قَالُوا تَاللَّهِ لَقَدْ عَلِمْتُمْ مَا جِئْنَا لِنُفْسِدَ فِي الْأَرْضِ وَمَا كُنَّا سَارِقِينَ
Kalu tellahi le kad alimtüm ma ci’na li nüfside fil erdı ve ma künna sarikıyn
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Onlar, andolsun Allah’a ki dediler, biz yeryüzünde bir bozgunculuk, bir kötülük yapmak için gelmedik buraya, bunu siz de biliyorsunuz ve biz hırsız değiliz. |
Abdullah Parlıyan |
"Allah’a yemin ederiz ki, sizin de bildiğiniz gibi biz Mısır toprağında bozgunculuk yapmaya gelmedik ve biz hırsızlık yapmış da değiliz!" dediler. |
Adem Uğur |
Allah’a andolsun ki, bizim yeryüzünde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Biz hırsız da değiliz, dediler. |
Ahmed Hulusi |
(Kardeşler) dediler ki "TAllâhi! (hayret ihtiva eden yemin türü) gerçekten bilirsiniz ki biz buraya bozgunculuk için gelmedik... Hırsız da değiliz." |
Ahmet Varol |
’Hayret! Allah’a yemin ederiz ki; bizim bu yere bozgunculuk etmek için gelmediğimizi ve hırsız olmadığımızı siz de bilmişsinizdir’ dediler. |
Ali Bulaç |
"Allah adına, hayret" dediler. "Siz de bilmişsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz." |
Ali Fikri Yavuz |
Kardeşler şöyle dediler; "- Allah’a yemin ederiz, siz de muhakkak anlamışsınız ki, biz buraya fesad çıkarmak için gelmedik, hırsız da değiliz." |
Bayraktar Bayraklı |
Kardeşleri, “Allah`a yemin ederiz ki, bizim yeryüzünde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Bir hırsız da değiliz” dediler. |
Bekir Sadak |
Allah’a yemin ederiz ki memleketi ifsat etmege gelmedigimizi ve hirsiz da olmadigimizi biliyorsunuz» dediler. |
Celal Yıldırım |
Allah’a yemin ederiz ki, sizin de bildiğiniz gibi biz (Mısır) toprağında fesâd çıkarmaya gelmedik ve hırsız da değilizdir, dediler. |
Cemal Külünkoğlu |
(Yusuf`un kardeşleri) dediler ki “Allah`a yemin olsun, siz de biliyorsunuz ki biz bu ülkede fesat çıkarmaya gelmedik, hırsız da değiliz.” |
Diyanet İşleri |
Dediler ki "Allah’a andolsun, siz de biliyorsunuz ki biz bu ülkede fesat çıkarmaya gelmedik, hırsız da değiliz." |
Diyanet Vakfı |
Allah’a andolsun ki, bizim yeryüzünde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Biz hırsız da değiliz, dediler. |
Edip Yüksel |
Dediler ki "ALLAH’a andolsun, siz de bilirsiniz ki biz bu ülkede bozgunculuk çıkarmaya gelmedik, biz hırsız da değiliz." |
Elmalılı Hamdi Yazır |
«Allah’a yemin ederiz ki,» dediler, «Muhakkak siz de anlamışsınızdır ya, biz buraya fesat çıkarmak için gelmedik. Biz hırsız da değiliz.» |
Fizil-al il Kuran |
Yusuf’un kardeşleri «Allah aşkına, siz de biliyorsunuz ki, biz bu ülkeye kargaşa çıkarmak için gelmedik, biz hırsız değiliz» dediler. |
Gültekin Onan |
"Tanrı adına, hayret" dediler. "Siz de bilmişsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz." |
Harun Yıldırım |
Dediler ki "Allah’a andolsun ki, sizin de bildiğiniz gibi biz yere fesat çıkarmak için gelmedik ve biz hırsız değiliz." |
Hasan Basri Çantay |
(Ya’kub oğulları) «Allah Allah! (Hüviyyetimizi, ahlâkımızı) siz de öğrenmişsinizdir. Biz bu yere, andolsun ki, fesâd çıkarmak için gelmedik. Hırsız kimseler de değiliz biz» dediler. |
Hayrat Neşriyat |
