م ت ع kökü Kur'an'da 70 defa geçmektedir.

AYETLER

ABESE
80:32

مَتَاعًا

metāǎn

geçim olarak

Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere.

MÜRSELAT
77:46

وَتَمَتَّعُوا

ve temetteǔ

ve sefa sürün

(Sizler de dünyada) Yiyin ve biraz yararlanın. Çünkü siz, suçlu-günahkar kimselersiniz.

A'RAF
7:24

وَمَتَاعٌ

ve metāǔn

ve geçinme

(Allah) Dedi ki "Kiminiz kiminize düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır."

YASIN
36:44

وَمَتَاعًا

ve metāǎn

ve yaşatma

Ancak Bizden bir rahmet olması ve (onları) belirli bir zamana kadar yararlandırmamız başka.

FURKAN
25:18

مَتَّعْتَهُمْ

metteǎ’tehum

sen onları ni’metlendirdin

Derler ki "Sen Yücesin; Senin dışında başka veliler edinmemiz bize yakışmaz, ancak onları ve atalarını Sen meta verip yararlandırdın, öyle ki (Senin) zikri(ni) unuttular ve böylece yıkıma uğrayan bir kavim oldular."

TA-HA
20:131

مَتَّعْنَا

metteǎ’nā

faydalandırdığımız

Onlardan bazı gruplara, kendilerini denemek için yararlandırdığımız dünya hayatının süsüne gözünü dikme. Senin Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha süreklidir.

VAKI'A
56:73

وَمَتَاعًا

ve metāǎn

ve bir fayda

Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.

ŞU'ARA
26:205

مَتَّعْنَاهُمْ

metteǎ’nāhum

biz onları yaşatsak

Gördün mü; Biz onları yıllarca yararlandırsak,

ŞU'ARA
26:207

يُمَتَّعُونَ

yumetteǔne

yaşatılıyor

Onların ’meta ile yararlandıkları’ şey, kendilerini (görecekleri azaptan) bağımsız kılamaz.

KASAS
28:60

فَمَتَاعُ

femetāǔ

geçimidir

Size verilen herşey, yalnızca dünya hayatının metaı ve süsüdür. Allah Katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. Yine de, akıllanmayacak mısınız?

KASAS
28:61

مَتَّعْنَاهُ

metteǎ’nāhu

kendisine yaşattığımız

Şimdi, kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz, dolayısıyla ona kavuşan kişi, dünya hayatının metaı ile metalandırdığımız sonra kıyamet günü (azaba uğramak için) hazır bulundurulan kişi gibi midir?

KASAS
28:61

مَتَاعَ

metāǎ

geçici zevkini

Şimdi, kendisine güzel bir vaadde bulunduğumuz, dolayısıyla ona kavuşan kişi, dünya hayatının metaı ile metalandırdığımız sonra kıyamet günü (azaba uğramak için) hazır bulundurulan kişi gibi midir?

YUNUS
10:23

مَتَاعَ

metāǎ

geçici zevkleridir

Ama (Allah) onları kurtarınca, hemen haksız yere, yeryüzünde taşkınlığa koyulurlar. Ey insanlar, sizin taşkınlığınız, ancak kendi aleyhinizedir; (bu) dünya hayatının geçici metaıdır. Sonra dönüşünüz Bizedir, Biz de yaptıklarınızı size haber vereceğiz.

YUNUS
10:70

مَتَاعٌ

metāǔn

bir geçim sürerler

(Onlar için) Dünyada geçici bir meta (vardır). Sonra dönüşleri Bizedir; sonra da inkara sapışları dolayısıyla onlara şiddetli azabı taddıracağız.

YUNUS
10:98

وَمَتَّعْنَاهُمْ

ve metteǎ’nāhum

ve onları yararlandırdık

Ama (azap geldiği sırada) iman edip imanı kendisine yarar sağlamış -Yunus kavminin dışında- bir ülke olsaydı ya! Onlar iman ettikleri zaman dünya hayatında onlardan aşağılatıcı azabı kaldırdık ve onları belli bir zamana kadar yararlandırdık.

HUD
11:3

يُمَتِّعْكُمْ

yumettiǎ’kum

sizi yararlandırsın

Ve Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O’na tevbe edin. O da sizi, adı konulmuş bir vakte kadar güzel bir meta (fayda) ile metalandırsın ve her ihsan sahibine kendi ihsanını versin. Eğer yüz çevirirseniz gerçekten Ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım.

