ط و ف kökü Kur'an'da 41 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:19

فَطَافَ

feTāfe

fakat sardı

Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela’ onun üstünü sarıp-kuşatıverdi.

KALEM
68:19

طَائِفٌ

Tāifun

dolaşıcı bir bela

Fakat onlar, uyuyorlarken, Rabbin tarafından dolaşıp-gelen bir bela’ onun üstünü sarıp-kuşatıverdi.

MÜZZEMMIL
73:20

وَطَائِفَةٌ

ve Tāifetun

bir topluluğun da

Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamıyacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O’na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur’an’dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah’ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur’an’dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah Katında bulursunuz. Allah’tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

A'RAF
7:87

طَائِفَةٌ

Tāifetun

bir kısmı

"İçinizden bir grup, kendisiyle gönderildiğim şeye inanmışken diğer bir grup inanmadığına göre, artık Allah, aramızda hüküm verenlerin en hayırlısıdır."

A'RAF
7:87

وَطَائِفَةٌ

ve Tāifetun

ve bir kısmı da

"İçinizden bir grup, kendisiyle gönderildiğim şeye inanmışken diğer bir grup inanmadığına göre, artık Allah, aramızda hüküm verenlerin en hayırlısıdır."

A'RAF
7:133

الطُّوفَانَ

T-Tūfāne

tufan

Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular.

A'RAF
7:201

طَائِفٌ

Tāifun

bir vesvese

(Allah’tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah’ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.

VAKI'A
56:17

يَطُوفُ

yeTūfu

dolaşır

Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır;

KASAS
28:4

طَائِفَةً

Tāifeten

bir zümreyi

Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır’da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı.

EN'ÂM
6:156

طَائِفَتَيْنِ

Tāifeteyni

iki topluluk

"Bizden önce kitap yalnız iki topluluğa indirildi, biz ise onların ders gördüklerinden habersizlerdik" dememeniz;

SAFFAT
37:45

يُطَافُ

yuTāfu

dolaştırılır

Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır.

ZUHRUF
43:71

يُطَافُ

yuTāfu

dolaştırılır

"Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız."

TUR
52:24

وَيَطُوفُ

ve yeTūfu

çevrelerinde dolaşır

Kendileri için (hizmet eden) civanlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) ’sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.’

ANKEBUT
29:14

الطُّوفَانُ

T-Tūfānu

Tufan

Andolsun, Biz Nuh’u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik, içlerinde elli yılı eksik olmak üzere bin sene yaşadı. Sonunda onlar zulme devam ederlerken tufan kendilerini yakalayıverdi.

HAC
22:26

لِلطَّائِفِينَ

liTTāifīne

tavaf edenler için

Hani Biz İbrahim’e Evin (Kabe’nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik) "Bana hiçbir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut."

HAC
22:29

وَلْيَطَّوَّفُوا

velyeTTavvefū

ve tavaf etsinler

Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler. Beyt-i Atik’i tavaf etsinler.

RAHMAN
55:44

يَطُوفُونَ

yeTūfūne

dolaşırlar

Onlar, kendisiyle alabildiğine kaynar hale getirilmiş su arasında dönüp-dolaşırlar.

İNSAN
76:15

وَيُطَافُ

ve yuTāfu

ve dolaştırılır

Çevrelerinde gümüşten billur kablar, kupalar dolaştırılır.

İNSAN
76:19

وَيَطُوفُ

ve yeTūfu

dolaşır

Çevrelerinde (gençlikleri ve dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman saçılmış birer inci sanırsın.

BAKARA
2:125

لِلطَّائِفِينَ

liTTāifīne

tavaf edenler için

Hani Evi (Ka’be’yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim’in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail’e de, "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik.

BAKARA
2:158

يَطَّوَّفَ

yeTTavvefe

tavaf etmesinde

Şüphesiz, ’Safa’ ile ’Merve’ Allah’ın işaretlerindendir. Böylece kim Evi (Ka’be’yi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir sakınca yoktur. Kim de gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır). Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir.

ENFAL
8:7

الطَّائِفَتَيْنِ

T-Tāifeteyni

iki topluluktan

Hani Allah, iki topluluktan birinin muhakkak sizin olacağını vadetmişti; siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah, sözleriyle hakkın ve inkar edenlerin arkasını kesmek (kökünü kurutmak) istiyordu.

ÂL-I İMRAN
3:69

طَائِفَةٌ

Tāifetun

bir grup

Kitap Ehlinden bir grup, sizi şaşırtıp saptırmayı arzuladı; fakat onlar ancak kendi nefislerini şaşırtıp-saptırırlar da şuuruna varmazlar.

ÂL-I İMRAN
3:72

طَائِفَةٌ

Tāifetun

bir grup

Kitap Ehlinden bir bölümü, dedi ki "İman edenlere inene gündüzün başlangıcında inanın, bitiminde ise inkar edin. Belki onlar da dönerler."

