Biz de (iki elçiyi) bir üçüncüyle güçlendirdik; böylece dediler ki "Şüphesiz biz, size, gönderilmiş elçileriz."

YASIN
36:16

لَمُرْسَلُونَ

lemurselūne

gönderilmiş elçileriz

Dediler ki "Rabbimiz, gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu bilir."

YASIN
36:20

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

elçilere

Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi "Ey kavmim, elçilere uyun" dedi.

YASIN
36:30

رَسُولٍ

rasūlin

elçi

Yazıklar olsun kullara; ki onlara bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi.

YASIN
36:52

الْمُرْسَلُونَ

l-murselūne

peygamberler

Demişlerdir ki "Eyvahlar bize, uykuya-bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip-kaldırdı? Bu, Rahman (olan Allah)ın va’dettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş".

FURKAN
25:7

الرَّسُولِ

r-rasūli

elçiye

Dediler ki "Bu elçiye ne oluyor ki, yemek yemekte ve pazarlarda dolaşmaktadır? Ona, kendisiyle birlikte uyarıcı olacak bir melek indirilmesi gerekmez miydi?"

FURKAN
25:20

أَرْسَلْنَا

erselnā

göndermedik

Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezen (elçi)lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin kiminizi kimi için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir.

FURKAN
25:20

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

elçiler-

Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezen (elçi)lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin kiminizi kimi için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir.

FURKAN
25:27

الرَّسُولِ

r-rasūli

elçiyle

O gün, zulmeden, ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle) der "Ah keşke, elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım,"

FURKAN
25:30

الرَّسُولُ

r-rasūlu

Elçi

Ve elçi dedi ki "Rabbim gerçekten benim kavmim, bu Kur’an’ı terk edilmiş (bir Kitap) olarak bıraktılar."

FURKAN
25:37

الرُّسُلَ

r-rusule

peygamberleri

Nuh’un kavmi de, elçileri yalanlandıklarında onları suda boğduk ve insanlar için bir ayet kıldık. Biz zulmedenlere acıklı bir azap hazırladık.

FURKAN
25:41

رَسُولًا

rasūlen

elçi

Seni gördükleri zaman, seni yalnızca alay konusu edinmektedirler "Allah’ın, elçi olarak gönderdiği bu mu?"

FURKAN
25:48

أَرْسَلَ

ersele

gönderdi

Ve Kendi rahmetinin önünde rüzgarları müjdeciler olarak gönderen O’dur. Biz, gökten tertemiz su indirdik;

FURKAN
25:56

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

biz seni göndermedik

Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.

FATIR
35:1

رُسُلًا

rusulen

elçiler

Hamd, gökleri ve yeri yaratan, ikişer, üçer ve dörder kanatlı melekleri elçiler kılan Allah’ındır; O, yaratmada dilediğini arttırır. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir.

FATIR
35:2

مُرْسِلَ

mursile

salıverecek

Allah, insanlar için rahmetinden her neyi açacak olsa, artık onu kısıp-tutacak yoktur; her neyi kısar-tutarsa, artık onu da ondan sonra salıverecek yoktur. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

FATIR
35:4

رُسُلٌ

rusulun

elçiler (de)

Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden önceki elçiler de yalanlandı. (En sonunda bütün) İşler Allah’a döndürülür.

FATIR
35:9

أَرْسَلَ

ersele

gönderir

Allah, rüzgarları gönderir, onlar da bulutu kaldırır, böylece Biz onu ölü bir beldeye sürükleriz, onunla, yeri ölümünden sonra diriltiriz. İşte (ölümden sonra) dirilip- yayılma da böyledir.

FATIR
35:24

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

seni gönderdik

Şüphesiz Biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiçbir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.

FATIR
35:25

رُسُلُهُمْ

rusuluhum

elçileri

Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı; elçileri ise; kendilerine apaçık ayetler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.

MERYEM
19:17

فَأَرْسَلْنَا

feerselnā

biz de gönderdik

Sonra onlardan yana (kendini gizleyen) bir perde çekmişti. Böylece ona ruhumuz (Cibril’i) göndermiştik, o da, düzgün bir beşer kılığında görünmüştü.

MERYEM
19:19

رَسُولُ

rasūlu

elçisiyim

Demişti ki "Ben, yalnızca Rabbinden (gelen) bir elçiyim; sana tertemiz bir erkek çocuk armağan etmek için (buradayım)."

MERYEM
19:51

رَسُولًا

rasūlen

bir peygamber

Kitap’ta Musa’yı da zikret. Çünkü o, ihlasa erdirilmiş ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi.

MERYEM
19:54

رَسُولًا

rasūlen

bir peygamber

Kitap’ta İsmail’i de zikret. Çünkü o, va’dinde doğruydu ve gönderilmiş (Resul) bir peygamberdi.

MERYEM
19:83

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Görmedin mi, Biz gerçekten şeytanları, kafirlerin üzerine gönderdik, onları tahrik edip kışkırtıyorlar.

TA-HA
20:47

رَسُولَا

rasūlā

elçileriyiz

"Haydi ona gidin de deyin ki Biz senin Rabbinin elçileriyiz, İsrailoğulları’nı bizimle birlikte gönder ve onlara (artık) azap verme. Sana Rabbinden bir ayetle geldik. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun."

TA-HA
20:47

فَأَرْسِلْ

feersil

gönder

"Haydi ona gidin de deyin ki Biz senin Rabbinin elçileriyiz, İsrailoğulları’nı bizimle birlikte gönder ve onlara (artık) azap verme. Sana Rabbinden bir ayetle geldik. Selam, hidayete tabi olanların üzerine olsun."

TA-HA
20:96

الرَّسُولِ

r-rasūli

Elçinin

Dedi ki "Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi."

TA-HA
20:134

أَرْسَلْتَ

erselte

gönderseydin

Eğer Biz onları bundan önceki bir azap ile yıkıma uğratmış olsaydık, şüphesiz diyeceklerdi ki "Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de, küçülmeden ve aşağılanmadan önce Senin ayetlerine tabi olsaydık."

TA-HA
20:134

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi

Eğer Biz onları bundan önceki bir azap ile yıkıma uğratmış olsaydık, şüphesiz diyeceklerdi ki "Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de, küçülmeden ve aşağılanmadan önce Senin ayetlerine tabi olsaydık."

ŞU'ARA
26:13

فَأَرْسِلْ

feersil

onun için elçilik ver

"Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun’a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril’i) gönder."

ŞU'ARA
26:16

رَسُولُ

rasūlu

elçisiyiz

"Gecikmeksizin Firavun’a giderek deyin ki Gerçekten biz, alemlerin Rabbinin elçisiyiz,"

ŞU'ARA
26:17

أَرْسِلْ

ersil

gönder

"İsrailoğulları’nı bizimle birlikte göndermen için (sana geldik)."

ŞU'ARA
26:21

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

elçiler-

"Sizden korkunca da hemen aranızdan kaçtım; sonra Rabbim bana hüküm (ve hikmet) verdi ve beni gönderilen (elçilerden) kıldı."

ŞU'ARA
26:27

رَسُولَكُمُ

rasūlekumu

elçiniz

(Firavun) Dedi ki "Şüphesiz size gönderilmiş bulunan elçiniz, gerçekten bir delidir."

ŞU'ARA
26:27

أُرْسِلَ

ursile

gönderilen

(Firavun) Dedi ki "Şüphesiz size gönderilmiş bulunan elçiniz, gerçekten bir delidir."

ŞU'ARA
26:53

فَأَرْسَلَ

feersele

sonra gönderdi

Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.

ŞU'ARA
26:105

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilen elçileri

Nuh kavmi de gönderilen (peygamber)leri yalanladı.

ŞU'ARA
26:107

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçiyim

"Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."

ŞU'ARA
26:123

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilen elçileri

Ad (kavmi) de gönderilen (elçi)leri yalanladı.

ŞU'ARA
26:125

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçiyim

"Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."

ŞU'ARA
26:141

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilen elçileri

Semud (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı.

ŞU'ARA
26:143

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçiyim

"Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."

ŞU'ARA
26:160

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilen elçileri

Lut (kavmi) de, gönderilen (elçi)leri yalanladı.

ŞU'ARA
26:162

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçiyim

"Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."

ŞU'ARA
26:176

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilen elçileri

Eyke halkı da, gönderilen (peygamber)leri yalanladı.

ŞU'ARA
26:178

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçiyim

"Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim."

NEML
27:10

الْمُرْسَلُونَ

l-murselūne

elçiler

"Asanı bırak;" (Bıraktı ve) onun çevik bir yılan gibi hareket etttiğini görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı. "Ey Musa, korkma; şüphesiz Ben(im); Benim yanımda gönderilen (elçiler) korkmaz."

NEML
27:35

مُرْسِلَةٌ

mursiletun

göndereyim

"Ben onlara bir hediye göndereyim de, bir bakayım elçiler neyle dönerler."

NEML
27:35

الْمُرْسَلُونَ

l-murselūne

elçiler

"Ben onlara bir hediye göndereyim de, bir bakayım elçiler neyle dönerler."

NEML
27:45

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz gönderdik

Andolsun, Biz Semud (kavmine de) kardeşleri Salih’i "Yalnızca Allah’a kulluk edin" diye (demek üzere) gönderdik. Bir de ne görsün, onlar birbirlerine düşman kesilmiş iki gruptur.

NEML
27:63

يُرْسِلُ

yursilu

gönderen

Ya da karanın ve denizin karanlıkları içinde size yol gösteren ve rahmetinin önünde rüzgarları müjde vericiler olarak gönderen mi? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Allah, onların şirk koştuklarından Yücedir.

KASAS
28:7

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

elçiler-

Musa’nın annesine "Onu emzir, şayet onun için korkacak olursan, onu suya bırak, korkma ve üzülme; çünkü onu Biz sana tekrar geri vereceğiz ve onu gönderilen (elçilerden) kılacağız" diye vahyettik (bildirdik).

KASAS
28:34

فَأَرْسِلْهُ

feersilhu

onu gönder

"Ve kardeşim Harun; dil bakımından o benden daha düzgün konuşmaktadır, onu da benimle birlikte bir yardımcı olarak gönder, beni doğrulasın. Çünkü onların beni yalanlamalarından korkuyorum."

KASAS
28:45

مُرْسِلِينَ

mursilīne

elçi olarak gönderen

Ancak Biz birçok nesiller inşa ettik de onların üzerinde (nice) ömür(ler) uzayıp geçti. Ve sen Medyen halkı içinde yaşayıp da ayetlerimizi onlardan okuyarak öğrenmiş değilsin. Ancak (bu bilgileri sana) gönderen Biziz.

KASAS
28:47

أَرْسَلْتَ

erselte

gönderseydin

Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla, onlara bir musibet isabet ettiğinde "Rabbimiz, bize de bir elçi gönderseydin de böylece Senin ayetlerine uysaydık ve mü’minlerden olsaydık" diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).

KASAS
28:47

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi

Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla, onlara bir musibet isabet ettiğinde "Rabbimiz, bize de bir elçi gönderseydin de böylece Senin ayetlerine uysaydık ve mü’minlerden olsaydık" diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).

KASAS
28:59

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi

Senin Rabbin, ’ana yerleşim merkezlerine’ onlara ayetlerimizi okuyan bir elçi göndermedikçe şehirleri yıkıma uğratıcı değildir. Ve Biz, halkı zulmeden şehirlerden başkasını da yıkıma uğratıcı değiliz.

KASAS
28:65

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

elçilere

O gün (Allah) onlara seslenerek "Gönderilen (elçilere) ne cevab verdiniz?" der.

İSRA
17:15

رَسُولًا

rasūlen

elçi

Kim hidayete ererse, kendi nefsi için hidayete erer; kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Biz, bir elçi gönderinceye kadar (hiçbir topluma) azap edecek değiliz.

İSRA
17:54

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

biz seni göndermedik

Sizi en iyi Rabbiniz bilir; dilerse size merhamet eder, dilerse sizi azaplandırır. Biz seni onların üzerine bir vekil olarak göndermedik.

İSRA
17:59

نُرْسِلَ

nursile

göndermekten

Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud’a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular. Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.

İSRA
17:59

نُرْسِلُ

nursilu

biz göndermeyiz

Bizi ayet (mucize)ler göndermekten, öncekilerin onu yalanlamasından başka bir şey alıkoymadı. Semud’a dişi deveyi görünür (bir mucize) olarak gönderdik, fakat onlar bununla (onu boğazlamakla) zulmetmiş oldular. Oysa Biz ayetleri ancak korkutmak için göndeririz.

İSRA
17:68

يُرْسِلَ

yursile

göndermeyeceğinden

Kara tarafında sizi yerin dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize taş yığınları yüklü bir kasırga göndermeyeceğinden emin misiniz? Sonra kendinize bir vekil bulamazsınız.

İSRA
17:69

فَيُرْسِلَ

fe yursile

salarak

Veya sizi bir kere daha ona (denize) gönderip üzerinize kırıp geçiren bir fırtına salarak nankörlük etmeniz nedeniyle sizi batırmasına karşı emin misiniz? Sonra onun öcünü Bize karşı alacak (kimseyi de) bulamazsınız.

İSRA
17:77

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdiğimiz

(Bu,) Senden önce gönderdiğimiz resullerimizin bir sünnetidir. Sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın.

İSRA
17:77

رُسُلِنَا

rusulinā

elçilerimiz-

(Bu,) Senden önce gönderdiğimiz resullerimizin bir sünnetidir. Sünnetimizde bir değişiklik bulamazsın.

İSRA
17:93

رَسُولًا

rasūlen

elçi ol(arak gönderil)en

"Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne yükselmelisin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir kitap indirinceye kadar senin yükselişine de inanmayız." De ki "Rabbimi yüceltirim; ben, elçi olan bir beşerden başkası mıyım?"

