ا ن س kökü Kur'an'da 97 defa geçmektedir.

AYETLER

ÂLAK
96:2

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insanı

O, insanı bir alak’tan yarattı.

ÂLAK
96:5

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insana

İnsana bilmediğini öğretti.

ÂLAK
96:6

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insan

Hayır; gerçekten insan, azar.

FECR
89:15

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Fakat insan; ne zaman Rabbi kendisini bir denemeden geçirse, ona bir keremde bulunsa, nimetler verse "Rabbim bana ikram etti" der.

FECR
89:23

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

O gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda?

ASR
103:2

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insan

Gerçekten insan, ziyandadır.

ADIYAT
100:6

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insan

Gerçekten insan, Rabbine karşı nankördür.

NECM
53:24

لِلْإِنْسَانِ

lilinsāni

insan için midir?

Yoksa insana ’her arzu edip dilekte bulunduğu’ şey mi var?

NECM
53:39

لِلْإِنْسَانِ

lilinsāni

insana

Şüphesiz insana kendi emeğinden başkası yoktur.

ABESE
80:17

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Kahrolası insan, ne kadar nankördür.

ABESE
80:24

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Bir de insan, yediğine bir bakıversin;

TIN
95:4

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insanı

Doğrusu, Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.

KIYAMET
75:3

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

İnsan, onun kemiklerini Bizim kesin olarak biraraya getirmeyeceğimizi mi sanıyor?

KIYAMET
75:5

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Ancak insan, önündeki (sonsuz geleceği)ni de ’fücurla sürdürmek ister.’

KIYAMET
75:10

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

İnsan o gün "Kaçış nereye?" der.

KIYAMET
75:13

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insanın

İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir.

KIYAMET
75:14

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir.

KIYAMET
75:36

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

İnsan, ’kendi başına ve sorumsuz’ bırakılacağını mı sanıyor?

KAF
50:16

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insanı

Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız.

BELED
90:4

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insanı

Andolsun, Biz insanı bir zorluk içinde yarattık.

TARIK
86:5

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

İnsan bir baksın, hangi şeyden yaratıldı?

A'RAF
7:38

وَالْإِنْسِ

vel’insi

ve insan

(Allah) diyecek "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat artırılmış bir azap ver diyecekler. (Allah da) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek.

A'RAF
7:82

أُنَاسٌ

unāsun

insanlarmış

Kavminin cevabı "Yurdunuzdan sürüp çıkarın bunları, çünkü bunlar çokça temizlenen insanlarmış!" demekten başka olmadı.

A'RAF
7:160

أُنَاسٍ

unāsin

kabile

Biz onları (İsrailoğulları’nı) ayrı ayrı oymaklar olarak on iki topluluk (ümmet) olarak ayırdık. Kavmi kendisinden su istediğinde Musa’ya "Asan’la taşa vur" diye vahyettik. Ondan on iki pınar sızıp-fışkırdı; böylece her bir insan- topluluğu su içeceği yeri öğrenmiş oldu. Üzerlerine bulutla gölge çektik ve onlara kudret helvası ile bıldırcın indirdik. (Sonra da şöyle dedik) "Size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin." Onlar Bize zulmetmedi, ancak kendi nefislerine zulmediyorlardı.

A'RAF
7:179

وَالْإِنْسِ

vel’insi

ve insan

Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.

CIN
72:5

الْإِنْسُ

l-insu

insanların

"Oysa biz, insanların ve cinlerin Allah’a karşı asla yalan söylemeyeceklerini sanmıştık."

CIN
72:6

الْإِنْسِ

l-insi

insanlar-

"Bir de şu gerçek var İnsanlardan bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırlardı. Öyle ki, onların azgınlıklarını arttırırlardı."

YASIN
36:77

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

İnsan, Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir.

FURKAN
25:29

لِلْإِنْسَانِ

lilinsāni

insan için

"Çünkü o, gerçekten bana geldikten sonra beni zikirden (Kur’an’dan) saptırmış oldu. Şeytan da insanı ’yapayalnız ve yardımsız" bırakandır."

FURKAN
25:49

وَأَنَاسِيَّ

ve enāsiyye

ve insanlardan

Onunla ölü bir beldeyi (toprağı) canlandırmak ve yarattığımız hayvanlardan ve insanlardan birçoğunu onunla sulamak için.

MERYEM
19:26

إِنْسِيًّا

insiyyen

hiçbir insanla

Artık, ye, iç, gözün aydın olsun. Eğer herhangi bir beşer görecek olursan, de ki "Ben Rahman (olan Allah)’ a oruç adadım, bugün hiç kimseyle konuşmayacağım."

