KAF 50:32
أَوَّابٍ
evvābin
(Allah’a) yüz tutan
|
Bu, size vadolunandır; (gönülden Allah’a) yönelip-dönen (İslam’ın hükümlerini) koruyan,
|
هَٰذَا مَا تُوعَدُونَ لِكُلِّ أَوَّابٍ حَفِيظٍ
Haza ma tuadune li kulli evvabin hafıyz
|
SAD 38:17
أَوَّابٌ
evvābun
(bize) çok başvururdu
|
Sen onların söylediklerine karşı sabret ve Bizim güç sahibi kulumuz Davud’u hatırla; çünkü o, (her tutum ve davranışında Allah’a) yönelen biriydi.
|
اصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَاذْكُرْ عَبْدَنَا دَاوُودَ ذَا الْأَيْدِ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Isbir ala ma yekulune veskür abdena davude zel eyd innehu evvab
|
SAD 38:19
أَوَّابٌ
evvābun
katılırdı
|
Ve toplanıp gelen kuşları da. Hepsi onunla (Allah’ı tesbih etmede uyum içinde) yönelip-dönmekte olanlar idi.
|
وَالطَّيْرَ مَحْشُورَةً ۖ كُلٌّ لَهُ أَوَّابٌ
Vettayra mahşurah küllül lehu evvab
|
SAD 38:25
|
Böylece onu bağışladık. Şüphesiz onun Bizim Katımız’da gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.
|
فَغَفَرْنَا لَهُ ذَٰلِكَ ۖ وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ
Fe ğaferna lehu zalik ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab
|
SAD 38:30
أَوَّابٌ
evvābun
(Allah’a) yönelirdi
|
Biz Davud’a Süleyman’ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah’a) yönelip-dönen biriydi.
|
وَوَهَبْنَا لِدَاوُودَ سُلَيْمَانَ ۚ نِعْمَ الْعَبْدُ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Ve vehebna li davude süleyman nı’mel abdinnehu evvab
|
SAD 38:40
|
Şüphesiz, onun Bizim Katımız’da gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.
|
وَإِنَّ لَهُ عِنْدَنَا لَزُلْفَىٰ وَحُسْنَ مَآبٍ
Ve inne lehu ındena le zülfa ve husne meab
|
SAD 38:44
أَوَّابٌ
evvābun
(bize) başvururdu
|
"Ve eline bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve andını bozma." Gerçekten, Biz onu sabredici bulduk. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah’a) yönelip-dönen biriydi.
|
وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِبْ بِهِ وَلَا تَحْنَثْ ۗ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا ۚ نِعْمَ الْعَبْدُ ۖ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Ve huz biyedike dığsen fadrib bihu ve la tahnes inna vecednahü sabira nı’ mel abd innehu evvab
|
SAD 38:49
|
Bu, bir zikirdir. Şüphesiz muttakiler için, elbette varılacak güzel bir yer vardır.
|
هَٰذَا ذِكْرٌ ۚ وَإِنَّ لِلْمُتَّقِينَ لَحُسْنَ مَآبٍ
Haza zikr ve inne lil müttekıyne le husne meab
|
SAD 38:55
|
Bu (böyle işte); gerçekten azgınlar için de muhakkak varılacak kötü bir yer vardır.
|
هَٰذَا ۚ وَإِنَّ لِلطَّاغِينَ لَشَرَّ مَآبٍ
Haza ve inne lit tağıyne le şerra meab
|
İSRA 17:25
لِلْأَوَّابِينَ
lilevvābīne
tevbe edenleri
|
Rabbiniz, sizin içinizdekini daha iyi bilir. Eğer siz salih olursanız, şüphesiz O da, (Kendisi’ne) yönelip dönenleri bağışlayıcıdır.
|
رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ ۚ إِنْ تَكُونُوا صَالِحِينَ فَإِنَّهُ كَانَ لِلْأَوَّابِينَ غَفُورًا
Rabbüküm a’lemü bima fı nüfusiküm in tekunu salihıyne fe innehu kane lil evvabıne ğafura
|
SEBE 34:10
أَوِّبِي
evvibī
tesbih edin
|
Andolsun, Biz Davud’a tarafımızdan bir fazl (üstünlük) verdik. "Ey dağlar, onunla birlikte (Beni tesbih edip) yankıyla ses verin" (dedik) ve kuşlara da (aynısını emrettik). Ve ona demiri yumuşattık.
|
وَلَقَدْ آتَيْنَا دَاوُودَ مِنَّا فَضْلًا ۖ يَا جِبَالُ أَوِّبِي مَعَهُ وَالطَّيْرَ ۖ وَأَلَنَّا لَهُ الْحَدِيدَ
Ve le kad ateyna davude minna fadla ya cibalü evvibı meahu vet tayr ve elenna lehül hadıd
|
GAŞIYE 88:25
إِيَابَهُمْ
iyābehum
dönüşleri
|
Şüphesiz onların dönüşleri Bizedir.
|
إِنَّ إِلَيْنَا إِيَابَهُمْ
İnne ileyna iyabehüm.
|
NEBE 78:22
مَابًا
māben
varacağı yerdir
|
Taşkınlık edip-azanlar için son bir varış yeridir.
|
لِلطَّاغِينَ مَآبًا
Littağıyne meaben.
|
NEBE 78:39
|
İşte bu, hak gündür. Şu halde dileyen Rabbine bir dönüşyolu edinsin.
|
ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ ۖ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ مَآبًا
Zalikelyevmulhakku femen şaettehaze ila rabbihi meaben.
|
RA'D 13:29
|
İman edip salih amellerde bulunanlar, ne mutlu onlara. Varılacak yerin güzel olanı (onlarındır).
|
الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ طُوبَىٰ لَهُمْ وَحُسْنُ مَآبٍ
Ellezıne amenu ve amilus salihati tuba lehüm ve husnü meab
|
RA'D 13:36
|
Kendilerine kitap verdiklerimiz, sana indirilen dolayısıyla sevinirler; fakat (Müslümanların aleyhinde birleşen) gruplardan, onun bazısını inkar edenler vardır. De ki "Ben, yalnızca Allah’a kulluk etmek ve O’na ortak koşmamakla emrolundum. Ben ancak O’na davet ederim ve son dönüşüm O’nadır."
|
وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَفْرَحُونَ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ ۖ وَمِنَ الْأَحْزَابِ مَنْ يُنْكِرُ بَعْضَهُ ۚ قُلْ إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ اللَّهَ وَلَا أُشْرِكَ بِهِ ۚ إِلَيْهِ أَدْعُو وَإِلَيْهِ مَآبِ
Vellezıne ateynahümül kitabe yefrahune bima ünzile ileyke ve minel ahzabi mey yünkiru ba’dah kul innema ümirtü en a’büdellahe ve la üşrike bih ileyhi ed’u ve ileyhi meab
|
ÂL-I İMRAN 3:14
الْمَابِ
l-mābi
varılacak yer
|
Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara ’süslü ve çekici’ kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah Katında olandır.
|
زُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاءِ وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ۗ ذَٰلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا ۖ وَاللَّهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الْمَآبِ
Züyyine lin nasi hubbüş şehevati minen nisai vel benıne vel kanatıyril mükantarati minez zehebi vel fiddati vel haylil müsevvemeti vel en’ami vel hars zalike metaul hayatid dünya vallahü ındehu husnül meab
|