وَلَمَّا وَرَدَ مَاءَ مَدْيَنَ وَجَدَ عَلَيْهِ أُمَّةً مِنَ النَّاسِ يَسْقُونَ وَوَجَدَ مِنْ دُونِهِمُ امْرَأَتَيْنِ تَذُودَانِ ۖ قَالَ مَا خَطْبُكُمَا ۖ قَالَتَا لَا نَسْقِي حَتَّىٰ يُصْدِرَ الرِّعَاءُ ۖ وَأَبُونَا شَيْخٌ كَبِيرٌ

Ve lemma verade mae medyene vecede aleyhi ümmetem minen nasi yeskune ve veced min dunihimümraeteyni tezudan kel ma hatbüküma kaleta la neskıy hatta yusdirar riaü ve ebuna şeyhun kebır

MEALLER
Abdulbaki Gölpınarlı

Medyen suyuna varınca orada, hayvanlarını sulayan bir bölük halk gördü. Gerilerinde de iki kadın vardı, onlar, hayvanlarını sudan men ediyorlardı. Mûsâ, ne yapıyorsunuz, niçin hayvanlarınızı sulamıyorsunuz deyince dediler ki çobanlar gidinceye dek biz, hayvanlarımızı sulayamıyoruz ve babamız da pek ihtiyar bir adam.

Abdullah Parlıyan

"Derdiniz nedir?" diye sordu. "Bu çobanlar, işlerini bitirip uzaklaşmadıkça, biz hayvanlarımızı sulayamıyoruz; çünkü biz kadınız, bu işleri görecek başka kimsemiz yok, babamız da pek yaşlı" diye cevap verdiler.

Adem Uğur

Musa, Medyen suyuna varınca, orada (hayvanlarını) sulayan bir çok insan buldu. Onların gerisinde de, (hayvanlarını) engelleyen iki kadın gördü. Onlara Derdiniz nedir? dedi. Şöyle cevap verdiler Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (onların içine sokulup hayvanlarımızı) sulamayız; babamız da çok yaşlıdır.

Ahmed Hulusi

(Musa) Medyen su kuyularına ulaşınca, hayvanlarını sulayan bir grup gördü. Az ötede de iki kız, hayvanlarını sulamak için sıra bekliyordu. (Musa) sordu "Nedir derdiniz ne bekliyorsunuz?" Dediler ki "Çobanlar sulayıp dönene kadar biz sulayamayız... Babamız da çok ihtiyardır bu işe gelemez!"

Ahmet Varol

’Çobanlar çekilip gitmeden biz sulamayız. Babamız ise pek yaşlı bir ihtiyardır.’

Ali Bulaç

Medyen suyuna vardığı zaman, su almakta olan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de (hayvanları su başına götürmekten çekinen) iki kadın buldu. Dedi ki "Bu durumunuz ne?" "Çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulayamayız; babamız, yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır." dediler.

Ali Fikri Yavuz

Medyen suyuna varınca, kuyunun başında hayvanlarını sulayan bir küme insan buldu. Onların aşağısında da, (suya doğru içmek için zorlayan hayvanları) engellemekte olan iki kadın gördü. (Onlara) dedi ki "- Haliniz nedir?" Onlar şöyle cevap verdiler " - Çobanlar davarlarına su içirip dönmedikçe biz (hayvanlarımıza) su veremeyiz. Babamız da yaşı çok büyük bir ihtiyardır, (biz onun için çıkıyoruz)."

Bayraktar Bayraklı

Mûsâ, Medyen suyuna varınca, davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde, hayvanlarını engellemeye çalışan iki kız gördü. Onlara, “Sıkıntınız nedir?” dedi. Kızlar da, “Çobanlar ayrılana kadar biz hayvanlarımızı sulamayız. Babamız çok yaşlıdır, onun için bu işi biz yapıyoruz” dediler.

Bekir Sadak

Medyen suyuna geldiginde, davarlarini sulayan bir insan toplulugu buldu. Onlardan baska, hayvanlarini sudan alikoyan iki kadin gordu. Onlara «Derdiniz nedir?» dedi. «Cobanlar ayrilana kadar biz sulamayiz. Babamiz cok yaslidir onun icin bu isi biz yapiyoruz» dediler.

