Harun Yıldırım 

1. Göklerde ve yerde olan her şey Allah’ı tesbih etmektedir. Muhakkak ki O, Azîz’dir, Hakîm’dir.

2. Kitap ehlinden küfürde ısrar edenleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Siz onların çıkacaklarını düşünmemiştiniz. Onlar da kalelerinin kendilerini Allah’tan koruyacağını düşünmüşlerdi. Allah hesaba katmadıkları bir yerden geldi onlara ve kalplerine korku saldı; evlerini kendi elleriyle ve mü’minlerin elleriyle tahrip ediyorlardı. Ey basiret sahipleri, ibret alın!

3. Eğer Allah, onlara sürgünü yazmamış olsaydı, muhakkak onlara dünyada azab ederdi. Ahirette ise onlar için ateş cezası vardır.

4. Bu, onların Allah’a ve Rasulü’ne muhalefet etmelerindendir. Kim Allah’a muhalefet ederse, muhakkak Allah cezası çok şiddetlidir.

5. Hurma ağaçlarından her neyi kesmişseniz veya kökleri üzerinde dimdik bırakmışsanız, Allah’ın izniyle ve fasıkları alçaltması içindir.

6. Allah’ın onlardan Rasulü’ne verdiği fey’e gelince; siz onun üzerine ne at, ne deve sürdünüz. Ancak Allah, rasullerini dilediklerinin üstüne egemen kılar. Muhakkak ki Allah, her şeye kadirdir.

7. Allah’ın o şehir halkından Rasulü’ne verdiği fey, Allah’a, Rasul’e, yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, ki, zenginleriniz arasında dolaşan bir şey olmasın. Rasul size ne verirse onu alın, sizi neden sakındırırsa ondan sakının. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah’ın cezası çok şiddetlidir.

8. Yurtlarından ve mallarından çıkartılan, Allah’ın lütuf ve rızasını isteyen, Allah’a ve Rasulü’ne yardım eden, fakir muhacirlere –ki bunlar, sadıkların kendileridir.

9. Ve bir de daha önce orayı kendilerine yurt edinip imanı yerleştirenlere ki hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir çekememezlik duymazlar. Kendileri fakirlik içinde bulunsalar dahi öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimrilik ve bencilliğinden korunmuşsa, işte onlar kurtuluşa erenlerin kendileridir.

10. Bir de onlardan sonra gelenlere aittir –ki onlar "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma! Rabbimiz gerçekten sen Rauf’sun, Rahim’sin." derler.

11. Münafıklık edenleri görmüyor musun? Kitap ehlinden küfürde ısrar eden kardeşlerine derler ki "Andolsun, eğer siz çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz ve eğer sizinle savaşılırsa elbette size yardım ederiz." Halbuki Allah şahidlik eder ki onlar, hiç şüphesiz yalancıdırlar.

12. Çıkarılacak olsalar onlarla çıkmazlar. Onlara karşı savaşılsa, kendilerine yardımda bulunmazlar; yardım etseler bile geri dönüpkaçarlar. Sonra da kendilerine yardım edilmez.

13. Yüreklerinde Allah’tan fazla sizin korkunuz vardır. Bu, onların ince anlayışa sahip bir topluluk olmayışlarındandır.

14. Onlar, korunmuş şehirlerde veya bir duvarın arkasında olmaksızın size karşı toplu bir halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri ise çok şiddetlidir. Sen onları birlik sanırsın, oysa kalpleri paramparçadır. Şüphesiz bu, akıllarını kullanmayan bir topluluk olmalarındandır.

15. Kendilerinden önce yakın geçmişte olanların durumu gibi; onlar, yaptıklarının sonucunu tatmışlardır. Onlar için can yakıcı bir azab da vardır.

16. Şeytanın durumu gibi; çünkü insana "İnkâr et!" der. İnkâr edince de "Gerçek şu ki, ben senden uzağım, çünkü ben alemlerin Rabbi Allah’tan korkarım." der.

17. Akibetleri, şüphesiz ikisinin de ateşte kalıcı olmalarıdır. İşte zalimlerin cezası budur.

18. Ey iman edenler, Allah’tan korkun. Herkes yarın için ne hazırladığına baksın. Ve Allah’tan korkun, şüphesiz ki Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

19. Allah’ı unutanlar gibi olmayın –ki o da onları kendilerine unutturur Onlar, fasıkların kendileridir.

20. Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanların ta kendileridir.

21. Şayet bu Kur’an’ı bir dağa indirseydik, onu elbette Allah korkusundan saygı ile baş eğmiş, parça parça olmuş görürdün. Bu örnekleri belki düşünürler diye, insanlara getiriyoruz.

22. O, O’ndan başka ilah olmayan, gaybı da müşahade edileni de bilen Allah’tır. O, Rahman’dır, Rahîm’dir.

23. O, O’ndan başka ilah olmayan, Melik, Kuddûs, Selam, Mü’min, Müheymin, Azîz, Cebbar, Mütekebbir Allah’tır, Allah, şirk koştukları şeylerden yücedir.

24. O Allah ki, Halik, Bari’, Musavvir’dir. En güzel isimler O’nundur. Göklerde ve yerde olan şeyler O’nu tesbih eder. Muhakkak ki O, Azîz’dir, Hakîm’dir.