İSRA
17:94

رَسُولًا

rasūlen

elçi olarak

Kendilerine hidayet geldiği zaman, insanları inanmaktan alıkoyan şey, onların "Allah, elçi olarak bir beşeri mi gönderdi?" demelerinden başkası değildir.

İSRA
17:95

رَسُولًا

rasūlen

elçi

De ki "Eğer yeryüzünde (insan değil de) tatmin bulmuş yürüyen melekler olsaydı, Biz de onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik."

İSRA
17:105

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

seni göndermedik

Biz onu (Kur’an’ı) hak olarak indirdik ve o hak ile indi; seni de yalnızca bir müjde verici ve uyarıp-korkutucu olarak gönderdik.

YUNUS
10:13

رُسُلُهُمْ

rusuluhum

peygamberleri

Andolsun, sizden önceki nesilleri, resulleri kendilerine apaçık deliller getirdiği halde, zulmettikleri ve iman etmeyecek oldukları için yıkıma uğrattık. İşte Biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğu böyle cezalandırırız.

YUNUS
10:21

رُسُلَنَا

rusulenā

elçilerimiz

İnsanlara, şiddetli bir sıkıntı dokunduktan sonra, bir rahmet dokundurduğumuz zaman, ayetlerimiz konusunda hileli bir düzen kurmak (bir entrika çevirmek) onlar için (bir alışkanlık ve kötü bir edinim)dir. De ki "Düzen kurmada (karşılık vermede) Allah daha hızlıdır. Şüphesiz, Bizim elçilerimiz, sizin ’geliştirmekte olduğunuz düzenleri’ yazmaktadırlar."

YUNUS
10:47

رَسُولٌ

rasūlun

bir peygamberi

Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar.

YUNUS
10:47

رَسُولُهُمْ

rasūluhum

Peygamberleri

Her ümmetin bir resulü vardır. Onlara resulleri geldiği zaman, aralarında adaletle hüküm verilir ve onlar zulme uğratılmazlar.

YUNUS
10:74

رُسُلًا

rusulen

peygamberleri

Sonra onun ardından kendi kavimlerine (başka) elçiler gönderdik; onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce onu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Biz, haddi aşanların kalplerini böyle mühürleriz.

YUNUS
10:103

رُسُلَنَا

rusulenā

peygamberlerimizi

Sonra Biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarırız; mü’minleri kurtarmamız Bizim üzerimize bir haktır.

HUD
11:25

أَرْسَلْنَا

erselnā

göndermiştik

Andolsun, Biz Nuh’u kavmine gönderdik. (Onlara) "Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıp-korkutucuyum."

HUD
11:52

يُرْسِلِ

yursili

göndersin

Ey kavmim, Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tevbe edin. Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve gücünüze güç katsın. Suçlu-günahkarlar olarak yüz çevirmeyin."

HUD
11:57

أُرْسِلْتُ

ursiltu

benimle gönderilen

"Buna rağmen yüz çevirirseniz, artık size kendisiyle gönderildiğim şeyi tebliğ ettim. Rabbim de sizden başka bir kavmi yerinize geçirir. Siz O’na hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Doğrusu benim Rabbim, herşeyi gözetleyip-koruyandır."

HUD
11:59

رُسُلَهُ

rusulehu

peygamberlerine

İşte Ad (halkı) Rablerinin ayetlerini tanımayıp reddettiler. O’nun elçilerine isyan ettiler ve her inatçı zorbanın emri ardınca yürüdüler.

HUD
11:69

رُسُلُنَا

rusulunā

elçilerimiz

Andolsun, elçilerimiz İbrahim’e müjde ile geldikleri zaman; "Selam" dediler. O da "Selam" dedi (ve) hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı getirdi.

HUD
11:70

أُرْسِلْنَا

ursilnā

gönderildik

Ellerinin ona uzanmadığını görünce (İbrahim durumdan) hoşlanmadı ve içine bir tür korku düştü. Dediler ki "Korkma. Biz Lut kavmine gönderildik."

HUD
11:77

رُسُلُنَا

rusulunā

Elçilerimiz

Elçilerimiz Lut’a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve "Bu, zorlu bir gün" dedi.

HUD
11:81

رُسُلُ

rusulu

elçileriyiz

(Elçiler) Dediler ki "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiçbiriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va’dolunan (azap) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?"

HUD
11:96

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Andolsun, Musa’yı ayetlerimizle ve apaçık olan bir delille gönderdik.

HUD
11:120

الرُّسُلِ

r-rusuli

Peygamberlerin

Sana elçilerin haberlerinden -kalbini sağlamlaştıracak- doğru haberler aktarıyoruz. Bunda sana hak ve mü’minlere bir öğüt ve uyarı gelmiştir.

YUSUF
12:12

أَرْسِلْهُ

ersilhu

onu gönder

"Sen onu yarın bizimle gönder, gönlünce gezsin, oynasın. Elbette biz onu koruyup-gözetiriz."

YUSUF
12:19

فَأَرْسَلُوا

fe erselū

gönderdiler

Bir yolcu-kafilesi geldi, sucularını (kuyuya su almak için) gönderdiler. O da kovasını sarkıttı. "Hey müjde... Bu bir çocuk." dedi. Ve onu (kuyudan çıkarıp) ’ticaret konusu bir mal’ olarak sakladılar. Oysa Allah, yapmakta olduklarını bilendi.

YUSUF
12:31

أَرْسَلَتْ

erselet

(haber) gönderdi

(Kadın) Onların düzenlerini işitince, onlara (bir davetçi) yolladı, oturup dayanacakları yerler hazırladı ve her birinin eline (önlerindeki meyveleri soymaları için) bıçak verdi. (Yusuf’a da) "Çık, onlara (görün)" dedi. Böylece onlar onu (olağanüstü güzellikte) görünce (insanüstü bir varlıkmış gibi gözlerinde) büyüttüler, (şaşkınlıklarından) ellerini kestiler ve "Allah’ı tenzih ederiz; bu bir beşer değildir. Bu, ancak üstün bir melektir" dediler.

YUSUF
12:45

فَأَرْسِلُونِ

feersilūni

hemen beni gönderin

O iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zaman sonra hatırladı ve "Ben bunun yorumunu size haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin" dedi.

YUSUF
12:50

الرَّسُولُ

r-rasūlu

elçi

Hükümdar dedi ki "Onu bana getirin." Ona elçi geldiğinde (Yusuf) "Efendine (Rabbine) dön de ona sor "Ellerini kesen o kadınların durumu neydi? Doğrusu benim Rabbim, onların hileli düzenlerini gerçekten bilendir."

YUSUF
12:63

فَأَرْسِلْ

feersil

(oyüzden) gönder

Böylelikle babalarına döndükleri zaman, dediler ki "Ey babamız, ölçek bizden engellendi. Bu durumda kardeşimizi bizimle gönder de erzağı alalım. Onu mutlaka koruyacağız."

YUSUF
12:66

أُرْسِلَهُ

ursilehu

onu asla göndermem

"Bana etrafınızın çepeçevre kuşatılması dışında, onu ne olursa olsun mutlaka bana getireceğinize dair Allah adına kesin bir söz verinceye kadar, onu sizinle asla gönderemem." dedi. Böylelikle ona kesin bir söz verince dedi ki "Allah, söylediklerimize vekildir."

YUSUF
12:109

أَرْسَلْنَا

erselnā

göndermedik

Biz senden önce, şehirler halkına kendilerine vahyettiğimiz kimseler dışında (başkalarını elçi olarak) göndermedik. Hiç yeryüzünde dolaşmıyorlar mı, ki kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar? Korkup-sakınanlar için ahiret yurdu elbette daha hayırlıdır. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?

YUSUF
12:110

الرُّسُلُ

r-rusulu

elçiler

Öyle ki elçiler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir; Biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu-günahkarlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir.

HICR
15:10

أَرْسَلْنَا

erselnā

elçiler gönderdik

Andolsun, senden önce geçmiş topluluklara da elçiler gönderdik.

HICR
15:11

رَسُولٍ

rasūlin

elçi

Onlara herhangi bir elçi gelmeyegörsün, mutlaka onunla alay ederlerdi.

HICR
15:22

وَأَرْسَلْنَا

ve erselnā

ve gönderdik

Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik, böylece gökten su indirdik de sizleri suladık. Oysa siz onun hazine-koruyucuları değilsiniz.

HICR
15:57

الْمُرْسَلُونَ

l-murselūne

elçiler

Dedi ki "Ey elçiler, (bunun dışında, diğer) işiniz ne?"

HICR
15:58

أُرْسِلْنَا

ursilnā

gönderildik

Dediler ki "Gerçekte biz, suçlu-günahkar olan bir topluluğa gönderildik."

HICR
15:61

الْمُرْسَلُونَ

l-murselūne

Elçiler

Böylelikle elçiler Lut ailesine geldiklerinde,

HICR
15:80

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

peygamberleri

Andolsun, Hicr halkı da gönderilen(elçi)leri yalanlamışlardı.

EN'ÂM
6:6

وَأَرْسَلْنَا

ve erselnā

ve boşaltmıştık

Kendilerinden önce nice nesilleri yıkıma uğrattığımızı görmüyorlar mı? Biz, sizi yerleşik kılmadığımız bir biçimde onları yeryüzünde (büyük bir güç ve servetle) yerleşik kıldık; gökten üzerlerine sağanak (bol yağmurlar) yağdırdık, nehirleri de altlarından akar yaptık. Ama günahları nedeniyle Biz onları yıkıma uğrattık ve arkalarından başka nesiller (inşa edip) var ettik.

EN'ÂM
6:10

بِرُسُلٍ

birusulin

peygamberlerle

Andolsun, senden önceki elçiler de alaya alındı da alaya aldıkları şey, onlardan maskaralık yapanları çepeçevre kuşatıverdi.

EN'ÂM
6:34

رُسُلٌ

rusulun

elçiler

Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah’ın sözlerini (va’dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi.

EN'ÂM
6:34

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

elçilerin

Andolsun senden önce de elçiler yalanlandı; onlara, yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve eziyete uğratıldıkları şeye sabrettiler. Allah’ın sözlerini (va’dlerini) değiştirebilecek yoktur. Andolsun, gönderilenlerin haberlerinden bir bölümü sana da geldi.

EN'ÂM
6:42

أَرْسَلْنَا

erselnā

(elçiler) gönderdik

Andolsun, senden önceki ümmetlere (peygamberler) gönderdik de onları dayanılmaz zorluk (yoksulluk) ve sıkıntılarla çeviriverdik. Umulur ki yalvarırlar diye.

EN'ÂM
6:48

نُرْسِلُ

nursilu

biz gönderimeyi

Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

EN'ÂM
6:48

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

elçileri

Biz elçileri müjde vericiler ve uyarıp-korkutucular olmaktan başka (bir nedenle) göndermiyoruz. Şu halde kim iman ederse ve (davranışlarını) düzeltirse, artık onlar için korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

EN'ÂM
6:61

وَيُرْسِلُ

ve yursilu

ve gönderir

O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun ’hayatına son verirler.’ Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler.

EN'ÂM
6:61

رُسُلُنَا

rusulunā

elçilerimiz

O, kulları üzerinde kahredici (kahhar) olandır. Size koruyucular gönderiyor. Sonunda sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, elçilerimiz onun ’hayatına son verirler.’ Onlar (bu işte, ne eksik ne fazla) kusur etmezler.

EN'ÂM
6:124

رُسُلُ

rusulu

elçilerine

Onlara ne zaman bir ayet gelse, derler ki "Allah’ın elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilene kadar biz kesin olarak inanmayacağız." Allah, elçiliğini nereye vereceğini daha iyi bilir. Bu, suçlu-günahkarlara, kurdukları hileli-düzenleri nedeniyle şiddetli bir azap ve Allah Katında bir küçüklük isabet edecektir.

EN'ÂM
6:124

رِسَالَتَهُ

risāletehu

mesajını

Onlara ne zaman bir ayet gelse, derler ki "Allah’ın elçilerine verilenin bir benzeri bize de verilene kadar biz kesin olarak inanmayacağız." Allah, elçiliğini nereye vereceğini daha iyi bilir. Bu, suçlu-günahkarlara, kurdukları hileli-düzenleri nedeniyle şiddetli bir azap ve Allah Katında bir küçüklük isabet edecektir.

EN'ÂM
6:130

رُسُلٌ

rusulun

elçiler

Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp-okuyan ve bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar "Nefislerimize karşı şehadet ederiz" derler. Dünya hayatı onları aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler.

SAFFAT
37:37

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

elçileri

Hayır, o, hakkı getirmiş ve gönderilen (elçi)leri de doğrulamıştı.

SAFFAT
37:72

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz göndermiştik

Andolsun, Biz onlara uyarıcılar göndermiştik.

SAFFAT
37:123

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

elçilerdendi

Gerçekten İlyas da, gönderilmiş (peygamber)lerdendi.

SAFFAT
37:133

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilen elçilerdendi

Gerçekten Lût da gönderilmiş (elçi)lerdendi.

SAFFAT
37:139

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilen elçilerdendi

Şüphesiz Yunus da gönderilmiş (elçi)lerdendi.

SAFFAT
37:147

وَأَرْسَلْنَاهُ

ve erselnāhu

ve onu elçi gönderdik

Onu yüzbin veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik.

SAFFAT
37:171

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilen elçi

Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir

SAFFAT
37:181

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilen elçiler

Gönderilmiş (peygamber)lere selam olsun.

SEBE
34:16

فَأَرْسَلْنَا

feerselnā

bu yüzden gönderdik

Ancak onlar yüz çevirdiler, böylece Biz de onlara Arim selini gönderdik. Ve onların iki bahçesini, buruk yemişli, acı ılgınlı ve içinde az bir şey de sedir ağacı olan iki bahçeye dönüştürdük.

