← ABESE 80:41 →

Üstlerine bir karalıktır çöker.

Onu da bir karanlık kaplayacaktır.

Hüzünden kapkara kesilmiştir.

Onu da karalık bürür!

Onları karanlık bürümüştür.

Bir karartı sarıp-kaplamıştır.

Onları karanlık ve karalık kaplayacaktır.

(40-42) Yine o gün, birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, haktan sapanlardır.

(40-41) O gun birtakim yuzler de tozlanmis ve onlari karanlik burumustur.

(40-41) Yüzler de var ki o gün üzerleri tozludur; o tozu da bir karanlık sarar.

(40-41) O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler. Onları karanlık ve karalık kaplayacaktır.

Onları bir siyahlık bürür.

(40-42) Yine o gün birtakım yüzleri de keder bürümüş, hüzünden kapkara kesilmiştir. İşte bunlar kâfirlerdir, günahkârlardır.

Karanlık bürümüştür.

Onları karanlık bürümüş,

Karanlıklar bürümüştür onları.

Bir karartı sarıp kaplamıştır.

Bir karartı kaplamıştır.

Onu (da) bir karanlık ve siyahlık kaplayacakdır.

(40-41) Yine o gün birtakım yüzler (de) vardır ki, üzerleri tozludur, onları bir karanlık(nursuzluk) kaplar!

Bir karanlık bürümüştür.

Sim siyah kesilmiş.

Onu bir karanlık kaplar.

Karanlıklar bürümüştür onları.

her yanı kuşatan bir karanlıkla

karardıkça kararacak...

Onları bir karanlık kaplar.

Karanlıklar örtmüştür.

Onları bir karartı sarıp kaplamış!

Karanlıklar bürümüştür onları.

Üstünü karanlık kaplamıştır.

Onları karanlık bürümüş (öylesine üzgün, öylesine dertli).

Karartı bürümüş.

Onu da bir karartı sarıp kaplamıştır.

Tozu toprağı da bir is bürümüştür.

Blackness will cover them