غ و ي kökü Kur'an'da 20 defa geçmektedir.

AYETLER

NECM
53:2

غَوَىٰ

ğavā

azmadı

Sahibiniz (arkadaşınız olan peygamber) sapmadı ve azmadı.

SAD
38:82

لَأُغْوِيَنَّهُمْ

leuğviyennehum

onları azdıracağım

Dedi ki "Senin izzetin adına andolsun, ben, onların tümünü mutlaka azdırıp-kışkırtacağım."

A'RAF
7:16

أَغْوَيْتَنِي

eğveytenī

beni azdırmana

Dedi ki "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım."

A'RAF
7:146

الْغَيِّ

l-ğayyi

azgınlık

Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları ayetlerimden engelleyeceğim. Onlar her ayeti görseler bile ona inanmazlar; dosdoğru yolu (rüşd yolunu) da görseler, yol olarak benimsemezler, azgınlık yolunu, gördüklerinde ise onu yol olarak benimserler. Bu, onların ayetlerimizi yalanlamaları ve onlardan gafil olmaları dolayısıyladır.

A'RAF
7:175

الْغَاوِينَ

l-ğāvīne

azgınlar-

Onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz kişinin haberini anlat. O, bundan sıyrılıp-uzaklaşmış, şeytan onu peşine takmıştı. O da sonunda azgınlardan olmuştu.

A'RAF
7:202

الْغَيِّ

l-ğayyi

azgınlığın

(Şeytan’ın) Kardeşleri ise, onları sapıklığa sürüklerler, sonra peşlerini bırakmazlar.

MERYEM
19:59

غَيًّا

ğayyen

kötülük

Sonra onların arkasından öyle nesiller türedi ki, namaz (kılma duyarlılığın)ı kaybettiler ve şehvetlerine kapılıp-uydular. Böylece bunlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır.

TA-HA
20:121

فَغَوَىٰ

fe ğavā

ve şaşırdı

Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerini cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Adem, Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp-kaldı.

ŞU'ARA
26:91

لِلْغَاوِينَ

lilğāvīne

azgınların

Cehennem de azgınlar için sergilenir.

KASAS
28:18

لَغَوِيٌّ

leğaviyyun

bir azgınsın

Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki "Sen açıkça bir azgınsın."

KASAS
28:63

أَغْوَيْنَا

eğveynā

azdırdıklarımız

Üzerlerine (azap) sözü hak olanlar derler ki "Rabbimiz, işte bizim azdırıp-saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi.

KASAS
28:63

أَغْوَيْنَاهُمْ

eğveynāhum

onları azdırdık

Üzerlerine (azap) sözü hak olanlar derler ki "Rabbimiz, işte bizim azdırıp-saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi.

KASAS
28:63

غَوَيْنَا

ğaveynā

kendimiz azdığımız

Üzerlerine (azap) sözü hak olanlar derler ki "Rabbimiz, işte bizim azdırıp-saptırdıklarımız bunlar; kendimiz azıp saptığımız gibi, onları da azdırıp saptırdık. (Şimdiyse) Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar bize tapıyor da değillerdi.

HUD
11:34

يُغْوِيَكُمْ

yuğviyekum

sizi azgınlığa düşürmeyi

"Eğer Allah sizi azdırmayı dilemişse, ben size öğüt vermek istesem de, öğüdümün size yararı olmaz. O sizin Rabbinizdir ve O’na döndürüleceksiniz."

HICR
15:39

أَغْوَيْتَنِي

eğveytenī

beni azdırmandan

Dedi ki "Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım."

HICR
15:39

وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ

veleuğviyennehum

ve onları azdıracağım

Dedi ki "Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım."

HICR
15:42

الْغَاوِينَ

l-ğāvīne

azgınlar-

"Şüphesiz, kışkırtılıp-saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin Benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiçbir gücün yoktur."

SAFFAT
37:32

فَأَغْوَيْنَاكُمْ

feeğveynākum

sizi azdırdık

"Evet, sizi azdırdık, çünkü biz de azgın kimselerdik."

SAFFAT
37:32

غَاوِينَ

ğāvīne

azmıştık

"Evet, sizi azdırdık, çünkü biz de azgın kimselerdik."

BAKARA
2:256

الْغَيِّ

l-ğayyi

sapıklıktan

Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. Şüphesiz, doğruluk (rüşd) sapıklıktan apaçık ayrılmıştır. Artık kim tağutu tanımayıp Allah’a inanırsa, o, sapasağlam bir kulba yapışmıştır; bunun kopması yoktur. Allah, işitendir, bilendir.