TEKVIR 81:13
أُزْلِفَتْ
uzlifet
yaklaştırıldığı
|
Cennet de yakınlaştırıldığı zaman,
|
وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ
Ve izelcennetu uzlifet.
|
KAF 50:31
وَأُزْلِفَتِ
ve uzlifeti
ve yaklaştırılmıştır
|
Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır.
|
وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ غَيْرَ بَعِيدٍ
Ve uzlifetil cennetu lil muttekıyne ğayra beıyd
|
SAD 38:25
لَزُلْفَىٰ
lezulfā
bir yakınlığı
|
Böylece onu bağışladık. Şüphesiz onun Bizim Katımız’da gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.
|
فَغَفَرْنَا لَهُ ذَٰلِكَ ۖ وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ
Fe ğaferna lehu zalik ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab
|
SAD 38:40
لَزُلْفَىٰ
lezulfā
bir yakınlık
|
Şüphesiz, onun Bizim Katımız’da gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.
|
وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ
Ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab
|
ŞU'ARA 26:64
وَأَزْلَفْنَا
ve ezlefnā
ve yaklaştırdık
|
Ötekileri de buraya yaklaştırdık.
|
وَأَزْلَفْنَا ثَمَّ الْآخَرِينَ
Ve ezlefna semmel aharın
|
ŞU'ARA 26:90
وَأُزْلِفَتِ
ve uzlifeti
ve yaklaştırılır
|
(O gün) Cennet takva sahiplerine yaklaştırılır.
|
وَأُزْلِفَتِ الْجَنَّةُ لِلْمُتَّقِينَ
Ve üzlifetil cennetü lil müttekıyn
|
HUD 11:114
وَزُلَفًا
ve zulefen
ve yakın vakitlerinde
|
Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namazı kıl. Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlara bir öğüttür.
|
وَأَقِمِ الصَّلَاةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِنَ الَّيْلِ ۚ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ۚ ذَٰلِكَ ذِكْرَىٰ لِلذَّاكِرِينَ
Ve ekımıs salate tarafeyin nehari ve zülefem minel leylv innel hasenati yüzhibnes seyyiat zalike zikra liz zakirın
|
SEBE 34:37
|
Bizim Katımız’da sizi (bize) yaklaştıracak olan ne mallarınız, ne de evlatlarınızdır; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. İşte onlar; onlar için yaptıklarına karşılık olmak üzere kat kat mükafaat vardır ve onlar yüksek köşklerinde güven içindedirler.
|
وَمَا أَمْوَالُكُمْ وَلَا أَوْلَادُكُمْ بِالَّتِي تُقَرِّبُكُمْ عِنْدَنَا زُلْفَىٰ إِلَّا مَنْ آمَنَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَأُولَٰئِكَ لَهُمْ جَزَاءُ الضِّعْفِ بِمَا عَمِلُوا وَهُمْ فِي الْغُرُفَاتِ آمِنُونَ
Ve ma emvalüküm ve la evladüküm billetı tükarribüküm ındena zülfa illa men amene ve amile salihan fe ülaike lehüm cezaüd dı’fi bima amilu ve hüm fil ğurufati aminun
|
ZÜMER 39:3
زُلْفَىٰ
zulfā
daha yakın
|
Haberin olsun; halis (katıksız) olan din yalnızca Allah’ındır. O’ndan başka veliler edinenler (şöyle derler) "Biz, bunlara bizi Allah’a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Elbette Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez.
|
أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ ۚ وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَىٰ إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فِي مَا هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ ۗ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ
Ela lillahid dınül halıs Vellezınettehazu min dunihı evliya’ ma na’büdühüm illa li yükarribuna ilellahi zülfa innellahe yahkümü beynehüm fı ma hüm fıhi yahtelifun innellahe la yehdı men hüve kazıbün keffar
|
MÜLK 67:27
زُلْفَةً
zulfeten
yakından
|
Nihayet onu pek yakında gördüklerinde, o inkar edenlerin yüzleri kötüleşip-karardı. Ve "İşte bu, sizin (gerçekleşmeyecek diye) öne sürüp durduğunuz şeydir" denildi.
|
فَلَمَّا رَأَوْهُ زُلْفَةً سِيئَتْ وُجُوهُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَقِيلَ هَٰذَا الَّذِي كُنْتُمْ بِهِ تَدَّعُونَ
Felemma reevhu zulfeten siy-et vucuhulleziyne keferu ve kıyle hazelleziy kuntum bihi tedde’une.
|