أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرَىٰ

Ev yezzekkeru fetenfe’ahuzzikra.

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Yahut da öğüt alacaktır da ondan faydalanacaktır.

Abdullah Parlıyan

Yahutta kendisine hakikat hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti.

Adem Uğur

Yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.

Ahmed Hulusi

Yahut hatırlatılanı düşünecek de böylece o zikra (hatırlatma) kendisine fayda verecek!

Ahmet Varol

Yahut öğüt alacak ve öğüt ona yarar sağlayacaktır?

Ali Bulaç

Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.

Ali Fikri Yavuz

Yahud öğüd alacaktı da, o öğüt kendisine fayda verecekti.

Bayraktar Bayraklı

(1-10) Kendisine âmâ geldi diye yüzünü ekşitti ve döndü. Sen nereden bileceksin, belki o arınacaktı? Yahut, öğüt dinleyecek de öğüt kendisine yarayacaktı. Kendisini yeterli görüp tenezzül etmeyene gelince; sen ona yöneliyorsun. Onun arınmamasından sen sorumlu değilsin. Fakat koşarak sana gelen, saygı duyarak gelmişken, sen onunla ilgilenmiyorsun.

Bekir Sadak

Yahut ogut alacakti da bu ogut kendisine fayda verecekti.

Celal Yıldırım

(3-4) Ne bilirsin, belki o temizlenecek veya öğüt alacaktı da o öğüt ona fayda verecekti ?

Cemal Külünkoğlu

(3-4) (Resulüm!) Onun halini sana hangi şey bildirdi? Belki o, (senden öğrenecekleriyle cehalet kirinden) temizlenecekti yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecekti.

Diyanet İşleri

Yahut öğüt alacak da bu öğüt kendisine fayda verecek.

Diyanet Vakfı

(1-4) (Peygamber), âmânın kendisine gelmesinden ötürü yüzünü ekşitti ve çevirdi. (Resûlüm! onun halini) sana kim bildirdi! Belki o temizlenecek, yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.

Edip Yüksel

Yahut da öğüt alacak ve ona mesajın yararı dokunacaktı.

Elmalılı Hamdi Yazır

Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek.

Fizil-al il Kuran

Yahut öğüt alacak da bu öğüt, kendisine fayda verecek.

Gültekin Onan

Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.

Harun Yıldırım

Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt ona fayda verecekti.

Hasan Basri Çantay

Yahud öğüd olacakdı da (senin) bu öğüd (ün) kendisine fâide verecekdi.

Hayrat Neşriyat

Yahutta kendisine hakikat hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti.

İbn-i Kesir

Yahut öğüt alacaktı da bu, kendisine fayda verecekti.

İlyas Yorulmaz

Verdiğin öğüdü düşünecek ve öğüt ona fayda verecekti.

İskender Ali Mihr

Veya öğüt alır, böylece bu öğüt ona fayda verir.

Kadri Çelik

Ya da hatırlayıp kendine gelecek ve böylece bu hatırlama kendisine yarar sağlayacak?

Muhammed Esed

yahut (hakikat) hatırlatılacak ve bu hatırlatma kendisine fayda verecekti.

Mustafa İslamoğlu

veya alacağı öğütün kendisine yarar sağlayacağını?

Ömer Nasuhi Bilmen

Yahut öğüt dinleyecek de kendisine o öğüt fâide verecektir.

Ömer Öngüt

Yahut öğüt alacaktı da, bu öğüt kendisine fayda verecekti.

Sadık Türkmen

Ya da öğüt dinleyecek, bu da ona fayda verecek!..

Seyyid Kutub

Yahut öğüt alacak da bu öğüt, kendisine fayda verecek.

Suat Yıldırım

(3-4) Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı?

Süleyman Ateş

Yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak.

Şaban Piriş

Veya öğüt alacak da öğüt ona fayda verecektir.

Tefhim-ul Kur'an

Ya da öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.

Yaşar Nuri Öztürk

Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak.

Yusuf Ali (İngilizce)

Or that he might receive admonition, and the teaching might profit him?

KELİME KÖKLERİ
أَوْ
ev
yahut
يَذَّكَّرُ
yeƶƶekkeru
öğüt dinleyecektir ذ ك ر
فَتَنْفَعَهُ
fetenfeǎhu
ve kendisine yarayacaktır ن ف ع
الذِّكْرَىٰ
ƶ-ƶikrā
öğüt ذ ك ر