YUSUF 12:52
أَخُنْهُ
eḣunhu
kendisine hainlik etmediğimi
|
(Yusuf aracıya şunu söyledi) "Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah’ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi."
|
ذَٰلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ
Zalike li ya’leme ennı lem ehunhü bil ğaybi ve ennellahe la yehdı keydel hainın
|
YUSUF 12:52
الْخَائِنِينَ
l-ḣāinīne
hainlerin
|
(Yusuf aracıya şunu söyledi) "Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah’ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi."
|
ذَٰلِكَ لِيَعْلَمَ أَنِّي لَمْ أَخُنْهُ بِالْغَيْبِ وَأَنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي كَيْدَ الْخَائِنِينَ
Zalike li ya’leme ennı lem ehunhü bil ğaybi ve ennellahe la yehdı keydel hainın
|
MÜ'MIN 40:19
خَائِنَةَ
ḣāinete
hain(bakışlar)ını
|
(Allah,) Gözlerin hainliklerini ve göğüslerin sakladıklarını bilir.
|
يَعْلَمُ خَائِنَةَ الْأَعْيُنِ وَمَا تُخْفِي الصُّدُورُ
Ya’lemü hainetel a’yüni ve ma tuhfis sudur
|
HAC 22:38
|
Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez.
|
إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ كُلَّ خَوَّانٍ كَفُورٍ
İnnellahe yüdafiu anillezıne amenu innellahe la yühıbbü külle havvanin kefur
|
BAKARA 2:187
تَخْتَانُونَ
teḣtānūne
yazık ediyorsunuz
|
Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar, sizin örtüleriniz, siz de onlara örtüsünüz. Allah, gerçekten sizin, nefislerinize ihanet etmekte olduğunuzu bildi, tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazdıklarını dileyin. Fecir vakti, sizce beyaz iplik siyah iplikten ayırt edilinceye kadar yiyin, için, sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde itikafta olduğunuz zamanlarda onlara (kadınlarınıza) yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, (sakın) onlara yanaşmayın. İşte Allah, insanlara ayetlerini böylece açıklar; umulur ki sakınırlar.
|
أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَىٰ نِسَائِكُمْ ۚ هُنَّ لِبَاسٌ لَكُمْ وَأَنْتُمْ لِبَاسٌ لَهُنَّ ۗ عَلِمَ اللَّهُ أَنَّكُمْ كُنْتُمْ تَخْتَانُونَ أَنْفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنْكُمْ ۖ فَالْآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُوا مَا كَتَبَ اللَّهُ لَكُمْ ۚ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا حَتَّىٰ يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الْأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الْأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ۖ ثُمَّ أَتِمُّوا الصِّيَامَ إِلَى الَّيْلِ ۚ وَلَا تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنْتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ ۗ تِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ فَلَا تَقْرَبُوهَا ۗ كَذَٰلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Ühılle leküm leyletes sıyamir rafesü ila nisaiküm hünne libasül leküm ve entüm libasül lehünn alimellahü enneküm küntüm tahtaune enfüseküm fe tabe aleyküm ve afa anküm fel anebaşiruhünne vevteğu ma ketebellahü leküm ve külu veşrabu hatta yetebeyyene lekümül hüytul ebyadu minel haytıl esvedi minel fecri sümme etimmüs sıyame ilel leyl ve la tübaşiruhünne ve entüm akifune fil mesacid tilke hududüllahi fe la takrabuha kezalike yübeyyinüllahü ayatihı lin nasi leallehüm yettekun
|
ENFAL 8:27
تَخُونُوا
teḣūnū
hiyanet etmeyin
|
Ey iman edenler, Allah’a ve Resûlü’ne ihanet etmeyin, bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin.
|
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Ya eyyühellezıne amenu la tehunüllahe ver rasule ve tehunu emanatiküm ve entüm ta’lemun
|
ENFAL 8:27
وَتَخُونُوا
veteḣūnū
hiyanet ederek
|
Ey iman edenler, Allah’a ve Resûlü’ne ihanet etmeyin, bile bile emanetlerinize de ihanet etmeyin.
|
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ
Ya eyyühellezıne amenu la tehunüllahe ver rasule ve tehunu emanatiküm ve entüm ta’lemun
|
ENFAL 8:58
خِيَانَةً
ḣiyāneten
hiyanet etmesinden
|
Eğer bir kavmin ihanet edeceğinden kesin olarak korkarsan, sen de açık ve adil bir tutumla (onlarla olan anlaşma metnini ve diplomatik ilişkiyi) at. Gerçekten Allah, ihanet edenleri sevmez.
|
وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِنْ قَوْمٍ خِيَانَةً فَانْبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَىٰ سَوَاءٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْخَائِنِينَ
Ve imma tehafenne min kavmin hıyaneten fembiz ileyhim ala seva’ innellahe la yühıbbül hainın
|
ENFAL 8:58
الْخَائِنِينَ
l-ḣāinīne
hainleri
|
Eğer bir kavmin ihanet edeceğinden kesin olarak korkarsan, sen de açık ve adil bir tutumla (onlarla olan anlaşma metnini ve diplomatik ilişkiyi) at. Gerçekten Allah, ihanet edenleri sevmez.
|
وَإِمَّا تَخَافَنَّ مِنْ قَوْمٍ خِيَانَةً فَانْبِذْ إِلَيْهِمْ عَلَىٰ سَوَاءٍ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ الْخَائِنِينَ
Ve imma tehafenne min kavmin hıyaneten fembiz ileyhim ala seva’ innellahe la yühıbbül hainın
|
ENFAL 8:71
خِيَانَتَكَ
ḣiyāneteke
sana hainlik yapmak
|
Eğer sana ihanet etmek isterlerse, onlar daha önce Allah’a da ihanet etmişlerdi; böylece O da, "bozguna uğramaları (için) sana imkan vermişti.’ Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
|
وَإِنْ يُرِيدُوا خِيَانَتَكَ فَقَدْ خَانُوا اللَّهَ مِنْ قَبْلُ فَأَمْكَنَ مِنْهُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Ve iy yürıdu hıyaneteke fe kad hanüllahe min kablü fe emkene minhüm vallahü alımün hakım
|
ENFAL 8:71
خَانُوا
ḣānū
hainlik yapmışlardı
|
Eğer sana ihanet etmek isterlerse, onlar daha önce Allah’a da ihanet etmişlerdi; böylece O da, "bozguna uğramaları (için) sana imkan vermişti.’ Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
|
وَإِنْ يُرِيدُوا خِيَانَتَكَ فَقَدْ خَانُوا اللَّهَ مِنْ قَبْلُ فَأَمْكَنَ مِنْهُمْ ۗ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Ve iy yürıdu hıyaneteke fe kad hanüllahe min kablü fe emkene minhüm vallahü alımün hakım
|
NISA 4:105
لِلْخَائِنِينَ
lilḣāinīne
hainlerin
|
Şüphesiz, Allah’ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz sana kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma.
|
إِنَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللَّهُ ۚ وَلَا تَكُنْ لِلْخَائِنِينَ خَصِيمًا
İnna enzelna ileykel kitabe bil hakkı li tahküme beynen nasi bima erakellah ve la tekül lil hainıne hasıyma
|
NISA 4:107
يَخْتَانُونَ
yeḣtānūne
hainlik eden(leri)
|
Kendi nefislerine ihanet edenlerden yana mücadeleye girişme. Hiç şüphesiz Allah, ihanette ilerlemiş günahkarı sevmez.
|
وَلَا تُجَادِلْ عَنِ الَّذِينَ يَخْتَانُونَ أَنْفُسَهُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ خَوَّانًا أَثِيمًا
Ve la tücadil anillezıne yahtanune enfüsehümv innellahe la yühıbbü men kane havvanen esıma
|
NISA 4:107
خَوَّانًا
ḣavvānen
hainlik yapan
|
Kendi nefislerine ihanet edenlerden yana mücadeleye girişme. Hiç şüphesiz Allah, ihanette ilerlemiş günahkarı sevmez.
|
وَلَا تُجَادِلْ عَنِ الَّذِينَ يَخْتَانُونَ أَنْفُسَهُمْ ۚ إِنَّ اللَّهَ لَا يُحِبُّ مَنْ كَانَ خَوَّانًا أَثِيمًا
Ve la tücadil anillezıne yahtanune enfüsehümv innellahe la yühıbbü men kane havvanen esıma
|
TAHRIM 66:10
فَخَانَتَاهُمَا
feḣānetāhumā
fakat ihanet ettiler
|
Allah, inkar edenlere, Nuh’un eşini ve Lut’un eşini örnek verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikahları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, (kocaları) kendilerine Allah’tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de "Ateşe diğer girenlerle birlikte girin" denildi.
|
ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ كَفَرُوا امْرَأَتَ نُوحٍ وَامْرَأَتَ لُوطٍ ۖ كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ فَخَانَتَاهُمَا فَلَمْ يُغْنِيَا عَنْهُمَا مِنَ اللَّهِ شَيْئًا وَقِيلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِلِينَ
Dareballahu meselen lilleziyne keferumreete nuhın vemreete lutin kaneta tahte ’abdeyni min ’ıbadina salihayni fehanetahuma felem yuğniya ’anhuma minallahi şey’en ve kıyledhulennare me’addahiliyne.
|
MAIDE 5:13
خَائِنَةٍ
ḣāinetin
hainlik
|
Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar. (Sık sık) Kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. İçlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet görür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever.
|
فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً ۖ يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ ۙ وَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهِ ۚ وَلَا تَزَالُ تَطَّلِعُ عَلَىٰ خَائِنَةٍ مِنْهُمْ إِلَّا قَلِيلًا مِنْهُمْ ۖ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاصْفَحْ ۚ إِنَّ اللَّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
Fe bima nakdıhim mısakahüm leannahüm ve cealna kulubehüm kasiyeh yüharrifunel kelime ammevadııhı ve nesu hazzam mimma zükkiru bih ve la tezalü tettaliu ala hainetim minhüm illa kalılem minhüm fa’fü anhüm vasfah innellahe yühıbbül muhsinın
|