غ د و kökü Kur'an'da 16 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:22

اغْدُوا

ğdū

erkenden gidin

"Eğer ürününüzü devşirecekseniz erkence kalkıp-çıkın."

KALEM
68:25

وَغَدَوْا

ve ğadev

ve erkenden gittiler

(Yoksulları) Engellemeye güçleri yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.

KAMER
54:26

غَدًا

ğaden

yarın

Onlar yarın, kimin çok yalan söyleyen, kendini beğenmiş bir şımarık olduğunu bilip-öğreneceklerdir.

A'RAF
7:205

بِالْغُدُوِّ

bil-ğuduvvi

sabah

Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma.

YUSUF
12:12

غَدًا

ğaden

yarın

"Sen onu yarın bizimle gönder, gönlünce gezsin, oynasın. Elbette biz onu koruyup-gözetiriz."

EN'ÂM
6:52

بِالْغَدَاةِ

bil-ğadāti

sabah

Sabah akşam -O’nun yüzünü (rızasını) dileyerek- Rablerine dua edenleri kovma. Onların hesabından senin üzerinde bir şey (yükümlülük), senin hesabından da bir şey (yükümlülük) yoktur ki onları kovman gereksin. Yoksa zalimlerden olursun.

LOKMAN
31:34

غَدًا

ğaden

yarın

Kıyamet saatinin bilgisi, şüphesiz Allah’ın Katındadır. Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez. Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdardır.

SEBE
34:12

غُدُوُّهَا

ğuduvvuhā

sabah gidişi

Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim Bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık.

MÜ'MIN
40:46

غُدُوًّا

ğuduvven

sabah

Ateş; sabah akşam, ona sunulurlar. Kıyamet-saatinin kopacağı gün "Firavun çevresini, azabın en şiddetli olanına sokun" (denecek).

KEHF
18:23

غَدًا

ğaden

yarın

Hiçbir şey hakkında "Ben bunu yarın mutlaka yapacağım" deme.

KEHF
18:28

بِالْغَدَاةِ

bil-ğadāti

sabah

Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret. Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma. Kalbini Bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi ’istek ve tutkularına (hevasına)’ uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme.

KEHF
18:62

غَدَاءَنَا

ğadā'enā

kahvaltımızı

(Varmaları gereken yere gelip) Geçtiklerinde (Musa) genç-yardımcısına dedi ki "Yemeğimizi getir bize, andolsun, bu yaptığımız-yolculuktan gerçekten yorulduk."

RA'D
13:15

بِالْغُدُوِّ

bil-ğuduvvi

sabah

Göklerde ve yerde her ne varsa -isteyerek de olsa, istemeyerek de olsa- Allah’a secde eder. Sabah akşam gölgeleri de (O’na secde eder).

ÂL-I İMRAN
3:121

غَدَوْتَ

ğadevte

sen erkenden

Hani sen, mü’minleri savaşmak için elverişli yerlere yerleştirmek için evinden erkenden ayrılmıştın. Allah işitendir, bilendir.

HAŞR
59:18

لِغَدٍ

liğadin

yarın için

Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Herkes yarın için neyi takdim ettiğine baksın. Allah’tan korkun. Hiç şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

NUR
24:36

بِالْغُدُوِّ

bil-ğuduvvi

sabah

(Bu nur,) Allah’ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O’nu tesbih ederler.