ط ل ع kökü Kur'an'da 19 defa geçmektedir.

AYETLER

KADIR
97:5

مَطْلَعِ

meTleǐ

ağarıncaya

Fecrin çıkışına kadar bir esenliktir (selamdır) o.

HÜMEZE
104:7

تَطَّلِعُ

teTTaliǔ

işler

Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp çıkar.

KAF
50:10

طَلْعٌ

Tal’ǔn

tomurcukları

Ve birbiri üstüne dizilmiş tomurcuk yüklü yüksek hurma ağaçları da.

KAF
50:39

طُلُوعِ

Tulūǐ

doğmadan

Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.

MERYEM
19:78

أَطَّلَعَ

eTTaleǎ

bildi mi?

O, gayba mı tanık oldu, yoksa Rahman (olan Allah)ın Katında(n) bir ahid mi aldı?

TA-HA
20:130

طُلُوعِ

Tulūǐ

doğmasından

Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.

ŞU'ARA
26:148

طَلْعُهَا

Tal’ǔhā

tomurcuklu

"Ekinler ve yumuşak tomurcuklu göz alıcı hurmalıklar arasında?"

KASAS
28:38

أَطَّلِعُ

eTTaliǔ

çıkarım

Firavun dedi ki "Ey önde gelenler, sizin için benden başka ilah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, çamurun üstünde bir ateş yak da, bana yüksekçe bir kule inşa et, belki Musa’nın ilahına çıkarım çünkü gerçekten ben onu yalancılardan (biri) sanıyorum."

EN'ÂM
6:99

طَلْعِهَا

Tal’ǐhā

tomurcuğu-

O, gökten su indirendir. Bununla herşeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten ayetler vardır.

SAFFAT
37:54

مُطَّلِعُونَ

muTTaliǔne

bakar mısınız?

(Konuşan yanındakilere) Der ki "Sizler (onun şimdi ne durumda olduğunu) biliyor musunuz?"

SAFFAT
37:55

فَاطَّلَعَ

feTTaleǎ

baktı

Derken, bakıverdi, onu ’çılgınca yanan ateşin’ tam ortasında gördü.

SAFFAT
37:65

طَلْعُهَا

Tal’ǔhā

tomurcukları

Onun tomurcukları, şeytanların başları gibidir.

MÜ'MIN
40:37

فَأَطَّلِعَ

feeTTaliǎ

böylece bakayım

"Göklerin yollarına. Böylelikle Musa’nın ilahına çıkabilirim. Çünkü ben, onun yalancı olduğunu sanıyorum." İşte Firavun’a, kötü ameli böyle çekici kılındı ve yoldan alıkonuldu. Firavun’un hileli-düzeni, ’yıkım ve kayıpta’ olmaktan başka (bir şey) olmadı.

KEHF
18:17

طَلَعَتْ

Taleǎt

doğduğu

(Onlara baktığında) Görürsün ki, güneş doğduğunda mağaralarına sağ yandan yönelir, battığında onları sol yandan keser-geçerdi ve onlar da onun (mağaranın) geniş boşluğundalardı. Bu, Allah’ın ayetlerindendir. Allah, kime hidayet verirse, işte hidayet bulan odur, kimi saptırırsa onun için asla doğru-yolu gösterici bir veli bulamazsın.

KEHF
18:18

اطَّلَعْتَ

TTaleǎ’te

görseydin

Sen onları uyanık sanırsın, oysa onlar (derin bir uykuda) uyuşmuşlardır. Biz onları sağ yana ve sol yana çeviriyorduk. Köpekleri de iki kolunu uzatmış yatıyordu. Onları görmüş olsaydın, geri dönüp onlardan kaçardın, onlardan içini korku kaplardı.

KEHF
18:90

مَطْلِعَ

meTliǎ

doğduğu yere

Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.

KEHF
18:90

تَطْلُعُ

teTluǔ

doğarken

Sonunda güneşin doğduğu yere kadar ulaştı ve onu (güneşi), kendileri için bir siper kılmadığımız bir kavim üzerine doğmakta iken buldu.

ÂL-I İMRAN
3:179

لِيُطْلِعَكُمْ

liyuTliǎkum

sizi vâkıf kılacak

Allah, murdar olanı, temiz olandan ayırt edinceye kadar mü’minleri, sizin kendisi üzerinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir. Allah sizi gayb üzerine muttali kılacak değildir. Ama Allah, elçilerinden dilediğini seçer. Öyleyse siz de Allah’a ve elçisine iman edin. Eğer iman eder ve sakınırsanız, sizin için büyük bir ecir vardır.

MAIDE
5:13

تَطَّلِعُ

teTTaliǔ

muttali olursun

Sözleşmelerini bozmaları nedeniyle, onları lanetledik ve kalplerini kaskatı kıldık. Onlar, kelimeleri konuldukları yerlerden saptırırlar. (Sık sık) Kendilerine hatırlatılan şeyden (yararlanıp) pay almayı unuttular. İçlerinden birazı dışında, onlardan sürekli ihanet görür durursun. Yine de onları affet, aldırış etme. Şüphesiz Allah, iyilik yapanları sever.