KARI'A 101:6
مَوَازِينُهُ
mevāzīnuhu
tartıları
|
İşte, kimin tartıları ağır basarsa,
|
فَأَمَّا مَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ
Fe emma men sekulet mevazınüh
|
KARI'A 101:8
مَوَازِينُهُ
mevāzīnuhu
tartıları
|
Kimin tartıları hafif kalırsa,
|
وَأَمَّا مَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ
Ve emma men haffet mevazınüh
|
A'RAF 7:8
وَالْوَزْنُ
velveznu
ve tartı
|
O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır.
|
وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ ۚ فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Vel veznü yevmeizinil hakk fe men sekulet mevazınühu fe ülaike hümül müflihun
|
A'RAF 7:8
مَوَازِينُهُ
mevāzīnuhu
tartıları
|
O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır.
|
وَالْوَزْنُ يَوْمَئِذٍ الْحَقُّ ۚ فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Vel veznü yevmeizinil hakk fe men sekulet mevazınühu fe ülaike hümül müflihun
|
A'RAF 7:9
مَوَازِينُهُ
mevāzīnuhu
tartıları
|
Kimin tartıları hafif kalırsa, bunlar da ayetlerimize zulmedegeldiklerinden dolayı nefislerini hüsrana uğratanlardır.
|
وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ بِمَا كَانُوا بِآيَاتِنَا يَظْلِمُونَ
Ve men haffet mevazınühu fe ülaikellezıne hasiru enfüsehüm bima kanu bi ayatina yazlimun
|
A'RAF 7:85
وَالْمِيزَانَ
velmīzāne
ve tartıyı
|
Medyen (toplumuna da) kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik. Şuayb onlara) Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (hakları olan mallarını) eşyasını değerinden düşürüp-eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız."
|
وَإِلَىٰ مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا ۗ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۖ قَدْ جَاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ ۖ فَأَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءَهُمْ وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ بَعْدَ إِصْلَاحِهَا ۚ ذَٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Ve ila medyene ehahüm şüayba kale ya kavmı’büdüllahe maleküm min ilahin ğayruh kad caetküm beyyinetüm mir rabbiküm fe evfül keyle vel mızane ve la tebhasün nase eşyaehüm ve la tüfsidu fil erdı ba’de ıslahıha zaliküm hayrul leküm in küntüm mü’minın
|
ŞU'ARA 26:182
|
"Dosdoğru olan terazi ile tartın."
|
وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ
Vezinu bil kıstasil müstekıym
|
İSRA 17:35
|
Ölçtüğünüz zaman ölçüyü tam tutun ve dosdoğru bir tartıyla tartın; bu, daha hayırlıdır ve sonuç bakımından daha güzeldir.
|
وَأَوْفُوا الْكَيْلَ إِذَا كِلْتُمْ وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ ۚ ذَٰلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلًا
Ve evfül keyle iza kiltüm vesinu bil kıstasil müstekıym zalike hayruv ve hasenü te’vıla
|
HUD 11:84
وَالْمِيزَانَ
velmīzāne
ve tartıyı
|
Medyen (halkına da) kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik). Dedi ki "Ey kavmim, Allah’a ibadet edin, O’ndan başka İlahınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın; gerçekten sizi bir ’bolluk ve refah (hayır)’ içinde görüyorum. Doğrusu sizi çepeçevre kuşatacak olan bir günün azabından korkuyorum."
|
وَإِلَىٰ مَدْيَنَ أَخَاهُمْ شُعَيْبًا ۚ قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُوا اللَّهَ مَا لَكُمْ مِنْ إِلَٰهٍ غَيْرُهُ ۖ وَلَا تَنْقُصُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ ۚ إِنِّي أَرَاكُمْ بِخَيْرٍ وَإِنِّي أَخَافُ عَلَيْكُمْ عَذَابَ يَوْمٍ مُحِيطٍ
Ve ila medyene ehahüm şüayba kale ya kavmı’büdüllahe maleküm min ilahin ğayruhv ve la tenkusul mikyale vel mızane innı eraküm bi hayriv ve innı ehafü aleyküm azabe yevmim mühıyt
|
HUD 11:85
وَالْمِيزَانَ
velmīzāne
ve tartıyı
|
"Ey kavmim, ölçüyü ve tartıyı -adaleti gözeterek- tam tutun ve insanların eşyasını değerden düşürüp- eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."
|
وَيَا قَوْمِ أَوْفُوا الْمِكْيَالَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ ۖ وَلَا تَبْخَسُوا النَّاسَ أَشْيَاءَهُمْ وَلَا تَعْثَوْا فِي الْأَرْضِ مُفْسِدِينَ
Ve ya kavmi evfül mikyale vel mızane bil kıstı ve la tebhasün nase eşyaehüm ve la ta’sev fil erdı müfsidın
|
HICR 15:19
مَوْزُونٍ
mevzūnin
ölçülü mütenasib
|
Yere (gelince,) onu döşeyip-yaydık, onda sarsılmaz-dağlar bıraktık ve onda herşeyden ölçüsü belirlenmiş ürünler bitirdik.
|
وَالْأَرْضَ مَدَدْنَاهَا وَأَلْقَيْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ شَيْءٍ مَوْزُونٍ
Vel erda medednaha ve elkayna fıha ravasiye ve embetna fıha min külli şey’im mevzun
|
EN'ÂM 6:152
وَالْمِيزَانَ
velmīzāne
ve tartıyı
|
"Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiçbir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah’ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz."
