İlyas Yorulmaz 

1. HaMim.

2. Kitabın indirilişi, güçlü ve her şeyin hükmünü veren Allah tarafındandır.

3. Gökleri ve yeryüzünü yalnızca, gerçek doğru bir amaç ve belirlenmiş bir vakit için yarattık. Doğruları inkar edenler, uyarıldıkları (hesap günün) den yüz çevirenlerdir.

4. Deki "Allah dan başka dua ettiklerinize bakmadınız mı? Yeryüzünde yarattıkları neler var? Bana gösterin. Yoksa göklerde onların bir ortağı mı var? Eğer doğru söylüyorsanız, bundan önce yazılı bir kitap veya doğru bilgiden bir iz varsa, onu bana getirin.

5. Allah dan başka, kıyamet gününe kadar çağrılarına cevap veremeyecek olanlara dua edenlerden, daha zalim kim vardır? Halbuki dua ettikleri onların dualarından habersizdirler.

6. Kıyamet günü insanlar diriltilip toplanıldığı zaman, kendilerine tapınanlar, tapanlara düşman olurlar ve insanların kendilerine yaptıkları kullukları ret ederler.

7. O inkâr edenlere ayetlerimiz okunduğu zaman, onlara gelen Hak (Kur’an) için "Bu, apaçık bir aldatmaca (sihir)" derler.

8. Yoksa onlar "O (Muhammed)), Kur’an’ı uydurdu" mu diyorlar? Onlara deki "Eğer ben onu Allah adına uydurmuş olsam, Allah dan hiçbirinizin bir şekilde beni kurtarmaya gücü yetmez. Allah kendisi hakkında (vahy ettiği kitaba) ne ilave edilmiş ise, onu en iyi bilendir. O, benimle sizin aranızda şahit olarak yeter. Allah bağışlayan ve merhamet edendir.

9. Deki "Ben, Allah’ın insanlara gönderdiği elçilerden ilki değilim. Ben, bana da, size de ne yapılacağını bilemem. Ben yalnızca bana vahyolunana uyuyorum ve ben yalnızca açık bir uyarıcıyım. "

10. Onlara deki "Bakın! O Kur’an Allah tarafından indirilmiş ve sizde onu inkar etmişseniz ve İsrail oğulların dan birisi, o kitabın bir benzerinin indiğine şahitlik edip, sonrada ona iman etmişte, sizde bu Kur’an’a iman etmeye kibirlenmişseniz, şunu bilin ki "Allah zalimler topluluğunu asla doğru yola iletmez. "

11. Doğruları inkar edenler iman edenlere "Eğer bu Kur’an hayırlı bir şey olsaydı, onu kabul etmekte bizi hiçbir kimse geçemezdi. O kitabı doğruluk rehberi kabul etmediklerinden "Bu kitap, eskilerden kalma bir uydurma (masal)" diyeceklerdir.

12. Önceden de Musa’nın kitabı, insanlara önderlik yapmış ve bir rahmetti. Bu kitap da Arapça bir dille, zalimleri uyarmak için Musa’ya inan kitabı doğrulamış ve iyilik yapanlar için de müjdedir.

13. Rabbimiz Allah dır diyenler ve Kur’an’ın belirlediği doğru yolu takip edenler için korku yoktur ve onlar hesap günü üzülmeyeceklerdir.

14. Onlar, yaptıklarının karşılığı olarak, sürekli kalmak üzere cennete girecek olanlardır.

15. Biz insana ana babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşımış ve onu büyük bir zahmetle doğurmuştur. Bebeğin anne rahmine düşmesi ve annesinin sütünden ayrılması otuz aydır. Sorumluluk çağına (buluğa) ve olgunluk yaşına ulaşması ise kırk yıldır. Sonra "Rabbim! Bana ve ana babama verdiğin nimetlere şükretmem, senin razı olacağın doğru ve yararlı işler yapmam için beni yardımınla destekle ve soyumun içinden doğru işler yapıp sana itaat eden bir nesil bana nasip et. Ben sana tövbe ettim ve sana teslim olanlardanım" diye dua eder.

16. Onlar, yaptıklarını en güzel şekilde kabul ettiğimiz ve işledikleri hataları örtüp affederek, cennet ashabı içerisine gireceklere vaat olunmuş en doğru vaatlere kavuşan kimselerdir.

17. Birde ana babasına "İkinize de öf be, kalkmış benim ve benden önce gelip geçmiş şehirlerde yaşamış olanların tekrar diriltilip çıkarılacağını mı vaat ediyorsunuz? Diyen kimse var. Ana babası Allah’a sığınarak "Ey oğul buna inan. Allah’ın vaat ettiği mutlaka gerçekleşecektir" dediler. Oğulları da "Sizin bu söyledikleriniz, yalnızca eski nesillerden gelen masallar" dedi.