SEBE
34:28

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

biz seni göndermedik

Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.

SEBE
34:34

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz göndermedik

Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın ’refah içinde şımaran önde gelenleri’ "Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz" demişlerdir.

SEBE
34:34

أُرْسِلْتُمْ

ursiltum

sizin gönderildiğiniz

Biz hangi ülkeye bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın ’refah içinde şımaran önde gelenleri’ "Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz" demişlerdir.

SEBE
34:44

أَرْسَلْنَا

erselnā

göndermemiştik

Oysa Biz onlara ders alacakları kitaplar vermemiştik ve kendilerine senden önce bir uyarıcı da göndermemiştik.

SEBE
34:45

رُسُلِي

rusulī

elçilerimi

Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ancak Benim de (onları) inkarım (yıkıma uğratmam) nasıl oldu?

ZÜMER
39:42

وَيُرْسِلُ

ve yursilu

ve salıverir

Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar). Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

ZÜMER
39:71

رُسُلٌ

rusulun

elçiler

İnkar edenler, cehenneme bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cehennemin) bekçileri dedi ki "Size Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugünle karşılaşacağınızı (söyleyip) sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" Onlar "Evet." dediler. Ancak azap kelimesi kafirlerin üzerine hak oldu.

MÜ'MIN
40:5

بِرَسُولِهِمْ

birasūlihim

elçisini

Kendilerinden önce Nuh kavmi de yalanladı ve kendilerinden sonra (sayısı çok) fırkalar da. Her ümmet, kendi elçilerini (susturmak için) yakalamaya yeltendi. Hakkı, onunla yürürlükten kaldırmak için, ’batıla-dayanarak’ mücadeleye giriştiler. Ben de onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam nasılmış?

MÜ'MIN
40:22

رُسُلُهُمْ

rusuluhum

elçileri

Çünkü gerçekten onlar, Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirirdi; fakat onlar inkar ederlerdi. Bu yüzden Allah, onları (azapla) yakalayıverdi. Şüphesiz O, kuvvetli olandır, cezalandırması şiddetlidir.

MÜ'MIN
40:23

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz gönderdik

Andolsun, Biz Musa’yı ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik;

MÜ'MIN
40:34

رَسُولًا

rasūlen

elçi

"Andolsun, daha önce Yusuf da size apaçık belgeler getirmişti. O zaman size getirdikleri hakkında kuşkuya kapılıp durmuştunuz. Sonunda o, vefat edince, demiştiniz ki; "Allah, ondan sonra kesin olarak bir elçi göndermez." İşte Allah, ölçüyü taşıran, şüpheci kimseyi böyle saptırır."

MÜ'MIN
40:50

رُسُلُكُمْ

rusulukum

elçileriniz

(Bekçiler) "Size kendi Resulleriniz açık belgelerle gelmez miydi?" dediler. Onlar "Evet" dediler. (Bekçiler) "Şu halde siz dua edin" dediler. Oysa kafirlerin duası, çıkmazda olmaktan başkası değildir.

MÜ'MIN
40:51

رُسُلَنَا

rusulenā

elçilerimize

Şüphesiz Biz elçilerimize ve iman edenlere, dünya hayatında ve şahidlerin (şahidlik için) duracakları gün elbette yardım edeceğiz.

MÜ'MIN
40:70

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdiğimiz

Ki onlar, Kitab’ı ve elçilerimizle gönderdiğimiz şeyleri yalanladılar. Artık yakında bileceklerdir.

MÜ'MIN
40:70

رُسُلَنَا

rusulenā

elçilerimizi

Ki onlar, Kitab’ı ve elçilerimizle gönderdiğimiz şeyleri yalanladılar. Artık yakında bileceklerdir.

MÜ'MIN
40:78

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz gönderdik

Andolsun, Biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan kimini sana aktarıp-anlattık ve kimini anlatmadık. Herhangi bir elçiye, Allah’ın izni olmaksızın bir ayeti getirmek olacak şey değildir. Allah’ın emri geldiği zaman hak ile hüküm verilir ve işte burada (hakkı) iptal etmekte (istekli) olanlar hüsrana uğramışlardır.

MÜ'MIN
40:78

رُسُلًا

rusulen

elçiler

Andolsun, Biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan kimini sana aktarıp-anlattık ve kimini anlatmadık. Herhangi bir elçiye, Allah’ın izni olmaksızın bir ayeti getirmek olacak şey değildir. Allah’ın emri geldiği zaman hak ile hüküm verilir ve işte burada (hakkı) iptal etmekte (istekli) olanlar hüsrana uğramışlardır.

MÜ'MIN
40:78

لِرَسُولٍ

lirasūlin

hiçbir elçinin

Andolsun, Biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan kimini sana aktarıp-anlattık ve kimini anlatmadık. Herhangi bir elçiye, Allah’ın izni olmaksızın bir ayeti getirmek olacak şey değildir. Allah’ın emri geldiği zaman hak ile hüküm verilir ve işte burada (hakkı) iptal etmekte (istekli) olanlar hüsrana uğramışlardır.

MÜ'MIN
40:83

رُسُلُهُمْ

rusuluhum

elçileri

Resulleri kendilerine apaçık belgeler getirdiği zaman, onlar, yanlarında olan ilimden dolayı sevinip-böbürlendiler de, kendisini alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşatıverdi.

FUSSILET
41:14

الرُّسُلُ

r-rusulu

elçiler

Onlara "Yalnızca Allah’a kulluk edin" diye önlerinden ve arkalarından elçiler gelince, dediler ki "Eğer dileseydi Rabbimiz melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkar edicileriz."

FUSSILET
41:14

أُرْسِلْتُمْ

ursiltum

gönderildiğiniz

Onlara "Yalnızca Allah’a kulluk edin" diye önlerinden ve arkalarından elçiler gelince, dediler ki "Eğer dileseydi Rabbimiz melekler indirirdi. Bundan dolayı biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi inkar edicileriz."

FUSSILET
41:16

فَأَرْسَلْنَا

feerselnā

biz de gönderdik

Böylece Biz de onlara dünya hayatında aşağılanma azabını taddırmak için, o uğursuz (felaketler yüklü) günlerde üzerlerine ’kulakları patlatan bir kasırga’ gönderdik. Ahiret azabı ise daha (büyük) bir aşağılanmadır. Ve onlara yardım edilmeyecektir.

FUSSILET
41:43

لِلرُّسُلِ

lirrusuli

elçilere

Sana söylenen şeyler, senden önceki elçilere söylenenden başkası değildir. Şüphesiz, Rabbin, hem elbette mağfiret sahibidir, hem de acı bir azap sahibidir.

ŞURA
42:48

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

biz seni göndermedik

Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık Biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir.

ŞURA
42:51

يُرْسِلَ

yursile

gönderir

Kendisiyle Allah’ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, Yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

ŞURA
42:51

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi

Kendisiyle Allah’ın konuşması, bir beşer için olacak (şey) değildir; ancak bir vahy ile ya da perde arkasından veya bir elçi gönderip Kendi izniyle dilediğine vahyetmesi (durumu) başka. Gerçekten O, Yüce olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

ZUHRUF
43:6

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz gönderdik

Oysa Biz, öncekiler içinde nice peygamber(ler) gönderdik.

ZUHRUF
43:23

أَرْسَلْنَا

erselnā

göndermedik

İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun ’refah içinde şımarıp azan önde gelenleri’ (şöyle) demişlerdir "Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz."

ZUHRUF
43:24

أُرْسِلْتُمْ

ursiltum

sizinle gönderilen

(O peygamberlerden her biri de şöyle) Demiştir "Ben size atalarınızı üstünde bulduğunuz şeyden daha doğru olanını getirmiş olsam da mı?" Onlar da demişlerdi ki "Doğrusu biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeye kafir olanlarız."

ZUHRUF
43:29

وَرَسُولٌ

ve rasūlun

ve elçi

Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir elçi gelinceye kadar metalandırdım-yaşattım.

ZUHRUF
43:45

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdiğimiz

Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor Biz, Rahman (olan Allah)ın dışında tapılacak birtakım ilahlar kıldık mı (hiç)?

ZUHRUF
43:45

رُسُلِنَا

rusulinā

elçilerimiz-

Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor Biz, Rahman (olan Allah)ın dışında tapılacak birtakım ilahlar kıldık mı (hiç)?

ZUHRUF
43:46

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz gönderdik

Andolsun, Biz Musa’yı, Firavun’a ve onun ’önde gelen çevresine’ ayetlerimizle gönderdik. O da, dedi ki "Gerçekten ben, alemlerin Rabbinin elçisiyim."

ZUHRUF
43:46

رَسُولُ

rasūlu

elçisiyim

Andolsun, Biz Musa’yı, Firavun’a ve onun ’önde gelen çevresine’ ayetlerimizle gönderdik. O da, dedi ki "Gerçekten ben, alemlerin Rabbinin elçisiyim."

ZUHRUF
43:80

وَرُسُلُنَا

ve rusulunā

ve elçilerimiz

Yoksa onlar; gerçekten Bizim, sır tuttuklarını ve aralarındaki fısıldaşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar? Hayır, (işitiyoruz) ve onların yanlarındaki elçilerimiz de (herşeyi) yazıyorlar.

DUHAN
44:5

مُرْسِلِينَ

mursilīne

elçi göndericiyiz

Katımız’dan bir emir ile; doğrusu Biz, (insanlara elçi) gönderenleriz.

DUHAN
44:13

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçi

Onlar için öğüt alıp-düşünmek nerede? Onlara, açıklayan bir elçi gelmişti.

DUHAN
44:17

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçi

Andolsun, Biz kendilerinden önce, Firavun’un kavmini de denedik. Onlara kerim bir elçi gelmişti;

DUHAN
44:18

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçiyim

"Allah’ın kullarını bana teslim edin; gerçekten ben, sizin için güvenilir bir elçiyim" (demişti).

AHKAF
46:9

الرُّسُلِ

r-rusuli

elçiler

De ki "Ben elçilerden bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vahyedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim."

AHKAF
46:23

أُرْسِلْتُ

ursiltu

gönderildiğim

Dedi ki "İlim ancak Allah Katındadır. Ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum."

AHKAF
46:35

الرُّسُلِ

r-rusuli

elçilerin

Artık sen sabret; Resullerden azim sahiplerinin sabrettikleri gibi, Onlar için de acele etme. Onlar, tehdit edildikleri şeyi (azabı) gördükleri gün, sanki gündüzün yalnızca bir saati kadar yaşamış(olacak)lardır. (Bu,) Bir tebliğdir. Artık fasık olan bir kavimden başkası yıkıma uğratılır mı?

ZARIYAT
51:31

الْمُرْسَلُونَ

l-murselūne

elçiler

(İbrahim) dedi ki "Şu halde sizin asıl isteğiniz nedir, ey elçiler?"

ZARIYAT
51:32

أُرْسِلْنَا

ursilnā

gönderildik

"Doğrusu biz, suçlu-günahkar bir kavme gönderildik" dediler.

ZARIYAT
51:33

لِنُرْسِلَ

linursile

salalım diye

"Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı kesilmiş) taşlar yağdırmak için."

ZARIYAT
51:38

أَرْسَلْنَاهُ

erselnāhu

onu göndermiştik

Musa (olayın)da da (düşündürücü ayetler vardır). Hani Biz onu açık bir delille Firavun’a göndermiştik;

ZARIYAT
51:41

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Ad (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onların üzerine köklerini kesen (akim) bir rüzgar gönderdik.

ZARIYAT
51:52

رَسُولٍ

rasūlin

elçi

İşte böyle; onlardan öncekiler de bir elçi gelmeyiversin, mutlaka "Büyücü ve cinlenmiş" demişlerdir.

KEHF
18:40

وَيُرْسِلَ

ve yursile

ve gönderir

"Belki Rabbim senin bağından daha hayırlısını bana verir, (seninkinin) üstüne gökten ’yakıp-yıkan bir afet’ gönderir de kaygan bir toprak kesiliverir."

KEHF
18:56

نُرْسِلُ

nursilu

biz göndermeyiz

Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak dışında (başka bir amaçla) göndermeyiz. İnkar edenler ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele ediyorlar. Onlar Benim ayetlerimi ve uyarıldıklarını (azabı) alay konusu edindiler.

KEHF
18:56

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

elçileri

Biz elçileri, müjde vericiler ve uyarıcılar olmak dışında (başka bir amaçla) göndermeyiz. İnkar edenler ise, hakkı batıl ile geçersiz kılmak için mücadele ediyorlar. Onlar Benim ayetlerimi ve uyarıldıklarını (azabı) alay konusu edindiler.

KEHF
18:106

وَرُسُلِي

ve rusulī

ve elçilerimi

İşte, inkar etmeleri, ayetlerimi ve elçilerimi alay konusu edinmelerinden dolayı onların cezası cehennemdir.

NAHL
16:35

الرُّسُلِ

r-rusuli

elçilere

Şirk koşmakta olanlar dediler ki "Eğer Allah dileseydi, O’nun dışında hiçbir şeye kulluk etmezdik, biz de, atalarımız da; ve O’nsuz hiçbir şeyi haram kılmazdık." Onlardan öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde elçilere düşen apaçık bir tebliğden başkası mı?

NAHL
16:36

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi

Andolsun, Biz her ümmete "Allah’a kulluk edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün.

NAHL
16:43

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz göndermedik

Biz senden evvel kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başka (peygamberler) göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun.

