ن ف ق kökü Kur'an'da 111 defa geçmektedir.

AYETLER

YASIN
36:47

أَنْفِقُوا

enfiḳū

infak edin

Ve onlara "Size Allah’ın rızık olarak verdiklerinden infak edin" denildiği zaman, o inkar edenler iman edenlere dediler ki "Allah’ın, eğer dilemiş olsaydı yedireceği kimseyi biz mi yedirecek mişiz? Gerçekten siz, apaçık bir şaşkınlık içindesiniz."

FURKAN
25:67

أَنْفَقُوا

enfeḳū

infak ettikleri

Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne kısarlar; (harcamaları,) ikisi arasında orta bir yoldur.

FATIR
35:29

وَأَنْفَقُوا

ve enfeḳū

ve infak edenler

Gerçekten Allah’ın Kitab’ını okuyanlar, namazı dosdoğru kılanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak edenler; kesin olarak zarara uğramayacak bir ticareti umabilirler.

KASAS
28:54

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

infak ederler

İşte onlar; sabretmeleri dolayısıyla ecirleri iki defa verilir ve onlar kötülüğü iyilikle uzaklaştırıp kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.

İSRA
17:100

الْإِنْفَاقِ

l-infāḳi

harcamaktan

De ki "Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine malik olsaydınız, bu durumda harcama endişesiyle gerçekten (cimrilik edip elinizde) tutardınız. İnsan pek cimridir.

EN'ÂM
6:35

نَفَقًا

nefeḳan

bir delik

Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, onlara bir ayet getirmek için yerde bir tünel açmaya veya göğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (yap). Eğer Allah dileseydi, onların tümünü hidayet üzere toplardı. Öyleyse sakın cahillerden olma.

SEBE
34:39

أَنْفَقْتُمْ

enfeḳtum

siz infak etseniz

De ki "Şüphesiz benim Rabbim, kullarından rızkı dilediğine genişletip-yayar ve ona kısar da. Her neyi infak ederseniz, O (Allah), yerine bir başkasını verir; O, rızık verenlerin en hayırlısıdır."

ŞURA
42:38

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

infak ederler

Rablerine icabet edenler, namazı dosdoğru kılanlar, işleri kendi aralarında şura ile olanlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak edenler,

KEHF
18:42

أَنْفَقَ

enfeḳa

harcadıkları

(Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) oğuşturuyordu. O (bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu "Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım."

NAHL
16:75

يُنْفِقُ

yunfiḳu

infak eder

Allah, (Kendisi’ne ortak koştuğunuz ilahlar konusunda) hiçbir şeye gücü yetmeyen ve başkasının mülkünde olan ile, tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verdiğimiz, böylelikle ondan gizli ve açık infak eden kimseyi örnek olarak gösterdi; bunlar hiç eşit olur mu? Hamd Allah’ındır; fakat onların çoğu bilmezler.

İBRAHIM
14:31

وَيُنْفِقُوا

ve yunfiḳū

ve infak etsinler

İman etmiş kullarıma söyle "Alış-verişin ve dostluğun olmadığı o gün gelmezden evvel, dosdoğru namazı kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak etsinler."

SECDE
32:16

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

hayır için harcarlar

Onların yanları (gece namazına kalkmak için) yataklarından uzaklaşır. Rablerine korku ve umutla dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.

ANKEBUT
29:11

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

iki yüzlüleri

Allah muhakkak iman edenleri de bilmekte ve muhakkak münafıkları da bilmektedir.

RA'D
13:22

وَأَنْفَقُوا

ve enfeḳū

ve harcarlar

Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar. İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir.

HAC
22:35

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

(Allah yoluna) harcarlar

Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.

BAKARA
2:3

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

infak ederler

Onlar, gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.

BAKARA
2:195

وَأَنْفِقُوا

ve enfiḳū

infak edin

Allah yolunda infak edin ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın. İyilik edin. Şüphesiz Allah, iyilik edenleri sever.

BAKARA
2:215

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

(Allah yolunda) harcayacaklarını

Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir."

BAKARA
2:215

أَنْفَقْتُمْ

enfeḳtum

vereceğiniz

Sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki "Hayır olarak infak edeceğiniz şey, anne-babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışadır. Hayır olarak her ne yaparsanız, Allah onu şüphesiz bilir."

