لَقَدْ أَضَلَّنِي عَنِ الذِّكْرِ بَعْدَ إِذْ جَاءَنِي ۗ وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِلْإِنْسَانِ خَذُولًا
Le kad edallenı aniz zikri ba’de iz caenı ve kaneş şeytanü lil insani hazula
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Andolsun beni Kur’ân’dan saptıran, hem de bana tebliğ edildikten sonra saptıran odur; ve Şeytan, insanı yardımcısız, hor hakir bir halde bırakıverir. |
Abdullah Parlıyan |
Gerçekte bana uyarıcı, hatırlatıcı mesaj geldikten sonra, beni Allah’ı hatırlamaktan o uzaklaştırdı. Zaten şeytan, işte böyle yalnız ve çaresiz bırakır insanı." |
Adem Uğur |
Çünkü zikir (Kur’an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder. |
Ahmed Hulusi |
"Andolsun ki, gelen Zikir’den (hakikatimi hatırlatan hakikat bilgisinden) saptırdı... Şeytan (vehim - bilincin kendini beden kabulü) insan için hazuldur (güçsüz, ortada bırakan)." |
Ahmet Varol |
Andolsun o beni, bana geldikten sonra zikirden (Kur’an’dan) saptırdı. Şeytan da insanı yalnız ve yardımsız bırakır.’ |
Ali Bulaç |
"Çünkü o, gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kur’an’dan) saptırmış oldu. Şeytan da insanı ’yapayalnız ve yardımsız" bırakandır." |
Ali Fikri Yavuz |
Vallahi, o sapıttı beni zikirden, (Allah’ı anmaktan ve Kur’ân ahkâmına bağlanmaktan), bana Kur’ân gelmişken... Şeytan, insanı helâke düşürendir." |
Bayraktar Bayraklı |
“Çünkü Kur`ân bana gelmişken, gerçekten o, beni Kur`ân`dan uzaklaştırdı. Şeytan, insanı yüzüstü bırakıp rezil rüsvâ eder.” |
Bekir Sadak |
(27-29) O gun, zalim kimse ellerini isirip «Keski Peygamberle beraber bir yol tutsaydim, vay basima gelene; keski falancayi dost edinmeseydim. And olsun ki beni, bana gelen Kuran’dan o saptirdi. seytan insani yalniz ve yardimcisiz birakiyor» der. |
Celal Yıldırım |
And olsun ki bana Kur’ân geldikten sonra o dost (dediğim kimse) beni saptırdı. Şeytan ise insanı aşağılık halde yapayalnız bırakandır. |
Cemal Külünkoğlu |
(27-29) O gün; zalim kimse parmaklarını ısırarak “Ne olurdu ben de peygamberle beraber bir yol tutsaydım da keşke falanı dost edinmeseydim! Yazıklar olsun bana! Andolsun ki, Kur`an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan, insanı (ayarttıktan sonra) yalnız ve yardımcısız bırakır” diyecek. |
Diyanet İşleri |
"Andolsun, Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı. Zaten şeytan insanı yardımcısız bırakıverir." |
Diyanet Vakfı |
Çünkü zikir (Kur’an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder. |
Edip Yüksel |
"Beni, bana ulaşan mesajdan saptırdı. Gerçekten, sapkın insanı yarı yolda bırakır." |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Çünkü zikir (Kur’ân) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı.» Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yapayalnız ve yardımcısız bırakmaktadır. |
Fizil-al il Kuran |
Bana Kur’anın mesajı geldikten sonra o beni Allah’ı anmaktan alıkoydu. Zaten şeytan, insanı ayarttıktan sonra yüzüstü bırakır. |
Gültekin Onan |
"Çünkü o, gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kuran’dan) saptırmış oldu. Şeytan da insanı ’yapayalnız ve yardımsız’ bırakandır." |
Harun Yıldırım |
Çünkü zikir (Kur’an) bana gelmişken o, hakikaten beni ondan saptırdı. Şeytan insanı (uçuruma sürükleyip sonra) yüzüstü bırakıp rezil rüsvay eder. |
Hasan Basri Çantay |
«Andolsun ki beni zikirden, hem o (bir devlet gibi) bana (Allah tarafından) geldikden sonra, o sapdırdı. Şeytan insanı (başına bir belâ gelince) yapayalınız ve yardımsız bırakandır». |
Hayrat Neşriyat |
`Yemîn olsun ki, (o) bana geldikten sonra beni Zikir`den (Kur`ân`dan), saptırdı.` Şeytan ise, insanı (işte o gün, böyle) yardımsız bırakır. |
İbn-i Kesir |
Andolsun ki; bana gelen zikirden beni, o saptırdı. Şeytan; insanı yapayalnız ve yardımsız bırakandır. |
İlyas Yorulmaz |
"Bana geldikten sonra, Kur’an dan (zikirden) beni o saptırdı. Şeytan insanı doğru yoldan uzaklaştırıp, yalnız bırakıyor" diyecekler. |
İskender Ali Mihr |
Andolsun ki; bana zikir (Kur’ân’daki ilim) geldikten sonra beni zikirden saptırdı ve şeytan, insana yardımı engelleyendir. |
Kadri Çelik |
"Çünkü o, gerçekten bana gelmiş bulunduktan sonra beni zikirden (Kur’an’dan) saptırmış oldu. Şeytan da insanı yapayalnız ve yardımsız bırakandır." |
Muhammed Esed |
Gerçekte, bana uyarıcı, hatırlatıcı mesaj geldikten sonra, beni (Allah’ı) hatırlamaktan o uzaklaştırdı!" Zaten, Şeytan (işte böyle) yalnız ve çaresiz bırakır insanı. |
Mustafa İslamoğlu |
Doğrusu, bana vahiy ulaştıktan sonra beni ondan uzaklaştırdı." Evet, zaten (kişiyi vahiyden) uzaklaştıran her tür şer güç insanı işte böyle yüzüstü bırakır. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
«Andolsun ki, beni zikirden sapıttırdı, (o zikir) bana geldikten sonra ve şeytan insan için yardımcı olmayıp (onu) zelilâne bir halde terkeder olmuştur.» |
Ömer Öngüt |
"Andolsun ki beni zikirden, bana Kur’an gelmişken o saptırdı. Şeytan insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakıyor. " |
Sadık Türkmen |
O bana gelen öğütten beni saptırdı. Zaten şeytan insanı rezil edicidir." |
Seyyid Kutub |
Bana Kur’anın mesajı geldikten sonra o beni Allah’ı anmaktan alıkoydu. Zaten şeytan, insanı ayarttıktan sonra yüzüstü bırakır. |
Suat Yıldırım |
(27-29) O gün zalim, parmaklarını ısırır "Eyvah! der, keşke o Peygamberle birlikte yol tutsaydım. Eyvah! Keşke falanı dost edinmeseydim! Vallahi bana gelen öğütten (Kur’ân’dan) beni o uzaklaştırdı. Zaten şeytan, insanı (işte böyle uçuruma sürükleyip sonra da) yüzüstü, yalnız bırakır." |
Süleyman Ateş |
O beni, bana gelen Zikirden saptırdı. Zaten şeytân, insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakır." |
Şaban Piriş |
Andolsun ki bana gelen zikir’den beni o saptırdı. Şeytan, insanı yapayalnız bırakıp, rezil ediyor. |
Tefhim-ul Kur'an |
«Çünkü o, gerçekten bana gelmiş bulunduktan sonra beni zikirden (Kur’an’dan) saptırmış oldu. Şeytan da insanı ’yapayalnız ve yardımsız’ bırakandır.» |
Yaşar Nuri Öztürk |
"Zikir/Kur’an bana geldikten sonra, o saptırdı beni ondan. Şeytan, insan için bir rezil edicidir." |
Yusuf Ali (İngilizce) |
"He did lead me astray from the Message (of Allah) after it had come to me! Ah! the Evil One is but a traitor to man!" |
لَقَدْ leḳad |
gerçekten | |
أَضَلَّنِي eDellenī |
o beni saptırdı | ض ل ل |
عَنِ ǎni |
-den | |
الذِّكْرِ ƶ-ƶikri |
Zikir- | ذ ك ر |
بَعْدَ beǎ’de |
sonra | ب ع د |
إِذْ iƶ |
||
جَاءَنِي cā'enī |
bana gelen | ج ي ا |
وَكَانَ ve kāne |
zaten | ك و ن |
الشَّيْطَانُ ş-şeyTānu |
şeytan | ش ط ن |
لِلْإِنْسَانِ lilinsāni |
insan için | ا ن س |
خَذُولًا ḣaƶūlen |
yüzüstü bırakandır | خ ذ ل |