(Yûsuf`un kardeşleri) `Allah`a yemîn olsun, şübhesiz (siz de) bilmişsinizdir ki(biz) bu yerde (Mısır`da) fesad çıkarmak için gelmedik; (biz) hırsız kimseler de değiliz` dediler. |
İbn-i Kesir |
Dediler ki Allah’a yemin ederiz, siz de öğrendiniz ki biz, yeryüzünde fesad çıkarmak için gelmedik. Ve biz hırsızlar da olmadık. |
İlyas Yorulmaz |
Yusuf’un kardeşleri "Allah’a yemin olsun ki, sizde biliyorsunuz, biz bu yerlere fesat çıkarmak için gelmedik ve biz hırsız da değiliz" dediler. |
İskender Ali Mihr |
Allah’a andolsun ki; siz de biliyorsunuz biz burada fesat çıkarmak için gelmedik. Ve biz, hırsız değiliz (olmadık). |
Kadri Çelik |
"Allah’a andolsun ki, bizim yeryüzünde fesat çıkarmak için gelmediğimizi siz de biliyorsunuz. Biz asla hırsızlar da olmadık" dediler. |
Muhammed Esed |
(Kardeşleri) "Allah şahittir, siz de çok iyi biliyorsunuz ki" dediler, "bu ülkeye kötü işler yapıp bozgunculuk çıkarmak için gelmedik biz; hırsızlık yapmış da değiliz!" |
Mustafa İslamoğlu |
"Hayret vallahi!" dediler, "Doğrusu, ülkede bozgunculuk çıkarmak gibi bir amaçla (buraya) gelmediğimizi ve bizim hırsızlık yapan birileri olmadığımızı siz de biliyorsunuz!" |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Dediler ki «Allah’a kasem olsun, siz de muhakkak bilmişsinizdir ki, biz bu yerde fesat çıkarmak için gelmedik ve biz hırsız kimseler olmadık.» |
Ömer Öngüt |
"Allah Allah. . . Siz de muhakkak anlamışsınızdır ki, biz bu yere fesat çıkarmak için gelmedik ve biz hırsız da değiliz. " dediler. |
Sadık Türkmen |
"Allah’a yemin olsun ki, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi; biz bu ülkeye bozgunculuk için gelmedik ve biz hırsızlar değiliz" dediler. |
Seyyid Kutub |
Yusuf’un kardeşleri «Allah aşkına, siz de biliyorsunuz ki, biz bu ülkeye kargaşa çıkarmak için gelmedik, biz hırsız değiliz» dediler. |
Suat Yıldırım |
"Allah’a yemin olsun ki, biz ülkede fesat çıkarmak, nizamı bozmak için gelmedik, siz de bunu biliyorsunuz. Hele hırsız, hiç değiliz!" dediler. |
Süleyman Ateş |
(Yûsuf’un kardeşleri) "Allâh, Allâh! dediler, herhalde siz de bilmişsinizdir ki biz bu yere bozgunculuk yapmak için gelmedik. Ve biz hırsız değiliz!" |
Şaban Piriş |
-Vallahi, ülkede bozgunculuk çıkarmak için gelmediğimizi ve hırsız da olmadığımızı biliyorsunuz, dediler. |
Tefhim-ul Kur'an |
«Allah adına, hayret» dediler. «Siz de bilmişsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz.» |
Yaşar Nuri Öztürk |
Kardeşler dediler "Vallahi, siz de iyi biliyorsunuz ki, biz bu toprağa bozgunculuk yapmak için gelmedik, hırsız da değiliz biz." |
Yusuf Ali (İngilizce) |
(The brothers) said "By Allah! well ye know that we came not to make mischief in the land, and we are no thieves!" |
قَالُوا ḳālū |
dediler | ق و ل |
تَاللَّهِ tāllehi |
Allah’a and olsun | ا ل ه |
لَقَدْ leḳad |
elbette | |
عَلِمْتُمْ ǎlimtum |
siz de bilmişsinizdir ki | ع ل م |
مَا mā |
||
جِئْنَا ci’nā |
biz gelmedik | ج ي ا |
لِنُفْسِدَ linufside |
bozgunculuk yapmak için | ف س د |
فِي fī |
||
الْأَرْضِ l-erDi |
bu yere | ا ر ض |
وَمَا ve mā |
ve | |
كُنَّا kunnā |
değiliz | ك و ن |
سَارِقِينَ sāriḳīne |
hırsız | س ر ق |