HUD
11:3

مَتَاعًا

metāǎn

nimetlerden

Ve Rabbinizden bağışlanma dileyin; sonra O’na tevbe edin. O da sizi, adı konulmuş bir vakte kadar güzel bir meta (fayda) ile metalandırsın ve her ihsan sahibine kendi ihsanını versin. Eğer yüz çevirirseniz gerçekten Ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım.

HUD
11:48

سَنُمَتِّعُهُمْ

senumettiǔhum

geçimlik vereceğiz

"Ey Nuh" denildi. "Sana ve seninle birlikte olan ümmetler üzerine Bizden selam ve bereketlerle (gemiden) in. (Sizden türeyecek diğer kafir) Ümmetleri de yararlandıracağız, sonra onlara Bizden acı bir azap dokunacaktır."

HUD
11:65

تَمَتَّعُوا

temetteǔ

yaşayın

Fakat onu öldürdüler. (Salih) Dedi ki "Yurdunuzda üç gün daha yararlanın. Bu, yalanlanmayacak bir vaaddir."

YUSUF
12:17

مَتَاعِنَا

metāǐnā

yiyeceğimizin

Dediler ki "Ey Babamız, gerçek şu ki, biz gittik, yarışıyorduk. Yusuf’u da yiyeceklerimizin (veya eşyamızın) yanında bırakmıştık. Fakat onu kurt yemiş. Ne var ki biz doğruyu söylesek bile sen bize inanacak değilsin."

YUSUF
12:65

مَتَاعَهُمْ

metāǎhum

(zahire) yüklerini

Erzak yüklerini açıp da sermayelerinin kendilerine geri verilmiş olduğunu gördüklerinde, dediler ki "Ey Babamız, daha neyi arıyoruz, işte sermayemiz bize geri verilmiş; (bununla yine) ailemize erzak getiririz, kardeşimizi koruruz ve bir deve yükünü de ilave ederiz. Bu (aldığımız) az bir ölçektir."

YUSUF
12:79

مَتَاعَنَا

metāǎnā

eşyamızı

Dedi ki "Eşyamızı kendisinde bulduğumuzun dışında, birisini alıkoymamızdan Allah’a sığınırız. Yoksa bu durumda kuşkusuz biz zalim oluruz."

HICR
15:3

وَيَتَمَتَّعُوا

ve yetemetteǔ

ve eğlensinler

Onları bırak; yesinler, yararlansınlar ve onları (boş) emel oyalayadursun. İlerde bileceklerdir.

HICR
15:88

مَتَّعْنَا

metteǎ’nā

verdiğimiz dünyalığa

Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, mü’minler için de (şefkat) kanatlarını ger.

EN'ÂM
6:128

اسْتَمْتَعَ

stemteǎ

yararlandık

Onların tümünü toplayacağı gün "Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu (ayartıp kendinize kullar) edindiniz" (diyecek). İnsanlardan onların dostları derler ki "Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tespit ettiğin süreye ulaştık." (Allah) Diyecek ki "Allah’ın dilediği dışta olmak üzere, ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir." Şüphesiz Rabbin, hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir.

SAFFAT
37:148

فَمَتَّعْنَاهُمْ

femetteǎ’nāhum

biz de onları geçindirdik

Sonunda ona iman ettiler, Biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.

LOKMAN
31:24

نُمَتِّعُهُمْ

numettiǔhum

onları yaşatırız

Biz onları az (bir şey ve zaman) olarak metalandırıp yararlandırırız, sonra onları ağır bir azaba katlandırırız.

ZÜMER
39:8

تَمَتَّعْ

temetteǎ’

yaşa

İnsana bir zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksızca yönelmiş olarak Rabbine dua eder. Sonra ona Kendinden bir nimet verdiği zaman, daha önce O’na dua ettiğini unutur ve O’nun yolundan saptırmak amacıyla Allah’a eşler koşmaya başlar. De ki "İnkarınla biraz (dünya zevklerinden) yararlan; çünkü sen, ateşin halkındansın."

MÜ'MIN
40:39

مَتَاعٌ

metāǔn

bir geçinmedir

"Ey kavmim, gerçekten bu dünya hayatı, yalnızca bir meta (kısa süreli bir yararlanma)dır. Şüphesiz ahiret, (asıl) karar kılınan yurt odur."

