Cemal Külünkoğlu 

1. Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olan kimseleri dost edinmeyin! Onlar size gelen gerçeği inkâr ettikleri ve Rabbiniz olan Allah`a inandığınızdan dolayı Resulü ve sizi (yurdunuz Mekke`den) çıkardıkları halde siz onlara sevgi(niz yüzünden) sır veriyorsunuz. Eğer benim yolumda savaşmak ve benim rızamı kazanmak için (yola) çıktıysanız (hicret ettiyseniz, böyle yapmayın)! İçinizde onlara sevgi besliyorsunuz. Oysa ben sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz her şeyi bilirim. Sizden kim bunu yaparsa (onlara sevgi gösterip sır verirse) doğru yoldan sapmış olur.

2. Eğer size karşı ellerine bir fırsat geçerse, size düşman kesilirler. Size ellerini ve dillerini kötülükle uzatırlar ve (kendileri gibi) inkâr etmenizi arzu ederler.

3. Akrabalarınızın veya evlatlarınızın size hiçbir faydası olmaz. Zaten kıyamet günü Allah aranızı ayıracaktır. Allah yaptıklarınızı görendir.

4. Gerçekten İbrahim`de ve ona uyanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Onlar kendi toplumlarına şöyle seslenmişlerdi “Kesinlikle biz sizden de Allah`tan başka bütün o taptıklarınızdan da uzağız. Sizin inandığınız her şeyi reddediyoruz. Sizinle bizim aramızda, tek Allah`a inanacağınız zamana kadar sürecek bir düşmanlık ve nefret vardır!” Yalnız İbrahim`in, (henüz men edilmemişken) babasına “Senin için mutlaka bağışlanma dileyeceğim. Fakat Allah`tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez!” sözü başka. Onlar şöyle dediler “Ey Rabbimiz! Ancak sana güvenip dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.”

5. “Ey Rabbimiz! Bizi, inkâr edenlerin zulmüne uğratma! Bizi bağışla! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”

6. Andolsun ki, Allah`ı ve ahiret gününü arzu edenler için, bunlarda güzel örnekler vardır. Kim emrimizden yüz çevirirse, (bilsin ki) Allah hiç kimseye muhtaç değildir, bütün övgülere layık olandır.

7. Ola ki Allah, onlardan düşmanlık beslediklerinizle sizin arasında bir sevgi bağı var eder. Şüphesiz Allah Kadir’dir. Muhakkak ki Allah Ğafûr’dur, Rahîm’dir.

8. Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara âdil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah, âdil davrananları sever.

9. Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarından çıkaranları ve çıkarılmanız için yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

10. Ey inananlar! Mü`min kadınlar hicret ederek size gelirlerse, Allah onların inancından tam haberdar (olduğu halde) siz yine de onları deneyin. Eğer inandıklarına tam emin olursanız, onları inkârcılara geri göndermeyin, (çünkü) onlar (artık) eski kocalarına helal (değiller) ve ötekiler de bunlara helal (değildir). Ayrıca, onlar (hanımlarına mehir olarak) ne verdilerse hepsini iade edin! Ve siz bu kadınlarla mehirlerini verdikten sonra evlenirseniz bir günah işlemiş olmazsınız. Diğer taraftan, hakikati inkâr (etmeye devam) eden kadınlarla evlilik bağınızı sürdürmeyin ve onlara (mehir olarak) ne verdiyseniz (iade etmelerini) isteyin, aynı şekilde ötekiler (hanımları size gelmiş olanlar da,) harcadıkları her şeyi talep etme hakkına sahiptir. Bu, Allah`ın hükmüdür. Zira Allah her şeyi hakkıyla bilen, tam hüküm ve hikmet sahibidir.

11. İnkarcılara giden eşlerinizden size bir şey kalmışsa, bir zaman geçirdikten sonra, (içinizden) eşleri inkarcılara gitmiş erkeklere, giden kadınlarına harcadıklarının mislini onlara verin. Kesinlikle inanmış olduğunuz Allah dan da korunun.

12. Ey Peygamber! Mü`min kadınlar; Allah`a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocuklarını öldürmemek, elleri ve ayakları arasında bir iftira düzüp uydurmamak (gayri meşru olan bir çocuğu kocalarına dayandırmamak), güzel ve yararlı bir iş konusunda isyan etmemek üzere sana biat etmek için geldikleri zaman, onların biatlerini kabul et ve onlar için Allah`tan mağfiret dile! Şüphesiz Allah, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

13. Ey inananlar! Allah`ın gazabına uğrayan bir topluluğu dost edinmeyin! Çünkü bunlar kâfirlerin mezardakilerden ümitlerini kestikleri gibi ahiretten ümitlerini kesmişlerdir.