Harun Yıldırım 

1. Ey nebi! Kadınları boşadığınız zaman iddetleri süresinde boşayın ve o iddeti sayın. Rabbiniz Allah’tan korkun. –Apaçık bir hayasızlıkta bulunma hali dışında evlerinden onları çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar. İşte bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa, şüphe yok ki kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş oluşturur.

2. İddetlerinin sonuna geldiklerinde ya onları güzellikle tutun ya da güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah’a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah’tan korkupsakınırsa ona bir çıkış yolu gösterir.

3. Ve onu hesaba katmadığı bir yönden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse O, kendisine yeter. Şüphesiz ki Allah emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir kader tayin etmiştir.

4. Kadınlarınızdan artık hayızdan kesilmiş olanlarla asla hayız olmayanların hakkında şüphe ederseniz, onların iddeti üç aydır. Henüz adet görmeyenler de böyledir. Hamile olanların iddetleri ise, yüklerini bırakmalarıdır. Kim Allah’tan korkupsakınırsa O, işinde kolaylık verir.

5. İşte bu, Allah’ın size indirdiği emirdir. Kim Allah’tan korkupsakınırsa, onun günahlarını örter ve mükafatını büyütür.

6. O kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara darlık ve sıkıntıya sokmak amacıyla zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için emzirirlerse, onlara ücretlerini verin. Aranızda güzellikle müşavere yapın. Eğer güçlükle karşılaşırsanız, bu durumda onun için bir başkası emzirebilir.

7. Bolluk içinde olan bolluğuna uygun nafaka versin. Rızkı kendisine daraltılan kimse de Allah’ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah hiçbir kimseye ona verdiğinden başkasını yüklemez. Allah güçlüğün arakasından kolaylık ihsan eder.

8. Rabbinin ve rasullerinin emrine başkaldıran nice ülke vardır ki biz, onları en şiddetli bir hesaba çekmiş ve onları görülmemiş bir azabla azablandırmışızdır.

9. Artık o, yaptığı kötülüğü tattı ve işinin sonucu bir hüsran oldu.

10. Allah onlar için çok şiddetli bir azab hazırlamıştır. Öyleyse ey iman eden akıl sahipleri Allah’tan korkun! Gerçek şu ki Allah size bir zikir indirmiştir.

11. İman edip salih amel işleyenleri karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için Allah’ın apaçık ayetlerini okuyan bir rasul de. Kim Allah’a iman edip salih amel işlerse onu içinde ebedi ve daimi olmak üzere kalacakları altından nehirler akan cennetlere sokar. Allah gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir.

12. Allah yedi gökleri ve yerden de onlar gibisini yaratandır. Buyruğu bunlar arasında iner, durur. Allah’ın gerçekten her şeye kadir olduğunu ve muhakkak Allah’ın, ilmi ile her şeyi kuşatmış olduğunu kesinlikle bilesiniz diye.