ŞURA
42:36

فَمَتَاعُ

femetāǔ

geçimidir

Size verilen herhangi bir şey, dünya hayatının metaı (kısa süreli faydalanması)dır. Allah Katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. (Bu da) iman edip Rablerine tevekkül edenler içindir;

ZUHRUF
43:29

مَتَّعْتُ

metteǎ’tu

yaşattım

Hayır; Ben onları ve atalarını, kendilerine hak ve açıklayan bir elçi gelinceye kadar metalandırdım-yaşattım.

ZUHRUF
43:35

مَتَاعُ

metāǔ

geçici menfaatleridir

Ve (daha nice) çekici-süsler (de verirdik). Bütün bunlar, yalnızca dünya hayatının metaıdır. Ahiret ise, Rabbinin Katında muttakiler içindir.

AHKAF
46:20

وَاسْتَمْتَعْتُمْ

vestemteǎ’tum

ve sefa sürdünüz

İnkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir) "Siz dünya hayatınızda bütün ’güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. İşte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız."

ZARIYAT
51:43

تَمَتَّعُوا

temetteǔ

sefa sürün

Semud (kavmin)de de (ayetler vardır). Hani onlara "Belli bir süreye kadar yararlanın" denmişti.

NAHL
16:55

فَتَمَتَّعُوا

fetemetteǔ

öyleyse eğlenin

Kendilerine verdiklerimize karşı nankörlük etmek için. Öyleyse yararlanın, ilerde bileceksiniz.

NAHL
16:80

وَمَتَاعًا

ve metāǎn

ve geçimlik

Allah, size evlerinizi (içinde) "güvenlik ve huzur bulacağınız yerler" kıldı; ve size hayvan derilerinden hem göç gününde, hem yerleşme gününde kolaylıkla taşıyabileceğiniz evler; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir zamana kadar giyimlikler-döşemelikler ve (ticaret için) bir meta kıldı.

NAHL
16:117

مَتَاعٌ

metāǔn

bir mefaattir

(Bu dünyada olup-biten) Pek az bir metadır. Onlara ise acı bir azap vardır.

İBRAHIM
14:30

تَمَتَّعُوا

temetteǔ

eğlenin

O’nun yolundan saptırmak için Allah’a eşler koştular. De ki "Yararlanın. Çünkü elbette sizin varışınız ateşedir."

ENBIYA
21:44

مَتَّعْنَا

metteǎ’nā

biz yaşattık

Evet, Biz onları ve atalarını yararlandırdık; öyle ki, ömür onlara (hiç bitmeyecekmiş gibi) uzun geldi. Fakat şimdi, Bizim gerçekten yere gelip onu etrafından eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı? Şu halde, üstün gelenler onlar mı?

ENBIYA
21:111

وَمَتَاعٌ

ve metāǔn

ve yaşatmak içindir

"Bilemem; belki bu (sürenin açıklanmaması), sizin için bir (fitne) denemedir, (belki de) belli bir vakte kadar yararlanma (meta)dır."

NAZI'AT
79:33

مَتَاعًا

metāǎn

(bunlar) geçimidir

Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere.

RUM
30:34

فَتَمَتَّعُوا

fetemetteǔ

şimdi zevk içinde yaşayın

Kendilerine (nimet olarak) verdiklerimize nankörlük etsinler diye. Öyleyse metalanıp-yararlanın, artık yakında bileceksiniz.

ANKEBUT
29:66

وَلِيَتَمَتَّعُوا

veliyetemetteǔ

ve zevk içinde yaşasınlar diye

Kendilerine verdiğimiz (nimetler)e nankörlük etsinler ve yararlanıp-metalansınlar diye. Ancak onlar yakında bileceklerdir.

RA'D
13:17

مَتَاعٍ

metāǐn

eşya

(Allah) Gökten bir su indirdi de dereler kendi miktarınca çağlayıp aktı. Sel de yüze vuran bir köpük yüklendi. Bir süs veya bir meta sağlamak için ateşte üzerine yakıp-erittikleri şeyler (madenler)de de bunun gibi bir köpük (artık) vardır. İşte Allah, hak ile batıla böyle örnekler verir. Köpüğe gelince, o atılır gider, insanlara yarar sağlayacak şey ise, yeryüzünde kalır. İşte Allah örnekleri böyle vermektedir.

RA'D
13:26

مَتَاعٌ

metāǔn

bir geçimdir

Allah dilediğine rızkı genişletir-yayar ve daraltır da. Onlar ise dünya hayatına sevindiler. Oysaki dünya hayatı, ahirette (ki sınırsız mutluluk yanında geçici) bir meta’dan başkası değildir.

BAKARA
2:36

وَمَتَاعٌ

ve metāǔn

ve nimet

Fakat şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de "Kiminiz kiminize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik.

