MÜDDESIR 74:51
قَسْوَرَةٍ
ḳasveratin
aslan-
|
Arslandan korkup-kaçmışlar.
|
فَرَّتْ مِنْ قَسْوَرَةٍ
Ferret min kasveretin.
|
MÜRSELAT 77:32
كَالْقَصْرِ
kālḳaSri
kütük gibi
|
Gerçekten o, sanki her biri saray olan bir kıvılcım saçar.
|
إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ
İnneha termiy bişererin kelkasri.
|
SAD 38:52
قَاصِرَاتُ
ḳāSirātu
(eşlerine) diken
|
Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş yaşıt kadınlar vardır.
|
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ أَتْرَابٌ
Ve ındehüm kasıratüt türfi etrab
|
A'RAF 7:74
قُصُورًا
ḳuSūran
saraylar
|
"(Allah’ın) Ad (kavminden) sonra sizi halifeler kıldığını ve sizi yeryüzünde (güç ve servetle) yerleştirdiğini hatırlayın. Ki onun düzlüklerinde köşkler kuruyor, dağlardan evler yontuyordunuz. Şu halde Allah’ın nimetlerini hatırlayın, yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."
|
وَاذْكُرُوا إِذْ جَعَلَكُمْ خُلَفَاءَ مِنْ بَعْدِ عَادٍ وَبَوَّأَكُمْ فِي الْأَرْضِ تَتَّخِذُونَ مِنْ سُهُولِهَا قُصُورًا وَتَنْحِتُونَ الْجِبَالَ بُيُوتًا ۖ فَاذْكُرُوا آلَاءَ اللَّهِ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ
Vezküru iz cealeküm hulefae mim ba’di adiv ve bevveeküm fil erdı tettehızune min sühuliha kusurav ve tenhıtunel cibale büyuta fezküru alaellahi ve la ta’sev fil erdı müfsidın
|
A'RAF 7:202
يُقْصِرُونَ
yuḳSirūne
yakalarını bırakmazlar
|
(Şeytan’ın) Kardeşleri ise, onları sapıklığa sürüklerler, sonra peşlerini bırakmazlar.
|
وَإِخْوَانُهُمْ يَمُدُّونَهُمْ فِي الْغَيِّ ثُمَّ لَا يُقْصِرُونَ
Ve ıhvanühüm yemüddunehüm fil ğayyi sümme la yuksırun
|
FURKAN 25:10
قُصُورًا
ḳuSūran
saraylar
|
Dilediği takdirde, sana bundan daha hayırlısı olarak altından ırmaklar akan cennetler veren ve senin için köşkler kılan (Allah) ne Yücedir.
|
تَبَارَكَ الَّذِي إِنْ شَاءَ جَعَلَ لَكَ خَيْرًا مِنْ ذَٰلِكَ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَيَجْعَلْ لَكَ قُصُورًا
Tebarakellezı in şae ceale leke hayram min zalike cennatin tecrı min tahtihel enharu ve yec’al leke kusura
|
SAFFAT 37:48
قَاصِرَاتُ
ḳāSirātu
kendilerini hapsetmiş
|
Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır.
|
وَعِنْدَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ عِينٌ
Ve ındehüm kasıratüt tarfi ıyn
|
HAC 22:45
وَقَصْرٍ
ve ḳaSrin
ve saraylar
|
(Halkı) Zulmediyorken yıkıma uğrattığımız nice ülkeler vardır ki, şimdi onların altları üstlerine gelmiş ıpıssız durmakta, kullanılamaz durumdaki kuyuları (terk edilmiş bulunmakta), yüksek sarayları (çın çın ötmektedir).
|
فَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ فَهِيَ خَاوِيَةٌ عَلَىٰ عُرُوشِهَا وَبِئْرٍ مُعَطَّلَةٍ وَقَصْرٍ مَشِيدٍ
Fe keeyyim min karyetin ehleknaha ve hiye zalimetün fe hiye haviyetün ala uruşiha ve bi’rim müattaletiv ve kasrim meşıd
|
RAHMAN 55:56
قَاصِرَاتُ
ḳāSirātu
(eşlerine) diken (dilberler)
|
Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur.
|
فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
Fihinne kasıratut tarfi lem yatmishunne insun kablehum ve la can.
|
RAHMAN 55:72
مَقْصُورَاتٌ
meḳSūrātun
kapanmış
|
Otağlar içinde korunmuş huri kadınlar.
|
حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ
Hurum maksuratun fil hıyam
|
NISA 4:101
تَقْصُرُوا
teḳSurū
kısaltmanızdan ötürü
|
Yeryüzünde adım attığınızda (yolculuğa ya da savaşa çıktığınızda), kafirlerin size bir kötülük yapmalarından korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanlarınızdır.
|
وَإِذَا ضَرَبْتُمْ فِي الْأَرْضِ فَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَقْصُرُوا مِنَ الصَّلَاةِ إِنْ خِفْتُمْ أَنْ يَفْتِنَكُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا ۚ إِنَّ الْكَافِرِينَ كَانُوا لَكُمْ عَدُوًّا مُبِينًا
Ve iza darabtüm fil erdı fe leyse aleyküm cünahun en taksuru mines salah in hıftüm ey yeftinekümüllezıne keferu innel kafirune kanu leküm adüvvem mübına
|
FETIH 48:27
وَمُقَصِّرِينَ
ve muḳaSSirīne
ve(ya) kısaltarak
|
Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram’a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (kiminiz de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı.
|
لَقَدْ صَدَقَ اللَّهُ رَسُولَهُ الرُّؤْيَا بِالْحَقِّ ۖ لَتَدْخُلُنَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ إِنْ شَاءَ اللَّهُ آمِنِينَ مُحَلِّقِينَ رُءُوسَكُمْ وَمُقَصِّرِينَ لَا تَخَافُونَ ۖ فَعَلِمَ مَا لَمْ تَعْلَمُوا فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ فَتْحًا قَرِيبًا
Le kad sadekallahü rasulehür ru’ya bil hakk le tedhulünnel mescidel harame in şaellahü aminıne muhallikıyne ruuseküm ve mükassıriyne la tehafun fe alime ma lem ta’lemu fe ceale min duni zalike fethan karıba
|