NAHL
16:63

أَرْسَلْنَا

erselnā

elçi gönderdik

Andolsun Allah’a, senden önceki ümmetlere de (elçiler) gönderdik, fakat şeytan onlara yapıp ettiklerini süslü göstermiştir; bugün de onların velisi odur ve onlar için acı bir azap vardır.

NAHL
16:113

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçi

Andolsun, onlara kendi içlerinden bir elçi gelmişti, fakat onu yalanladılar; böylece onlar, zulümlerine devam etmektelerken azap onları yakalayıverdi.

NUH
71:1

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Şüphesiz, Biz Nuh’u; "Kavmini, onlara acı bir azap gelmeden evvel uyar" diye kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik.

NUH
71:11

يُرْسِلِ

yursili

göndersin

"(Öyle yapın ki,) Üzerinize gökten sağanak (bol miktarda yağmur) yağdırsın."

İBRAHIM
14:4

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz göndermedik

Biz hiçbir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

İBRAHIM
14:4

رَسُولٍ

rasūlin

elçiyi

Biz hiçbir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

İBRAHIM
14:5

أَرْسَلْنَا

erselnā

göndermiştik

Andolsun Musa’yı "Kavmini karanlıklardan nura çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat" diye ayetlerimizle göndermiştik. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır.

İBRAHIM
14:9

رُسُلُهُمْ

rusuluhum

elçileri

Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah’tan başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki "Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."

İBRAHIM
14:9

أُرْسِلْتُمْ

ursiltum

sizinle gönderilen

Sizden öncekilerin, Nuh kavminin, Ad ve Semud ile onlardan sonra gelenlerin haberi size gelmedi mi? Ki onları, Allah’tan başkası bilmez. Elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi de, ellerini ağızlarına götürüp (öfkelerinden ısırdılar) ve dediler ki "Tartışmasız, biz sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyleri inkar ettik ve bizi kendisine çağırdığınız şeyden de gerçekten kuşku verici bir tereddüt içindeyiz."

İBRAHIM
14:10

رُسُلُهُمْ

rusuluhum

elçileri

Resulleri dedi ki "Allah hakkında mı şüphe (ediyorsunuz)? O, gökleri ve yeri yaratandır; O, sizi, günahlarınızı bağışlamak için davet etmekte ve sizi adı konulmuş bir süreye kadar erteliyor." Dediler ki "Siz, bizim benzerimiz olan birer beşerden başkası değilsiniz. Siz bizi, babalarımızın taptıklarından çevirip-engellemek istiyorsunuz, öyleyse bize apaçık bir delil getirin."

İBRAHIM
14:11

رُسُلُهُمْ

rusuluhum

elçileri

Resulleri onlara dediler ki "Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah’ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etmelidirler."

İBRAHIM
14:13

لِرُسُلِهِمْ

lirusulihim

elçilerine

İnkar edenler, resullerine dediler ki "Muhakkak (ya) sizi kendi toprağımızdan süreceğiz veya dinimize geri döneceksiniz." Böylelikle Rableri kendilerine vahyetti ki "Şüphesiz Biz, zulmedenleri helak edeceğiz.

İBRAHIM
14:44

الرُّسُلَ

r-rusule

elçilere

Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz?

İBRAHIM
14:47

رُسُلَهُ

rusulehu

elçilerine

Allah’ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah Azizdir, intikam sahibidir.

ENBIYA
21:5

أُرْسِلَ

ursile

gönderildikleri

"Hayır" dediler. (Bunlar) Karmakarışık düşlerdir; hayır, onu kendisi uydurmuştur; hayır o bir şairdir. Böyle değilse, öncekilere gönderildiği gibi bize de bir ayet (mucize) getirsin."

ENBIYA
21:7

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz göndermedik

Biz senden önce de kendilerine vahyettiğimiz erkekler dışında elçi göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, o halde zikir ehline sorun.

ENBIYA
21:25

أَرْسَلْنَا

erselnā

göndermedik

Senden önce hiçbir elçi göndermedik ki, ona şunu vahyetmiş olmayalım "Benden başka İlah yoktur, öyleyse Bana ibadet edin."

ENBIYA
21:25

رَسُولٍ

rasūlin

peygamber

Senden önce hiçbir elçi göndermedik ki, ona şunu vahyetmiş olmayalım "Benden başka İlah yoktur, öyleyse Bana ibadet edin."

ENBIYA
21:41

بِرُسُلٍ

birusulin

peygamberlerle

Andolsun, senden önceki elçilerle de alay edildi, fakat içlerinden küçük düşürenleri, o alaya aldıkları (azap) sarıp-kuşatıverdi.

ENBIYA
21:107

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

biz seni göndermedik

Biz seni alemler için yalnızca bir rahmet olarak gönderdik.

MÜ'MINUN
23:23

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz gönderdik

Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki "Ey Kavmim, Allah’a kulluk edin. O’nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?"

MÜ'MINUN
23:32

فَأَرْسَلْنَا

fe erselnā

ve gönderdik

Onlara da kendi içlerinden "Allah’a ibadet edin. O’nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?" (desin) diye içlerinden bir elçi gönderdik.

MÜ'MINUN
23:32

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi

Onlara da kendi içlerinden "Allah’a ibadet edin. O’nun dışında sizin başka İlahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?" (desin) diye içlerinden bir elçi gönderdik.

MÜ'MINUN
23:44

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece Biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) kimini kiminin izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun.

MÜ'MINUN
23:44

رُسُلَنَا

rusulenā

elçilerimizi

Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece Biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) kimini kiminin izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun.

MÜ'MINUN
23:44

رَسُولُهَا

rasūluhā

elçileri

Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece Biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede) kimini kiminin izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun.

MÜ'MINUN
23:45

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Sonra Musa ve kardeşi Harun’u ayetlerimizle ve apaçık bir delille gönderdik.

MÜ'MINUN
23:51

الرُّسُلُ

r-rusulu

elçiler

Ey elçiler, güzel ve temiz olan şeylerden yiyin ve salih amellerde bulunun; çünkü gerçekten ben yapmakta olduklarınızı biliyorum.

MÜ'MINUN
23:69

رَسُولَهُمْ

rasūlehum

elçilerini

Ya da kendi elçilerini tanımadılar mı ki, şimdi onu inkar ediyorlar?

MÜLK
67:17

يُرْسِلَ

yursile

göndermeyeceğinden

Yoksa gökte olanın üzerinize ’taş yağdıran (fırtınalı) bir rüzgar’ göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o takdirde Benim uyarmam nasılmış bilip-öğreneceksiniz.

HAKKA
69:10

رَسُولَ

rasūle

elçisine

Böylece Rablerinin elçisine isyan ettiler. Bu yüzden onları, şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.

HAKKA
69:40

رَسُولٍ

rasūlin

bir elçinin

Hiç şüphesiz o (Kur’an), şerefli bir elçinin kesin sözüdür.

RUM
30:9

رُسُلُهُمْ

rusuluhum

elçiler

Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını görsünler. Onlar, güç bakımından kendilerinden daha üstün idiler, toprağı alt-üst etmişler (ekmişler, madenler, sular arayıp çıkarmışlar) ve onu, kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Elçileri de, onlara açık delillerle gelmişti. Demek ki Allah onlara zulmetmiyordu, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

RUM
30:46

يُرْسِلَ

yursile

göndermesidir

Size Kendi rahmetinden taddırması, emriyle gemileri yürütmesi ve O’nun fazlından (rızkınızı) aramanız ile umulur ki şükretmeniz için, rüzgarları müjde vericiler olarak göndermesi, O’nun ayetlerindendir.

RUM
30:47

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz gönderdik

Andolsun, Biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler; böylece Biz de suçlu günahkarlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır.

RUM
30:47

رُسُلًا

rusulen

elçileri

Andolsun, Biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler; böylece Biz de suçlu günahkarlardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise, Bizim üzerimizde bir haktır.

RUM
30:48

يُرْسِلُ

yursilu

gönderir

Allah, rüzgarları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl dilerse gökte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda Kendi kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler.

RUM
30:51

أَرْسَلْنَا

erselnā

göndersek

Andolsun, Biz bir rüzgar göndersek de onu(n ekinini) sararmış görseler, mutlaka ardından nankörlük ederler.

ANKEBUT
29:14

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz gönderdik

Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.

ANKEBUT
29:18

الرَّسُولِ

r-rasūli

elçiye

"Eğer yalanlarsanız, sizden önceki ümmetler de (elçilerin çağrısını) yalanlamışlardır. Elçiye düşen ise, yalnızca açık bir tebliğdir."

ANKEBUT
29:31

رُسُلُنَا

rusulunā

elçilerimiz

Bizim elçilerimiz İbrahim’e bir müjde ile geldikleri zaman, dediler ki "Gerçek şu ki, biz bu ülkenin halkını yıkıma uğratacağız. Çünkü onun halkı zalim oldular."

ANKEBUT
29:33

رُسُلُنَا

rusulunā

elçilerimiz

Elçilerimiz Lut’a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki "Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır."

ANKEBUT
29:40

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

İşte Biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan kiminin üstüne taş fırtınası gönderdik, kimini şiddetli bir çığlık sarıverdi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

MUTAFFIFIN
83:33

أُرْسِلُوا

ursilū

kendileri gönderilmemişlerdi

Oysa kendileri onların üzerine gözcü olarak gönderilmemişlerdi.

RA'D
13:13

وَيُرْسِلُ

ve yursilu

ve gönderir

Gök gürültüsü O’nu hamd ile, melekler de O’na olan korkularından tesbih ederler.. O, yıldırımları gönderip bununla dilediğine çarpar; onlar ise Allah hakkında çekişip-tartışırlar. O, gücü (ve cezası) pek çetin olandır.

RA'D
13:30

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

seni gönderdik

Böylece Biz seni, kendisinden önce nice ümmetler gelip-geçmiş olan bir ümmete (elçi olarak) gönderdik; sana vahyettiklerimizi onlara okuyasın diye. Oysa onlar Rahman’a nankörlük ediyorlar. De ki "O, benim Rabbimdir, O’ndan başka İlah yoktur. Ben O’na tevekkül ettim ve son dönüş O’nadır."

RA'D
13:32

بِرُسُلٍ

birusulin

peygamberlerle

Andolsun, senden önceki elçilerle de alay edildi, bunun üzerine Ben de o inkara sapanlara bir süre tanıdım, sonra onları (kıskıvrak) yakalayıverdim. İşte nasıldı sonuçlandırma?

RA'D
13:38

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz gönderdik

Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmaksızın (hiç)bir elçiye herhangi bir ayeti (mucizeyi) getirmek olacak iş değildi. Her ecel (tespit edilmiş süre) için bir kitap (yazı, hüküm, son) vardır.

RA'D
13:38

رُسُلًا

rusulen

elçiler

Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmaksızın (hiç)bir elçiye herhangi bir ayeti (mucizeyi) getirmek olacak iş değildi. Her ecel (tespit edilmiş süre) için bir kitap (yazı, hüküm, son) vardır.

RA'D
13:38

لِرَسُولٍ

lirasūlin

hiçbir elçinin

Andolsun, senden önce de elçiler gönderdik, onlara eşler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmaksızın (hiç)bir elçiye herhangi bir ayeti (mucizeyi) getirmek olacak iş değildi. Her ecel (tespit edilmiş süre) için bir kitap (yazı, hüküm, son) vardır.

RA'D
13:43

مُرْسَلًا

murselen

gönderilmiş bir elçi

O inkar edenler şöyle derler "Sen gönderilmiş (Allah’ın bir elçisi) değilsin." De ki "Benimle sizin aranızda şahid olarak Allah yeter ve yanlarında kitabın ilmi bulunanlar da (bu gerçeği bilir)."

HAC
22:52

أَرْسَلْنَا

erselnā

göndermemiştik

Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra Kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

HAC
22:52

رَسُولٍ

rasūlin

resul

Biz senden önce hiçbir Resul ve Nebi göndermiş olmayalım ki, o bir dilekte bulunduğu zaman, şeytan, onun dilediğine (bir kuşku veya sapma unsuru) katıp bırakmış olmasın. Ama Allah, şeytanın katıp-bırakmalarını giderir, sonra Kendi ayetlerini sağlamlaştırıp-pekiştirir. Allah, gerçekten bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

HAC
22:75

رُسُلًا

rusulen

elçiler

Allah, meleklerden elçiler seçer ve insanlardan da. Şüphesiz Allah, işitendir, görendir.

HAC
22:78

الرَّسُولُ

r-rasūlu

Elçi’nin

Allah adına gerektiği gibi mücadele edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın, sizin Mevlanız O’dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.

RAHMAN
55:35

يُرْسَلُ

yurselu

gönderilir

İkinizin de üzerine ateşten yalın bir alev ve (bakır gibi erimiş) kıpkızıl bir duman salıverilir de ’kurtulup-başaramazsınız.’

BAKARA
2:87

بِالرُّسُلِ

bir-rusuli

peygamberler

Andolsun, Biz Musa’ya kitabı verdik ve ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs’le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz?

BAKARA
2:87

رَسُولٌ

rasūlun

bir peygamber

Andolsun, Biz Musa’ya kitabı verdik ve ardından peş peşe elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs’le teyid ettik. Demek, size ne zaman bir elçi nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelse, büyüklük taslayarak bir kısmınız onu yalanlayacak, bir kısmınız da onu öldürecek misiniz?

BAKARA
2:98

وَرُسُلِهِ

ve rusulihi

ve resullerine

Her kim Allah’a, meleklerine, elçilerine, Cibril’e ve Mikail’e düşman ise, artık şüphesiz Allah da kafirlerin düşmanıdır."

BAKARA
2:101

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçi

Ne zaman onlara Allah Katından yanlarındakini doğrulayan bir elçi gelse, kitap verilenlerden birtakımı, sanki bilmiyorlarmış gibi Allah’ın Kitabı’nı arkalarına attılar.