BAKARA
2:126

فَأُمَتِّعُهُ

feumettiǔhu

onu geçindiririm

Hani İbrahim "Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah’a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de (Allah "Sadece inananları değil) inkar edeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti.

BAKARA
2:196

تَمَتَّعَ

temetteǎ

faydalanmak isteyen

Haccı ve umreyi Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve buna benzer nedenlerle) kuşatılırsanız, artık size kolay gelen kurban(ı gönderin). Kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı traş etmeyin. Kim sizden hasta ise veya başından şikayeti varsa, onun ya oruç ya sadaka veya kurban olarak fidye (vermesi gerekir). Güvenliğe kavuşursanız, hacca kadar umre ile yararlanmak isteyene, kolayına gelen bir kurban(ı kesmek gerekir). Bulamayana da, haccda üç gün, döndüğünüzde yedi (gün) olmak üzere, bunlar, tamı tamına on (gün) oruç vardır. Bu, ailesi Mescid-i Haram’da olmayanlar içindir. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah, muhakkak cezası pek çetin olandır.

BAKARA
2:236

وَمَتِّعُوهُنَّ

ve mettiǔhunne

ve onları faydalandırsın

Kendilerine el sürmediğiniz, mehirlerini tespit etmediğiniz kadınları boşamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Onları yararlandırın, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, maruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırsın. (Bu,) iyilik edenler üzerinde bir haktır.

BAKARA
2:236

مَتَاعًا

metāǎn

bir geçimlikle

Kendilerine el sürmediğiniz, mehirlerini tespit etmediğiniz kadınları boşamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Onları yararlandırın, zengin olan kendi gücü, darda olan da kendi gücü oranında, maruf (meşru ve örfe uygun) bir şekilde yararlandırsın. (Bu,) iyilik edenler üzerinde bir haktır.

BAKARA
2:240

مَتَاعًا

metāǎn

geçimlerinin sağlanmasını

İçinizde ölüp de (geride) eşler bırakanlar, (evlerinden) çıkarılmaksızın, bir yıla kadar yararlanmaları için eşlerine vasiyet (bıraksınlar). Ama onlar, (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların maruf (meşru) olarak kendileri için yaptıklarından dolayı size sorumluluk yoktur. Allah güçlü ve üstün olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir.

BAKARA
2:241

مَتَاعٌ

metāǔn

geçimlerini sağlamak

(Kocası tarafından) Boşanan (kadın)ların maruf (meşru) bir tarzda yararlanma (ve geçim pay)ları vardır. Bu, sakınanlar üzerinde bir hak (borç) tır.

ÂL-I İMRAN
3:14

مَتَاعُ

metāǔ

geçimidir

Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara ’süslü ve çekici’ kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah Katında olandır.

ÂL-I İMRAN
3:185

مَتَاعُ

metāǔ

zevkten

Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir.

ÂL-I İMRAN
3:197

مَتَاعٌ

metāǔn

bir geçimdir

(Bu) Az bir yarar(lanma)dır. Sonra bunların barınma yerleri cehennemdir. Ne kötü bir yataktır o!

AHZAB
33:16

تُمَتَّعُونَ

tumetteǔne

yaşatılmazsınız

De ki "Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçış size kesin olarak bir yarar sağlamaz; böyle olsa bile, pek az (bir zaman) dışında metalanıp-yararlandırılmazsınız."

AHZAB
33:28

أُمَتِّعْكُنَّ

umettiǎ’kunne

size (boşanma bedeli) vereyim

Ey peygamber, eşlerine söyle "Eğer siz dünya hayatını ve onun süslü-çekiciliğini istiyorsanız, gelin sizi yararlandırayım ve güzel bir salma tarzıyla sizi salıvereyim."

AHZAB
33:49

فَمَتِّعُوهُنَّ

femettiǔhunne

hemen geçimliklerini verin

Ey iman edenler, mü’min kadınları nikahlayıp sonra onlara dokunmadan boşarsanız, bu durumda sizin için üzerlerine sayacağınız bir iddet yoktur. Artık (hemen) onları yararlandırın (onlara yetecek bir miktar verin) ve güzel bir salma tarzıyla onları salıverin.