MERYEM
19:66

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

İnsan demektedir ki "Ben öldükten sonra mı, gerçekten diri olarak çıkarılacağım?"

MERYEM
19:67

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

İnsan önceden, hiçbir şey değilken, gerçekten Bizim onu yaratmış bulunduğumuzu (hiç) düşünmüyor mu?

TA-HA
20:10

انَسْتُ

ānestu

gördüm

Hani bir ateş görmüştü de, ailesine şöyle demişti "Durun, bir ateş gördüm; umulur ki size ondan bir kor getiririm veya ateşin yanında bir yol-gösterici bulurum."

NEML
27:7

انَسْتُ

ānestu

gördüm

Hani Musa ailesine "Şüphesiz ben bir ateş gördüm" demişti. "Size ondan ya bir haber veya ısınmanız için bir kor ateş getireceğim."

NEML
27:17

وَالْإِنْسِ

vel’insi

ve insanlar(dan)

Süleyman’a cinlerden, insanlardan ve kuşlardan orduları toplandı ve bunlar bölükler halinde dağıtıldı.

NEML
27:56

أُنَاسٌ

unāsun

kimselermiş

Kavminin cevabı "Lut ailesini şehrinizden sürüp çıkarın. Temiz kalmak isteyen insanlarmış" demekten başka olmadı.

KASAS
28:29

انَسَ

ānese

gördü

Böylelikle Musa, süreyi tamamlayıp ailesiyle birlikte yola koyulunca, Tur tarafında bir ateş gördü. Ailesine "Siz durun, gerçekten bir ateş gördüm; umarım ondan ya bir haber, ya da ısınmanız için bir kor parçası getiririm" dedi.

KASAS
28:29

انَسْتُ

ānestu

gördüm

Böylelikle Musa, süreyi tamamlayıp ailesiyle birlikte yola koyulunca, Tur tarafında bir ateş gördü. Ailesine "Siz durun, gerçekten bir ateş gördüm; umarım ondan ya bir haber, ya da ısınmanız için bir kor parçası getiririm" dedi.

İSRA
17:11

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir.

İSRA
17:11

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir.

İSRA
17:13

إِنْسَانٍ

insānin

insanın

Biz, her insanın kuşunu (işlediklerini, yaptıklarını) kendi boynuna doladık, kıyamet gününde onun için açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız.

İSRA
17:53

لِلْإِنْسَانِ

lilinsāni

insanın

Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.

İSRA
17:67

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Size denizde bir sıkıntı (tehlike) dokunduğu zaman, O’nun dışında taptıklarınız kaybolur-gider; fakat karaya (çıkarıp) sizi kurtarınca (yine) sırt çevirirsiniz. İnsan pek nankördür.

İSRA
17:71

أُنَاسٍ

unāsin

milleti

Her insan-grubunu imamlarıyla çağıracağımız gün, artık kimin kitabı sağ eline verilirse, onlar kitaplarını okuyacaklar ve onlar, bir ’hurma çekirdeğindeki iplikçik kadar’ bile haksızlığa uğratılmazlar.

İSRA
17:83

الْإِنْسَانِ

l-insāni

insana

İnsana bir nimet verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa kapılır.

İSRA
17:88

الْإِنْسُ

l-insu

insan(lar)

De ki "Eğer bütün ins ve cin (toplulukları), bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, -onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bile- onun bir benzerini getiremezler."

İSRA
17:100

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

De ki "Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine malik olsaydınız, bu durumda harcama endişesiyle gerçekten (cimrilik edip elinizde) tutardınız. İnsan pek cimridir.

YUNUS
10:12

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insana

İnsana bir zarar dokunduğunda, yan yatarken, otururken ya da ayaktayken Bize dua eder; zararını üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan zarara Bizi hiç çağırmamış gibi döner-gider. İşte, ölçüyü taşıranlara yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.

HUD
11:9

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insana

Andolsun, Biz insana tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden çekip-alsak, kuşkusuz o, (artık) umudunu kesmiş bir nankördür.

YUSUF
12:5

لِلْإِنْسَانِ

lilinsāni

insan için

(Babası) Demişti ki "Oğlum, rüyanı kardeşlerine anlatma, yoksa sana bir tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insan için apaçık bir düşmandır."

HICR
15:26

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insanı

Andolsun, insanı kuru bir çamurdan, şekillenmiş bir balçıktan yarattık.

