نَحْنُ جَعَلْنَاهَا تَذْكِرَةً وَمَتَاعًا لِلْمُقْوِينَ

Nahnu ce’alnaha tezkireten ve meta’an lilmukviyne.

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Biz onu, cehennem ateşini bir andırma ve çöllerde konup göçenlere bir fayda olarak halkettik.

Abdullah Parlıyan

Biz bu ateşi, gözleri görenlere bir ibret ve çöl yolcularına bir fayda kıldık.

Adem Uğur

Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.

Ahmed Hulusi

Onu, çölde yaşarmışçasına bilgisizlere bir hatırlatma ve bir yararlanacakları şey kıldık!

Ahmet Varol

Biz onu hem bir ibret hem de ihtiyaç sahiplerine bir yarar kıldık.

Ali Bulaç

Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.

Ali Fikri Yavuz

Biz bu ateşi, (cehennem ateşine) bir ibret ve sahradaki yolculara bir menfaat kıldık.

Bayraktar Bayraklı

(71-74) Hiç düşündünüz mü yaktığınız ateşi? Onun ağacını siz mi var ettiniz yoksa biz mi? Biz onu bir ders ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık. Öyleyse Yüce Rabbinin adını övgüyle an!

Bekir Sadak

Biz onu bir ibret ve colde konaklayanlar icin yararli kildik.

Celal Yıldırım

Biz, onu bir öğüt ve ibret ve hem de boş arazide yolculuk yapanlar (gezip dolaşanlar, rahat ve temiz hava almak isteyenler) için bir fayda kıldık.

Cemal Külünkoğlu

Biz onu hem düşündürücü, ibret verici bir uyarıcı (cehennemi hatırlatıcı), hem de ihtiyacı olanlar için bir yararlanma kaynağı (enerji) olarak yarattık.

Diyanet İşleri

Biz onu bir ibret ve ıssız yerlerde yaşayanlara bir yarar kaynağı kıldık.

Diyanet Vakfı

Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.

Edip Yüksel

Kullananlar için biz onu bir ibret ve yararlı yaptık.

Elmalılı Hamdi Yazır

Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.

Fizil-al il Kuran

Biz onu hem düşündürücü, ibret verici bir uyarıcı, hem de ihtiyacı olanlar için bir yararlanma kaynağı olarak yarattık.

Gültekin Onan

Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu), hem ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.

Harun Yıldırım

Biz onu hem öğüt ve hatırlatma, hem de ihtiyacı olanlara fayda kıldık.

Hasan Basri Çantay

Biz onu hem bir ibret, hem çöl yolcularına bir fâide kıldık.

Hayrat Neşriyat

Biz onu (o ateşi, Cehennem ateşi için) bir hatırlatma ve çölde yolculuk edenler için bir menfaat kıldık.

İbn-i Kesir

Biz, onu bir ibret ve konaklayanlar için faydalı kıldık.

İlyas Yorulmaz

Biz onu (ateşi) bir öğüt ve yolcular için ısınma aracı kıldık.

İskender Ali Mihr

Biz, onu (ateşi) bir ibret ve çöl yolcuları (sahrada konaklayanlar) için bir meta (ısı ve ışık kaynağı) kıldık.

Kadri Çelik

Biz onu hem bir hatırlatma (konusu); hem de ihtiyacı olanlara bir geçimlik kıldık.

Muhammed Esed

Onu (Bizi) hatırlamanı(zı)n bir vasıtası ve (hayatlarının) yabaniliği içinde kaybolmuş ve acıkıp susamış bütün insanlar için bir rahatlama vasıtası yaptık.

Mustafa İslamoğlu

Biz onu bir hatırlama vesilesi ve kendi yalnızlığında kaybolmuş muhtaçlar için yarayışlı bir meta kıldık.

Ömer Nasuhi Bilmen

(72-74) Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratanlar Biz miyiz? Biz onu (o ateşi) bir muhtıra ve sahraya konup göçenler için bir menfaat kıldık. Artık azîm Rabbinin ismiyle tesbihte bulun.

Ömer Öngüt

Biz onu bir ibret ve çöl yolcuları için bir fayda yaptık.

Sadık Türkmen

Onu bir hatırlatma ve gelip geçenlere/ihtiyacı olanlara bir fayda kıldık.

Seyyid Kutub

Biz onu hem düşündürücü, ibret verici bir uyarıcı, hem de ihtiyacı olanlar için bir yararlanma kaynağı olarak yarattık.

Suat Yıldırım

Biz onu çölde, yolda bulunanlar ve muhtaçlar için hem bir ders, hem de istifade vesilesi kıldık.

Süleyman Ateş

Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık.

Şaban Piriş

Biz, onu bir ibret ve ihtiyaç sahipleri için faydalı kıldık.

Tefhim-ul Kur'an

Biz onu hem bir öğüt ve hatırlatma (konusu) hem de ihtiyacı olanlara bir meta kıldık.

Yaşar Nuri Öztürk

Biz onu hem bir ibret hem de çöl yolcularına bir nimet kıldık.

Yusuf Ali (İngilizce)

We have made it a memorial (of Our handiwork), and an article of comfort and convenience for the denizens of deserts.

KELİME KÖKLERİ
نَحْنُ
neHnu
biz
جَعَلْنَاهَا
ceǎlnāhā
onu yaptık ج ع ل
تَذْكِرَةً
teƶkiraten
bir ibret ذ ك ر
وَمَتَاعًا
ve metāǎn
ve bir fayda م ت ع
لِلْمُقْوِينَ
lilmuḳvīne
çölden gelip geçenlere ق و ي