BAKARA
2:219

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

infak edeceklerini

Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki "Onlarda hem büyük günah, hem insanlar için (bazı) yararlar vardır. Ama günahları yararlarından daha büyüktür." Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki "İhtiyaçtan artakalanı." Böylece Allah, size ayetlerini açıklar; umulur ki düşünürsünüz;

BAKARA
2:254

أَنْفِقُوا

enfiḳū

infak edin

Ey iman edenler, hiçbir alış-verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı gün gelmezden evvel, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin. Kafirler... Onlar zulmedenlerdir.

BAKARA
2:261

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

infak edenler(in)

Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir.

BAKARA
2:262

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

infak eden

Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

BAKARA
2:262

أَنْفَقُوا

enfeḳū

verdikleri

Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

BAKARA
2:264

يُنْفِقُ

yunfiḳu

infak eden

Ey iman edenler, Allah’a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek sadakalarınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiçbir şeye güç yetiremez(elde edemez)ler. Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez.

BAKARA
2:265

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

infak eden

Yalnızca Allah’ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip-güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki, ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır). Allah, yaptıklarınızı görendir.

BAKARA
2:267

أَنْفِقُوا

enfiḳū

infak edin

Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır.

BAKARA
2:267

تُنْفِقُونَ

tunfiḳūne

sadaka vermeye

Ey iman edenler, kazandıklarınızın iyi olanından ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın ve bilin ki, şüphesiz Allah, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır, övülmeye layık olandır.

BAKARA
2:270

أَنْفَقْتُمْ

enfeḳtum

infak ederseniz

Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur.

BAKARA
2:270

نَفَقَةٍ

nefeḳatin

nafaka olarak

Her neyi nafaka olarak infak eder ve adak olarak neyi adarsanız, muhakkak Allah onu bilir. Zulmedenlerin yardımcıları yoktur.

BAKARA
2:272

تُنْفِقُوا

tunfiḳū

verdiğiniz

Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah’ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir.

BAKARA
2:272

تُنْفِقُونَ

tunfiḳūne

infak edemezsiniz

Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah’ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir.

BAKARA
2:272

تُنْفِقُوا

tunfiḳū

verseniz

Onların hidayete ermesi, senin üzerinde (bir yükümlülük) değildir. Ancak Allah, dilediğini hidayete erdirir. Hayır olarak her ne infak ederseniz, kendiniz içindir. Zaten siz, ancak Allah’ın hoşnutluğunu istemekten başka (bir amaçla) infak etmezsiniz. Hayırdan her ne infak ederseniz -haksızlığa (zulme) uğratılmaksızın- size eksiksizce ödenecektir.

BAKARA
2:273

تُنْفِقُوا

tunfiḳū

yaptığınız

(Sadakalar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.

BAKARA
2:274

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

infak edenler

Onlar ki, mallarını gece, gündüz; gizli ve açık infak ederler. Artık bunların ecirleri Rableri Katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır.

ENFAL
8:3

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

(Allah için) harcarlar

Onlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler.

ENFAL
8:36

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

harcarlar

Gerçek şu ki, inkar edenler, (insanları) Allah’ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkar edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır.

ENFAL
8:36

فَسَيُنْفِقُونَهَا

feseyunfiḳūnehā

ve harcayacaklar

Gerçek şu ki, inkar edenler, (insanları) Allah’ın yolundan engellemek için mallarını harcarlar; bundan böyle de harcayacaklar. Sonra bu, onlara yürek acısı olacaktır, sonra bozguna uğratılacaklardır. İnkar edenler sonunda cehenneme sürülüp toplanacaklardır.

ENFAL
8:49

الْمُنَافِقُونَ

l-munāfiḳūne

Münafıklar

Münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar şöyle diyorlardı "Bunları (Müslümanları) dinleri aldattı." Oysa kim Allah’a tevekkül ederse, şüphesiz Allah, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

ENFAL
8:60

تُنْفِقُوا

tunfiḳū

harcarsanız

Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın. Bununla, Allah’ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah’ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız. Allah yolunda her ne infak ederseniz, size ’eksiksiz olarak ödenir’ ve siz haksızlığa uğratılmazsınız.

ENFAL
8:63

أَنْفَقْتَ

enfeḳte

sen verseydin

Ve onların kalplerini uzlaştırdı. Sen, yeryüzündekilerin tümünü harcasaydın bile, onların kalplerini uzlaştıramazdın. Ama Allah, aralarını bulup onları uzlaştırdı. Çünkü O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

ÂL-I İMRAN
3:17

وَالْمُنْفِقِينَ

velmunfiḳīne

ve infak edenler

Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve ’seher vakitlerinde’ bağışlanma dileyenlerdir.

