İlyas Yorulmaz 

1. Ey İman edenler! Allah ve O’nun elçisinin önüne geçmeyin (Emrettiği ve koyduğu kurallara karşı alternatif hükümler getirmeyin). Allah dan korunun. Şüphesiz ki Allah işiten ve bilendir.

2. Ey İman edenler! Peygamberle konuşurken, peygamberin konuştuğu ses tonundan daha yüksek bir sesle konuşmayın. Peygambere bir söz söylediğinizde, bir kısmınızın diğer insanlara konuştuğu gibi, bağıra çağıra konuşmayın ki, haberiniz olmadan yaptığınız iyi ve güzel şeyler boşa gitmesin.

3. Allah’ın elçisinin yanında seslerini kısarak, yumuşak bir tonda konuşanlar, Allah’ın peygamberle konuşanlara koyduğu kurallara uyarak korunmalarından dolayı, onların kalplerini denemiştir. Onlar için bağışlanma ve büyük karşılıklar vardır.

4. Şurası muhakkak ki, Allah’ın elçisi evinde iken, odalarının arkasından elçiye bağırarak seslenenlerin çoğu, Allah’ın ikazlarını akledemeyen kimselerdir.

5. Eğer o bağırıp çağıranlar, Allah’ın elçisi yanlarına çıkıncaya kadar sabretmiş olsalardı, onlar için daha hayırlı olurdu. Elbette ki Allah, bağışlayan ve merhametli olandır.

6. Ey iman edenler! Yoldan çıkmış (günahkâr) birisi, size bir haber getirdiği zaman, bilmeyerek bir topluma bir zarar vermeden önce, o haberin doğruluğunu araştırın. Sonra yaptıklarınıza pişman olanlardan olursunuz.

7. Şunu iyi bilin ki! İçinizde Allah’ın elçisi var. Eğer o, pek çok işlerde sizin önerilerinizi kabul etmiş olsaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat! Allah size iman etmeyi sevdirdi ve kalplerinizde iman etmenin güzelliklerini yerleştirdi. Sonra Allah size, kendisine karşı gelmenin (inkâr etmenin), günah işleyip yoldan çıkmanın ve isyan etmenin çirkinliklerini öğretti. İman etmeyi seven kimseler olgunluğa erişmiş kimselerdir.

8. Onlar için Allah dan bir lütuf ve bol nimetler var. Allah en iyi bilen ve en güzel hüküm verendir.

9. Eğer inananlardan iki gurup birbirleriyle savaşıyorlarsa, her iki gurubun arasını düzeltin. Eğer iki guruptan birisi haksızlık yapmakta devam ederse, haddi aşıp haksızlık yapanla, Allah’ın emrine uyuncaya kadar, sizde onlarla savaşın. Eğer savaşmaktan vazgeçerlerse, her iki gurubun arasını adil bir şekilde düzeltin ve adaletle hükme bağlayın. Şüphe yok ki Allah, adaletle hüküm verenleri sever.

10. İnananlar ancak birbirinin kardeşidirler. Kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah dan korunun ki, merhamet olunasınız.

11. Ey İman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki o alay ettikleri topluluk, onlardan daha hayırlı olabilir. Kadınlarda, başka kadınlarla alay etmesinler. Belki o alay ettiği kadınlar, alay edenlerden daha hayırlı olabilir. Kendi içinizde kendinizi çekiştirip karalamayın ve birbirinizi çirkin takma isimlerle çağırmayın. İmanınızdan sonra çirkin isimlerle çağırmak ne kadar kötü. Kim bundan sonra tövbe etmez ise, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.

12. Ey İman edenler! Zannın pek çoğundan kaçının. Zira bazı zanlar vardır ki günahtır. Birbirinizin ayıplarını aramayın ve yokluğunda birbirinizi çekiştirmeyin. İçinizden birisi ölü kardeşinizin etini yemeyi sever mi? Bunu yapmayı sevmediniz değil mi? O halde Allah dan korunun, Allah tövbeleri en çok kabul eden ve merhametli olandır.

13. Ey İnsanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve sizi kabile kabile ayırdık ki birbirinizi tanıyabilesiniz. Sizin içinizden Allah katında en değerliniz, Allah dan en çok korunanınızdır. Elbette ki Allah her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olandır.

14. Arap bedeviler "İman ettik" dediler. Onlara deki "Hayır, siz iman etmediniz. Yalnızca teslim olduk deyin. Çünkü iman henüz kalplerinize yerleşmemiş. Eğer Allah’a ve O’nun elçisine itaat ederseniz, daha önceden yaptığınız güzel şeylerden hiç biri boşa gitmeyecektir. Muhakkak ki Allah bağışlayan ve merhametli olandır.

15. Gerçekten inananlar, Allah’a ve O’nun elçisine iman eden, sonra asla şüphe etmeyen, mallarıyla ve canlarıyla Allah yolun mücadele eden kimselerdir. İşte onlar, doğruluklarını ispat etmiş olanlardır.

16. Onlara deki "Allah göklerde ve yerde olanların hepsini bildiği halde, siz şimdi, Allah’a dininizi mi öğretmeye kalkıyorsunuz? Allah her şeyi bilendir.

17. Onlar müslüman olmalarından dolayı, seni minnet altında bırakıyorlar. Böylelerine deki "Müslüman olmanızdan dolayı beni minnet altında bırakmayın. Tam aksine, eğer doğru düşünenlerdenseniz, bilin ki! Allah size iman etmenin doğru yollarını göstermesinden dolayı, sizi minnet altında O bırakıyor.

18. Şurası muhakkak ki Allah, göklerin ve yeryüzünün bilinmeyenlerini (gaybını) biliyor. Allah yaptıklarınızı en iyi görendir.