ÂL-I İMRAN
3:122

طَائِفَتَانِ

Tāifetāni

iki takım

O zaman sizden iki grup, neredeyse ’çözülüp geri çekilmek’ istemişti. Oysa Allah onların (Velisi) yardımcısıydı. Artık mü’minler, yalnızca Allah’a tevekkül etmelidir.

ÂL-I İMRAN
3:154

طَائِفَةً

Tāifeten

bir kısmınızı

Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Allah’a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki "Şüphesiz işin tümü Allah’ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

ÂL-I İMRAN
3:154

وَطَائِفَةٌ

veTāifetun

ve bir kısmınız da

Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Allah’a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki "Şüphesiz işin tümü Allah’ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

AHZAB
33:13

طَائِفَةٌ

Tāifetun

bir grup

Onlardan bir grup da hani şöyle demişti "Ey Yesrib (Medine) halkı, artık sizin için (burada) kalacak yer yok, şu halde dönün." Onlardan bir topluluk da "Gerçekten evlerimiz açıktır" diye Peygamberden izin istiyordu; oysa onlar(ın evleri) açık değildi. Onlar yalnızca kaçmak istiyorlardı.

NISA
4:81

طَائِفَةٌ

Tāifetun

birtakımı

"Tamam-kabul" derler. Ama yanından çıktıkları zaman, onlardan bir grup, karanlıklarda senin söylediğinin tersini kurarlar. Allah, karanlıklarda kurduklarını yazıyor. Sen de onlardan yüz çevir ve Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

NISA
4:102

طَائِفَةٌ

Tāifetun

bir bölük

İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da ’korunma araçlarını’ ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.

NISA
4:102

طَائِفَةٌ

Tāifetun

bölük

İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da ’korunma araçlarını’ ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur. Korunma tedbirlerinizi alın. Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azap hazırlamıştır.

NISA
4:113

طَائِفَةٌ

Tāifetun

bir grup

Eğer Allah’ın fazlı ve rahmeti senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler. Allah, sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah’ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür.

NUR
24:2

طَائِفَةٌ

Tāifetun

bir grup

Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüzer değnek (celde) vurun. Eğer Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsanız, onlara Allah’ın dini(ni uygulama) konusunda sizi bir acıma tutmasın; onlara uygulanan cezaya mü’minlerden bir grup da şahit bulunsun.

NUR
24:58

طَوَّافُونَ

Tavvāfūne

girip çıkarsınız

Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

HUCURAT
49:9

طَائِفَتَانِ

Tāifetāni

iki grup

Mü’minlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup-düzeltin. Şayet biri diğerine tecavüzde bulunacak olursa, artık tecavüzde bulunanla, Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allah’ın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah, adil olanları sever.

SAF
61:14

طَائِفَةٌ

Tāifetun

bir zümre

Ey iman edenler, Allah’ın yardımcıları olun Meryem oğlu İsa’nın havarilere "Allah’a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki "Allah’ın yardımcıları bizleriz." Böylece İsrailoğulları’ndan bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkar etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler.

SAF
61:14

طَائِفَةٌ

Tāifetun

bir zümre

Ey iman edenler, Allah’ın yardımcıları olun Meryem oğlu İsa’nın havarilere "Allah’a (yönelirken) benim yardımcılarım kimlerdir?" demesi gibi. Havariler de demişlerdi ki "Allah’ın yardımcıları bizleriz." Böylece İsrailoğulları’ndan bir topluluk iman etmiş, bir topluluk da inkar etmişti. Sonunda Biz iman edenleri düşmanlarına karşı destekledik, onlar da üstün geldiler.

TEVBE
9:66

طَائِفَةٍ

Tāifetin

bir kısmını

Özür belirtmeyiniz. Siz, imanınızdan sonra inkara saptınız. Sizden bir topluluğu bağışlasak da, bir topluluğunuzu gerçekten suçlu-günahkar olmaları nedeniyle azaplandıracağız.

TEVBE
9:66

طَائِفَةً

Tāifeten

bir kısmına da

Özür belirtmeyiniz. Siz, imanınızdan sonra inkara saptınız. Sizden bir topluluğu bağışlasak da, bir topluluğunuzu gerçekten suçlu-günahkar olmaları nedeniyle azaplandıracağız.

TEVBE
9:83

طَائِفَةٍ

Tāifetin

bir topluluğa

Bundan böyle, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de, (yine savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki "Kesin olarak benimle hiçbir zaman (savaşa) çıkamazsınız ve kesin olarak benimle bir düşmana karşı savaşamazsınız. Çünkü siz oturmayı ilk defa hoş gördünüz; öyleyse geride kalanlarla birlikte oturun."

TEVBE
9:122

طَائِفَةٌ

Tāifetun

bir cemaatin

Mü’minlerin tümünün öne fırlayıp çıkmaları gerekmez. Öyleyse onlardan her bir topluluktan bir grup, çıktığında (bir grup da), dinde derin bir kavrayış edinmek (tafakkuhta bulunmak) ve kavimleri kendilerine geri döndüğünde onları uyarmak için (geride kalabilir). Umulur ki onlar da kaçınıp-sakınırlar.