18. İşte böyleleri, daha önce yaşamış, sizin tanımadığınız (cin) veya isimlerini bildiğiniz (ins) toplumlar üzerine, Allah’ın azap sözünün gerçekleştiği kimselerdir. Elbette ki onlar kaybetmiş topluluklardır.

19. Onlardan her birinin yaptıkları kademe kademedir ve onlara haksızlık yapılmadan yaptıklarının karşılıkları adil bir şekilde ödenir.

20. Hesap günü, doğruları inkâr edenler ateşe götürülür ve onlara "Siz dünya hayatında güzel ve iyi şeyleri elde ettiniz ve onlarla yaşamınızı sürdürdünüz. Şimdi bugünde yeryüzünde haksız yere büyüklenmenizin ve Allah’ın belirlediği kuralların dışına çıkmanızın karşılığında alçaltıcı azapla cezalandırılıyorsunuz" denir.

21. Ad kavminin kardeşini hatırla. Kendi toplumunu kum tepeleriyle uyarmıştı. Onlardan önce de, sonrada uyarıcılar gelip geçmiş ve kavimlerine yalnızca Allah’a kulluk edin ve "Şüphesiz ki ben, sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum" demişlerdi.

22. Kavmi "Sen bizi ilahlarımızdan vaz geçirmek için mi geldin? Eğer doğru söyleyenlerden isen, bize vaat ettiğini (hesap gününü) başımıza getir" dediler.

23. Elçi kavmine "Hesap gününün bilgisi Allah’ın yanındadır. Ben yalnızca bana gönderileni size açıkça bildiriyorum. Ancak ben sizi, çok cahil bir topluluk olarak görüyorum" dedi.

24. Onlar kendilerine yönelip gelen geniş, büyük bir bulut kütlesini gördüklerinde "İşte, bize yağmuru yağdıracak bulut" dediler. Hayır o, acele olarak istediğiniz ve içinde çok şiddetli rüzgarın olduğu acı veren bir azaptır.

25. O rüzgâr Rabbinin emri ile her şeyin altını üstüne getirdi. Öyle ki, yaşadıkları mekânlarının harabeleri dışında, kendileri yok olup görünmez oldular. Biz suçlu toplumları böyle cezalandırırız.

26. Sizi yerleştirdiğimiz mekânlara daha önceden onları yerleştirmiştik ve onlara kulak göz ve kalp vermiştik. Ancak Allah’ın ayetlerini yalanladıkları zaman, kulakları, gözleri ve kalpleri onlara hiçbir yarar sağlamadı. Alay ettikleri şeyler başlarına geliverdi.

27. Sizin çevrenizde de yok ettiğimiz pek çok şehirler var. Belki dönerler diye ayetlerimizi böyle kullanıyoruz.

28. Pekala! Onların Allah dan başka daha yakın ilah edindikleri, onlara yardım etmeleri gerekmez miydi? Hayır, o sahte ilahlar onlardan uzaklaştı. Zaten edindikleri ilahlar, kendilerinin uydurduğu sahte ilahlardan başka bir şey değildi.

29. Tanınmayan (cin) bir gurup insanları, Kur’an’ı dinlesinler diye sana yönlendirmiştik. Onu dinlemek için hazır olduklarında "Susun" dediler. Kur’an’ın okunması bitirildiğinde, dinledikleri Kur’an ile uyarmak için kendi topluluklarına döndüler.

30. Onlar "Ey Kavmimiz! Musa dan sonra indirilmiş, kedinden öncekileri tasdik eden, gerçek doğru yolu gösteren ve en doğru yola götüren bir kitap dinledik" dediler.

31. Ey kavmimiz! Allah’a çağıran o elçinin çağrısına icabet edin ve O Allah’a inanın ki, size hatalarınızı bağışlasın ve acı veren bir azaptan sizi korusun. "

32. "Kim Allah’ın çağrısına icabet etmezse, yeryüzünde Allah’ın yapacağı şeylere, hiçbir kimse engel olamaz. Çağrıyı kabul etmeyen için, Allah dan başka sahip çıkıp koruyacak (veli) kimse de bulunmaz. O kimse açık bir sapıklık içindedir" dediler.

33. Onlar göklerde ve yerde olanları Allah’ın yarattığını ve ölüyü diriltmek üzere o yarattıklarını bir ölçü ile yaratmaktan yorulmadığını görmüyorlar mı? Evet! Elbette ki Allah, her şeye gücü yetendir.

34. Kıyamet günü doğruları inkâr edenler ateşe götürüldüklerinde onlara "Şimdi bu ateş gerçek değil mi? diye sorulur. Onlar da " Evet! Rabbimize yemin olsun ki gerçek" derler. Allah onlara "İnkâr etmenizin karşılığında azabı tadın" der.

35. O Elçilerden, büyük bir güçle sabır gösterenler gibi, sende sabırlı ol. İnkar edenler için acele etme. Onlar kendilerine vaat edilen günü gördüklerinde, sanki gündüz vaktinin bir saati kadar kalmış gibi olurlar. Ancak yoldan çıkmış topluluklar helak edilirler.