ض ي ق kökü Kur'an'da 13 defa geçmektedir.

AYETLER

FURKAN
25:13

ضَيِّقًا

Deyyiḳan

dar

Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar.

ŞU'ARA
26:13

وَيَضِيقُ

ve yeDīḳu

ve daralıyor

"Göğsüm sıkışıyor, dilim dönmüyor; bundan dolayı Harun’a da (elçilik görevini bildirmesi için Cibril’i) gönder."

NEML
27:70

ضَيْقٍ

Deyḳin

sıkıntıda

Sen, onlara karşı hüzne kapılma ve kurdukları tuzaklardan dolayı sıkıntı içinde olma.

HUD
11:12

وَضَائِقٌ

ve Dāiḳun

ve daralacak

Şimdi onların "Ona bir hazine indirilmeli veya onunla birlikte bir melek gelmeli değil miydi?" demeleri dolayısıyla göğsün daralıp sana vahyolunanlardan bir kısmını terk mi edeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah herşeye vekildir.

HUD
11:77

وَضَاقَ

ve Dāḳa

ve göğsüne bastı

Elçilerimiz Lut’a geldiği zaman, onlardan dolayı kaygılandı, göğsünü bir sıkıntı bastı ve "Bu, zorlu bir gün" dedi.

HICR
15:97

يَضِيقُ

yeDīḳu

daralıyor

Andolsun, onların söylemekte olduklarına karşı senin göğsünün daraldığını biliyoruz.

EN'ÂM
6:125

ضَيِّقًا

Deyyiḳan

daralmış

Allah, kimi hidayete erdirmek isterse, onun göğsünü İslam’a açar; kimi saptırmak isterse, onun göğsünü, sanki göğe yükseliyormuş gibi dar ve sıkıntılı kılar. Allah, iman etmeyenlerin üstüne işte böyle pislik çökertir.

NAHL
16:127

ضَيْقٍ

Deyḳin

sıkıntıya

Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme.

ANKEBUT
29:33

وَضَاقَ

ve Dāḳa

ve daraldı

Elçilerimiz Lut’a geldikleri zaman o, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve içi daraldı. Dediler ki "Korkuya düşme ve hüzne kapılma. Karın dışında, seni ve aileni muhakak kurtaracağız. O ise, arkada kalacaktır."

TALAK
65:6

لِتُضَيِّقُوا

lituDeyyiḳū

sıkıntıya sokmak için

(Boşadığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara ’darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla’ zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam’a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir.

TEVBE
9:25

وَضَاقَتْ

ve Dāḳat

ve dar gelmişti

Andolsun, Allah birçok yerlerde ve Huneyn gününde size yardım etti. Hani çok sayıda oluşunuz sizi böbürlendirip-gururlandırmıştı, fakat size bir şey de sağlayamamıştı. Yer ise, bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti, sonra arkanıza dönüp gerisin geri gitmiştiniz.

TEVBE
9:118

ضَاقَتْ

Dāḳat

dar gelmişti

(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O’nun dışında (yine) Allah’tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.

TEVBE
9:118

وَضَاقَتْ

ve Dāḳat

ve sıkıldıkça sıkılmış

(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı). Öyle ki, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O’nun dışında (yine) Allah’tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir.