NEML 27:64
بُرْهَانَكُمْ
burhānekum
delilinizi
|
Ya da halkı sürekli yaratmakta olan, sonra onu iade edecek olan ve sizi gökten ve yerden rızıklandıran mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? De ki "Eğer doğru söylüyor iseniz, kesin-kanıt (burhan)ınızı getiriniz."
|
أَمَّنْ يَبْدَأُ الْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُ وَمَنْ يَرْزُقُكُمْ مِنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ ۗ أَإِلَٰهٌ مَعَ اللَّهِ ۚ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Emmey yebdeül halka sümme yüıydühu ve mey yerzükuküm mines semai vel ard e ilahüm meallah kul hatu bürhaneküm in küntüm sadikıyn
|
KASAS 28:32
بُرْهَانَانِ
burhānāni
iki delildir
|
"Elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz çıksın. Ve (her türlü) dehşetten yana kanatlarını kendine doğru çek. İşte bunlar, senin Rabbinden Firavun ve önde gelen adamlarına iki kesin-kanıt (mucize)dır. Gerçekten onlar, fasık bir topluluktur."
|
اسْلُكْ يَدَكَ فِي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاءَ مِنْ غَيْرِ سُوءٍ وَاضْمُمْ إِلَيْكَ جَنَاحَكَ مِنَ الرَّهْبِ ۖ فَذَانِكَ بُرْهَانَانِ مِنْ رَبِّكَ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ ۚ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمًا فَاسِقِينَ
Üslük yedeke fi ceybike tahruc beydae min ğayri su’iv vadmün ileyke cenahake miner rahbi fe zanike bürhanani mir rabbike ila fir’avne ve meleih innehüm kanu kavmen fasikıyn
|
KASAS 28:75
بُرْهَانَكُمْ
burhānekum
delilinizi
|
Her ümmetten bir şahid ayırıp çıkardık da "Kesin-kanıt (burhan)ınızı getirin" dedik. Artık öğrenmiş oldular ki, hak, gerçekten Allah’ındır ve düzüp uydurdukları kendilerinden uzaklaşıp-kaybolmuşlardır.
|
وَنَزَعْنَا مِنْ كُلِّ أُمَّةٍ شَهِيدًا فَقُلْنَا هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ فَعَلِمُوا أَنَّ الْحَقَّ لِلَّهِ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ
Ve neza’na minkülli ümmetin şehıden fe kulna hatu bürhaneküm fe alimu ennel hakka lillahi ve dalle anhüm ma kanu yefterun
|
YUSUF 12:24
بُرْهَانَ
burhāne
doğruyu gösteren delilini
|
Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle Biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o, muhlis kullarımızdandı.
|
وَلَقَدْ هَمَّتْ بِهِ ۖ وَهَمَّ بِهَا لَوْلَا أَنْ رَأَىٰ بُرْهَانَ رَبِّهِ ۚ كَذَٰلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّوءَ وَالْفَحْشَاءَ ۚ إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَصِينَ
Ve le kad hemmet bihı ve hemme biha lev la er raa bürhane rabbih kezalike li nasrife anhüs sue vel fahşa’ innehu min ıbadinel muhlesıyn
|
ENBIYA 21:24
بُرْهَانَكُمْ
burhānekum
delilinizi
|
Yoksa O’ndan başka ilahlar mı edindiler? De ki "Kesin-kanıt (burhan)ınızı getirin. İşte benimle birlikte olanların zikri (kitabı) ve benden öncekilerin de zikri." Hayır, onların çoğu hakkı bilmiyorlar, bundan dolayı yüz çeviriyorlar.
|
أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ آلِهَةً ۖ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ ۖ هَٰذَا ذِكْرُ مَنْ مَعِيَ وَذِكْرُ مَنْ قَبْلِي ۗ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ الْحَقَّ ۖ فَهُمْ مُعْرِضُونَ
Emittehazu min dunihı aliheh kul hatu bürhanekümv haza zikru mem meıye ve zikru men kablı bel ekseruhüm la ya’lemunel hakka fehüm mu’ridun
|
MÜ'MINUN 23:117
بُرْهَانَ
burhāne
hiçbir delil
|
Kim Allah ile beraber ona ilişkin geçerli kesin bir kanıt (burhan)ı olmaksızın başka bir İlah’a taparsa, artık onun hesabı Rabbinin Katındadır. Şüphesiz inkar edenler kurtuluşa eremezler.
|
وَمَنْ يَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ لَا بُرْهَانَ لَهُ بِهِ فَإِنَّمَا حِسَابُهُ عِنْدَ رَبِّهِ ۚ إِنَّهُ لَا يُفْلِحُ الْكَافِرُونَ
Ve mey yed’u meallahi ilahen ahara la bürhane lehu bihı fe innema hısabühu ınde rabbih innehu la yüflihul kafirun
|
BAKARA 2:111
بُرْهَانَكُمْ
burhānekum
delilinizi
|
Dediler ki "Yahudi veya Hıristiyan olmayan hiç kimse kesin olarak cennete giremez." Bu, onların kendi kuruntularıdır. De ki "Eğer doğru sözlüyseniz, kesin-kanıtınızı (burhan) getirin."
|
وَقَالُوا لَنْ يَدْخُلَ الْجَنَّةَ إِلَّا مَنْ كَانَ هُودًا أَوْ نَصَارَىٰ ۗ تِلْكَ أَمَانِيُّهُمْ ۗ قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Ve kalu ley yedhulel cennete illa men kane huden ev nesar tilke emaniyyühüm kul hatu bürhaneküm in küntüm sadikıyn
|
NISA 4:174
بُرْهَانٌ
burhānun
bir delil
|
Ey insanlar Rabbinizden size ’kesin bir kanıt (burhan)’ geldi ve size apaçık bir nur (Kur’an) indirdik.
|
يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكُمْ نُورًا مُبِينًا
Ya eyyühen nasü kad caeküm bürhanüm mir rabbiküm ve enzelna ileyküm nuram mübına
|