Kadri Çelik 

1. Ey iman edenler! (Hiçbir işte) Allah ve resulünden öne geçmeyin ve Allah’tan korkup sakının. Şüphesiz Allah şüphesiz işitendir, bilendir.

2. Ey iman edenler! Seslerinizi, peygamberin sesinin üzerinde (onun sesini bastıracak şekilde) yükseltmeyin. Birbirinize yüksek sesle konuştuğunuz gibi onunla da öyle yüksek sesle konuşmayın; yoksa siz farkında olmadan amelleriniz boşa gider.

3. Şüphesiz peygamberin yanında seslerini alçak tutmakta olanlar (var ya, işte onlar) şüphesiz Allah’ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.

4. Şüphesiz odaların ardından sana seslenenler de (var ya), onların çoğu aklını kullanmıyorlar.

5. Eğer gerçekten onlar yanlarına çıkıncaya kadar sabretmiş olsalardı, herhalde (bu,) kendileri için daha hayırlı olurdu. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

6. Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haberle gelirse, onu etraflıca araştırın. Yoksa cehalet sonucu bir kavme kötülükte bulunursunuz da sonra işlediklerinize pişman olursunuz.

7. Ve bilin ki Allah’ın resulü içinizdedir. Eğer o birçok işlerde size uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip çekici kıldı ve size küfrü, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte onlar (imanı sevip küfrü çirkin görenler), doğru yolu bulmuş olanlardır.

8. (Bu sevdirme ve nefret ettirme) Allah’tan bir lütuf ve bir nimettir. Allah her şeyi bilendir ve hikmet sahibidir.

9. Müminlerden iki topluluk çarpışacak olursa, aralarını bulup düzeltin. Şayet biri diğerine haksızlıkla saldırganlıkta bulunacak olursa, artık haksızlıkla saldırganlıkta bulunanla Allah’ın emrine dönünceye kadar savaşın; eğer sonunda (Allah’ın emrini kabul edip) dönerse, bu durumda adaletle aralarını bulun ve (her konuda) adil davranın. Şüphesiz Allah adil olanları sever.

10. Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup düzeltin ve Allah’tan korkup sakının; umulur ki rahmete eriştirilirsiniz.

11. Ey iman edenler! Bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin; belki (alay ettikleri) kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kadınlar da kadınlarla (alay etmesin); belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi kendinizi ayıplamayın ve birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık pek de kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir.

12. Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan sakının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın). Kiminiz de kiminizin gıybetini yapıp arkasından çekiştirmesin. Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte bundan iğrenip tiksindiniz. Allah’tan korkup sakının. Hiç şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir.

13. Ey insanlar! Gerçekten biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi boylar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Hiç şüphesiz Allah katında sizin en yüce olanınız, takvaca en ileride olanınızdır. Hiç şüphe yok Allah her şeyi bilendir, haberdar olandır.

14. Bedeviler dedi ki "İman ettik." De ki "Siz iman etmediniz; ancak "İslâm (Müslüman) olduk" deyin. İman henüz kalplerinize girmiş değildir. Eğer Allah’a ve resulüne itaat ederseniz, O, sizin amellerinizden hiç bir şeyi eksiltmez. Hiç şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir."

15. Müminler ancak Allah’a ve resulüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.

16. De ki "Siz Allah’a dininizi mi öğreteceksiniz? Oysa Allah göklerde ve yerde olanları bilir. Allah, her şeyi bilendir."

17. Müslümanlar oldular diye sana minnet etmektedirler. De ki "Müslümanlığınızı bana karşı minnet (konusu) etmeyin. Tam tersine sizi imana yöneltip ilettiği için Allah size minnet etmektedir. Eğer (iman iddianızda) doğru sözlüler iseniz (Allah’a minnettar olmanız gerekir)."

18. Hiç şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah yapmakta olduklarınızı görendir.