Abdullah Parlıyan 

1. Gerçekten de Allah, seninle kocası hakkında tartışıp, Allah’a şikayette bulunan kadının sözünü işitti. Zaten Allah, sizin konuşmanızı duyuyordu. Şüphesiz Allah, herşeyi işiten ve herşeyi görendir.

2. İçinizden zıhar yapanların, eşlerini, anaları kadar haram sayanların hanımları, onların anaları değildir. Onların anaları ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Onlar şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, mü’minlerin tasvip etmediği sözler, yalan söylüyorlar. Allah çok affedicidir, kullarını daima koruma kalkanına alır.

3. O halde sen, bana annem kadar haramsın diyerek, hanımlarından ayrılanlara ve sonra söylediklerinden geri dönenlere gelince, onların bu işledikleri suçtan kurtuluş yolları; birbirleriyle cinsel ilişkiden önce bir köleyi hürriyetine kavuşturmaları gerekir. İşte size öğütlenen hüküm budur, yoksa zihar yapmak suretiyle, hanımlarınız boşanmış olmazlar ve Allah yaptıklarınızdan haberdardır.

4. Ancak köleyi hürriyetine kavuşturma imkanı olmayan, bunun yerine birbirleriyle cinsel ilişkiden önce, iki ay arka arkaya oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen kimse, altmış yoksulu doyuracaktır. Bu Allah’a ve elçisine inancınızı isbat etmeniz için gereklidir. Bunlar Allah’ın koyduğu sınırlardır. Allah’tan gelen gerçekleri örtbas etmek suretiyle inkâr edenlere, şiddetli bir azap var.

5. Allah’ın ve peygamberin buyruklarına uymayıp karşı gelip ayrı bir yol ortaya koyanlar, kendilerinden öncekilerin burunlarının sürtülüp alçaltıldıkları gibi onlar da, alçaltılıp rüsvay edileceklerdir. Şüphesiz biz apaçık ayetler indirmiştik. İndirdiğimiz bu ayetleri inkâr edenlere de, küçük düşürürücü bir azap vardır.

6. O gün Allah, onların hepsini de diriltip toplar ve neler yaptılarsa hepsini haber verir onlara. Onlar ne yaptıklarını unutmuşlardır, ama Allah, hepsini bir bir tesbit etmiştir. Çünkü Allah, herşeye şahittir.

7. Ey insanoğlu! Göklerde ve yerde olan herşeyi, Allah’ın bildiğinden haberin yok mu? Aralarında gizli gizli konuşan her üç kişinin, dördüncüsü mutlaka O’dur ve her beş kişinin altıncısı, ister daha az, ister daha çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar Allah mutlaka onlarla beraberdir. Ama sonunda kıyamet günü, Allah yaptıklarını onlara gösterecektir. Çünkü Allah, herşeyi hakkıyla bilendir.

8. "Bu söylediklerinizden dolayı, Allah’ın bize azap etmesi gerekmez miydi?" diyorlar. Cehennem onlara yeter, oraya gireceklerdir, ne kötü girilecek yerdir orası.

9. Ey iman edenler! Kendi aranızda gizli toplantılar yaptığınız zaman, münafıkların yaptıkları gibi günah, düşmanlık ve peygambere karşı gelme üzerinde konuşmayın. Bunun yerine her türlü iyilik, hayır, güzellikte ve yolunuzu Allah’ın kitabıyla bulma hususunda görüşmeler yapın ve huzurunda toplanacağınız Allah’ın kitabı ile yolunuzu bulmaya çalışın.

10. Karşı çıkanların fısıldaşmaları başka şey değil, ancak inananları üzmek için şeytandandır. Oysa Allah’ın izni olmadıkça, müslümanlara hiç bir zarar veremez. İnananlar yalnızca Allah’a güvensinler.

11. Ey iman edenler! Herhangi bir kimse size, toplantı yerlerinde genişleyin, yer açın dediğinde, genişleyin ve ona yer açın ki, Allah da sizin herşeyinizde, size genişlik versin. Yeni gelenlere yer vermek için veya namaz ve cihada koşmak üzere, kalkın denildiğinde de kalkıverin ki, Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Çünkü Allah, ne yapıyorsanız, hepsinden haberdardır.

12. Ey iman edenler! Peygambere birşey danışacağınız ve gizli konuşacağınız zaman, bu özel görüşmeden önce bir sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temiz bir hareket olacaktır. Ama verecek sadaka bulamadığınız takdirde bilin ki, Allah size müsamaha eder ve sizi bağışlar.

13. Gizli konuşmanızdan önce, sadaka vermekten dolayı, fakir düşeceğinizden mi korkuyorsunuz? Madem size emredileni yapmadınız, Allah da sizi bundan affetti, bundan dolayı, bundan sonra, sadaka vermeden de konuşup danışabilirsiniz. Öyleyse sizler bundan böyle, namazınızda devamlı ve dikkatli olun, zekatı verin, Allah’a ve Rasulüne itaat edin. Çünkü Allah, yapageldiğiniz herşeyden haberdardır.

14. Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir toplulukla dostluk kuranların farkında değil misin? Onlar ne müslüman olarak sizdendirler, ne o Yahudilerdendirler. Onlar bile bile yalan söyleyerek, Allah adına yemin ediyorlar ve biz müslümanız diyorlardı.

15. Allah onlar için, münafıklıklarından dolayı, şiddetli biz azap hazırlamıştır. Onların yapageldikleri şey gerçekten de çok kötüdür.

16. Onlar yeminlerini kalkan yapıp, insanları Allah yolundan çevirdiler. Onlar için aşağılatıcı bir azap vardır.

17. Onların ne malları, ne de evlatları kendilerini Allah’a karşı koruyamayacaktır. Onlar cehennemliklerdir ve orada ebedi kalacaklardır.

18. Allah onların hepsini tekrar dirilteceği gün, dünyada size yemin ettikleri gibi, Allah’a da yemin edip, müslüman olduklarını söyleyecekler ve bu yeminle bir şey kazanırız sanacaklar. İyi bilin ki, en büyük yalancılar onlardır.

19. Şeytan onlar üzerinde üstünlük kurmuş ve onları Allah’ı anmaktan uzaklaştırmıştır. İşte onlar şeytanın taraftarlarıdır, iyi bilin ki, şeytanın taraftarları mutlaka kaybedenlerdir.

20. Allah’a ve elçisine karşı gelenler, işte onlar kıyamet günü en alçaklar arasındadırlar.

21. "Ben ve elçilerim mutlaka galip geleceğiz" diye yazmış ve hükmetmiştir. Şüphesiz Allah, çok güçlüdür, çok üstündür.

22. Allah’a ve ahiret gününe inanan bir toplumun; babaları, oğulları, kardeşleri yahut akrabaları da olsa, Allah’a ve Rasulüne düşman olanlarla, dostluk ettiğini göremezsin. Onlar o kimselerdir ki, Allah onların kalplerine imanı yerleştirmiş ve Kur’ânı Kerîm ile onları desteklemiştir. Zamanı gelince onları, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah onlardan hoşnuttur ve onlar da Allah’tan. İşte onlar Allah’tan yana olanlardır. Dikkat edin, Allah’tan yana olanlar, gerçek mutluluğa ulaşacaklardır.