د ر ي kökü Kur'an'da 29 defa geçmektedir.

AYETLER

MÜDDESIR
74:27

أَدْرَاكَ

edrāke

sen nereden bileceksin?

Cehennem (sakar) nedir, sen bilir misin?

ABESE
80:3

يُدْرِيكَ

yudrīke

bilirsin

Nerden biliyorsun; belki o, temizlenip-arınacak?

KADIR
97:2

أَدْرَاكَ

edrāke

sana bildiren

Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren nedir?

KARI'A
101:3

أَدْرَاكَ

edrāke

sana bildiren

Sana o kaaria’yı bildiren nedir?

KARI'A
101:10

أَدْرَاكَ

edrāke

sana bildiren

Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren nedir?

HÜMEZE
104:5

أَدْرَاكَ

edrāke

bilir misin?

"Hutame"nin ne olduğunu sana bildiren nedir?

MÜRSELAT
77:14

أَدْرَاكَ

edrāke

bileceksin

Bu ayırma gününü sana ne bildirdi?

BELED
90:12

أَدْرَاكَ

edrāke

sana bildiren

Sarp yokuşun ne olduğunu sana öğreten nedir?

TARIK
86:2

أَدْرَاكَ

edrāke

sana bildiren

Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir?

CIN
72:10

نَدْرِي

nedrī

bilmiyoruz

"Doğrusu bilmiyoruz; yeryüzünde olanlara bir kötülük mü istendi, yoksa Rableri kendileri için (doğruya iletici) bir hayır mı diledi?"

CIN
72:25

أَدْرِي

edrī

bilmem

De ki "Bilmiyorum, size vadedilen (kıyamet ve azap) yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koymuştur?"

YUNUS
10:16

أَدْرَاكُمْ

edrākum

ve size hiç bildirmezdi

De ki "Eğer Allah dileseydi, onu size okumazdım ve onu size bildirmezdi. Ben ondan önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz yine de akıl erdirmeyecek misiniz?"

LOKMAN
31:34

تَدْرِي

tedrī

bilmez

Kıyamet saatinin bilgisi, şüphesiz Allah’ın Katındadır. Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez. Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdardır.

LOKMAN
31:34

تَدْرِي

tedrī

bilmez

Kıyamet saatinin bilgisi, şüphesiz Allah’ın Katındadır. Yağmuru yağdırır; rahimlerde olanı bilir. Hiç kimse, yarın ne kazanacağını bilmez. Hiç kimse de, hangi yerde öleceğini bilmez. Hiç şüphesiz Allah bilendir, haberdardır.

ŞURA
42:17

يُدْرِيكَ

yudrīke

bilirsin

Ki Allah, hak olmak üzere kitabı ve mizanı indirdi. Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakındır.

ŞURA
42:52

تَدْرِي

tedrī

biliyor

Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip-iletiyorsun.

CASIYE
45:32

نَدْرِي

nedrī

bilmiyoruz

"Gerçekten Allah’ın va’di haktır, kıyamet-saatinde hiçbir kuşku yoktur" denildiği zaman, siz "Kıyamet-saati de neymiş, biz bilmiyoruz; biz yalnızca bir zan (ve tahmin)da bulunup zannediyoruz; biz, kesin bir bilgiyle inanmakta olanlar değiliz" demiştiniz.

AHKAF
46:9

أَدْرِي

edrī

bilmem

De ki "Ben elçilerden bir türedi değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilemiyorum. Ben, yalnızca bana vahyedilmekte olana uyuyorum ve ben, apaçık bir uyarıcıdan başkası değilim."

ENBIYA
21:109

أَدْرِي

edrī

bilmem

Buna rağmen yüz çevirecek olurlarsa, de ki "Size eşitlik üzere açıklamada bulundum. Tehdit edildiğiniz (sorgu ve azap günü) yakın mı, uzak mı, bilemem."

ENBIYA
21:111

أَدْرِي

edrī

bilmem

"Bilemem; belki bu (sürenin açıklanmaması), sizin için bir (fitne) denemedir, (belki de) belli bir vakte kadar yararlanma (meta)dır."

HAKKA
69:3

أَدْرَاكَ

edrāke

bileceksin

O gerçekleşecek olanı (kıyameti) sana bildiren nedir?

HAKKA
69:26

أَدْرِ

edri

bilmeseydim

"Hesabımı hiç bilmeseydim."

İNFITAR
82:17

أَدْرَاكَ

edrāke

sana bildiren

Din gününü sana bildiren şey nedir?

İNFITAR
82:18

أَدْرَاكَ

edrāke

sana bildiren

Ve yine din gününü sana bildiren şey nedir?

MUTAFFIFIN
83:8

أَدْرَاكَ

edrāke

sana bildiren

"Siccîn"in ne olduğunu sana öğreten nedir?

MUTAFFIFIN
83:19

أَدْرَاكَ

edrāke

sana bildiren

"İlliyîn"in ne olduğunu sana öğreten nedir?

AHZAB
33:63

يُدْرِيكَ

yudrīke

bilirsin

İnsanlar, sana kıyamet-saatini sorarlar; de ki "Onun bilgisi yalnızca Allah’ın Katındadır." Ne bilirsin; belki kıyamet-saati pek yakın da olabilir.

NISA
4:11

تَدْرُونَ

tedrūne

bilmezsiniz

Çocuklarınız konusunda Allah, erkeğe iki dişinin hissesi kadar tavsiye eder. Eğer onlar ikiden çok kadın ise (ölünün) geride bıraktığının üçte ikisi onlarındır. Kadın (veya kız) bir tek ise, bu durumda yarısı onundur. (Ölenin) Bir çocuğu varsa, geriye bıraktığından anne ve babadan her biri için altıda bir, çocuğu olmayıp da anne ve baba ona mirasçı ise, bu durumda annesi için üçte bir vardır. Onun kardeşleri varsa o zaman annesi için altıda bir’dir. (Ancak bu hükümler, ölenin) Ettiği vasiyet veya (varsa) borcun düşülmesinden sonradır. Babalarınız, oğullarınız, siz onların hangilerinin yarar bakımından size daha yakın olduğunu bilmezsiniz. (Bunlar) Allah’tan bir farzdır. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır.

TALAK
65:1

تَدْرِي

tedrī

bilmezsin

Ey Peygamber, kadınları boşadığınız zaman, iddetleri süresinde (temizlendiklerinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz Allah’tan korkun. Onları evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar; ancak açık ’çirkin bir hayasızlık’ göstermeleri durumu başka. Bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını çiğnerse, gerçekte o, kendi nefsine zulmetmiş olur. Sen bilmezsin; olabilir ki Allah, bunun arkasından bir iş (durum) oluşturur.