غ ش و kökü Kur'an'da 29 defa geçmektedir.

AYETLER

LEYL
92:1

يَغْشَىٰ

yeğşā

örttüğü

Sarıp-örttüğü zaman geceye andolsun,

NECM
53:16

يَغْشَى

yeğşā

kaplıyordu

Sidreyi örten örtmekte iken,

NECM
53:16

يَغْشَىٰ

yeğşā

kaplayan

Sidreyi örten örtmekte iken,

NECM
53:54

فَغَشَّاهَا

feğaşşāhā

sardırttı onlara

Böylece ona (o toplumun başına) sardırdığını sardırdı.

NECM
53:54

غَشَّىٰ

ğaşşā

sardırdığını

Böylece ona (o toplumun başına) sardırdığını sardırdı.

ŞEMS
91:4

يَغْشَاهَا

yeğşāhā

onu örten

Onu sarıp-örttüğü zaman geceye,

A'RAF
7:41

غَوَاشٍ

ğavāşin

(ateşten) örtüler

Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız.

A'RAF
7:54

يُغْشِي

yuğşī

bürüyüp örter

Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah’tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, Güneş’e, Ay’a ve yıldızlara Kendi buyruğuyla baş eğdirendir. Haberiniz olsun, yaratmak da, emir de (yalnızca) O’nundur. Alemlerin Rabbi olan Allah ne Yücedir.

A'RAF
7:189

تَغَشَّاهَا

teğaşşāhā

eşini sarıp örtünce

O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah’a dua ettiler "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız."

YASIN
36:9

فَأَغْشَيْنَاهُمْ

fe eğşeynāhum

ve onları kapattık

Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.

TA-HA
20:78

فَغَشِيَهُمْ

feğaşiyehum

örttü (boğdu)

Firavun ise, ordularıyla peşlerine düştü; sulardan onları kaplayıveren kaplayıverdi.

TA-HA
20:78

غَشِيَهُمْ

ğaşiyehum

onları örten

Firavun ise, ordularıyla peşlerine düştü; sulardan onları kaplayıveren kaplayıverdi.

YUNUS
10:27

أُغْشِيَتْ

uğşiyet

kaplanmış

Kötülükler kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir. Bunları bir zillet sarıp kaplar. Onları Allah’tan (kurtaracak) hiçbir koruyucu yok. Onların yüzleri, sanki bir karanlık gecenin parçalarına bürünmüş gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır.

HUD
11:5

يَسْتَغْشُونَ

yesteğşūne

bürünseler

Haberiniz olsun; gerçekten onlar, ondan gizlenmek için göğüslerini büker (Hak’tan kaçınıp yan çizer)ler. (Yine) Haberiniz olsun; onlar, örtülerine büründükleri zaman, O, gizli tuttuklarını da, açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

YUSUF
12:107

غَاشِيَةٌ

ğāşiyetun

sargın bir belanın

Şimdi bunlar, kendilerine Allah’ın azabından kapsamlı bir bürümenin gelivermesinden veya onların hiç haberleri yokken kıyametin onlara apansız gelmesinden kendilerini güvende mi buldular?

LOKMAN
31:32

غَشِيَهُمْ

ğaşiyehum

onları sardığı

Onları kara gölgeler gibi dalgalar sarıverdiği zaman, dini yalnızca O’na ’halis kılan gönülden bağlılar’ olarak Allah’a yalvarıp yakarırlar (dua ederler). Böylece onları karaya çıkarıp-kurtarınca, artık onlardan bir kısmı orta yolu tutuyor. Bizim ayetlerimizi gaddar, nankör olandan başkası inkar etmez.

DUHAN
44:11

يَغْشَى

yeğşā

sarar

(Bu duman) insanları sarıp-kuşatıverir. İşte bu, acı bir azaptır.

CASIYE
45:23

غِشَاوَةً

ğişāveten

perde

Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah’ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah’tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz?

