Kadri Çelik 

1. Gerçekten Allah, eşi konusunda seninle tartışan ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü işitti. Allah, aranızda geçen konuşmaları işitiyordu. Şüphesiz Allah işitendir, görendir.

2. Sizden kadınlarına "zihar"da bulunanlar (bilsinler ki kadınları) onların anneleri değildir. Anneleri, yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz onlar, çirkin ve yalan söz söylemektedirler. Gerçekten Allah çok affeden, çok bağışlayandır.

3. Kadınlarına "zihar"da bulunanlar, sonra da söylediklerinden geri dönenlerin birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi özgürlüğüne kavuşturmaları gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır.

4. Ancak bunu bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna da güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah’a ve O’nun resulüne (kesin bir şekilde) iman etmeniz içindir. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Küfre sapanlar içinse acı bir azap vardır.

5. Gerçekten Allah’a ve resulüne karşı başkaldıranlar, kendilerinden öncekilerin alçaltılması gibi alçaltılmışlardır. Oysa biz apaçık ayetler indirdik. Küfre sapanlar için küçültücü bir azap vardır.

6. Allah onların hepsini dirilteceği gün, onlara neler yapmakta olduklarını haber verecektir. Allah onu (yaptıklarını bir bir) saymıştır, onlar ise onu unutmuşlardır. Allah her şeye şahit olandır.

7. Allah’ın göklerde ve yerde olanların tümünü gerçekten bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Kendi aralarında gizli toplantılar düzenleyip) Fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O’dur; beşin altıncısı da mutlaka O’dur. Bundan az veya çok olsun, her nerede olsalar mutlaka O, kendileriyle beraberdir. Sonra yapmakta olduklarını kıyamet günü kendilerine haber verecektir. Hiç şüphe yok Allah, her şeyi bilendir.

8. Gizli konuşmaktan men edilip de sonra men edildikleri şeye dönenleri ve de günah, düşmanlık ve peygambere karşı gelmeyi (aralarında) fısıldaşmakta olanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman, seni Allah’ın selâmlamadığı biçimde selâmlıyorlar ve kendi kendilerine, "Söylemekte olduklarımız dolayısıyla Allah bize azap etse ya!" diyorlar. Onlara cehennem yeter, oraya gireceklerdir. Evet, o pek de kötü bir gidiş yeridir.

9. Ey iman edenler, kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman, bundan böyle günah, düşmanlık ve peygambere karşı isyanı fısıldaşıp konuşmayın; iyiliği ve takvayı konuşun ve kendi huzurunda toplanacağınız Allah’tan sakınıp korkun.

10. Şüphesiz gizli konuşmalar, iman etmekte olanları üzüntüye düşürmek için sadece şeytandandır. Oysa Allah’ın izni olmaksızın o (şeytan), onlara hiç bir şeyle zarar verecek değildir. O halde müminler, yalnızca Allah’a tevekkül etsinler.

11. Ey iman edenler! Size meclislerde, "Yer açın" dendiği zaman, siz yer açın ki böylece Allah da size genişlik versin. Size, "Kalkın" denildiği zaman da kalkın ki Allah, sizden iman etmekte olanları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah, yapmakta olduklarınızı haber alandır.

12. Ey iman edenler! Peygambere gizli bir şey arz edeceğiniz zaman, gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu, sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkân) bulamazsanız, artık şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

13. Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden ürküntü mü duydunuz (da yapmadınız)? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre, artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a ve O’nun resulüne itaat edin. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdar olandır.

14. Allah’ın kendilerine karşı gazaplandığı bir kavmi veli edinmekte olanları görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Kendileri de (açıkça gerçeği) bildikleri halde, yalan üzere yemin etmektedirler.

15. Allah, onlara şiddetli bir azap hazırlamıştır. Doğrusu onların yapmakta oldukları pek de kötüdür.

16. Onlar, yeminlerini bir siper edindiler, böylece Allah’ın yolundan alıkoydular. Artık onlar için alçaltıcı bir azap vardır.

17. Ne malları, ne çocukları onlara Allah’a karşı hiç bir şeyle bir yarar sağlayamaz. Onlar ateş ehlidir, içinde ebedi olarak kalıcılardır.

18. Onların tümünü Allah’ın dirilteceği gün, sizlere yemin ettikleri gibi O’na da yemin ederler ve kendilerinin bir şey üzerinde olduklarını sanırlar. Dikkat edin; gerçekten onlar yalan söyleyenlerin ta kendileridir.

19. Şeytan onları sarıp kuşatmıştır da onlara Allah’ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar, şeytanın taraftarlarıdır. Dikkat edin; şüphesiz şeytanın taraftarları, hüsrana uğrayanların ta kendileridir.

20. Allah’a ve resulüne karşı başkaldıranlar (var ya), işte onlar, kesinlikle en çok zillete düşenler arasında olanlardır.

21. Allah, "Şüphesiz ben galip geleceğim ve peygamberlerim de" diye yazmıştır. Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür.

22. Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiç bir kavmin, Allah’a ve Rasulü’ne başkaldıran kimselere –babaları, oğulları, kardeşleri veya aşiretleri olsa bile sevgi beslediklerini göremezsin. Kalplerine imanı yazmış ve kendisinden bir ruh ile onları desteklemiştir. Onları, altından nehirler akan cennetlere sokacaktır; orada süreklidirler. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte bunlar Allah’ın fırkasıdır. Dikkat edin şüphesiz Allah’ın fırkası kurtuluşa erenlerin kendileridir.