Celal Yıldırım

Medyen suyuna varınca üzerinde toplanıp (davarlarını) sulayan bir grup insan buldu ve onların gerisinde (koyunlarına sahip çıkıp) sakınarak (sıra) bekleyen iki kadın gördü. Onlara «Ne bu hâliniz ?» diye sordu. Onlar «Çobanlar davarlarını sulayıp ayrılmadıkça biz davarlarımızı sulayamayız. Babamız ise iyice yaşlanmış bir ihtiyardır» diyerek cevap verdiler.

Cemal Külünkoğlu

Medyen suyuna vardığında, kuyunun başında insanların (hayvanlarını) suladıklarını gördü. Ayrıca onlardan başka, (hayvanlarını) sudan uzak tutmaya çalışan iki kıza tanık oldu. Onlara “Derdiniz nedir?” diye sordu. Onlar da “Çobanlar sulayıp çekilmeden biz onların içine sokulup hayvanlarımızı sulamayız. Babamız çok yaşlıdır (onun için bu işi biz yapıyoruz)” dediler.

Diyanet İşleri

Medyen suyuna varınca, suyun başında (hayvanlarını) sulamakta olan bazı insanlar gördü. Bunların yanında da koyunlarını suya salmamak için uğraşan iki kız gördü. Mûsâ onlara, "(Koyunlarınızı burada tutmaktaki) maksadınız ne?" dedi. Onlar, "Çobanlar sulayıp çekilinceye kadar biz koyunlarımızı sulayamayız. Babamız ise çok yaşlı bir adamdır" dediler.

Diyanet Vakfı

Musa, Medyen suyuna varınca, orada (hayvanlarını) sulayan bir çok insan buldu. Onların gerisinde de, (hayvanlarını) engelleyen iki kadın gördü. Onlara Derdiniz nedir? dedi. Şöyle cevap verdiler Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (onların içine sokulup hayvanlarımızı) sulamayız; babamız da çok yaşlıdır.

Edip Yüksel

Medyen suyuna vardığında, orada hayvanlarını sulayan halktan bir grup buldu. Onların gerisinde itilip kakılan iki kadın gördü. Onlara, "Ne yapmak istiyorsunuz?" dedi. "Çobanlar sulayıp çekilmeden sulayamayız. Babamız da çok yaşlı bir adamdır" dediler.

Elmalılı Hamdi Yazır

Musa, Medyen suyuna varınca, orada (hayvanlarını) sulayan bir çok insan buldu. Onların gerisinde de (hayvanlarını suyun olduğu yerden) geri çeken iki kadın gördü. Onlara «Derdiniz nedir?» dedi. Şöyle cevap verdiler «Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (onların içine sokulup hayvanlarımızı) sulamayız; babamız da çok yaşlıdır.»

Fizil-al il Kuran

Medyen suyuna geldiğinde, kuyunun başında insanların hayvanlarını suladıklarını gördü. Onlardan başka, hayvanlarını sudan alıkoyan iki kız gördü. Onlara; «Derdiniz nedir?» dedi. Dediler ki; «Çobanlar sulayıp çekilmeden biz onların içine sokulup hayvanlarımızı sulamayız. Babamız çok yaşlıdır, onun için bu işi biz yapıyoruz.»

Gültekin Onan

Medyen suyuna vardığı zaman, su almakta olan bir insan ümmeti buldu. Onların gerisinde de [hayvanları su başına götürmekten çekinen] iki kadın buldu. Dedi ki "Bu durumunuz ne?" "Çobanlar sürülerini sulamadıkça biz sürülerimizi sulayamayız; babamız, yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır" dediler.

Harun Yıldırım

Musa, Medyen suyuna varınca, orada (hayvanlarını) sulayan bir çok insan buldu. Onların gerisinde de, (hayvanlarını) engelleyen iki kadın gördü. Onlara Derdiniz nedir? dedi. Şöyle cevap verdiler Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (onların içine sokulup hayvanlarımızı) sulamayız; babamız da çok yaşlıdır.

Hasan Basri Çantay

Vaktaki Medyen suyuna vardı, üst tarafında (ve kenarında) bir sürü insan buldu ki (hayvanlarını) suluyorlardı. Onların gerisinde (ve alt yanında) da (sürülerini) alıkoyan iki kadın gördü. Dedi «(Bu) haaliniz ne»? Dediler «Çobanlar sıvarıb dönünceye kadar biz sıvarmayız. Babamız ise büyük bir ihtiyardır».