EN'ÂM
6:112

الْإِنْسِ

l-insi

insan

Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak.

EN'ÂM
6:128

الْإِنْسِ

l-insi

insanlarla

Onların tümünü toplayacağı gün "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tespit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek ki "Allah’ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir.

EN'ÂM
6:128

الْإِنْسِ

l-insi

insanlar-

Onların tümünü toplayacağı gün "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tespit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek ki "Allah’ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir.

EN'ÂM
6:130

وَالْإِنْسِ

vel’insi

ve insan

Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp-okuyan ve bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp-korkutan elçiler gelmedi mi? Onlar "Nefislerimize karşı şehadet ederiz" derler. Dünya hayatı onları aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet ettiler.

LOKMAN
31:14

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insana

Biz insana anne ve babasını (onlara iyilikle davranmayı) tavsiye ettik. Annesi onu, zorluk üstüne zorlukla (karnında) taşımıştır. Onun (sütten) ayrılması, iki yıl içindedir. "Hem Bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır."

ZÜMER
39:8

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insana

İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona Kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O’na dua ettiğini unutur ve O’nun yolundan saptırmak amacıyla Allah’a eşler koşmaya başlar. De ki "İnkarınla biraz (dünya zevklerinden) yararlan; çünkü sen, ateşin halkındansın."

ZÜMER
39:49

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insana

İnsana bir zarar dokunduğu zaman, Bize dua eder; sonra tarafımızdan ona bir nimet ihsan ettiğimizde, der ki "Bu, bana ancak bir bilgi(m) dolayısıyla verildi." Hayır; bu bir fitne (kendisini bir deneme)dir. Ancak çoğu bilmiyorlar.

FUSSILET
41:25

وَالْإِنْسِ

vel’insi

ve insan(lardan)

Biz onlara birtakım yakın-kimseleri ’kabuk gibi üzerlerine kaplattık,’ onlar da, önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine süslü gösterdiler. Cinlerden ve insanlardan kendilerinden önce gelip-geçmiş ümmetlerde (yürürlükte tutulan azap) sözü onların üzerine hak oldu. Çünkü onlar, hüsrana uğrayan kimselerdi.

FUSSILET
41:29

وَالْإِنْسِ

vel’insi

ve insanları

İnkar edenler dediler ki "Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptırmış olanları bize göster, ayaklarımızın altına alalım, en aşağılarda bulunanlardan olsunlar."

FUSSILET
41:49

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, artık o, ye’se düşen bir umutsuzdur.

FUSSILET
41:51

الْإِنْسَانِ

l-insāni

insana

İnsana nimet verdiğimiz zaman, yüz çevirir ve yan çizer; ona bir şer dokunduğu zaman ise, artık o, geniş (kapsamlı ve derinlemesine) bir dua sahibidir.

ŞURA
42:48

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insana

Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık Biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir.

ŞURA
42:48

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insan

Şayet onlar, sırt çevirecek olurlarsa, artık Biz seni onların üzerine bir gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen, yalnızca tebliğdir. Gerçek şu ki, Biz insana tarafımızdan bir rahmet taddırdığımız zaman, ona sevinir. Eğer onlara kendi ellerinin takdim ettikleri dolayısıyla bir kötülük isabet ederse, bu durumda insan bir nankör kesiliverir.

ZUHRUF
43:15

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insan

(Buna rağmen) Kendi kullarından O’na bir parça kılıp-yakıştırdılar. Doğrusu insan, açıkça bir nankördür.

AHKAF
46:15

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insana

Biz insana, ’anne ve babasına’ iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Onun (hamilelikte) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip kırk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki "Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve Senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda salahı ver. Gerçekten ben tevbe edip Sana yöneldim ve gerçekten ben Müslümanlardanım."

AHKAF
46:18

وَالْإِنْسِ

vel’insi

ve insan(lardan)

İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiş ümmetler içinde (azap) sözü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten onlar, ziyana uğrayanlardır.

ZARIYAT
51:56

وَالْإِنْسَ

vel’inse

ve insanları

Ben, cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet etsinler diye yarattım.

KEHF
18:54

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Andolsun, bu Kur’an’da insanlar için Biz her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, herşeyden çok tartışmacıdır.

NAHL
16:4

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insanı

İnsanı bir damla sudan yarattı, buna rağmen o, apaçık bir düşmandır.