BAKARA
2:108

رَسُولَكُمْ

rasūlekum

rasulunüzden

Yoksa daha önce Musa’nın sorguya çekildiği gibi, siz de Resulünüzü sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı inkar ile değişirse, artık o, dümdüz yoldan sapmış olur.

BAKARA
2:119

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

seni gönderdik

Şüphesiz Biz seni bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak, hak (Kur’an) ile gönderdik. Sen cehennemin halkından sorumlu tutulmayacaksın.

BAKARA
2:129

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi

"Rabbimiz, içlerinden onlara bir elçi gönder, onlara ayetlerini okusun, Kitabı ve hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Şüphesiz, Sen güçlü ve üstün olansın, hüküm ve hikmet sahibisin."

BAKARA
2:143

الرَّسُولُ

r-rasūlu

rasulün (de)

Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka’be’yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah’ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.

BAKARA
2:143

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçi’ye

Böylece Biz sizi, insanlara şahid (ve örnek) olmanız için orta bir ümmet kıldık; Peygamber de üzerinizde bir şahid olsun. Senin üzerinde bulunduğun (yönü, Ka’be’yi) kıble yapmamız, elçiye uyanları, topukları üzerinde gerisin geri dönenlerden ayırt etmek içindir. Doğrusu (bu,) Allah’ın hidayete ilettiklerinin dışında kalanlar için büyük (bir yük)tür. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah, insanlara şefkat edendir, esirgeyendir.

BAKARA
2:151

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdiğimiz

Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik.

BAKARA
2:151

رَسُولًا

rasūlen

bir Elçi

Öyle ki size, kendinizden, size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir elçi gönderdik.

BAKARA
2:214

الرَّسُولُ

r-rasūlu

peygamber

Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü’minlerle; "Allah’ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah’ın yardımı pek yakındır.

BAKARA
2:252

الْمُرْسَلِينَ

l-murselīne

gönderilenlerdensin

İşte bunlar, Allah’ın ayetleridir; onları sana bir hak olarak okuyoruz. Sen de gönderilen elçilerdensin.

BAKARA
2:253

الرُّسُلُ

r-rusulu

elçiler ki

İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah’ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa’ya apaçık belgeler verdik ve O’nu Ruhu’l-Kudüs’le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet)ler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi inkar etti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır.

BAKARA
2:279

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisi

Şayet böyle yapmazsanız, Allah’a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.

BAKARA
2:285

الرَّسُولُ

r-rasūlu

Resul

Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü’minler de. Tümü, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandı. "O’nun elçileri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sanadır" dediler.

BAKARA
2:285

وَرُسُلِهِ

ve rusulihi

ve peygamberlerine

Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü’minler de. Tümü, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandı. "O’nun elçileri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sanadır" dediler.

BAKARA
2:285

رُسُلِهِ

rusulihi

O’nun elçileri-

Elçi, kendisine Rabbinden indirilene iman etti, mü’minler de. Tümü, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve elçilerine inandı. "O’nun elçileri arasında hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabbimiz bağışlamanı (dileriz). Varış ancak Sanadır" dediler.

ENFAL
8:1

وَالرَّسُولِ

ve rrasūli

ve Elçi(si)nindir

Sana savaş-ganimetlerini sorarlar. De ki "Ganimetler Allah’ın ve Resûlündür. Buna göre, eğer mü’min iseniz Allah’tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin."

ENFAL
8:1

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Sana savaş-ganimetlerini sorarlar. De ki "Ganimetler Allah’ın ve Resûlündür. Buna göre, eğer mü’min iseniz Allah’tan korkup-sakının, aranızı düzeltin ve Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin."

ENFAL
8:13

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Bu, elbette, onların Allah’a ve elçisine baş kaldırmaları dolayısıyladır. Kim Allah’a ve elçisine baş kaldırırsa, şüphesiz Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

ENFAL
8:13

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Bu, elbette, onların Allah’a ve elçisine baş kaldırmaları dolayısıyladır. Kim Allah’a ve elçisine baş kaldırırsa, şüphesiz Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.

ENFAL
8:20

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Ey iman edenler, Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin. Siz de işitiyorken, ondan yüz çevirmeyin.

ENFAL
8:24

وَلِلرَّسُولِ

velirrasūli

ve Elçisinin

Ey iman edenler, size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’a ve Resûlü’ne icabet edin. Ve bilin ki muhakkak Allah, kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O’na götürülüp toplanacaksınız.

ENFAL
8:27

وَالرَّسُولَ

ve rrasūle

ve Elçisine

Ey iman edenler, Allah’a ve Resûlü’ne ihanet etmeyin, bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin.

ENFAL
8:41

وَلِلرَّسُولِ

velirrasūli

ve Elçisine

Bilin ki, ’ganimet olarak ele geçirdiğiniz’ şeylerin beşte biri, muhakkak Allah’ın, Resûlün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah’a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir’de) kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti böyle bölüşün). Allah, herşeye güç yetirendir.

ENFAL
8:46

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve çekişip birbirinize düşmeyin, çözülüp yılgınlaşırsınız, gücünüz gider. Sabredin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir.

ÂL-I İMRAN
3:32

وَالرَّسُولَ

ve rrasūle

ve Elçiye

De ki "Allah’a ve elçisine itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse şüphesiz Allah, kafirleri sevmez.

ÂL-I İMRAN
3:49

وَرَسُولًا

ve rasūlen

ve bir elçi (şöyle diyen)

İsrailoğulları’na elçi kılacak. (O, İsrailoğulları’na şöyle diyecek) "Gerçek şu, ben size Rabbinizden bir ayetle geldim. Ben size çamurdan kuş biçiminde bir şey oluşturur, içine üfürürüm, o da hemencecik Allah’ın izniyle kuş oluverir. Ve Allah’ın izniyle doğuştan kör olanı, alaca hastalığına tutulanı iyileştirir ve ölüyü diriltirim. Yediklerinizi ve biriktirdiklerinizi size haber veririm. Şüphesiz, eğer inanmışsanız bunda sizin için kesin bir ayet vardır."

ÂL-I İMRAN
3:53

الرَّسُولَ

r-rasūle

elçiye

"Rabbimiz, biz indirdiğine inandık ve elçiye uyduk. Böylece bizi şahidlerle beraber yaz."

ÂL-I İMRAN
3:81

رَسُولٌ

rasūlun

bir peygamber

Hani Allah peygamberlerden ’kesin bir söz (misak)’ almıştı "Andolsun size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini doğrulayan bir elçi geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız." Demişti ki "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" Onlar "İkrar ettik" demişlerdi de "Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım" demişti.

ÂL-I İMRAN
3:86

الرَّسُولَ

r-rasūle

Resul’ün

Kendilerine apaçık belgeler geldiği ve elçinin hak olduğuna şahid oldukları halde, imanlarından sonra küfre sapan bir kavmi Allah nasıl hidayete erdirir? Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez.

ÂL-I İMRAN
3:101

رَسُولُهُ

rasūluhu

O’nun Elçisi

Allah’ın ayetleri size okunuyorken ve O’nun elçisi içinizdeyken nasıl oluyor da inkar ediyorsunuz? Kim Allah’a sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola iletilmiştir.

ÂL-I İMRAN
3:132

وَالرَّسُولَ

ve rrasūle

ve Elçiye

Allah’a ve elçisine itaat edin, ki merhamet olunasınız.

ÂL-I İMRAN
3:144

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçi

Muhammed, yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip-geçmiştir. Şimdi O ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah’a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir.

ÂL-I İMRAN
3:144

الرُّسُلُ

r-rusulu

elçiler

Muhammed, yalnızca bir elçidir. Ondan önce nice elçiler gelip-geçmiştir. Şimdi O ölürse ya da öldürülürse, siz topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döneceksiniz? İki topuğu üzerinde gerisin geri dönen kimse, Allah’a kesinlikle zarar veremez. Allah, şükredenleri pek yakında ödüllendirecektir.

ÂL-I İMRAN
3:153

وَالرَّسُولُ

verrasūlu

ve Elçi

Siz o zaman durmaksızın uzaklaşıyor, kimseye dönüp bakmıyordunuz. Elçi de sürekli sizi arkadan çağırıyordu. (Allah) Elinizden kaçırdıklarınıza ve size isabet edene üzülmemeniz için sizi kederden kedere uğrattı. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

ÂL-I İMRAN
3:164

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi

Andolsun ki Allah, mü’minlere, içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur. (Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara kitabı ve hikmeti öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler.

ÂL-I İMRAN
3:172

وَالرَّسُولِ

ve rrasūli

ve Elçinin

Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve elçisinin çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardır.

ÂL-I İMRAN
3:179

رُسُلِهِ

rusulihi

elçileri-

Allah, murdar olanı, temiz olandan ayırt edinceye kadar mü’minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah’a ve elçisine iman edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır.

ÂL-I İMRAN
3:179

وَرُسُلِهِ

ve rusulihi

ve elçilerine

Allah, murdar olanı, temiz olandan ayırt edinceye kadar mü’minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah’a ve elçisine iman edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır.

ÂL-I İMRAN
3:183

لِرَسُولٍ

lirasūlin

hiçbir elçiye

"Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi," diyenlere de ki "Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?"

ÂL-I İMRAN
3:183

رُسُلٌ

rusulun

elçiler

"Allah bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir elçiye inanmamamız konusunda and verdi," diyenlere de ki "Şüphesiz, benden önce nice elçiler, apaçık belgeler ve söylediklerinizle geldi; eğer, siz doğru idiyseniz, o halde onları ne diye öldürdünüz?"

ÂL-I İMRAN
3:184

رُسُلٌ

rusulun

peygamberler de

Eğer seni yalanlarlarsa, senden önce apaçık belgeler, Zeburlar ve aydınlık kitapla gelen elçileri de yalanlamışlardır.

ÂL-I İMRAN
3:194

رُسُلِكَ

rusulike

elçilerine

"Rabbimiz, elçilerine va’dettiklerini bize ver, kıyamet gününde de bizi ’hor ve aşağılık’ kılma. Şüphesiz Sen, va’dine muhalefet etmeyensin."

HAŞR
59:4

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Bu, onların Allah’a ve O’nun Resûlü’ne ’başkaldırıp ayrılık çıkarmaları’ dolayısıyladır. Kim Allah’a başkaldırıp-ayrılık çıkarırsa, muhakkak Allah, cezası (ikabı) pek şiddetli olandır.

HAŞR
59:6

رَسُولِهِ

rasūlihi

Elçisine

Onlardan Allah’ın elçisine verdiği "fey’e" gelince, ki siz buna karşı (bunu elde etmek için) ne at, ne deve sürdünüz. Ancak Allah, elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar. Allah, herşeye güç yetirendir.

HAŞR
59:6

رُسُلَهُ

rusulehu

elçilerini

Onlardan Allah’ın elçisine verdiği "fey’e" gelince, ki siz buna karşı (bunu elde etmek için) ne at, ne deve sürdünüz. Ancak Allah, elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar. Allah, herşeye güç yetirendir.

HAŞR
59:7

رَسُولِهِ

rasūlihi

Elçisine

Allah’ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü’ne verdiği fey, Allah’a, Resûl’e, (ve Resûl’e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikabı) pek şiddetli olandır.

HAŞR
59:7

وَلِلرَّسُولِ

velirrasūli

ve Elçiye

Allah’ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü’ne verdiği fey, Allah’a, Resûl’e, (ve Resûl’e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikabı) pek şiddetli olandır.

HAŞR
59:7

الرَّسُولُ

r-rasūlu

Elçi

Allah’ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü’ne verdiği fey, Allah’a, Resûl’e, (ve Resûl’e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikabı) pek şiddetli olandır.

HAŞR
59:8

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

(Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah’tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah’a ve O’nun Resûlü’ne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır. İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır.

CUM'A
62:2

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi

O, ümmîler içinde, kendilerinden olan ve onlara ayetlerini okuyan, onları arındırıp-temizleyen ve onlara kitap ve hikmeti öğreten bir elçi gönderendir. Oysa onlar, bundan önce gerçekten açıkça bir sapıklık içinde idiler.

AHZAB
33:9

فَأَرْسَلْنَا

fe erselnā

ve biz göndermiştik

Ey iman edenler, Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti; böylece Biz de onların üzerine, bir rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı görendir.

AHZAB
33:12

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Resulü

Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar "Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi" diyorlardı.

AHZAB
33:21

رَسُولِ

rasūli

Elçisinde

Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır.

AHZAB
33:22

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Resulünün

Mü’minler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki "Bu, Allah’ın ve Resûlü’nün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resûlü doğru söylemiştir." Ve (bu,) yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.

AHZAB
33:22

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Resulü

Mü’minler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki "Bu, Allah’ın ve Resûlü’nün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resûlü doğru söylemiştir." Ve (bu,) yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.

AHZAB
33:29

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Eçisini

"Eğer siz Allah’ı, Resûlü’nü ve ahiret yurdunu istiyorsanız artık hiç şüphesiz Allah, içinizden güzellikte bulunanlar için büyük bir ecir hazırlamıştır."

AHZAB
33:31

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Resulüne

Ama sizden kim Allah’a ve Resûlü’ne gönülden -itaat eder ve salih bir amelde bulunursa, ona ecrini iki kat veririz. Ve Biz ona üstün bir rızık da hazırlamışızdır.

AHZAB
33:33

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Resulüne

Evlerinizde vakarla-oturun (evlerinizi karargah edinin), ilk cahiliye (kadınları)nın süslerini açığa vurması gibi, siz de süslerinizi açığa vurmayın; namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah’a ve elçisine itaat edin. Ey Ehl-i Beyt, gerçekten Allah, sizden kiri (günah ve çirkinliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.