Hayrat Neşriyat

Ve Medyen suyuna varınca, (kuyunun) başında (hayvanlarını) sulayan bir insan topluluğu buldu; onların gerisinde de (hayvanlarını sudan) men` etmekte olan iki kadın (iki genç kız) buldu. (Onlara) `Bu hâliniz nedir?` dedi. (Onlar) `Çobanlar (sulayıp) gitmeden(biz hayvanlarımızı) sulamayız; babamız da yaşlı bir ihtiyardır (onları sulayamaz)` dediler.

İbn-i Kesir

Medyen suyuna varınca; davarlarını sulayan bir insan topluluğu gördü. Ve onlardan başka sürülerini gözetleyen iki kadın buldu. Onlara İşiniz nedir? dedi. Onlar da Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız. Babamız çok yaşlıdır da ondan, dediler.

İlyas Yorulmaz

Su içmek için Medyen suyuna geldiğinde, suyun başında hayvanlarını sulayan insanlar buldu. Birde onlardan başka, hayvanları oradan uzak tutan iki kadın vardı. Musa iki kadına "Durumunuz nedir?" diye sordu. İki kadın "Çobanlar hayvanlarını sulayıp suyun başından ayrılmadıkça, hayvanlarımızı sulayamıyoruz. Babamızda çok yaşlı birisi" dediler.

İskender Ali Mihr

Ve Medyen suyuna vardığı zaman, su almakta olan bir insan topluluğu buldu ve onlardan başka, (hayvanlarını suya gitmekten) engelleyen iki kadın buldu. Onlara "Sizin haliniz (derdiniz) nedir?" dedi. (O iki kadın) "Çobanlar (sürüleriyle) çekilmedikçe biz (hayvanlarımızı) sulayamayız. Ve bizim babamız çok ihtiyar." dediler.

Kadri Çelik

Medyen suyuna vardığı zaman, ondan su almakta olan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de (başında erkeklerin bulunduğu suya gitmekten sürüsünü) alıkoyan iki kadın buldu. Dedi ki "Bu durumunuz ne?" Dediler ki "Çobanlar (sürüsünü) geri çekmedikçe, biz sürülerimizi sulayamayız; babamız da büyük bir ihtiyardır."

Muhammed Esed

Derken, Medyen’in su kuyularına vardı ve orada (hayvanlarını) suvaran kalabalık bir grup insanla karşılaştı; ve onlardan biraz ötede kendi hayvanlarını uzakta tutmaya çalışan iki kadın gördü. (Onlara) "Arzunuz nedir?" diye sordu. "Bu çobanlar işlerini bitirip uzaklaşmadıkça biz (hayvanlarımızı) suvaramıyoruz; çünkü (biz kadınız ve) babamız da pek yaşlı" diye cevap verdiler.

Mustafa İslamoğlu

Ve (Musa) Medyen sularına ulaşınca, orada (hayvan) sulayan bir gurup insanla karşılaştı; ve onların az ötesinde iki kadını hayvanlarına sahip olmaya çalışırken buldu. O ikisine "Size nasıl yardımcı olabilirim?" dedi. Onlar "Bu çobanlar işini bitirip ayrılıncaya dek biz (hayvanlarımızı) sulayamıyoruz; (biz kadınız) ve babamız da çok yaşlı biri" diye cevap verdiler.

Ömer Nasuhi Bilmen

Vaktâ ki, Medyen suyuna vardı, üzerinde nâstan bir cemaat buldu ki, (hayvanlarına) su veriyorlardı ve onların gerisinde iki kadın buldu ki, (koyunlarını) geri tutuyorlardı. Dedi ki «Nedir, ikinizin hali?» Dediler ki «Çobanlar (suvarıp) geri dönünceye kadar suvarmayız. Babamız ise büyük bir ihtiyardır.»

Ömer Öngüt

Medyen suyuna varınca, orada davarlarını sulayan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de sürülerini kollayan iki kadın gördü. Onlara "Derdiniz nedir? Niçin hayvanlarınızı sulamıyorsunuz?" dedi. Onlar da "Çobanlar ayrılana kadar biz sulamayız. Babamız çok yaşlıdır, (onun için bu işi biz yapıyoruz). " dediler.

Sadık Türkmen

Derken medyen suyuna varınca, suyun başında hayvanlarını sulayan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de, hayvanlarını sudan uzakta tutan iki kız gördü "Sizin durumunuz nedir?" dedi. Dediler ki "Çobanlar sulayıp çekilmedikçe biz sulayamayız; babamız ise çok yaşlı birisidir."

