Cemal Külünkoğlu 

1. Göklerde ve yerde olan her şey Allah`ın sınırsız şanını yüceltir. O, mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.

2. Ehli Kitap`tan (peygambere suikast tertipleyip) küfre sapanları, ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O`dur. Siz, çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da, kalelerinin kendilerini (Allah`ın azabından) koruyacağını zannetmişlerdi. Fakat Allah`(ın azabı), onlara hesap etmedikleri taraftan geldi ve kalplerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini, hem kendi elleriyle, hem de mü`minlerin elleriyle yıkıp yok etti. Artık bundan ders alın, ey derin kavrayış sahipleri!

3. Eğer Allah, (yaptıkları yüzünden) onların sürgüne gitmelerine hükmetmemiş olsaydı, elbette onları dünyada (başka şekilde) cezalandıracaktı. Ahirette ise, onlar için cehennem azabı vardır.

4. Bu, onların Allah`a ve Resulü`ne karşı gelmeleri sebebiyledir. Kim Allah`a karşı gelirse bilsin ki, Allah`ın azabı şiddetlidir.

5. (O ihanet eden Yahudilerin kendilerine siper edindikleri) herhangi bir hurma ağacı kesmiş iseniz veya (kesmeyip de) kökleri üzerinde bırakmışsanız bu hep Allah`ın izniyledir. Ve (bu izin) yoldan çıkmışları rezil etmek için olmuştur.

6. (Nadiroğulları`nın) mallarından savaşılmaksızın Peygamber`ine kolayca kazandırdığı ganimetler için siz, at ya da deve koşturmuş değilsiniz. Fakat Allah, Resulü`nü, (Hakka karşı direnen toplumlardan) dilediği kimselerin üzerine salıp onlara üstün kılar. Allah`ın her şeye hakkıyla gücü yeter.

7. Allah`ın, (fethedilen) memleketlerin ahalisinden savaşılmaksızın Peygamber`ine kazandırdığı mallar, Allah`a, peygambere, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet (ve güç) hâline gelmesin diye (Allah böyle hükmetmiştir). Peygamber size neyi verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah`a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah`ın azabı çetindir.

8. Bu mallar özellikle, Allah`tan bir lütuf ve hoşnutluk ararken ve Allah`ın dinine ve peygamberine yardım ederken yurtlarından ve mallarından uzaklaştırılan fakir muhacirlerindir. İşte onlar (imanlarında ve eylemlerinde) doğru olan kimselerdir.

9. Kendilerinden önce o yurdu (Medine`yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile onları (muhacirleri) kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

10. Onlardan (Muhacirlerle Ensar`dan) sonra gelenler şöyle derler “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla! Kalplerimizde, iman edenlere karşı kin bırakma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şefkatli, çok merhametlisin!”

11. Bakmaz mısın, şu münafıklık yapanlara? (Onlar) Ehli Kitaptan o küfre sapan kardeşlerine şöyle diyorlar “Yemin ederiz ki, eğer siz (Medine`den) çıkarılırsanız, muhakkak biz de sizinle beraber (oradan) çıkarız ve sizin aleyhinizde hiç bir zaman kimseye itaat etmeyiz. Eğer size savaş açılırsa, muhakkak size yardım ederiz.” Hâlbuki Allah şahittir ki onlar kesinlikle yalancıdırlar.

12. Andolsun ki, eğer (kardeşleri olan Nadiroğulları Medine`den) çıkarılsalar (bile bunlar) onlarla beraber çıkmazlar. Eğer onlarla savaşılsa, onlara yardım etmezler. Yardım edecek olsalar bile mutlaka arkalarını dönüp kaçarlar, sonra (Allah onları helak eder ve) kendilerine (kimse tarafından) da yardım edilmez.

13. (Ey inananlar!) Siz onların kalplerine (dehşet ve yılgınlık uyandırma bakımından), Allah`tan daha çok korku vermektesiniz. Bu, onların derin bir kavrayışa sahip olmamalarındandır.

14. Onlar sizinle toplu olarak savaşamazlar, ancak surla çevrilmiş kasabalarda yahut duvarların ardından sizinle savaşmak isterler. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, ancak onların kalpleri dağınıktır. Bu ise, onların aklını işletmeyen bir topluluk olmalarındandır.

15. Onların durumu, kendilerinden az önce geçmiş ve yaptıklarının cezasını (Bedir`de) tatmış olan (Mekkeli müşriklerin) durumu gibidir. Onlara (ahirette de) elem dolu bir azap vardır.

16. Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana “İnkâr et” der; (insan) inkâr edince de “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah`ın (azabından) korkarım” der.

17. Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) sonu, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur. İşte zalimlerin cezası budur.

18. Ey inananlar! Allah`a karşı sorumlu olun ve O`nun emirleri doğrultusunda yaşayın! Herkes yarın (ahiret) için önden ne gönderdiğine baksın! Allah`ın emirlerine aykırı davranmaktan sakının. Çünkü Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

19. Allah`ı unutan ve bu yüzden Allah`ın da kendilerine öz benliklerini unutturduğu kimseler gibi olmayın! İşte onlar yoldan çıkan kimselerdir.

20. Cehennem halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanlardır.

21. Eğer biz bu Kur`an`ı bir dağa indirmiş olsaydık, dağın ezilip büzülerek Allah(`ın rızasını kazanamama) korkusuyla paramparça olduğunu görürdün. Ve işte (bütün) bu örnekleri düşünsünler diye insanlara veriyoruz.

22. Allah O`dur ki O`ndan başka ilah yoktur. O, görülmeyeni (yaratılmışların kavrayış alanı dışındaki şeyleri) de, görüleni de bilendir. O Rahman`dır (dünyadaki canlılara karşı çok merhametlidir) ve Rahim`dir (ahirette de mü`minlere karşı çok merhametlidir).

23. O, öyle Allah`tır ki, O`ndan başka hiç bir İlâh yoktur. Melik`tir (mülk ve saltanatı devamlı olandır), Kuddûs`tür (her türlü eksiklikten uzaktır), Selâm`dır (barış ve esenliğin kaynağıdır), Mümin`dir (emniyet verendir), Müheymin`dir (her şeyi gözetip koruyandır), Aziz`dir (kudreti her şeye üstündür), Cebbar`dır (iradesine asla karşı çıkılmayan, her dilediğini mutlaka yapandır), Mütekebbir`dir (azamet ve ululuk O`nun hakkıdır). Allah, (müşriklerin kendisine) koştukları ortaklardan uzaktır.

24. O, yaratan, (bir uygunluk içinde) yoktan var eden, (yarattıklarına) şekil veren Allah`tır. En güzel isimler/sıfatlar O`nundur. Göklerde ve yerde olan her şey O`nun şanını yüceltmektedir. O, mutlak galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.