AHZAB
33:36

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Resulü

Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resûlü’ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır.

AHZAB
33:36

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Resulüne

Allah ve Resûlü, bir işe hükmettiği zaman, mü’min bir erkek ve mü’min bir kadın için o işte kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah’a ve Resûlü’ne isyan ederse, artık gerçekten o, apaçık bir sapıklıkla sapmıştır.

AHZAB
33:39

رِسَالَاتِ

risālāti

elçiliğini

Ki onlar (o peygamberler) Allah’ın risaletini tebliğ edenler, O’ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah’ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter.

AHZAB
33:40

رَسُولَ

rasūle

Elçisidir

Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir; ancak O, Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, herşeyi bilendir.

AHZAB
33:45

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

seni gönderdik

Ey Peygamber, gerçekten Biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

AHZAB
33:53

رَسُولَ

rasūle

Elçisini

Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak (kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah’ın Resûlü’ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah Katında çok büyük (bir günah)tır.

AHZAB
33:57

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisini

Gerçek şu ki, Allah’a ve elçisine eziyet edenler; Allah, onlara dünyada ve ahirette lanet etmiş ve onlar için aşağılatıcı bir azap hazırlanmıştır.

AHZAB
33:66

الرَّسُولَا

r-rasūlā

elçiye

Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki "Eyvahlar bize, keşke Allah’a itaat etseydik ve Resûl’e itaat etseydik."

AHZAB
33:71

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Resulüne

Ki O ( Allah), amellerinizi ıslah etsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, artık o en büyük kurtuluşla kurtulmuştur.

NISA
4:13

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’a ve elçisine itaat ederse, onu altından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere sokar. İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur.

NISA
4:14

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisi’ne

Kim Allah’a ve elçisine isyan eder ve onun sınırlarını aşarsa, onu da içinde ebedi kalacağı ateşe sokar. Onun için alçaltıcı bir azap vardır.

NISA
4:42

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçi’ye

O gün, küfre sapıp da elçiye isyan edenler, yerle bir olmayı ’severek-isteyecekler.’ Oysa Allah’tan hiçbir sözü gizleyemezler.

NISA
4:59

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçiye

Ey iman edenler, Allah’a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve elçisine döndürün. Şayet Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.

NISA
4:59

وَالرَّسُولِ

ve rrasūli

ve Elçiye

Ey iman edenler, Allah’a itaat edin; elçiye itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz, artık onu Allah’a ve elçisine döndürün. Şayet Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız. Bu, hayırlı ve sonuç bakımından daha güzeldir.

NISA
4:61

الرَّسُولِ

r-rasūli

Elçiye

Onlara "Allah’ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, o münafıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün.

NISA
4:64

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz göndermedik

Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah’tan bağışlama dileselerdi ve elçi de onlar için bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı.

NISA
4:64

رَسُولٍ

rasūlin

elçiyi

Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah’tan bağışlama dileselerdi ve elçi de onlar için bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı.

NISA
4:64

الرَّسُولُ

r-rasūlu

Elçi

Biz elçilerden hiç kimseyi ancak Allah’ın izniyle kendisine itaat edilmesinden başka bir şeyle göndermedik. Onlar kendi nefislerine zulmettiklerinde şayet sana gelip Allah’tan bağışlama dileselerdi ve elçi de onlar için bağışlama dileseydi, elbette Allah’ı tevbeleri kabul eden, esirgeyen olarak bulurlardı.

NISA
4:69

وَالرَّسُولَ

ve rrasūle

ve Elçi’ye

Kim Allah’a ve Resul’e itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberler, doğrular (ve doğrulayanlar), şehidler ve salihlerle beraberdir. Ne iyi arkadaştır onlar?

NISA
4:79

وَأَرْسَلْنَاكَ

ve erselnāke

ve seni gönderdik

Sana iyilikten her ne gelirse Allah’tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; şahid olarak Allah yeter.

NISA
4:79

رَسُولًا

rasūlen

elçi

Sana iyilikten her ne gelirse Allah’tandır, kötülükten de sana ne gelirse o da kendindendir. Biz seni insanlara bir elçi olarak gönderdik; şahid olarak Allah yeter.

NISA
4:80

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçi’ye

Kim Resûl’e itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.

NISA
4:80

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

biz seni göndermedik

Kim Resûl’e itaat ederse, gerçekte Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, Biz seni onların üzerine koruyucu göndermedik.

NISA
4:83

الرَّسُولِ

r-rasūli

Elçi’ye

Kendilerine güven veya korku haberi geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan emir sahiplerine götürmüş olsalardı, onlardan ’sonuç-çıkarabilenler,’ onu bilirlerdi. Allah’ın üzerinizdeki fazlı ve rahmeti olmasaydı, azınız hariç herhalde şeytana uymuştunuz.

NISA
4:100

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisine

Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da. Allah’a ve Resûlü’ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah’a düşmüştür. Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.

NISA
4:115

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçi’ye

Kim kendisine ’dosdoğru yol’ apaçık belli olduktan sonra, elçiye muhalefet ederse ve mü’minlerin yolundan başka bir yola uyarsa, onu döndüğü şeyde bırakırız ve cehenneme sokarız. Ne kötü bir yataktır o!..

NISA
4:136

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisine

Ey iman edenler, Allah’a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır.

NISA
4:136

رَسُولِهِ

rasūlihi

Elçisine

Ey iman edenler, Allah’a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır.

NISA
4:136

وَرُسُلِهِ

ve rusulihi

ve elçilerini

Ey iman edenler, Allah’a, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba iman edin. Kim Allah’ı, meleklerini, kitaplarını, elçilerini ve ahiret gününü inkar ederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır.

NISA
4:150

وَرُسُلِهِ

ve rusulihi

ve elçilerini

Allah’ı ve elçilerini (tanımayıp) inkar eden, Allah ile elçilerinin arasını ayırmak isteyen, "Bazısına inanırız, bazısını tanımayız" diyen ve bu ikisi arasında bir yol tutturmak isteyenler.

NISA
4:150

وَرُسُلِهِ

ve rusulihi

ile elçilerinin

Allah’ı ve elçilerini (tanımayıp) inkar eden, Allah ile elçilerinin arasını ayırmak isteyen, "Bazısına inanırız, bazısını tanımayız" diyen ve bu ikisi arasında bir yol tutturmak isteyenler.

NISA
4:152

وَرُسُلِهِ

ve rusulihi

ve elçilerine

Allah’a ve Resûlü’ne inananlar ve onlardan hiçbiri arasında ayrım yapmayanlar, işte onlara ecirleri verilecektir. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

NISA
4:157

رَسُولَ

rasūle

elçisi

Ve "Biz, Allah’ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa’yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi. Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiçbir bilgileri yoktur. Onu kesin olarak öldürmediler.

NISA
4:164

وَرُسُلًا

ve rusulen

ve elçilere

Ve gerçekten sana daha önceden hikayelerini anlattığımız elçilere, anlatmadığımız elçilere (vahyettik). Allah, Musa ile de konuştu.

NISA
4:164

وَرُسُلًا

ve rusulen

ve elçilere

Ve gerçekten sana daha önceden hikayelerini anlattığımız elçilere, anlatmadığımız elçilere (vahyettik). Allah, Musa ile de konuştu.

NISA
4:165

رُسُلًا

rusulen

elçiler (gönderdik) ki

Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle ki elçilerden sonra insanların Allah’a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir.

NISA
4:165

الرُّسُلِ

r-rusuli

elçilerden

Elçiler; müjdeciler ve uyarıcılar olarak (gönderildi). Öyle ki elçilerden sonra insanların Allah’a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir.

NISA
4:170

الرَّسُولُ

r-rasūlu

Elçi

Ey insanlar, şüphesiz elçi size Rabbinizden hakla geldi. Öyleyse iman edin, sizin için hayırlıdır. Eğer inkara saparsanız, şüphesiz göklerde olanların ve yerde olanların tümü Allah’ındır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

NISA
4:171

رَسُولُ

rasūlu

elçisidir

Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah’a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah’ın elçisi ve kelimesidir. Onu (‘OL’ kelimesini) Meryem’e yöneltmiştir ve O’ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve elçisine inanınız; "üçtür" demeyiniz. (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır. Allah, ancak bir tek İlah’tır. O, çocuk sahibi olmaktan Yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.

NISA
4:171

وَرُسُلِهِ

ve rusulihi

ve elçilerine

Ey Kitap Ehli, dininiz konusunda taşkınlık etmeyin, Allah’a karşı gerçek olandan başkasını söylemeyin. Meryem oğlu Mesih İsa, ancak Allah’ın elçisi ve kelimesidir. Onu (‘OL’ kelimesini) Meryem’e yöneltmiştir ve O’ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve elçisine inanınız; "üçtür" demeyiniz. (Bundan) kaçının, sizin için hayırlıdır. Allah, ancak bir tek İlah’tır. O, çocuk sahibi olmaktan Yücedir. Göklerde ve yerde her ne varsa O’nundur. Vekil olarak Allah yeter.

MUHAMMED
47:32

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçiyi

Şüphesiz inkar edenler, Allah’ın yolundan alıkoyanlar ve kendilerine hidayet açıkça belli olduktan sonra ’elçiye karşı gelip zorluk çıkaranlar’, kesin olarak Allah’a hiçbir şeyle zarar veremezler. (Allah,) Onların amellerini boşa çıkaracaktır.

MUHAMMED
47:33

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçi’ye

Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin ve kendi amellerinizi geçersiz kılmayın.

TALAK
65:8

وَرُسُلِهِ

ve rusulihi

ve elçilerinin

Ülkelerden niceleri vardır ki, Rablerinin ve O’nun elçilerinin emrine karşı gelip azmışlar, böylece Biz de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları benzeri görülmedik bir azapla azaplandırmışız.

TALAK
65:11

رَسُولًا

rasūlen

bir elçi (gönderdi)

İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah’ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir.

BEYYINE
98:2

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçi

(O delil de) Allah’tan gönderilmiş-bir elçi (ki,) tertemiz sahifeleri okumaktadır;

NUR
24:47

وَبِالرَّسُولِ

ve bil-rasūli

ve Rasule

Onlar derler ki "Allah’a ve elçisine iman ettik ve itaat ettik" sonra bunun ardından onlardan bir grup sırt çevirir. Bunlar iman etmiş değildirler.

NUR
24:48

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Rasulüne

Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resulüne çağrıldıkları zaman, onlardan bir grup yüz çevirir.

NUR
24:50

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Elçisinin

Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa Allah’ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalim kimselerdir.

NUR
24:51

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Rasulüne

Aralarında hükmetmesi için, Allah’a ve elçisine çağrıldıkları zaman mü’min olanların sözü "İşittik ve itaat ettik" demeleridir. İşte felaha kavuşanlar bunlardır.

NUR
24:52

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Resulüne

Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse ve Allah’tan korkup O’ndan sakınırsa, işte ’kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır.

NUR
24:54

الرَّسُولَ

r-rasūle

Rasule

De ki "Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin. Eğer yine yüz çevirirseniz, artık Onun (peygamberin) sorumluluğu kendisine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer Ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir."

NUR
24:54

الرَّسُولِ

r-rasūli

Rasule

De ki "Allah’a itaat edin, Resûl’e itaat edin. Eğer yine yüz çevirirseniz, artık Onun (peygamberin) sorumluluğu kendisine yüklenen, sizin sorumluluğunuz da size yüklenendir. Eğer Ona itaat ederseniz, hidayet bulmuş olursunuz. Elçiye düşen, apaçık bir tebliğden başkası değildir."

NUR
24:56

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçiye

Dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve elçiye itaat edin. Umulur ki, rahmete kavuşturulmuş olursunuz.

NUR
24:62

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisine

Mü’minler o kimselerdir ki, Allah’a ve Resûlü’ne iman edenler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, ondan izin alıncaya kadar bırakıp-gitmeyenlerdir. Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah’a ve elçisine iman edenlerdir. Böylelikle, senden kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, dilediklerine izin ver ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

NUR
24:62

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisine

Mü’minler o kimselerdir ki, Allah’a ve Resûlü’ne iman edenler, onunla birlikte toplu(mu ilgilendiren) bir iş üzerinde iken, ondan izin alıncaya kadar bırakıp-gitmeyenlerdir. Gerçekten, senden izin alanlar, işte onlar Allah’a ve elçisine iman edenlerdir. Böylelikle, senden kendi bazı işleri için izin istedikleri zaman, dilediklerine izin ver ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

NUR
24:63

الرَّسُولِ

r-rasūli

Rasulün

Elçinin çağırmasını, kendi aranızda kiminizin kimini çağırması gibi saymayın. Allah, sizden bir diğerinizi siper ederek kaçanları gerçekten bilir. Böylece onun emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya onlara acı bir azabın çarpmasından sakınsınlar.

MUNAFIKUN
63:1

لَرَسُولُ

lerasūlu

elçisi olduğuna

Münafıklar sana geldikleri zaman "Biz gerçekten şehadet ederiz ki, sen kesin olarak Allah’ın elçisisin" dediler. Allah da bilir ki sen elbette O’nun elçisisin. Allah, şüphesiz münafıkların yalan söylediklerine şahidlik eder.

MUNAFIKUN
63:1

لَرَسُولُهُ

lerasūluhu

onun elçisisin

Münafıklar sana geldikleri zaman "Biz gerçekten şehadet ederiz ki, sen kesin olarak Allah’ın elçisisin" dediler. Allah da bilir ki sen elbette O’nun elçisisin. Allah, şüphesiz münafıkların yalan söylediklerine şahidlik eder.

