ف ا د kökü Kur'an'da 16 defa geçmektedir.

AYETLER

NECM
53:11

الْفُؤَادُ

l-fu'ādu

gönül

Onun gördüğünü gönül yalanlamadı.

HÜMEZE
104:7

الْأَفْئِدَةِ

l-ef’ideti

gönüllere

Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp çıkar.

FURKAN
25:32

فُؤَادَكَ

fu'ādeke

senin kalbini

İnkar edenler dediler ki "Kur’an Ona tek bir defada, toplu olarak indirilmeli değil miydi?" Biz onunla kalbini sağlamlaştırıp-pekiştirmek için böylece (ayet ayet indirdik) ve onu ’belli bir okuma düzeniyle (tertil üzere) düzene koyup’ okuduk.

KASAS
28:10

فُؤَادُ

fu'ādu

gönlü

Musa’nın annesi ise, yüreği boşluk içinde sabahladı. Eğer mü’minlerden olması için kalbi üzerinde (sabrı ve dayanıklılığı) pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse onu(n durumunu) açığa vuracaktı.

İSRA
17:36

وَالْفُؤَادَ

velfu'āde

ve gönül

Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme; çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur.

HUD
11:120

فُؤَادَكَ

fu'ādeke

kalbini

Sana elçilerin haberlerinden -kalbini sağlamlaştıracak- doğru haberler aktarıyoruz. Bunda sana hak ve mü’minlere bir öğüt ve uyarı gelmiştir.

EN'ÂM
6:110

أَفْئِدَتَهُمْ

ef’idetehum

gönüllerini

Biz onların kalplerini ve gözlerini, ilkin inanmadıkları gibi tersine çeviririz ve onları tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terk ederiz.

EN'ÂM
6:113

أَفْئِدَةُ

ef’idetu

kalbleri

Bir de ahirete inanmayanların kalpleri ona meyletsin de ondan (bu yaldızlı ve içi çarpık sözlerden) hoşlansınlar ve yüklenmekte olduklarını yüklenedursunlar.

AHKAF
46:26

وَأَفْئِدَةً

ve ef’ideten

ve gönüller

Andolsun, Biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar imkanlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duygularını) ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Allah’ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşattı.

AHKAF
46:26

أَفْئِدَتُهُمْ

ef’idetuhum

gönülleri

Andolsun, Biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar imkanlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duygularını) ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Allah’ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp-kuşattı.

NAHL
16:78

وَالْأَفْئِدَةَ

vel’ef’idete

ve gönüller

Allah, sizi annelerinizin karnından hiçbir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi.

İBRAHIM
14:37

أَفْئِدَةً

ef’ideten

gönüllerini

"Rabbimiz, gerçekten ben, çocuklarımdan bir kısmını Beyt-i Haram yanında ekini olmayan bir vadiye yerleştirdim; Rabbimiz, dosdoğru namazı kılsınlar diye (öyle yaptım), böylelikle Sen, insanların bir kısmının kalplerini onlara ilgi duyar kıl ve onları birtakım ürünlerden rızıklandır. Umulur ki şükrederler."

İBRAHIM
14:43

وَأَفْئِدَتُهُمْ

ve ef’idetuhum

ve yüreklerinin içi de

Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp-çevrilmez. Kalpleri (sanki) bomboştur.

MÜ'MINUN
23:78

وَالْأَفْئِدَةَ

vel’ef’idete

ve gönülleri

O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri inşa edendir; ne az şükrediyorsunuz.

SECDE
32:9

وَالْأَفْئِدَةَ

vel’ef’idete

ve gönüller

Sonra onu ’düzeltip bir biçime soktu’ ve ona Ruhundan üfledi. Sizin için de kulak, gözler ve gönüller var etti. Ne az şükrediyorsunuz?

MÜLK
67:23

وَالْأَفْئِدَةَ

vel’ef’idete

ve gönüller

De ki "Sizi inşa eden (yaratan), size kulak, gözler ve gönüller veren O’dur. Ne az şükrediyorsunuz?"