İbn-i Kesir 

1. Münafıklar sana geldiklerinde Şehadet ederiz ki muhakkak sen, Allah’ın peygamberisin, derler. Allah da bilir ki; sen, elbette kendisinin peygamberisin. Allah; münafıkların şüphesiz yalancılar olduklarına şehadet eder.

2. Onlar; yeminlerini kalkan edindiler de Allah’ın yolundan alıkoydular. Gerçekten yaptıkları işler ne kötüdür.

3. Bu, önce iman edip sonra küfretmiş olmalarındandır. Bunun üzerine kalbleri mühürlenmiştir, artık hiç anlamazlar.

4. Onlara baktığında; gövdeleri hoşuna gider, konuşurlarsa; sözlerini dinlersin. Onlar giydirilmiş odunlar gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar. Düşman onlardır, sakın onlardan. Allah, canlarını alsın. Nasıl olup da döndürülüyorlar.

5. Onlara; gelin, Allah’ın peygamberi sizin için mağfiret dilesin, denildiği zaman; başlarını çevirdiler. Ve sen, onların büyüklük taslayarak yüz çevirdiklerini görürsün.

6. Onlar için mağfiret dilesen de, mağfiret dilemesen de birdir. Allah, onları katiyyen bağışlamayacaktır. Muhakkak ki Allah; fasıklar güruhunu hidayete erdirmez

7. Onlar öyle kimselerdir ki; Allah’ın peygamberinin yanında bulunanlar için hiç bir şey infak etmeyin de dağılıp gitsinler, derler. Halbuki göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Ama o münafıklar, bunu anlamazlar.

8. Onlar; şayet Medine’ye dönersen, andolsun ki; şerefli ve kuvvetli olanlar, zayıf olanları oradan muhakkak çıkaracaktır, diyorlardı. Oysa izzet Allah’ ın, Peygamberinin ve mü’minlerindir. Fakat münafıklar, bunu bilmezler.

9. Ey iman edenler; mallarınız ve çocuklarınız, sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa; onlar, hüsrana uğrayanların kendileridir.

10. Birinize ölüm gelip de; Rabbım, beni yakın bir süreye kadar geciktirsen de sadaka versem ve salihlerden olsam, diyeceği zaman gelmezden evvel, size rızık olarak verdiğimizden infak edin.

11. Eceli gelince Allah; hiç bir nefsi asla geri bırakmaz. Ve Allah; işlediklerinizden haberdardır.