İlyas Yorulmaz 

1. Göklerde ve yerde olanlar Allah’ı yücelterek, bütün noksan sıfatlarından tenzih ederler. O çok güçlü ve her şeyin hükmünü verendir.

2. Ehli kitaptan inkar edenleri, savaş için ilk defa bir araya geldiklerinde, yurtlarından çıkaran Allah’dır ki, siz onların çıkmayacaklarını zannediyordunuz ve onlarda sağlam kaleler ve engellerin kendilerini Allah dan koruyacağını zannetmişlerdi. Allah, onların hiç hesap etmedikleri bir yerden kalplerine şüphe atmış, kendi elleriyle ve inananların elleriyle evlerini harabe haline getirmişlerdi. Ey Akıl sahipleri! Bunları düşünüp ibret alın.

3. Allah, sürülmelerine hüküm vermemiş olsaydı, onlara dünyada azap ederdi. Sonra ahirette onlar için, ateşin azabı var.

4. Onlar için bu ceza, Allah ve elçisine savaş açmalarındandır. Kim Allah’a savaş açarsa, şüphesiz ki Allah’ın hesabı çok şiddetlidir.

5. Allah’ın yolundan çıkanları cezalandırması için, elde ettiğiniz hurma ağaçlarından bir kısmını tamamen kesmeniz ve bir kısmını da gövdesi üzerinde bırakmanız, O’nun izniyle idi.

6. Allah’ın elçisine verdiği savaş ganimetleri için, siz ne atlar üzerinde koşturdunuz, nede hayvanlar üzerinde uzun yol kat ettiniz. Ancak, Allah elçisini dilediği kimseler üzerine musallat eder. Allah her şeye gücü yetendir.

7. O şehirler halkından Allah’ın elçisine verdiği ganimetler, Allah’ın, elçinin, yakın akrabaların, yetimlerin, fakirlerin ve yolda kalmışlarındır ki, ganimet sizden zenginler arasında dolaşan bir meta olmasın. Bundan dolayı elçi savaş ganimetlerinden size ne kadar veriyorsa alın, vermediklerinden de kaçının (istemeyin). Allah dan korunun Allah’ın hesap sorması çok çetindir.

8. Aynı zamanda ganimet, Allah’dan lütuf ve rızalık istemek, Allah ve O nun elçisine yardım etmek için, yurtlarını ve mallarını terk ederek çıkmış muhacirlerin fakirlerine aittir. İşte onlar doğru yapanlardır.

9. Muhacirlerden daha önce (Medine’ye) yerleşmiş ve iman etmiş (ensar) olanlar, kendilerine muhacir olarak gelenleri severler ve kendi ihtiyaçları da olsa, hicret edenleri kendi nefislerine tercih ederek verdikleri yardımlardan dolayı, nefislerinde asla bir sıkıntı duymazlar. Kim nefsini aşırı düşkünlüklerden korursa, işte onlar kurtulmuşlardır.

10. (Medinelilerden) Sonra gelen muhacirler de "Ey Rabbimiz! Bizi ve bizi iman ile geçmiş kardeşlerimizi (ensarı) bağışla, iman edenlere karşı kalplerimizde bir kin bırakma. Rabbimiz sen çok şefkatli ve merhametlisindir" diye dua ederler.

11. İkiyüzlü davrananlara bakmıyor musun? Onlar ehli kitaptan inkâr eden kardeşlerine "Eğer siz bu şehirden çıkarsanız, bizde sizinle birlikte çıkacağız ve sizin içinizde olup hiçbir kimseye itaat etmeyeceğiz. Eğer sizinle savaşılırsa, mutlaka (sizin tarafınızda olup) size yardım edeceğiz" derler. Allah, onların yalan söylediklerine şahittir.

12. Eğer onlar yurtlarından çıkartılırsa, onlarla beraber çıkmazlar. Eğer onlara savaş açılırsa, onlara yardım etmezler. O iki yüzlüler onlara yardım etse dahi, savaşın içinde arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra onlara yardım da edilmez.

13. İçlerinde besledikleri size karşı olan korkuları, Allah’ın korkusundan daha şiddetlidir. Bu da onların doğruları anlamaz bir topluluk olmalarındandır.

14. Toplu olarak sizinle karşı karşıya gelip savaşmazlar. Ancak kalelerle çevrili şehirlerde veya duvarların arkasında savaşırlar. Onların aralarındaki öfke daha şiddetli olup, birlik içinde olduklarını zannedersin, ama düşünceleri birbirinden farklıdır. Bu da onların akıllarını kullanmaz bir topluluk olmalarındandır.

15. Onlar, yakın bir zamanda, yaptıkları yanlış işlerin karşılığını tadan kimseler gibidir. Ayrıca onlar için acıklı bir azap olacak.

16. Şeytanın durumu gibi, insana "Doğruları inkar et" dediğinde, insan inkar ettiği zaman "Ben (inkar etmenden dolayı) senden uzağım, ben alemlerin Rabbi Allah dan korkarım" der.

17. Nihayet ikisinin de (azdıranın da azanın da) sonu, ebediyen ateşte kalmaları olmuştur. İşte zalimlerin cezası budur.

18. Ey İman edenler! Allah dan korunun. Bir nefis, yarın için kendisine ne hazırlamış bir baksın. Allah dan korunun, zira Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

19. Allah’ı unutanlar gibi olmayın. Allah da onlara kendi nefislerini unutturmuş dur. İşte böyleleri yoldan çıkmış kimselerdir.

20. Ateşin içinde olanlarla, cennetin içinde olanlar eşit değildir. Cennetin içinde olanlar, kurtulmuş olan kimselerdir.

21. Biz bu Kur’an’ı bir dağa indirmiş olsaydık, Allah’ın korkusundan ve saygısından dağ, paramparça olurdu. Biz bu misali insanlara anlatıyoruz ki, belki akledip düşünürler.

22. O Allah ki, O’ndan başka hiçbir ilah yok. Gizli olanların, açıkta olanların tek bileni O dur, O çok merhametli ve her şeyi koruyup gözetendir.

23. O Allah ki, O’ndan başka ilah yok, O her şeyin sahibi, en kutsal, güven veren, en güvenli olan, doğru ile yanlışı belirleyen, çok güçlü olan, dilediğinde zor kullanan ve en büyük olandır. Allah onların koştukları ortaklardan çok uzaktır.

24. O Allah ki yaratan, tasarlayan, her şeye bulunduğu şekli verendir. En güzel isimler O’na yakışır. Göklerde ve yerde olan her şey, O’nu yücelterek, bütün noksanlıklardan arındırırlar. O çok güçlü ve her şeyin hükmünü verendir.