AHZAB
33:53

مَتَاعًا

metāǎn

bir şey

Ey iman edenler (rastgele) Peygamberin evlerine girmeyin, (Bir başka iş için girmişseniz ille de) yemek vaktini beklemeyin. (Ama yemeğe) çağrıldığınız zaman girin, yemeği yiyince dağılın ve (uzun) söze dalmayın. Gerçekten bu, peygambere eziyet vermekte ve o da sizden utanmaktadır; oysa Allah, hak (kı açıklamak)tan utanmaz. Onlardan (peygamberin eşlerinden) bir şey isteyeceğiniz zaman, perde arkasından isteyin. Bu, sizin kalpleriniz için de, onların kalpleri için de daha temizdir. Allah’ın Resûlü’ne eziyet vermeniz ve ondan sonra eşlerini nikahlamanız size ebedi olarak (helal) olmaz. Çünkü böyle yapmanız, Allah Katında çok büyük (bir günah)tır.

NISA
4:24

اسْتَمْتَعْتُمْ

stemteǎ’tum

yararlanmanıza karşılık

Sağ ellerinizin malik olduğu (cariyeler) dışındaki kadınlardan ’evli ve özgür’ olanlarla da (evlenmeniz haramdır.) Bunlar, Allah’ın üzerinize yazdığıdır. Bunların dışında kalanı iffetlerini koruyup fuhuşta bulunmamak üzere mallarınızla (mehir vererek) evlenecek kadın aramanız size helal kılındı. Öyleyse onlardan hangi şeyle (veya ne kadar) yararlandıysanız, onlara ücret (mehir)lerini tespit edildiği miktarıyla ödeyin. Miktarın tespitinden sonra, karşılıklı hoşnut olduğunuz bir şey konusunda üstünüze bir sorumluluk yoktur. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.

NISA
4:77

مَتَاعُ

metāǔ

geçimi

Kendilerine; "Elinizi (savaştan) çekin, namazı kılın, zekatı verin" denenleri görmedin mi? Oysa savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, insanlardan Allah’tan korkar gibi- hatta daha da şiddetli bir korkuyla- korkuya kapılıyorlar ve "Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana ertelemeli değil miydin?" dediler. De ki "Dünyanın metaı azdır, ahiret, ise muttakiler için daha hayırlıdır ve siz ’bir hurma çekirdeğindeki ip-ince bir iplik kadar’ bile haksızlığa uğratılmayacaksınız."

NISA
4:102

وَأَمْتِعَتِكُمْ

ve emtiǎtikum

ve eşyanızdan

İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da ’korunma araçlarını’ ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.

MUHAMMED
47:12

يَتَمَتَّعُونَ

yetemetteǔne

(dünyada) biraz yaşarlar

Şüphesiz Allah, iman edip salih amellerde bulunanları, altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İnkar edenler ise, metalanırlar ve hayvanların yemesi gibi yerler; ateş, onlar için bir konaklama yeridir.

NUR
24:29

مَتَاعٌ

metāǔn

eşyanız bulunan

İçinde oturulmayan ve sizin için bir meta (yarar) bulunan evlere girmenizde bir sakınca yoktur. Allah, açığa vurduklarınızı da, sakladıklarınızı da bilir.

MAIDE
5:96

مَتَاعًا

metāǎn

geçimlik olarak

Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara bir yarar olarak helal kılındı. İhramlı olduğunuz sürece kara avı ise size haram kılınmıştır. O’na (götürülüp) toplanacağınız Allah’tan korkup-sakının.

HADID
57:20

مَتَاعُ

metāǔ

bir zevkten

Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, ’(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama’, bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir ’çoğalma-tutkusu’dur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azap; Allah’tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir.

TEVBE
9:38

مَتَاعُ

metāǔ

geçimi

Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.

TEVBE
9:69

فَاسْتَمْتَعُوا

festemteǔ

onlar zevklerine baktılar

Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.

TEVBE
9:69

فَاسْتَمْتَعْتُمْ

festemteǎ’tum

zevkinize baktınız

Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.

TEVBE
9:69

اسْتَمْتَعَ

stemteǎ

zevklerine baktıkları

Sizden önceki (münafıklar ve kafirler) gibi. Onlar sizden kuvvet bakımından daha güçlü, mal ve çocuklar bakımından daha çoktular. Onlar kendi paylarıyla yararlanmaya baktılar; siz de, sizden öncekilerin kendi paylarıyla yararlanmaya kalkışmaları gibi, kendi paylarınızla yararlanmaya baktınız ve siz de (dünyaya ve zevke) dalanlar gibi daldınız. İşte onların dünyada ahirette bütün yapıp-ettikleri (amelleri) boşa çıkmıştır ve işte onlar kayba uğrayanlardır.