Abdullah Parlıyan 

1. Ey peygamber! Kadınları boşamaya niyetlendiğinizde onlar için belirlenmiş müddeti gözeterek boşayın ve süreyi dikkatlice hesaplayın. Rabbiniz olan Allah’ın kitabıyla işlerinizi düzenleyin, onları evlerinizden kovmayın, kendileri de çıkmasınlar ve açıkça hayasız davranışlarda bulunmadıkça onlar o evden ayrılmak zorunda bırakılmasın. Bunlar boşanma hakkında Allah’ın koyduğu sınırlardır. Kim Allah tarafından konulan sınırları aşarsa, yaratılış gayesi dışında yaşamış olacağından kendisine haksızlık etmiş olur. Sen bu boşanmadan sonra Allah’ın ortaya ne çıkaracağını bilemezsin. Belkide Allah onun kalbini eşine karşı sevgiyle doldurup pişmanlığa sevkedebilir.

2. Bekleme sürelerinin sonuna yaklaştıkları zaman onları uygun bir şekilde tutun, evliliğiniz devam etsin ya da güzellikle ayrılın ve kendi aranızdan dürüstlüğü bilinen iki kişi verdiğiniz karara şahit olarak bulunsun. Ey şahitler! Siz de Allah için dosdoğru şahitlik yapın. İşte Allah’a ve ahiret gününe inananlara böylece öğüt verilmektedir. Ve kim yolunu Allah ve kitabıyla bulmaya çalışırsa, her işinde ona bir çıkış imkanı sağlar.

3. Ve ummadığı, hesaplayamadığı bir yönde onu rızıklandırır. Kim Allah’a güvenip dayanırsa, Allah ona yeter. Gerçek şu ki Allah istediği her işi sonucuna ulaştırır ve Allah herşey için bir ölçü belirleyip ortaya koymuştur.

4. Ay hali görmekten kesilen ve hiç ay hali görmeyen kadınlarınıza gelince, onların bekleme süreleri hakkında eğer şüphe ederseniz, onun süresi üç ay olacaktır. Hamile olanların bekleme süreleri ise, doğum yaptıklarında sona erecektir. Her kim de yolunu Allah’ın kitabıyla bulmaya çalışırsa, Allah da ona her işinde kolaylık verir.

5. Bu Allah’ın size indirdiği buyruğudur. Kim yolunu Allah ile bulmaya çalışırsa, Allah onun kötülüklerini örtüp temizler ve mükafatını büyütür.

6. Boşadığınız kadınları gücünüz ölçüsünde oturduğunuz yerin bir bölümünde oturtun, onları sıkıştırıp, gitmelerini sağlamak için zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hamile iseler, doğum yapıncaya kadar nafakalarını verin. Sizin için çocuğu emzirirlerse onlara ücretini verin, aranızda uygun bir şekilde anlaşın. Eğer güçlüğe uğrarsanız çocuğu, başka bir kadın emzirecektir.

7. Bütün bu durumlarda geniş imkanlara sahip olan kişi imkanına göre nafaka versin. Rızık imkanları dar olan kimse ise Allah’ın kendisine verdiğine uygun biçimde nafaka vermiş olsun. Allah hiçbir kimseye kendi verdiğinden daha fazlasından yükümlü tutmaz. Allah güçlükten sonra mutlaka kolaylık verecektir.

8. Nice şehirler var ki halkı Rablerinin ve O’nun peygamberlerinin emrine karşı gelmiştir de onları çetin bir hesaba çekmişiz ve onları dehşetli bir azaba çarptırmışızdır.

9. Derken onlar yaptıklarının karşılığını tatmışlardır ve bu dünyada yaptıkları işlerin sonu zarar ve ziyan olup gitmiştir.

10. Ahirette de Allah onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. O halde ey inanan akıl sahipleri! Yolunuzu Allah’ın kitabı vasıtasıyla bulun. Gerçekten O sizin için uyarıcı olan Kur’ân’ı indirmiştir.

11. Allah’ın apaçık mesajlarını size aktarıp okuyan bir elçi göndermiştir ki, iman edip doğru dürüst işler yapanları zifiri karanlıktan aydınlığa çıkarabilsin. Kim Allah’a inanıp doğru ve yararlı işler yaparsa, Allah onu içinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere koyacaktır. Allah cennette onlara güzel, bol rızıklar hazırlamıştır.

12. Allah yedi kat göğü yerden de bir o kadarını yaratandır. O’nun emri, kanunu iradesi yerle gök arasında hükmünü sürdürmektedir ki, Allah’ın herşeye gücü yettiğini ve Allah’ın bilgisinin gerçekten de herşeyi kavrayıp kuşattığını anlamanız içindir.