|
وَلَا تَقْرَبُوا مَالَ الْيَتِيمِ إِلَّا بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّىٰ يَبْلُغَ أَشُدَّهُ ۖ وَأَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ ۖ لَا نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا ۖ وَإِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُوا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ ۖ وَبِعَهْدِ اللَّهِ أَوْفُوا ۚ ذَٰلِكُمْ وَصَّاكُمْ بِهِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Ve la takrabu malel yetımi illa billetı hiya ahsenü hatta yeblüğa eşüddeh ve evfül keyle vel mizane bil kıst la nükellifü nefsen illa vüs’aha ve iza kultüm fa’dilu ve lev kane za kurba ve bi ahdillahi evfu zaliküm vassaküm bihı lealleküm tezekkerun
|
ŞURA 42:17
وَالْمِيزَانَ
velmīzāne
ve ölçüyü
|
Ki Allah, hak olmak üzere kitabı ve mizanı indirdi. Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakındır.
|
اللَّهُ الَّذِي أَنْزَلَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ وَالْمِيزَانَ ۗ وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّ السَّاعَةَ قَرِيبٌ
Allahüllezı enzelel kitabe bil hakkı vel mızan ve ma yüdrıke lealles saate karıb
|
KEHF 18:105
وَزْنًا
veznen
bir terazi
|
İşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık onların yapıp-ettikleri boşa çıkmıştır, kıyamet gününde onlar için bir tartı tutmayacağız.
|
أُولَٰئِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَلِقَائِهِ فَحَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ فَلَا نُقِيمُ لَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ وَزْنًا
Ülaikellezıne keferu bi ayati rabbihim ve likaihı fe habitat a’malühüm fe la nükıymü lehüm yevmel kıyameti vezna
|
ENBIYA 21:47
الْمَوَازِينَ
l-mevāzīne
terazileri
|
Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiçbir nefis hiçbir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak Biz yeteriz.
|
وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا ۖ وَإِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا ۗ وَكَفَىٰ بِنَا حَاسِبِينَ
Ve nedaul mevazinel kısta li yevmil kıyameti fe la tuzlemü nefsün şey’a ve in kane miskale habbetim min hardelin eteyna biha ve kefa bina hasibın
|
MÜ'MINUN 23:102
مَوَازِينُهُ
mevāzīnuhu
tartıları
|
Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
|
فَمَنْ ثَقُلَتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Fe men sekulet mevazinühu fe ülaike hümül müflihun
|
MÜ'MINUN 23:103
مَوَازِينُهُ
mevāzīnuhu
tartıları
|
Kimin tartısı hafif gelirse, işte onlar da kendi nefislerini hüsrana uğratanlar, cehennemde de ebedi olarak kalacak olanlardır.
|
وَمَنْ خَفَّتْ مَوَازِينُهُ فَأُولَٰئِكَ الَّذِينَ خَسِرُوا أَنْفُسَهُمْ فِي جَهَنَّمَ خَالِدُونَ
Ve men haffet mevazınühu fe ülaikellezıne hasiru enfüsehüm fı cehenneme halidun
|
MUTAFFIFIN 83:3
وَزَنُوهُمْ
vezenūhum
tarttıkları
|
Kendileri onlara ölçtüklerinde veya tarttıklarında eksiltirler.
|
وَإِذَا كَالُوهُمْ أَوْ وَزَنُوهُمْ يُخْسِرُونَ
Ve iza kaluhum ev vezenuhum yuhsirune.
|
RAHMAN 55:7
الْمِيزَانَ
l-mīzāne
mizanı
|
Gökyüzü, Onu da yükseltti ve mizanı koydu.
|
وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ
Ves semae rafeaha ve vedaal mizan.
|
RAHMAN 55:8
الْمِيزَانِ
l-mīzāni
tartıda
|
Sakın mizanda ’haksızlık ve taşkınlık yapmayın.’
|
أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ
Ella tatğav fil mizan.
|
RAHMAN 55:9
الْوَزْنَ
l-vezne
tartıyı
|
Tartıyı adaletle tutup-doğrultun ve tartıyı noksan tutmayın.
|
وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ
Ve ekıymul vezne bil kıstı ve la tuhsirul mizan.
|
RAHMAN 55:9
الْمِيزَانَ
l-mīzāne
terazide
|
Tartıyı adaletle tutup-doğrultun ve tartıyı noksan tutmayın.
|
وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ
Ve ekıymul vezne bil kıstı ve la tuhsirul mizan.
|
HADID 57:25
وَالْمِيزَانَ
velmīzāne
ve ölçüyü
|
Andolsun, Biz elçilerimizi apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için (çeşitli) yararlar bulunan demiri de indirdik; öyle ki Allah, Kendisi’ne ve elçilerine gayb ile (görmedikleri halde) kimlerin yardım edeceğini bilsin (ortaya çıkarsın). Şüphesiz Allah, büyük kuvvet sahibidir, üstün olandır.
|
لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ ۖ وَأَنْزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَنْ يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ ۚ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ
Lekad erselna rusulena bilbeyyinati ve enzelna me’ahumulkitabe velmiyzane liyekumennasu bilkıstı ve enzelnelhadiyde fiyhi be’sun şediydun ve menafi’u linnasi ve liya’lemallahu men yensuruhu ve rusulehu bilğaybi innallahe kaviyyun ’aziyzun.
|