İBRAHIM
14:34

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insan

Size her istediğiniz şeyi verdi. Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışırsanız, onu sayıp-bitirmeye güç yetiremezsiniz. Gerçek şu ki, insan pek zalimdir, pek nankördür.

ENBIYA
21:37

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

İnsan aceleden (aceleci olarak) yaratıldı. Size ayetlerimi yakında göstereceğim. Şimdi hemen acele etmeyin.

MÜ'MINUN
23:12

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insanı

Andolsun, Biz insanı, süzme bir çamurdan yarattık.

SECDE
32:7

الْإِنْسَانِ

l-insāni

insanı

Ki O, yarattığı herşeyi en güzel yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan başlayandır.

ME'ARIC
70:19

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insan

Gerçekten, insan, ’bencil ve haris’ olarak yaratıldı.

NAZI'AT
79:35

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp-anlar.

İNFITAR
82:6

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Ey insan, ’üstün kerem sahibi’ olan Rabbine karşı seni aldatıp-yanıltan nedir?

İNŞIKAK
84:6

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda O’na varacaksın.

ANKEBUT
29:8

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insana

Biz insana, anne ve babasına (karşı) güzelliği (ilke edinmesini) tavsiye ettik. Eğer onlar, hakkında bilgin olmayan şeyle Bana ortak koşman için sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, onlara itaat etme. Dönüşünüz Banadır. Artık yaptıklarınızı size haber vereceğim.

HAC
22:66

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insan

Sizi diri tutan, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O’dur. Gerçekten insan pek nankördür.

RAHMAN
55:3

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insanı

İnsanı yarattı.

RAHMAN
55:14

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insanı

İnsanı, ateşte pişmiş gibi kuru bir çamurdan yarattı.

RAHMAN
55:33

وَالْإِنْسِ

vel’insi

ve insanlar

Ey cin ve ins toplulukları, eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp-geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşın; ancak ’üstün bir güç (sultan)’ olmaksızın aşamazsınız.

RAHMAN
55:39

إِنْسٌ

insun

insana

İşte o gün, ne insana, ne cinne günahından sorulmaz.

RAHMAN
55:56

إِنْسٌ

insun

insan

Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

RAHMAN
55:74

إِنْسٌ

insun

insan

Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.

İNSAN
76:1

الْإِنْسَانِ

l-insāni

insanın

Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip-geçti.

İNSAN
76:2

الْإِنْسَانَ

l-insāne

insanı

Şüphesiz Biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.

ZILZAL
99:3

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Ve insan "Buna ne oluyor?" dediği zaman;

BAKARA
2:60

أُنَاسٍ

unāsin

insanlar

(Yine) Hatırlayın; Musa kavmi için su aramıştı, o zaman Biz ona "Asanı taşa vur" demiştik de ondan on iki pınar fışkırmıştı, böylece herkes içeceği yeri bilmişti. Allah’ın verdiği rızıktan yiyin, için ve yeryüzünde bozgunculuk (fesad) yaparak karışıklık çıkarmayın.

HAŞR
59:16

لِلْإِنْسَانِ

lilinsāni

insana

Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "İnkar et" dedi, inkar edince de "Gerçek şu ki, ben senden uzağım. Doğrusu ben, alemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım" dedi.

AHZAB
33:53

مُسْتَأْنِسِينَ

muste’nisīne

dalmayın

Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak (kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah’ın Resûlü’ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah Katında çok büyük (bir günah)tır.

AHZAB
33:72

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Gerçek şu ki, Biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi. Çünkü o, çok zalim, çok cahildir.

NISA
4:6

انَسْتُمْ

ānestum

görürseniz

Yetimleri, nikaha erişecekleri çağa kadar deneyin; şayet kendilerinde bir (rüşd) olgunlaşma gördünüz mü, hemen onlara mallarını verin. Büyüyecekler diye israf ile çarçabuk yemeyin. Zengin olan iffetli olmaya çalışsın, yoksul olan da artık maruf (ihtiyaca ve örfe uygun) bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, onlara karşı şahid bulundurun. Hesap görücü olarak Allah yeter.

NISA
4:28

الْإِنْسَانُ

l-insānu

insan

Allah (ağır yükleri) sizden hafifletmek ister (Çünkü) insan zayıf olarak yaratılmıştır.

NUR
24:27

تَسْتَأْنِسُوا

teste’nisū

izin almadan

Ey iman edenler, evlerinizden başka evlere, yakınlık kurup (izin almadan) ve (ev halkına) selam vermeden girmeyin. Bu sizin için daha hayırlıdır; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz.