فَأَصْبَحَ فِي الْمَدِينَةِ خَائِفًا يَتَرَقَّبُ فَإِذَا الَّذِي اسْتَنْصَرَهُ بِالْأَمْسِ يَسْتَصْرِخُهُ ۚ قَالَ لَهُ مُوسَىٰ إِنَّكَ لَغَوِيٌّ مُبِينٌ
Fe asbeha fil medıneti haifey yeterakkabü fe izellezistensarahu bil emsi yestasrihuh kale lehu musa inneke le ğaviyyüm mübın
MEALLER | |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı |
Korkarak, gözleyip bekleyerek şehirde sabahladı, derken dün kendisinden yardım isteyen, gene birisiyle çekişmedeydi ve gene kendisinden yardım istedi. Mûsâ da ona, şüphe yok ki dedi sen, apaçık bir azgınsın. |
Abdullah Parlıyan |
"Sen gerçekten, apaçık bir azgınmışsın!" dedi. |
Adem Uğur |
Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryat ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona (yardım isteyene) dedi ki Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın! |
Ahmed Hulusi |
(Musa) şehirde (etrafı) gözetleyerek korku içinde sabahladı... Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen (yine) Ona feryat ediyor... Musa ona dedi ki "Muhakkak ki sen apaçık bir azgınsın!" |
Ahmet Varol |
’Doğrusu sen apaçık azgın birisin’ dedi. |
Ali Bulaç |
Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki "Sen açıkça bir azgınsın." |
Ali Fikri Yavuz |
Böylece (Kıptî’yi öldürdüğü) şehirde (yakalanmasından) korkarak sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım istiyen (adam yine başka bir Kıptî’ye karşı) ondan yardım istiyor! Mûsa, ona şöyle dedi "- Muhakkak sen besbelli bir azgınsın." |
Bayraktar Bayraklı |
“Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın.” |
Bekir Sadak |
sehirde, korku icinde etrafi gozetip dolasarak sabahladi. Dun kendisinden yardim isteyen kimse bagirarak ondan yine yardim istiyordu. Musa ona «Dogrusu sen besbelli bir azginsin» dedi. |
Celal Yıldırım |
Bu sebeple Musâ, şehirde korkarak etrafı gözetip sabahladı, derken bir de ne görsün, daha dün kendisinden yardım isteyen adam yine feryâd edip yardım isteğinde bulunuyor ! Musâ ona «Sen cidden açıkça ortada (dönüp dolaşan) bir azgınsın !» dedi. |
Cemal Külünkoğlu |
(Musa) şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de baktı ki dün kendisinden yardım isteyen (adam, başka bir Kipti ‘ye karşı) kişi yine kendisinden yardım istiyor. Musa ona “Belli ki, sen bir azgınsın!” dedi. |
Diyanet İşleri |
Korkarak, etrafı gözetleyerek şehirde sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen yine feryat ederek ondan yardım istiyordu. Mûsâ da ona, "Belli ki sen azgın bir kimsesin" dedi. |
Diyanet Vakfı |
Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryat ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona (yardım isteyene) dedi ki Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın! |
Edip Yüksel |
Korku içinde, etrafı kollayarak şehirde sabahladı. Kendisinden dün yardım istemiş olan adam, feryad ederek yine kendisinden yardım istiyordu. Musa ona, "Belli ki sen bir belalısın" dedi. |
Elmalılı Hamdi Yazır |
Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse feryad ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona dedi ki «Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın!» |
Fizil-al il Kuran |
Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Dün kendisinden yardım isteyen kişi bağırarak yine ondan yardım istiyordu. Musa ona; «Besbelli sen bir azgınsın.» dedi. |
Gültekin Onan |
Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki dün kendisinden yardım isteyen (kişi bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki "Sen açıkca bir azgınsın." |
Harun Yıldırım |
Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryat ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona (yardım isteyene) dedi ki Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın! |
Hasan Basri Çantay |
Hulâsa şehirde korkarak (ve başına gelecek aakıbete) intizaar ederek sabahladı. Bir de ne görsün Dün kendisinden imdâd isteyen (adam yine) ona feryâd (ve ondan istimdâd) ediyor! Musa ona dedi ki «Sen hakıykat apâşikâr bir azgınsın». |
Hayrat Neşriyat |
Böylece korku içinde kalan bir kimse olarak (ve etrâfı) gözetleyerek şehirde sabahladı; bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen o kimse, (bu sefer başka birkıbtîye karşı) kendisinden (yine) imdâd istiyor! Mûsâ ona `Doğrusu sen gerçekten apaçık bir azgınsın!` dedi. |
İbn-i Kesir |
Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de baktı ki dün, kendisinden yardım isteyen kimse bağırarak ondan yine yardım istiyordu. Musa ona dedi ki Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın. |
İlyas Yorulmaz |
Sonra şehirde geceyi korku içinde sabahladı. Sağı solu gözetleyerek dışarı çıktığında, birde ne görsün, dünkü yardım isteyen adam, yine bağırıp çağırarak yardım istiyor. Musa ona "Sen gerçekten açıkça azgın birisiymişsin" dedi. |
İskender Ali Mihr |
Böylece şehirde (etrafı) gözleyerek sabahladı. Fakat dün yardım isteyen kişi ondan (tekrar) yardım istediği zaman (Musa A.S) ona "Muhakkak ki sen, apaçık azgınsın." dedi. |
Kadri Çelik |
Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa ona dedi ki "Sen gerçekten apaçık bir azgınsın." |
Muhammed Esed |
Böylece, ertesi sabah, korku içinde çevresini gözetleyerek yine şehirde dolaşıyordu; bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen adam (yine) o’nu (yardımına) çağırmıyor mu! Musa, (bu sefer) ona "Sen gerçekten apaçık bir azgınmışsın!" dedi. |
Mustafa İslamoğlu |
Ve ertesi sabah, söz konusu kentte endişeyle etrafı kolaçan ederek dolaşıyordu. Fakat o da ne? Dün ondan yardım isteyen adam, kendisini yine yardıma çağırmıyor mu? Musa ona "Besbelli ki sen iyice zıvanadan çıkmışsın!" dedi. |
Ömer Nasuhi Bilmen |
Derken şehirde korkarak, intizar ederek sabahladı. Bir de gördü ki, kendisinden dünkü gün imdat isteyen yine (kendisine feryat ediyor, kendisinden imdat bekliyor). Mûsa ona dedi ki «Şüphe yok sen elbette apaçık bir azgınsın.» |
Ömer Öngüt |
Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün! Dün kendisinden yardım isteyen kimse bağırarak yine ondan yardım istiyor. Musa ona dedi ki "Belli ki sen bir azgınsın!" |
Sadık Türkmen |
Korku içinde gözetleyerek şehirde sabahladı. Bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen kişi, yine kendisinden yardım istiyor. Musa ona dedi ki "Şüphesiz sen; apaçık, azgın birisin!" |
Seyyid Kutub |
Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Dün kendisinden yardım isteyen kişi bağırarak yine ondan yardım istiyordu. Musa ona; «Besbelli sen bir azgınsın.» dedi. |
Suat Yıldırım |
Sabaha kadar endişe içinde, etrafı kontrol ederek geceyi geçirdi. Sabahleyin, bir de baktı ki dün kendisinden yardım isteyen soydaşı, yine Musa’yı imdadına çağırıyor. Mûsa ona "Belli ki sen azgının tekisin!" dedi. |
Süleyman Ateş |
Şehirde korku içinde (sonucu) gözetleyerek sabahladı. Bir de baktı ki dün kendisinden yardım isteyen (İsrâil oğlu), yine kendisine feryâded(ip yardım ist)iyor. Mûsâ, ona "Belli ki sen bir azgınsın!" dedi. |
Şaban Piriş |
Şehirde korku içinde, etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün dün kendisinden yardım isteyen adam, yine feryat edip, yardım istiyordu. Musa ona -Sen, azgının birisin, dedi. |
Tefhim-ul Kur'an |
Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki «Sen gerçekten açıkça bir azgınsın.» |
Yaşar Nuri Öztürk |
Kentte, korku içinde sabahladı, göz kulak kesiliyordu. Bir de baktı ki, dün ondan yardım isteyen adam yine onu yardıma çağırıyor. Mûsa ona dedi ki "Anlaşıldı, sen, tam azmış bir adamsın." |
Yusuf Ali (İngilizce) |
So he saw the morning in the city, looking about, in a state of fear, when behold, the man who had, the day before, sought his help called aloud for his help (again). Moses said to him "Thou art truly, it is clear, a quarrelsome fellow!" |
فَأَصْبَحَ feeSbeHa |
sabahladı | ص ب ح |
فِي fī |
||
الْمَدِينَةِ l-medīneti |
şehirde | م د ن |
خَائِفًا ḣāifen |
korku içinde | خ و ف |
يَتَرَقَّبُ yeteraḳḳabu |
gözetleyerek | ر ق ب |
فَإِذَا feiƶā |
bir de baktı ki | |
الَّذِي lleƶī |
||
اسْتَنْصَرَهُ stenSarahu |
kendisinden yardım isteyen | ن ص ر |
بِالْأَمْسِ bil-emsi |
dün | |
يَسْتَصْرِخُهُ yesteSriḣuhu |
yine feryadediyor | ص ر خ |
قَالَ ḳāle |
dedi | ق و ل |
لَهُ lehu |
ona | |
مُوسَىٰ mūsā |
Musa | |
إِنَّكَ inneke |
gerçekten sen | |
لَغَوِيٌّ leğaviyyun |
bir azgınsın | غ و ي |
مُبِينٌ mubīnun |
belli ki | ب ي ن |