A'RAF 7:205
وَالْاصَالِ
vel’āSāli
ve akşam
|
Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma.
|
وَاذْكُرْ رَبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعًا وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ وَلَا تَكُنْ مِنَ الْغَافِلِينَ
Vezkür rabbeke fı nefsike tedardruav ve hıyfetev ve dunel cehri minel ğafilın
|
FURKAN 25:5
وَأَصِيلًا
ve eSīlen
ve akşam
|
Ve dediler ki "Bu, geçmişlerin uydurduğu masallardır, bir başkasına yazdırmış olup kendisine sabah akşam okunmaktadır."
|
وَقَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ اكْتَتَبَهَا فَهِيَ تُمْلَىٰ عَلَيْهِ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Ve kalu esatıyrul evvelinektetebeha fe hiye tümla aleyhi bükratev ve esıyla
|
SAFFAT 37:64
|
Şüphesiz o, ‘çılgınca yanan ateşin’ dibinde bitip çıkar.
|
إِنَّهَا شَجَرَةٌ تَخْرُجُ فِي أَصْلِ الْجَحِيمِ
İnneha şeceratün tahrucü fı aslil cehıym
|
İBRAHIM 14:24
|
Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir.
|
أَلَمْ تَرَ كَيْفَ ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا كَلِمَةً طَيِّبَةً كَشَجَرَةٍ طَيِّبَةٍ أَصْلُهَا ثَابِتٌ وَفَرْعُهَا فِي السَّمَاءِ
E lem tera keyfe darabellahü meselen kelimeten ttttayyibeten ke şeceratin tayyibetin aslüha sabitüv ve fer’uha fis sema’
|
RA'D 13:15
وَالْاصَالِ
vel’āSāli
akşam
|
Göklerde ve yerde her ne varsa -isteyerek de olsa, istemeyerek de olsa- Allah’a secde eder. Sabah akşam gölgeleri de (O’na secde eder).
|
وَلِلَّهِ يَسْجُدُ مَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ طَوْعًا وَكَرْهًا وَظِلَالُهُمْ بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ ۩
Ve lillahi yescüdü men fis semavati vel ard tav’av ve kerhev ve zılalühüm bil ğudüvvi vel asal
|
İNSAN 76:25
وَأَصِيلًا
ve eSīlen
ve akşam
|
Ve sabah, akşam Rabbinin adını zikret.
|
وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Veskurisme rabbike bukreten ve asıylen.
|
HAŞR 59:5
أُصُولِهَا
uSūlihā
kökleri
|
Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kökleri üzerinde dimdik bırakmışsanız, (bu) Allah’ın izniyledir ve fasık olanları alçaltması içindir.
|
مَا قَطَعْتُمْ مِنْ لِينَةٍ أَوْ تَرَكْتُمُوهَا قَائِمَةً عَلَىٰ أُصُولِهَا فَبِإِذْنِ اللَّهِ وَلِيُخْزِيَ الْفَاسِقِينَ
Ma kata’tum min liynetin ev terektumuha kaimeten ’ala usuliha febiiznillahi ve liyuhziyelfasikıyne.
|
AHZAB 33:42
وَأَصِيلًا
ve eSīlen
akşam
|
Ve O’nu sabah ve akşam tesbih edin.
|
وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Ve sebbihuhu bükratev ve esıyla
|
NUR 24:36
وَالْاصَالِ
vel’āSāli
ve akşam
|
(Bu nur,) Allah’ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O’nu tesbih ederler.
|
فِي بُيُوتٍ أَذِنَ اللَّهُ أَنْ تُرْفَعَ وَيُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ يُسَبِّحُ لَهُ فِيهَا بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ
Fı büyutin ezinellahü en türfea ve yüzkera fıhesmühu yüsebbihu lehu fıha bil ğudüvvi vel asal
|
FETIH 48:9
وَأَصِيلًا
ve eSīlen
ve akşam
|
Ki Allah’a ve Resûlü’ne iman etmeniz, O’nu savunup-desteklemeniz, O’nu en içten bir saygıyla-yüceltmeniz ve sabah akşam O’nu (Allah’ı) tesbih etmeniz için.
|
لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُ وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Li tü’minu billahi ve rasulihi ve tüazziruhu ve tuvekkiruh ve tusebbihuhu bükreten ve ezıyla
|