Gültekin Onan 

1. Gerçekten Tanrı eşi konusunda seninle tartışan ve Tanrı’ya şikayette bulunan (kadın)ın sözünü işitti. Tanrı, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Tanrı, işitendir, görendir.

2. Sizden kadınlarına zıharda bulunanlar (bilsinler ki, kadınları) onların anneleri değildir. Anneleri yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar münker bir söz ve boş laf söylemektedirler. Gerçekten Tanrı çok affeden, çok bağışlayandır.

3. Kadınlarına ’zıhar’da bulunanlar, sonra söylediklerinden geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Tanrı, yaptıklarınızı haber alandır.

4. Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Tanrı’ya ve O’nun Resulüne inanmanız dolayısıyladır. Bunlar, Tanrı’nın sınırlarıdır. Kafirler içinse acı bir azab vardır.

5. Gerçekten Tanrı’ya ve Resulü’ne karşı [onların koydukları sınırlan tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla] başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa biz apaçık ayetler indirdik. Kafirler için küçültücü bir azap vardır.

6. Tanrı, hepsini dirilteceği gün, onlara neler yaptıklarını haber verecektir. Tanrı, onları (yaptıklarıyla bir bir) saymıştır; onlar ise onu unutmuşlardır. Tanrı, her şeye şahid olandır.

7. Tanrı’ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O’dur; beşin altıncısı da mutlaka O’dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yaptıklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Şüphesiz Tanrı, her şeyi bilendir.

8. ’Gizli toplantıların fısıldaşmalarından’ (kulis) men edilip sonra men edildikleri şeye dönenleri; günah, düşmanlık ve Peygambere isyanı (aralarında) fısıldaşanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman seni Tanrı’nın selamladığı biçimde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine "Söylediklerimiz dolayısıyla Tanrı bize azab etse ya" derler. Onlara cehennem yeter; oraya gireceklerdir. Artık o, ne kötü bir gidiş yeridir.

9. Ey inananlar, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve Peygambere isyanı fısıldaşıp konuşmayın; birri (iyiliği) ve takvayı konuşun ve huzurunda toplanacağınız Tanrı’dan sakının.

10. Şüphesiz ’gizli toplantıların fısıldaşmaları’ (kulis), inananları üzüntüye düşürmek için ancak şeytan (ürünü olan işler)dendir. Oysa Tanrı’nın izni olmaksızın o, onlara hiçbir şeyle zarar verecek değildir. Şu halde inançlılar yalnızca Tanrı’ya tevekkül etsinler!

11. Ey inananlar, size meclislerde "yer açın" dendiği zaman, yer açın. Tanrı size genişlik versin. Size "Kalkın" denildiği zaman da kalkın. Tanrı, sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Tanrı yaptıklarınızdan haberdardır.

12. Ey inananlar, Peygambere gizli bir şey arzedeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkan) bulamazsanız, artık şüphesiz Tanrı çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

13. Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten ürktünüz mü? Çünkü yapmadınız, Tanrı sizin tevbelerinizi kabul etti. Şu halde namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Tanrı’ya ve O’nun Resulü’ne itaat edin. Tanrı, yaptıklarınızdan haberdardır.

14. Tanrı’nın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinenleri görmedin mi? Onlar, ne sizdendirler, ne onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin ediyorlar.

15. Tanrı, onlara şiddetli bir azab hazırlamıştır. Doğrusu onların yaptıkları ne kötüdür.

16. Onlar, yeminlerini bir siper edindiler, böylece Tanrı’nın yolundan alıkoydular. Artık onlar için alçaltıcı bir azab vardır.

17. Ne malları, ne çocukları onlara Tanrı’ya karşı hiçbir şeyle yarar sağlamaz. Onlar, ateşin halkıdır, içinde süresiz kalacaklardır.

18. Onların tümünü Tanrı’nın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O’na da yemin edeceklerdir ve kendilerinin bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. Dikkat edin; gerçekten onlar, yalan söyleyenlerin ta kendileridir.

19. Şeytan onları sarıp kuşatmıştır, böylelikle onlara Tanrı’nın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın fırkası, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

20. Hiç şüphesiz Tanrı’ya ve Resulü’ne karşı (onların koydukları sınırları tanımayıp kendileri sınır koymaya kalkışmakla) başkaldıranlar; işte onlar, en çok zillete düşenler arasında olanlardır.

21. Tanrı, yazmıştır "Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de." Gerçekten Tanrı, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır.

22. Tanrı’ya ve ahiret gününe inanan hiçbir kavim bulamazsın ki, Tanrı’ya ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Tanrı) kalplerine inancı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orada süresiz olarak kalacaklardır. Tanrı, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte onlar Tanrı’nın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Tanrı’nın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.