Süleyman Ateş 

1. Ey peygamber! Niçin, Allâh’ın sana helâl kıldığı şeyi, eşlerinin, hatırı için harâm kılıyorsun? Allâh bağışlayandır, esirgeyendir.

2. Allâh size, yeminlerinizi (keffâretle) çözmeyi meşrû’ kılmıştır. Allâh sizin sâhibinizdir. O bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.

3. Peygamber, eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti. Fakat eşi, o sözü (başkasına) haber verip, Allâh da peygamberi, eşinin bu davranışına muttali kılınca (Peygamber, eşine) o(söylediği)nin bir kısmını bildirmiş (şunları şunları filana söyledin demiş), bir kısmından da vazgeçmişti. (Peygamber) Bunu eşine haber verince eşi "Bunu sana kim söyledi?" dedi (Peygamber) "(Herşeyi) Bilen, haber alan (Allâh) bana söyledi" dedi.

4. Eğer ikiniz, kalblerinizin sapmış olmasından dolayı Allah’a tevbe ederseniz (ne a’lâ). Ve eğer peygambere karşı birbirinize arka olursanız (bilin ki) onun koruyucusu ve yardımcısı Allâh, Cibril ve mü’minlerin iyileridir. Ayrıca melekler de ona arkadır.

5. O sizi boşarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayırlı, kendisini Allah’a teslim eden, inanan, gönülden itâ’at eden, tevbe eden, ibâdet eden seyâhat eden dul ve bâkire eşler verir.

6. Ey inananlar, kendinizi ve âilenizi bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır. Onun başında gâyet katı, şiddetli, Allâh’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve emredildikleri şeyi yapan melekler vardır.

7. (Oraya girenlere derler ki) "Ey nankörlük edenler, bugün özür dilemeyin. Çünkü siz, ancak yaptığınız şeylerle cezâlandırılıyorsunuz.!"

8. Ey inananlar, Allah’a yürekten tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter; Allâh’ın, peygamberi ve onunla beraber inanmış olanları utandırmayacağı günde, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. (O gün) onların nuru, önlerinden ve sağ yanlarından koşar. Derler ki "Rabbimiz, nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Doğrusu, senin herşeye gücün yeter!"

9. Ey Peygamber! kâfirlerle ve iki yüzlülerle uğraş, onlara karşı katı davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir o!

10. Allâh inkâr edenler hakkında Nûh’un karısı ile Lût’un karısını misâl verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki Sâlih kulun (nikâhı) altında idiler, onlara hiyânet ettiler. Kocaları Allah’tan (gelen) hiçbir şeyi onlardan savamadı. (Onlara) "Haydi, girenlerle beraber siz de ateşe girin" denildi.

11. Allâh inananlar hakkında da Fir’avn’ın karısını misâl verdi. O şöyle demişti "Rabbim, bana katında, cennetin içinde bir ev yap, beni Fir’avn’dan ve onun (kötü) işinden kurtar. Ve beni şu zâlimler topluluğundan kurtar!"

12. (Yine Allâh) İmran’ın kızı Meryem’i de (misâl verdi). O ırzını korumuştu, biz de on(un rahmin)e ruhumuzdan üflemiştik. O, Rabbinin kelimelerini ve Kitaplarını doğrulamış ve gönülden itâ’at edenlerden olmuştu.