GAŞIYE
88:1

الْغَاشِيَةِ

l-ğāşiyeti

sarıp kaplayacak olanın

(Her yanı yaygın olarak kuşatacak olan) Kıyametin haberi sana geldi mi?

NUH
71:7

وَاسْتَغْشَوْا

vesteğşev

ve başlarına çektiler

"Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip-direttiler.’

İBRAHIM
14:50

وَتَغْشَىٰ

ve teğşā

ve kaplamaktadır

Giyimleri katrandandır, yüzlerini ateş bürümektedir.

ANKEBUT
29:55

يَغْشَاهُمُ

yeğşāhumu

onları örter

Azabın onları üstlerinden ve ayaklarının altından kaplayacağı gün (Allah) "Yaptıklarınızı tadın" der.

RA'D
13:3

يُغْشِي

yuğşī

örter

Ve O, yeri yayıp uzatan, onda sarsılmaz-dağlar ve ırmaklar kılandır. Orada ürünlerin her birinden ikişer çift yaratmıştır; geceyi gündüze bürümektedir. Şüphesiz bunlarda düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır.

BAKARA
2:7

غِشَاوَةٌ

ğişāvetun

perde inmiştir

Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerinde perdeler vardır. Ve büyük azap onlaradır.

ENFAL
8:11

يُغَشِّيكُمُ

yuğaşşīkumu

sizi bürüyordu

Hani Kendisi’nden bir güvenlik olarak sizi bir uyuklama bürüyordu. Sizi kendisiyle tertemiz kılmak, sizden şeytanın pisliklerini gidermek, kalplerinizin üstünde (güven ve kararlılık duygusunu) pekiştirmek ve bununla ayaklarınızı (arz üzerinde) sağlamlaştırmak için size gökten su indiriyordu.

ÂL-I İMRAN
3:154

يَغْشَىٰ

yeğşā

bürüyen

Sonra kederin ardından üzerinize bir güvenlik (duygusu) indirdi, bir uyuklama ki, içinizden bir grubu sarıveriyordu. Bir grup da, canları derdine düşmüştü; Allah’a karşı haksız yere cahiliye zannıyla zanlara kapılarak "Bu işten bize ne var ki?" diyorlardı. De ki "Şüphesiz işin tümü Allah’ındır." Onlar, sana açıklamadıkları şeyi içlerinde gizli tutuyorlar, "Bu işten bize bir şey olsaydı, biz burada öldürülmezdik" diyorlar. De ki "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti. (Bunu) Allah, sinelerinizdekini denemek ve kalplerinizde olanı arındırmak için (yaptı). Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.

AHZAB
33:19

يُغْشَىٰ

yuğşā

baygınlığı

(Geldiklerinde de) Size karşı ’cimri ve bencildirler.’ Şayet korku gelecek olsa, ölümden dolayı üstüne baygınlık çökmüş kimseler gibi gözleri dönerek sana bakmakta olduklarını görürsün. Korku gidince, hayra karşı oldukça düşkünlük göstererek sizi keskin dilleriyle (eleştirip inciterek) karşılarlar. İşte onlar iman etmemişlerdir; böylece Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bu Allah’a göre pek kolaydır.

MUHAMMED
47:20

الْمَغْشِيِّ

l-meğşiyyi

baygınlık çökmüş

İman edenler, derler ki "(Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" Fakat, içinde savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa onlara evla (olan)

NUR
24:40

يَغْشَاهُ

yeğşāhu

ki üstünü örten

Ya da (inkar edenlerin amelleri) engin bir denizdeki karanlıklara benzer; onun üstünü bir dalga kaplar, onun üstünde bir dalga, onun da üstünde bir bulut vardır. Bir kısmı bir kısmı üzerinde olan karanlıklar; elini çıkardığında onu bile neredeyse göremeyecek. Allah kime nur vermemişse, artık onun için nur yoktur.