Seyyid Kutub

’Onlarla birlikte hayvanlarınızı sulamanıza engel olan sebep ne?’ dedi. ’Çobanlar hayvanlarını sulayıp çekilmeden, biz onların içine sokulup hayvanlarımızı sulayamayız. Babamız da çok yaşlı.’ dediler.

Suat Yıldırım

Medyen’in su kuyularına varınca orada davarlarını suvaran bir grup insan buldu. Onların gerisinde de kendi hayvanlarını uzakta tutmaya çalışan iki kadın gördü. "Siz niçin bekliyorsunuz?" diye sordu. Onlar da "Çobanlar hayvanlarını suvarıp ayrılmadıkça, biz suvarmayız. Babamız da hayli yaşlı olduğundan iş bize kalıyor" diye cevapladılar.

Süleyman Ateş

Medyen suyuna varınca onun başında birçok insanların, (hayvanlarını) suladıklarını gördü. Onların gerisinde de, (diğerlerinin hayvanlarına karışmasın diye hayvanlarını) sudan meneden iki kız buldu. (Mûsâ, onlara) "İşiniz nedir, (niçin hayvanları suya bırakmıyorsunuz)?" dedi. Dediler ki "Çobanlar sulayıp çekilmeden biz (onların içine sokulup hayvanlarımızı) sulamayız. Babamız da büyük bir ihtiyardır (O gelemez)."

Şaban Piriş

Medyen suyuna vardığı zaman, orada bir topluluğun hayvanlarını suladığını gördü. Onların aşağısında da iki kadının sürüsünü sudan uzak tuttuğunu gördü. Meseleniz nedir dedi? -Çobanlar suyun başından ayrılmadıkça biz sulayamayız. Babamız ise çok yaşlı dediler.

Tefhim-ul Kur'an

Medyen suyuna vardığı zaman, ondan su almakta olan bir insan topluluğu buldu. Onların gerisinde de (hayvanlarını suya gitmekten) sakınan iki kadın buldu. Dedi ki «Bu durumunuz ne?» «Çobanlar sürülerini sulamadıkça, biz sürülerimizi sulayamayız; babamız da yaşı ilerlemiş bir ihtiyardır.» dediler.

Yaşar Nuri Öztürk

Medyen suyuna ulaştığında, su başında halktan bir grup gördü. Hayvanlarını suluyorlardı. Biraz ötelerinde çekingen bir halde duran iki kadın fark etti. "Derdiniz nedir?" dedi. "Şu çobanlar çekilip gidinceye kadar biz hayvanlarımızı sulamayız. Üstelik babamız da ileri yaşta bir ihtiyardır." dediler.

Yusuf Ali (İngilizce)

And when he arrived at the watering (place) in Madyan, he found there a group of men watering (their flocks), and besides them he found two women who were keeping back (their flocks). He said "What is the matter with you?" They said "We cannot water (our flocks) until the shepherds take back (their flocks) And our father is a very old man."

KELİME KÖKLERİ
وَلَمَّا
velemmā
ne zaman ki
وَرَدَ
verade
varınca و ر د
مَاءَ
māe
suyuna م و ه
مَدْيَنَ
medyene
Medyen
وَجَدَ
vecede
buldu و ج د
عَلَيْهِ
ǎleyhi
onun başında
أُمَّةً
ummeten
bir grubu ا م م
مِنَ
mine
-dan
النَّاسِ
n-nāsi
insanlar- ن و س
يَسْقُونَ
yesḳūne
(hayvanlarını) sularken س ق ي
وَوَجَدَ
ve vecede
ve buldu و ج د
مِنْ
min
دُونِهِمُ
dūnihimu
onların gerisinde د و ن
امْرَأَتَيْنِ
mraeteyni
iki kız م ر ا
تَذُودَانِ
teƶūdāni
sudan meneden ذ و د
قَالَ
ḳāle
(Musa) dedi ق و ل
مَا
nedir?
خَطْبُكُمَا
ḣaTbukumā
sizin işiniz خ ط ب
قَالَتَا
ḳāletā
dediler ki ق و ل
لَا
نَسْقِي
nesḳī
biz sulayamayız س ق ي
حَتَّىٰ
Hattā
kadar
يُصْدِرَ
yuSdira
sulayıp çekilinceye ص د ر
الرِّعَاءُ
r-riǎā'u
çobanlar ر ع ي
وَأَبُونَا
ve ebūnā
ve babamız da ا ب و
شَيْخٌ
şeyḣun
bir ihtiyardır ش ي خ
كَبِيرٌ
kebīrun
büyük ك ب ر