م د ن kökü Kur'an'da 17 defa geçmektedir.

AYETLER

A'RAF
7:111

الْمَدَائِنِ

l-medāini

şehirlere

Dediler ki "Onu ve kardeşini şimdilik bekletiver (vereceğin cezayı ertele), şehirlere de toplayıcılar yolla";

A'RAF
7:123

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

şehirde

Firavun "Ben size izin vermeden önce O’na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı buradan sürüp-çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz."

YASIN
36:20

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

kentin

Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi "Ey kavmim, elçilere uyun" dedi.

ŞU'ARA
26:36

الْمَدَائِنِ

l-medāini

kentlere

Dediler ki "Bunu ve kardeşini oyala, şehirlere de toplayıcılar gönder,"

ŞU'ARA
26:53

الْمَدَائِنِ

l-medāini

kentlere

Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi.

NEML
27:48

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

şehirde

Şehirde dokuzlu bir çete vardı, yeryüzünde bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı.

KASAS
28:15

الْمَدِينَةَ

l-medīnete

şehre

(Musa) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da) "Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkça saptırıcı bir düşmandır" dedi.

KASAS
28:18

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

şehirde

Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki "Sen açıkça bir azgınsın."

KASAS
28:20

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

şehrin

Şehrin öbür yakasından bir adam koşarak gelip dedi ki "Ey Musa, önde gelenler, seni öldürmek konusunda aralarında görüşmektedirler, artık sen çık git; gerçekten ben sana öğüt verenlerdenim."

YUSUF
12:30

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

şehirde

Şehirde (birtakım) kadınlar "Aziz (Vezir)’in karısı kendi uşağının nefsinden murad almak istiyormuş. Öyle ki sevgi onun bağrına sinmiş. Biz doğrusu onu açıkça bir sapıklık içinde görüyoruz." dedi.

HICR
15:67

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

şehrin

Şehir halkı birbirlerine müjdeler vererek geldi.

KEHF
18:19

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

şehre

Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık). İçlerinden bir sözcü dedi ki "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki "Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık." Dediler ki "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin."

KEHF
18:82

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

şehirde

"Duvar ise, şehirde iki öksüz çocuğundu, altında onlara ait bir define vardı; babaları salih biriydi. Rabbin diledi ki, onlar erginlik çağına erişsinler ve kendi definelerini çıkarsınlar; (bu,) Rabbinden bir rahmettir. Bunları ben, kendi işim (özel görüşüm) olarak yapmadım. İşte, senin sabır göstermeye güç yetiremediğin şeylerin yorumu."

AHZAB
33:60

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

şehirde

Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve şehirde kışkırtıcılık yapan (yalan haber yayan)lar (bu tutumlarına) bir son vermeyecek olurlarsa, gerçekten seni onlara saldırtırız, sonra orada seninle pek az (bir süre) komşu kalabilirler.

MUNAFIKUN
63:8

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

Medine’ye

Derler ki, "Andolsun, Medine’ye bir dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan sürüp-çıkaracaktır." Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah’ın, O’nun Resûlü’nün ve mü’minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.

TEVBE
9:101

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

Medine

Çevrenizdeki bedevilerden münafık olanlar vardır ve Medine halkından da nifakı alışkanlığa çevirmiş olanlar vardır. Sen onları bilmezsin, Biz onları biliriz. Biz onları iki kere azaplandıracağız, sonra onlar büyük bir azaba döndürülecekler.

TEVBE
9:120

الْمَدِينَةِ

l-medīneti

Medine

Medine halkına ve çevresindeki bedevilere, Allah’ın elçisinden geri kalmaları, kendi nefislerini onun nefsine tercih etmeleri yakışmaz. Bu, gerçekten onların Allah yolunda bir susuzluk, bir yorgunluk, ’dayanılmaz bir açlık’ (çekmeleri), kafirleri ’kin ve öfkeyle ayaklandıracak’ bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları karşılığında, mutlaka onlara bununla salih bir amel yazılmış olması nedeniyledir. Şüphesiz Allah, iyilik yapanların ecrini kaybetmez.