MUNAFIKUN
63:5

رَسُولُ

rasūlu

Elçisi

Onlara "Gelin Allah’ın Resûlü sizin için mağfiret (bağışlanma) dilesin," denildiği zaman başlarını yana çevirdiler. Sen, onların büyüklük taslamışlar olarak yüz çevirmekte olduklarını görürsün.

MUNAFIKUN
63:7

رَسُولِ

rasūli

Elçisinin

Onlar ki "Allah’ın Resûlü yanında bulunanlara hiçbir infak (harcama)da bulunmayın, sonunda dağılıp gitsinler," derler. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Ancak münafıklar kavramıyorlar.

MUNAFIKUN
63:8

وَلِرَسُولِهِ

velirasūlihi

ve Elçisine

Derler ki, "Andolsun, Medine’ye bir dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan sürüp-çıkaracaktır." Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah’ın, O’nun Resûlü’nün ve mü’minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.

MÜCADELE
58:4

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisine

Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah’a ve O’nun Resûlü’ne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kafirler içinse acı bir azap vardır.

MÜCADELE
58:5

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Gerçekten Allah’a ve Resûlü’ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa Biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır.

MÜCADELE
58:8

الرَّسُولِ

r-rasūli

Elçiye

’Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men’ edilip sonra men’ edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah’ın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine "Söylediklerimiz dolayısıyla Allah bize azap etse ya." derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.

MÜCADELE
58:9

الرَّسُولِ

r-rasūli

Elçiye

Ey iman edenler, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve Peygamber’e isyanı fısıldaşıp-konuşmayın; birri (iyiliği) ve takvayı konuşun ve huzurunda toplanacağınız Allah’tan sakının.

MÜCADELE
58:12

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçi ile

Ey iman edenler, Peygambere gizli bir şey arzedeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkan) bulamazsanız, artık şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

MÜCADELE
58:13

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a ve O’nun Resûlü’ne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

MÜCADELE
58:20

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Hiç şüphesiz Allah’a ve Resûlü’ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar; işte onlar, en çok zillete düşenler arasında olanlardır.

MÜCADELE
58:21

وَرُسُلِي

ve rusulī

ve elçilerim

Allah, yazmıştır "Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de." Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır.

MÜCADELE
58:22

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah’a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.

HUCURAT
49:1

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisinin

Ey iman edenler, Allah’ın Resûlü’nün huzurunda öne geçmeyin ve Allah’tan sakının. Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.

HUCURAT
49:3

رَسُولِ

rasūli

elçisinin

Şüphesiz, Allah’ın Resûlü’nün yanında seslerini alçak tutanlar; işte onlar, Allah kalplerini takva için imtihan etmiştir. Onlar için bir mağfiret ve büyük bir ecir vardır.

HUCURAT
49:7

رَسُولَ

rasūle

Elçisi

Ve bilin ki Allah’ın Resûlü içinizdedir. Eğer o, size birçok işlerde uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip-çekici kıldı ve size inkarı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte onlar, doğru yolu bulmuş (irşad) olanlardır.

HUCURAT
49:14

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Bedeviler, dedi ki "İman ettik." De ki "Siz iman etmediniz; ancak "İslam (Müslüman veya teslim) olduk deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."

HUCURAT
49:15

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisine

Mü’min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah’a ve Resûlü’ne iman ettiler, sonra hiçbir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla mücadele ettiler. İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir.

TEĞABUN
64:6

رُسُلُهُمْ

rusuluhum

elçileri

Bu, kendilerine apaçık belgelerle elçiler geldiği halde "bizi bir beşer mi hidayete ulaştıracak?" demeleri ve bu yüzden inkar edip saparak yüz çevirmeleri nedeniyledir. Allah da (onlara karşı) müstağni olduğunu (hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını) gösterdi. Allah Ğani’dir, Hamid’dir.

TEĞABUN
64:8

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisine

"Şu halde Allah’a, O’nun Resûlü’ne ve indirdiğimiz nur (Kur’an)a iman edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır."

TEĞABUN
64:12

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçiye

Allah’a itaat edin ve Resûle de itaat edin. Şayet yüz çevirecek olursanız, artık elçimiz üzerine düşen (yalnızca) apaçık bir tebliğ (gerçeği en yalın biçimde size iletme)dir.

TEĞABUN
64:12

رَسُولِنَا

rasūlinā

Elçimize

Allah’a itaat edin ve Resûle de itaat edin. Şayet yüz çevirecek olursanız, artık elçimiz üzerine düşen (yalnızca) apaçık bir tebliğ (gerçeği en yalın biçimde size iletme)dir.

SAF
61:5

رَسُولُ

rasūlu

elçisi (olduğumu)

Hani Musa, kavmine demişti ki "Ey kavmim, gerçekten benim sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçi olduğumu bildiğiniz halde, niçin bana eziyet ediyorsunuz?" İşte onlar eğrilip-sapınca Allah da onların kalplerini eğriltip saptırmış oldu. Allah, fasık bir kavmi hidayete erdirmez.

SAF
61:6

رَسُولُ

rasūlu

elçisiyim

Hani Meryem oğlu İsa da "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler.

SAF
61:6

بِرَسُولٍ

birasūlin

bir elçiyi

Hani Meryem oğlu İsa da "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah’tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "Ahmed" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler.

SAF
61:9

أَرْسَلَ

ersele

gönderdi

Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.

SAF
61:9

رَسُولَهُ

rasūlehu

elçisini

Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile.

SAF
61:11

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisine

Allah’a ve O’nun Resulü’ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda mücadele edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz.

FETIH
48:8

أَرْسَلْنَاكَ

erselnāke

seni gönderdik

Şüphesiz, Biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.

FETIH
48:9

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Resulüne

Ki Allah’a ve Resûlü’ne iman etmeniz, O’nu savunup-desteklemeniz, O’nu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O’nu (Allah’ı) tesbih etmeniz için.

FETIH
48:12

الرَّسُولُ

r-rasūlu

elçi

Hayır, siz Peygamberin ve mü’minlerin, ailelerine ebedi olarak bir daha dönmeyeceklerini zannettiniz; bu, kalplerinizde çekici kılındı ve kötü bir zan ile zanda bulundunuz da, yıkıma uğramış bir topluluk oldunuz.

FETIH
48:13

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisine

Kim Allah’a ve Resûlü’ne iman etmezse, (bilsin ki) gerçekten Biz, kafirler için çılgınca yanan bir ateş hazırlamışızdır.

FETIH
48:17

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Kör olana güçlük (sorumluluk) yoktur, topal olana güçlük yoktur, hasta olana da güçlük yoktur. Kim Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederse, (Allah) onu, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Kim de sırt çevirirse, onu acı bir azap ile azaplandırır.

FETIH
48:26

رَسُولِهِ

rasūlihi

Elçisi

Hani o inkar edenler, kendi kalplerinde, ’öfkeli soy koruyuculuğu’nu (hamiyeti), cahiliyenin ’öfkeli soy koruyuculuğunu’ kılıp-kışkırttıkları zaman, hemen Allah; elçisinin ve mü’minlerin üzerine ’(kalbi teskin eden) güven ve yatışma duygusunu’ indirdi ve onları "takva sözü" üzerinde ’kararlılıkla ayakta tuttu." Zaten onlar da, buna layık ve ehil idiler. Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.

FETIH
48:27

رَسُولَهُ

rasūlehu

Elçisinin

Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı.

FETIH
48:28

أَرْسَلَ

ersele

gönderendir

Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter.

FETIH
48:28

رَسُولَهُ

rasūlehu

Elçisini

Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter.

FETIH
48:29

رَسُولُ

rasūlu

elçisidir

Muhammed, Allah’ın elçisidir. Ve onunla birlikte olanlar da kafirlere karşı zorlu, kendi aralarında ise merhametlidirler. Onları, rüku edenler, secde edenler olarak görürsün; onlar, Allah’tan bir fazl (lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp-isterler. Belirtileri, secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur İncil’deki vasıfları ise Sanki bir ekin; filizini çıkarmış, derken onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış, sonra sapları üzerinde doğrulup-boy atmış (ki bu,) ekicilerin hoşuna gider. (Bu örnek,) Onunla kafirleri öfkelendirmek içindir. Allah, içlerinden iman edip salih amellerde bulunanlara bir mağfiret ve büyük bir ecir va’detmiştir.

MAIDE
5:12

بِرُسُلِي

birusulī

elçilerime

Andolsun, Allah İsrailoğulları’ndan kesin söz (misak) almıştı. Onlardan on iki güvenilir- gözetleyici göndermiştik. Ve Allah onlara "Gerçekten Ben sizinle birlikteyim. Eğer namazı kılar, zekatı verir, elçilerime inanır, onları savunup-desteklerseniz ve Allah’a güzel bir borç verirseniz, şüphesiz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi gerçekten, altından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim inkar ederse, cidden dümdüz bir yoldan sapmıştır."

MAIDE
5:15

رَسُولُنَا

rasūlunā

elçimiz

Ey Kitap Ehli, kitaptan gizlemekte olduklarınızın çoğunu size açıklayan ve birçoğundan geçiveren elçimiz geldi. Size Allah’tan bir nur ve apaçık bir kitap geldi.

MAIDE
5:19

رَسُولُنَا

rasūlunā

Elçimiz

Ey Kitap Ehli, elçilerin arası kesildiği dönemde "Bize müjdeci de, bir uyarıcı da gelmedi" demenize (fırsat kalmasın) diye size apaçık anlatan elçimiz geldi. Böylece müjdeci de, uyarıcı da gelmiştir artık. Allah herşeye güç yetirendir.

MAIDE
5:19

الرُّسُلِ

r-rusuli

elçilerin

Ey Kitap Ehli, elçilerin arası kesildiği dönemde "Bize müjdeci de, bir uyarıcı da gelmedi" demenize (fırsat kalmasın) diye size apaçık anlatan elçimiz geldi. Böylece müjdeci de, uyarıcı da gelmiştir artık. Allah herşeye güç yetirendir.

MAIDE
5:32

رُسُلُنَا

rusulunā

elçilerimiz

Bu nedenle, İsrailoğulları’na şunu yazdık Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur. Andolsun, elçilerimiz onlara apaçık belgelerle gelmişlerdir. Sonra bunun ardından onlardan birçoğu yeryüzünde ölçüyü taşıranlardır.

MAIDE
5:33

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve elçisiyle

Allah’a ve Resûlü’ne karşı savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuğa çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, asılmaları ya da elleriyle ayaklarının çaprazca kesilmesi veya (bulundukları) yerden sürülmeleridir. Bu, dünyadaki aşağılanmalarıdır, ahirette onlar için büyük bir azap vardır.

MAIDE
5:41

الرَّسُولُ

r-rasūlu

Elçi

Ey peygamber, kalpleri inanmadığı halde ağızlarıyla "İnandık" diyenlerle Yahudilerden küfür içinde çaba harcayanlar seni üzmesin. Onlar, yalana kulak tutanlar, sana gelmeyen diğer topluluk adına kulak tutanlar (haber toplayanlar)dır. Onlar, kelimeleri yerlerine konulduktan sonra saptırırlar, "Size bu verilirse onu alın, o verilmezse ondan kaçının" derler. Allah, kimin fitne(ye düşme)sini isterse, artık onun için sen Allah’tan hiçbir şeye malik olamazsın. İşte onlar, Allah’ın kalplerini arıtmak istemedikleridir. Dünyada onlar için bir aşağılanma, ahirette onlar için büyük bir azap vardır.

MAIDE
5:55

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Elçisi(dir)

Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O’nun elçisi, rüku ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü’minlerdir.

MAIDE
5:56

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisini

Kim Allah’ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah’ın taraftarlarıdır.

MAIDE
5:67

الرَّسُولُ

r-rasūlu

Elçi

Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O’nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, Allah, kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez.

MAIDE
5:67

رِسَالَتَهُ

risāletehu

O’nun mesajını

Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer (bu görevini) yapmayacak olursan, O’nun elçiliğini tebliğ etmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz, Allah, kafir olan bir topluluğu hidayete erdirmez.

MAIDE
5:70

وَأَرْسَلْنَا

ve erselnā

ve göndermiştik

Andolsun, Biz İsrailoğulları’ndan kesin söz almış (misak) ve onlara elçiler göndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir elçi geldiyse, bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler.

MAIDE
5:70

رُسُلًا

rusulen

elçiler

Andolsun, Biz İsrailoğulları’ndan kesin söz almış (misak) ve onlara elçiler göndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir elçi geldiyse, bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler.

MAIDE
5:70

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçi

Andolsun, Biz İsrailoğulları’ndan kesin söz almış (misak) ve onlara elçiler göndermiştik. Onlara ne zaman nefislerinin hoşuna gitmeyen bir şeyle bir elçi geldiyse, bir bölümünü yalanladılar, bir bölümünü de öldürdüler.

MAIDE
5:75

رَسُولٌ

rasūlun

bir elçidir

Meryem oğlu Mesih, yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Onun annesi dosdoğrudur, ikisi de yemek yerlerdi. Bir bak, onlara ayetleri nasıl açıklıyoruz? (Yine) bir bak, onlar ise nasıl da çevriliyorlar?

MAIDE
5:75

الرُّسُلُ

r-rusulu

elçiler

Meryem oğlu Mesih, yalnızca bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçti. Onun annesi dosdoğrudur, ikisi de yemek yerlerdi. Bir bak, onlara ayetleri nasıl açıklıyoruz? (Yine) bir bak, onlar ise nasıl da çevriliyorlar?

MAIDE
5:83

الرَّسُولِ

r-rasūli

Elçi’ye

Elçiye indirileni dinlediklerinde hakkı tanıdıklarından dolayı gözlerinin yaşlarla dolup taştığını görürsün. Derler ki "Rabbimiz inandık; öyleyse bizi şahidlerle birlikte yaz."

