ط م ع kökü Kur'an'da 12 defa geçmektedir.

AYETLER

MÜDDESIR
74:15

يَطْمَعُ

yeTmeǔ

hırsla ister

Sonra, daha arttırmam için tamah eder (doyumsuz istekte bulunur).

A'RAF
7:46

يَطْمَعُونَ

yeTmeǔne

beklemektedirler

İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A’raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere "Selam size" derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) ’şiddetle arzu edip umanlardır.’

A'RAF
7:56

وَطَمَعًا

ve Tameǎn

ve umarak

Düzene konulması (ıslah)ından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın; O’na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah’ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.

ŞU'ARA
26:51

نَطْمَعُ

neTmeǔ

umarız

"Doğrusu biz, iman edenlerin ilki olduğumuzdan dolayı Rabbimiz’in bizim hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz."

ŞU'ARA
26:82

أَطْمَعُ

eTmeǔ

umduğum

"Din (ceza) günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum da O’dur;"

SECDE
32:16

وَطَمَعًا

ve Tameǎn

ve umarak

Onların yanları (gece namazına kalkmak için) yataklarından uzaklaşır. Rablerine korku ve umutla dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.

ME'ARIC
70:38

أَيَطْمَعُ

eyeTmeǔ

umuyor mu?

Onlardan her biri, nimetlerle donatılmış cennete gireceğini mi umuyor (tamah ediyor)?

RUM
30:24

وَطَمَعًا

ve Tameǎn

ve umut

Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su indirmek suretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilecek bir kavim için gerçekten ayetler vardır.

RA'D
13:12

وَطَمَعًا

ve Tameǎn

ve umud içinde

O size şimşeği korku ve umut olarak gösteren, (yağmur yüklü) ağırlaşmış bulutları (inşa edip) ortaya çıkarandır.

BAKARA
2:75

أَفَتَطْمَعُونَ

efeteTmeǔne

umuyor musunuz?

Siz (Müslümanlar,) onların size inanacaklarını umuyor musunuz? Oysa onlardan bir bölümü, Allah’ın sözünü işitiyor, (iyice algılayıp) akıl erdirdikten sonra, bile bile değiştiriyorlardı.

AHZAB
33:32

فَيَطْمَعَ

feyeTmeǎ

böylece tamah etmesin

Ey peygamberin kadınları, siz kadınlardan herhangi biri (gibi) değilsiniz; eğer sakınıyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki, sonra kalbinde hastalık bulunan kimse tamah eder. Sözü maruf bir tarzda söyleyin.

MAIDE
5:84

وَنَطْمَعُ

ve neTmeǔ

umarken

"Hem Rabbimiz’in bizi salihler topluluğuna katmasını umarken ne diye Allah’a ve bize Hak’tan gelene inanmayalım?"