مَتَاعٌ فِي الدُّنْيَا ثُمَّ إِلَيْنَا مَرْجِعُهُمْ ثُمَّ نُذِيقُهُمُ الْعَذَابَ الشَّدِيدَ بِمَا كَانُوا يَكْفُرُونَ
Metaun fid dünya sümme ileyna merciuhum sümme nüzıkuhümül azabeş şedıde bima kanu yekfürun
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Dünyâda değersiz menfaatler elde ettikten sonra dönüp tapımıza gelirler, sonra da kâfir oldukları, inkâr ettikleri şeyler yüzünden biz, onlara şiddetli bir azap tattırırız. |
Abdullah Parlıyan |
Onlar için belki dünyada biraz faydalanma vardır fakat dönüşleri bizedir. Bizden gelen gerçekleri örtbas etmelerinden dolayı onlara çok şiddetli bir azabı tattıracağız. |
Adem Uğur |
Dünyada bir miktar geçim (sağlarlar), sonra dönüşleri bizedir; sonra da inkâr etmekte oldukları şeylerden ötürü onlara şiddetli azabı tattırırız. |
Ahmed Hulusi |
Dünyadan geçici bir yararlanma; sonra dönüşleri bizedir! Sonra hakikati inkâr etmeleri nedeniyle şiddetli azabı onlara yaşatacağız. |
Ahmet Varol |
Dünyada bir geçim sürerler; sonra dönüşleri bizedir. Sonra inkâr etmelerinden dolayı onlara şiddetli azabı tattırırız. |
Ali Bulaç |
(Onlar için) Dünyada geçici bir meta (vardır). Sonra dönüşleri Bizedir; sonra da inkara sapışları dolayısıyla onlara şiddetli azabı taddıracağız. |
Ali Fikri Yavuz |
Allah’a iftira edenlerin dünyadaki zevkleri pek az... Nihayet dönüşleri bizedir. Sonra, küfür üzere bulunduklarından, kendilerine çok şiddetli bir azab taddıracağız. |
Bayraktar Bayraklı |
“Dünyada biraz nimetlenme vardır; ardından dönüşleri bizedir. Sonra da, inkâr ettiklerinden dolayı şiddetli azabı onlara tattıracağız.” |
Bekir Sadak |
Onlar icin dunyada bir muddet gecinme vardir, sonra donusleri Bizedir. Inkarlarina karsilik onlara cetin azap taddiracagiz. |
Celal Yıldırım |
Dünya pek az bir zevkli geçimdir ; sonra da dönüşleri ancak bizedir. Sonra da küfretmekte olduklarına karşılık onlara pek şiddetli azabı tattıracağız. |
Cemal Külünkoğlu |
Onlar için dünyada (geçici) bir yararlanma vardır. Sonra dönüşleri bize olacaktır. Daha sonra da inkâr ettiklerinden dolayı o çetin azabı onlara tattıracağız |
Diyanet İşleri |
Onlar için dünyada (geçici) bir yararlanma vardır. Sonra dönüşleri bizedir. Sonra da, inkâr etmekte olduklarına karşılık onlara şiddetli azabı tattıracağız. |
Diyanet Vakfı |
Dünyada bir miktar geçim (sağlarlar), sonra dönüşleri bizedir; sonra da inkâr etmekte oldukları şeylerden ötürü onlara şiddetli azabı tattırırız. |
Edip Yüksel |
Dünyada paylarını alırlar, sonra dönüşleri bizedir. Sonra da inkârlarından ötürü onlara şiddetli azabı tattırırız. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Dünyadaki zevkler çabuk biter. Sonra dönüşleri bize olacaktır. Daha sonra da inkâr ettiklerinden dolayı o çetin azabı biz onlara tattıracağız. |
Fizil-al il Kuran |
Dünyada geçici bir yarar sağlarlar, arkasından dönüşleri bizedir, sonra gerçekleri inkâr etmelerinin karşılığı olarak onlara ağır bir azap tattırırız. |
Gültekin Onan |
(Onlar için) Dünyada geçici bir meta (vardır). Sonra dönüşleri bizedir; sonra da küfretmeleri dolayısıyla onlara şiddetli azabı tattıracağız. |
Harun Yıldırım |
Dünyada bir süre faydalanmadan sonra dönüşleri ancak bize olacaktır. Sonra da küfürinkâr etmeleri sebebiyle onlara en şiddetli azabı tattıracağız. |
Hasan Basri Çantay |
(Onların bu yalanları kendilerine belki) dünyâda (cüz’î) bir fâide (sağlayabilir). En son dönüşleri ise ancak bizedir. (Bundan) sonra da küfr (-ü inkâr) da ısraar etmekde olduklarına mukaabil onlara çetin azabı (mızı) tatdıracağız. |
Hayrat Neşriyat |
Dünyada (az) bir faydalanmanın ardından, dönüşleri bizedir; sonra da, inkâr etmekte olduklarından dolayı onlara (pek) şiddetli azâbı tattırırız. |
İbn-i Kesir |
Dünyada biraz faydalanma vardır. Sonra dönüşleri Bizedir. Sonra Biz de küfreder olmalarından dolayı onlara şiddetli azabı tattıracağız. |
İlyas Yorulmaz |
Dünya hayatı yalnızca vasıtadır. Sonra onların dönüşü bizedir ve Allah adına yalan söyleyenlere gerçekleri inkâr etmelerinden dolayı, çok şiddetli azabı tattıracağız. |
İskender Ali Mihr |
Dünyada bir meta (geçinme) vardır. Sonra onların dönüşleri Bizedir. Sonra da inkâr etmiş olmalarından (kâfir olmalarından) dolayı onlara şiddetli azap tattıracağız. |
Kadri Çelik |
Onlar için dünyada az bir müddet faydalanma vardır, sonra dönüşleri bizedir. İnkâr ettikleri şeye karşılık onlara çetin bir azap tattıracağız. |
Muhammed Esed |
(Kısa süren) bir tutunmadır bu dünyadaki; ve sonra onların dönüşü er geç Bize olacak Ve Biz de, hakkı inat ve ısrarla inkar etmelerinin karşılığı olarak onlara o çok yoğun, çok şiddetli acıyı tattıracağız. |
Mustafa İslamoğlu |
Yalnızca dünya ile sınırlı geçici bir haz. Sonunda onların dönüşü Bize olacak en nihayet ısrarlı inkarlarından dolayı onlara şiddetli azabı tattıracağız. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
(Onlar için) Dünyada cüz’i bir varlık, sonra dönüşleri Bizedir. Sonra onlara küfreder olduklarından dolayı şiddetli azabı tattıracağızdır. |
Ömer Öngüt |
Onlar dünyada biraz geçinir, sonra bize dönerler. Sonra da inkârlarından dolayı onlara şiddetli azap tattırırız. |
Sadık Türkmen |
Dünyada biraz geçim var sonra dönüşleri Bize’dir. Sonra onlara çetin azabı tattırırız inkâr ettiklerinden dolayı! |
Seyyid Kutub |
Dünyada geçici bir yarar sağlarlar, arkasından dönüşleri bizedir, sonra gerçekleri inkâr etmelerinin karşılığı olarak onlara ağır bir azap tattırırız. |
Suat Yıldırım |
Olsa olsa dünyada az bir zevk alır, ama sonunda Bizim huzurumuza dönerler. Sonra Biz de inkâr ve nankörlüklerinden ötürü o çok şiddetli azabı onlara tattırırız. |
Süleyman Ateş |
Dünyâda biraz geçinir, sonra bize dönerler. Sonra da biz, inkârlarından dolayı onlara şiddetli azâbı taddırırız. |
Şaban Piriş |
Dünyada biraz geçimlik; sonra dönüşleri yine bize olacaktır. Biz de onlara inkar etmiş olmaları sebebiyle şiddetli azabı tattıracağız. |
Tefhim-ul Kur'an |
(Onlar için) Dünyada geçici bir meta (vardır). Sonra dönüşleri bizedir; sonra da küfre sapışları dolayısıyla onlara şiddetli azabı taddıracağız. |
Yaşar Nuri Öztürk |
Dünyada biraz nimetlenme, ardından dönüşleri bize! Sonra biz, inkâr ettiklerinden ötürü şiddetli azabı onlara tattıracağız. |
Yusuf Ali (İngilizce) |
A little enjoyment in this world!- and then, to Us will be their return, then shall We make them taste the severest penalty for their blasphemies. |
مَتَاعٌ metāǔn |
bir geçim sürerler | م ت ع |
فِي fī |
||
الدُّنْيَا d-dunyā |
dünyada | د ن و |
ثُمَّ ṧumme |
sonra | |
إِلَيْنَا ileynā |
bizedir | |
مَرْجِعُهُمْ merciǔhum |
dönüşleri | ر ج ع |
ثُمَّ ṧumme |
sonra | |
نُذِيقُهُمُ nuƶīḳuhumu |
tattırırız | ذ و ق |
الْعَذَابَ l-ǎƶābe |
azabı | ع ذ ب |
الشَّدِيدَ ş-şedīde |
şiddetli | ش د د |
بِمَا bimā |
dolayı | |
كَانُوا kānū |
olmalarından | ك و ن |
يَكْفُرُونَ yekfurūne |
inkâr ediyor(lar) | ك ف ر |