MAIDE
5:92

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçi’ye

Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sakının. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.

MAIDE
5:92

رَسُولِنَا

rasūlinā

elçimize

Allah’a itaat edin, peygambere de itaat edin ve sakının. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düşen, ancak apaçık bir tebliğdir.

MAIDE
5:99

الرَّسُولِ

r-rasūli

Elçi’nin

Elçiye tebliğden başka (yükümlülük) yoktur. Allah açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da bilir.

MAIDE
5:104

الرَّسُولِ

r-rasūli

Elçi’ye

Onlara "Allah’ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, "Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter" derler. (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse?

MAIDE
5:109

الرُّسُلَ

r-rusule

Elçileri

Allah, elçileri toplayacağı gün, şöyle diyecek "Size verilen cevap nedir?" Onlar da "Bizim bilgimiz yoktur; şüphesiz görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sensin Sen."

MAIDE
5:111

وَبِرَسُولِي

ve birasūlī

ve elçime

Hani Havarilere "Bana ve elçime iman edin" diye vahy (ilham) etmiştim; onlar da "İman ettik, gerçekten Müslümanlar olduğumuza sen de şahid ol" demişlerdi.

MÜMTEHINE
60:1

الرَّسُولَ

r-rasūle

Elçiyi

Ey iman edenler, Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin. Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkar etmişler, Rabbiniz olan Allah’a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır. Eğer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hala sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur.

HADID
57:7

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisine

Allah’a ve Resûlü’ne iman edin. "Sizi kendilerinde halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği’ şeylerden infak edin. Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır.

HADID
57:8

وَالرَّسُولُ

verrasūlu

ve elçi

Size ne oluyor ki, elçi sizi Rabbinize iman etmeye çağırıp-dururken Allah’a iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin bir söz almıştı. Eğer mü’min iseniz (inanıp sözünüzü gerçekleştirin).

HADID
57:19

وَرُسُلِهِ

ve rusulihi

ve elçilerine

Allah’a ve O’nun Resûlü’ne iman edenler; işte onlar Rableri Katında sıddîklar ve şehidler (veya şahid)lerdir. Onların ecirleri ve nurları vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem halkıdır.

HADID
57:21

وَرُسُلِهِ

ve rusulihi

ve elçilerine

Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) ’çaba gösterip-yarışın,’ ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah’a ve Resûlü’ne iman edenler için hazırlanmıştır. İşte bu, Allah’ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir. Allah büyük fazl sahibidir.

HADID
57:25

أَرْسَلْنَا

erselnā

biz gönderdik

Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, Kendisi’ne ve elçilerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır.

HADID
57:25

رُسُلَنَا

rusulenā

elçilerimizi

Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, Kendisi’ne ve elçilerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır.

HADID
57:25

وَرُسُلَهُ

ve rusulehu

ve elçilerine

Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, Kendisi’ne ve elçilerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır.

HADID
57:26

أَرْسَلْنَا

erselnā

gönderdik

Andolsun, Biz Nuh’u ve İbrahim’i (elçi olarak) gönderdik, peygamberliği ve kitabı onların soylarında kıldık. Öyle iken, içlerinde hidayeti kabul edenler vardır, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.

HADID
57:27

بِرُسُلِنَا

birusulinā

elçilerimizi

Sonra onların izleri üzerinde elçilerimizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik; ona İncil’i verdik ve onu izleyenlerin kalplerinde bir şefkat ve merhamet kıldık. (Bir bid’at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah’ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte onlardan iman edenlere ecirlerini verdik, onlardan birçoğu da fasık olanlardır.

HADID
57:28

بِرَسُولِهِ

birasūlihi

O’nun Elçisine

Ey iman edenler, Allah’tan sakınıp-korkun ve O’nun elçisine iman edin, size Kendi rahmetinden iki kat (güzel karşılık) versin. Size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur kılsın ve size mağfiret etsin. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

TEVBE
9:1

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisinden

(Bu,) Müşriklerden kendileriyle antlaşma imzaladıklarınıza Allah’tan ve Resûlü’nden kesin bir uyarıdır.

TEVBE
9:3

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisinden

Ve büyük Hacc (Hacc-ı Ekber) günü, Allah’tan ve Resûlü’nden insanlara bir duyuru Kesin olarak Allah, müşriklerden uzaktır, O’nun Resûlü de… Eğer tevbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah’ı elbette aciz bırakacak değilsiniz. İnkar edenleri acı bir azapla müjdele.

TEVBE
9:3

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Elçisi

Ve büyük Hacc (Hacc-ı Ekber) günü, Allah’tan ve Resûlü’nden insanlara bir duyuru Kesin olarak Allah, müşriklerden uzaktır, O’nun Resûlü de… Eğer tevbe ederseniz bu sizin için daha hayırlıdır; yok eğer yüz çevirirseniz, bilin ki Allah’ı elbette aciz bırakacak değilsiniz. İnkar edenleri acı bir azapla müjdele.

TEVBE
9:7

رَسُولِهِ

rasūlihi

Elçisinin

Mescid-i Haram yanında kendileriyle anlaştıklarınız dışında, müşriklerin Allah Katında ve Resûlünün katında nasıl bir ahdi olabilir? Şu halde o (anlaşmalı olanlar), size karşı (doğru) bir tutum takındıkça, siz de onlara karşı doğru bir tutum takının. Şüphesiz Allah, muttaki olanları sever.

TEVBE
9:13

الرَّسُولِ

r-rasūli

Elçiyi

Yeminlerini bozan, elçiyi (yurdundan) sürmeye çabalayan ve sizinle ilk defa (savaşa) başlayan bir toplulukla savaşmaz mısınız? Korkuyor musunuz onlardan? Eğer inanıyorsanız, Kendisi’nden korkmanıza Allah daha layıktır.

TEVBE
9:16

رَسُولِهِ

rasūlihi

Elçisin(den)

Yoksa siz, içinizden cihad edenleri ve Allah’tan ve Resûlü’nden ve mü’minlerden başka sır-dostu edinmeyenleri Allah ’bilip (ortaya) çıkarmadan’ bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

TEVBE
9:24

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisi(nden)

De ki "Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kar getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah’tan, O’nun Resûlü’nden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyedurun. Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez.

TEVBE
9:26

رَسُولِهِ

rasūlihi

Elçisinin

(Bundan) Sonra Allah, elçisi ile mü’minlerin üzerine ’güven duygusu ve huzur’ indirdi, sizin görmediğiniz orduları indirdi ve inkar edenleri azaplandırdı. Bu, inkarcıların cezasıdır.

TEVBE
9:29

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Elçisi

Kendilerine kitap verilenlerden, Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Resûlü’nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam’ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın.

TEVBE
9:33

أَرْسَلَ

ersele

gönderdi

Müşrikler istemese de, O, dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O’dur.

TEVBE
9:33

رَسُولَهُ

rasūlehu

Elçisini

Müşrikler istemese de, O, dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O’dur.

TEVBE
9:54

وَبِرَسُولِهِ

ve birasūlihi

ve elçisini

İnfak ettiklerinin kendilerinden kabulünü engelleyen şey, Allah’ı ve elçisini tanımamaları, namaza ancak isteksizce gelmeleri ve hoşlarına gitmiyorken infak etmeleridir.

TEVBE
9:59

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Elçisinin

Eğer onlar, Allah’ın ve elçisinin verdiklerine hoşnut olsalardı ve "Bize Allah yeter; Allah pek yakında bize fazlından verecek, O’nun elçisi de. Biz gerçekten ancak Allah’a rağbet edenleriz" deselerdi (ya).

TEVBE
9:59

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Elçisi de

Eğer onlar, Allah’ın ve elçisinin verdiklerine hoşnut olsalardı ve "Bize Allah yeter; Allah pek yakında bize fazlından verecek, O’nun elçisi de. Biz gerçekten ancak Allah’a rağbet edenleriz" deselerdi (ya).

TEVBE
9:61

رَسُولَ

rasūle

Elçisini

İçlerinden Peygamberi incitenler ve "O (her sözü dinleyen) bir kulaktır" diyenler vardır. De ki "O sizin için bir hayır kulağıdır. Allah’a iman eder, mü’minlere inanıp-güvenir ve sizden iman edenler için bir rahmettir. Allah’ın elçisine eziyet edenler... Onlar için acı bir azap vardır."

TEVBE
9:62

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Resulünü

Sizi hoşnut kılmak için Allah’a yemin ederler; oysa mü’min iseler, hoşnut kılınmaya Allah ve elçisi daha layıktır.

TEVBE
9:63

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Bilmiyorlar mı, kim Allah’a ve elçisine karşı koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi vardır? İşte en büyük aşağılanma budur.

TEVBE
9:65

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve O’nun Elçisi ile

Onlara sorarsan, andolsun "Biz dalmış, oyalanıyorduk" derler. De ki "Allah ile, O’nun ayetleriyle ve elçisiyle mi alay ediyordunuz?"

TEVBE
9:70

رُسُلُهُمْ

rusuluhum

elçileri

Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh, Ad, Semud kavminin, İbrahim kavminin, Medyen ahalisinin ve yerle bir olan şehirlerin haberi gelmedi mi? Onlara resulleri apaçık deliller getirmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı.

TEVBE
9:71

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah’a ve Resûlü’ne itaat ederler. İşte Allah’ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE
9:74

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Elçisi

Allah’a and içiyorlar ki (o inkar sözünü) söylemediler. Oysa andolsun, onlar inkar sözünü söylemişlerdir ve İslamlıklarından sonra inkara sapmışlardır ve erişemedikleri bir şeye yeltenmişlerdir. Oysa intikama kalkışmalarının, kendilerini Allah’ın ve elçisinin bol ihsanından zengin kılmasından başka (bir nedeni) yoktu. Eğer tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur, eğer yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de acı bir azapla azaplandırır. Onlar için yeryüzünde bir koruyucu-dost ve bir yardımcı yoktur.

TEVBE
9:80

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisini

Sen, onlar için ister bağışlanma dile, istersen dileme. Onlar için yetmiş kere bağışlanma dilesen de, Allah onları kesinlikle bağışlamaz. Bu, gerçekten onların Allah’a ve elçisine (karşı) nankörlük etmeleri dolayısıyladır. Allah fasıklar topluluğuna hidayet vermez.

TEVBE
9:81

رَسُولِ

rasūli

Peygamberine

Allah’ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar oturup-kalmalarına sevindiler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi çirkin görerek "Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın" dediler. De ki "Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir." Bir kavrayıp-anlasalardı.

TEVBE
9:84

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisini

Onlardan ölen birinin namazını hiçbir zaman kılma, mezarı başında durma. Çünkü onlar, Allah’a ve elçisine (karşı) inkara saptılar ve fasık kimseler olarak öldüler.

TEVBE
9:86

رَسُولِهِ

rasūlihi

Elçisiyle

"Allah’a iman edin, O’nun elçisi ile cihad etmeye çıkın" diye bir sûre indirildiği zaman onlardan servet sahibi olanlar, senden izin isteyip "Bizi bırakıver, oturanlarla birlikte olalım" dediler.

TEVBE
9:88

الرَّسُولُ

r-rasūlu

Elçi

Ama Resul ve onunla birlikte olan mü’minler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler; işte bütün hayırlar onlarındır ve kurtuluşa erenler onlardır.

TEVBE
9:90

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisine

Bedevilerden özür belirtenler, kendilerine izin verilmesi için geldiler. Allah’a ve elçisine yalan söyleyenler de oturup kaldı. Onlardan inkar edenlere pek acı bir azap isabet edecektir.

TEVBE
9:91

وَرَسُولِهِ

ve rasūlihi

ve Elçisi için

Allah’a ve elçisine karşı ’içten bağlı kalıp hayra çağıranlar’ oldukları sürece, güçsüz-zayıflara, hastalara ve infak etmek için bir şey bulamayanlara bir sorumluluk (günah) yoktur. İyilik edenlerin aleyhinde de bir yol yoktur. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

TEVBE
9:94

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Elçisi de

Onlara geri döndüğünüzde size özür belirttiler. De ki "Özür belirtmeyiniz, size kesin olarak inanmıyoruz. Allah bize, durumunuzu haber vermiştir. Yaptıklarınızı Allah görecektir, O’nun elçisi de. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilene döndürüleceksiniz ve O, yaptıklarınızı size haber verecektir."

TEVBE
9:97

رَسُولِهِ

rasūlihi

Elçisine

Bedeviler inkar ve nifak bakımından daha şiddetlidir. Allah’ın elçisine indirdiği sınırları bilmemeye de onlar daha ’yatkın ve elverişlidir.’ Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE
9:99

الرَّسُولِ

r-rasūli

Elçinin

Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah Katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları Kendi rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

TEVBE
9:105

وَرَسُولُهُ

ve rasūluhu

ve Elçisi de

De ki "Yapıp-edin. Allah sizin yapıp-ettiklerinizi (amellerinizi) görecektir. O’nun elçisi ve mü’minler de. Yakında gaybı ve müşahede edilebileni Bilen’e döndürüleceksiniz ve O, size yaptıklarınızı haber verecektir."

TEVBE
9:107

وَرَسُولَهُ

ve rasūlehu

ve Elçisiyle

Zarar vermek, inkarı (pekiştirmek), mü’minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah’a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir.

TEVBE
9:120

رَسُولِ

rasūli

Elçisi-

Medine halkına ve çevresindeki bedevilere, Allah’ın elçisinden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz. Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, ’dayanılmaz bir açlık’ (çekmeleri), kafirleri ’kin ve öfkeyle ayaklandıracak’ bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.

TEVBE
9:128

رَسُولٌ

rasūlun

bir Elçi

Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O’nun gücüne giden, size pek düşkün, mü’minlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.