Sadık Türkmen 

1. Ey iman EDENLER! Allah’ın ve Rasûlünün önüne geçmeyin. (Kur’an’ı ilk hareket noktası almadan din adına bir şeyler söylemeyin, yapmayın). Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

2. Ey iman EDENLER! Seslerinizi, Nebînin/Peygamberin sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, ona yüksek sesle bağırmayın (medeni olun), yoksa siz farkına varmadan yaptıklarınız boşa gider.

3. Allah’ın rasûlünün huzurunda seslerini kısanlar, Allah’ın, gönüllerini takvâ konusunda, açığa çıkardığı kimselerdir. Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.

4. (Ey Muhammed!) Odaların arkasından sana bağıranların çoğu, düşüncesiz kimselerdir.

5. Onlar sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

6. Ey iman EDENLER! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip, yaptığınıza pişman olmamak için, o haberin doğruluğunu iyi araştırın.

7. Bilin ki aranızda, Allah’ın Rasûlü bulunmaktadır. Eğer o, bir çok işlerde size uysaydı sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah iman ettiğiniz için, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve (Allah’ın emirlerine) karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir.

8. Allah kendi katından bir lütuf ve nimet olarak böyle yaptı. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir

9. Eğer inananlardan iki grup birbirlerini öldürürlerse, aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna, (sulha, saldırmazlığa) dönünceye kadar, haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (sulha, barışa) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve adaletli davranın. Çünkü Allah âdaletli davrananları sever.

10. Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki, size merhamet edilsin.

11. Ey iman EDENLER! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklıkla adlandırılmak ne kötüdür! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.

12. Ey iman EDENLER! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.

13. Ey insanlar! Şüphe yok ki, Biz sizi; bir erkek ve bir dişiden meydana getirdik. Sizi birbirinizle tanışmanız için, toplumlara/ırklara ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdâr olandır.

14. Bedeviler "iman ettik" dediler. De ki "İman etmediniz." (Öyle ise, "iman ettik" demeyin.) "Fakat müslüman olduk/vatandaş olduk" deyin. Henüz iman kalplerinizde tam olarak yer etmedi. Eğer Allah’a ve Rasûlüne itaate devam ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir."

15. Iman edenler ancak Allah’a ve Rasûlüne inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah’ın tavsiye ettiği şekilde mallarıyla ve canlarıyla cihat edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir.

16. (Ey Muhammed!) De ki "Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerdeki ve yerdeki herşeyi bilir. Allah herşeyi hakkıyla bilendir."

17. Müslüman olmalarını bir lütûfta bulunmuş gibi, sana hatırlatıyorlar. De ki "Müslüman olmanızı bir lütûf gibi, bana hatırlatıp durmayın. Tam tersine eğer doğru kimselerseniz, Rasûlü/Elçisi ile sizlere doğru yolu bildirdiği için, Allah size lütûfta bulunmuş oluyor."

18. Şüphesiz Allah göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.