ÂL-I İMRAN
3:92

تُنْفِقُوا

tunfiḳū

(Allah için) harcayıncaya

Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.

ÂL-I İMRAN
3:92

تُنْفِقُوا

tunfiḳū

harcarsanız

Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz. Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir.

ÂL-I İMRAN
3:117

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

harcadıkları

Onların bu dünya hayatındaki harcamaları kendi nefislerine zulmetmiş olan bir kavmin ekinine isabet eden kavurucu soğukluktaki bir rüzgara benzer ki onu (ekini) helak etmiştir. Allah, onlara zulmetmedi, fakat onlar kendi nefislerine zulmetmektedirler.

ÂL-I İMRAN
3:134

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

infak ederler

Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar(daki hakların)dan bağışlama ile (vaz)geçenlerdir. Allah, iyilik yapanları sever.

ÂL-I İMRAN
3:167

نَافَقُوا

nāfeḳū

iki yüzlülük edenleri

Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara "Gelin, Allah’ın yolunda savaşın ya da savunma yapın" denildiğinde, "Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik" dediler. O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir.

HAŞR
59:11

نَافَقُوا

nāfeḳū

iki yüzlülük eden

Münafıklık edenleri görmüyor musun ki, Kitap Ehlinden inkar eden kardeşlerine derler ki "Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) çıkarılacak olursanız, mutlaka biz de sizinle birlikte çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz. "Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz." Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten yalancıdırlar.

AHZAB
33:1

وَالْمُنَافِقِينَ

velmunāfiḳīne

ve münafıklara

Ey Peygamber, Allah’tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

AHZAB
33:12

الْمُنَافِقُونَ

l-munāfiḳūne

münafıklar

Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar "Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi" diyorlardı.

AHZAB
33:24

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

iki yüzlülere

Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sadıkları sadakatlerinden dolayı mükafaatlandıracak, münafıkları da dilerse azaplandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

AHZAB
33:48

وَالْمُنَافِقِينَ

velmunāfiḳīne

ve münafıklara

Kafirlere ve münafıklara itaat etme, eziyetlerine aldırma ve Allah’a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

AHZAB
33:60

الْمُنَافِقُونَ

l-munāfiḳūne

iki yüzlüler

Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve şehirde kışkırtıcılık yapan (yalan haber yayan)lar (bu tutumlarına) bir son vermeyecek olurlarsa, gerçekten seni onlara saldırtırız, sonra orada seninle pek az (bir süre) komşu kalabilirler.

AHZAB
33:73

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

iki yüzlü erkeklere

Şundan ki Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azaplandıracak; mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların tevbesini kabul edecektir. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

AHZAB
33:73

وَالْمُنَافِقَاتِ

velmunāfiḳāti

ve iki yüzlü kadınlara

Şundan ki Allah, münafık erkekleri ve münafık kadınları, müşrik erkekleri ve müşrik kadınları azaplandıracak; mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların tevbesini kabul edecektir. Allah çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.

NISA
4:34

أَنْفَقُوا

enfeḳū

infak ederler

Allah’ın, bazısını bazısına üstün kılması ve onların kendi mallarından harcaması nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde ’sorumlu gözeticidir.’ Saliha kadınlar, gönülden (Allah’a), itaat edenler, Allah nasıl koruduysa görünmeyeni koruyanlardır. Nüşuzundan korktuğunuz kadınlara (önce) öğüt verin, (sonra onları) yataklarda yalnız bırakın, (bu da yetmezse hafifçe) vurun. Size itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Doğrusu Allah Yücedir, büyüktür.

NISA
4:38

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

verirler

Ve onlar, mallarını insanlara gösteriş olsun diye infak ederler, Allah’a ve ahiret gününe de inanmazlar. Şeytan, kime arkadaş olursa, artık ne kötü bir arkadaştır o.

NISA
4:39

وَأَنْفَقُوا

ve enfeḳū

ve harcasalardı

Allah’a ve ahiret gününe inanarak Allah’ın kendilerine verdiği rızıktan infak etselerdi, aleyhlerine mi olurdu? Allah, onları iyi bilendir.

NISA
4:61

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

o ikiyüzlülerin

Onlara "Allah’ın indirdiğine ve elçiye gelin" denildiğinde, o münafıkların senden kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün.

NISA
4:88

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

münafıklar

Şu halde münafıklar konusunda ikiye bölünmeniz ne diye? Oysa Allah, onları kazandıkları dolayısıyla tepe taklak etmiştir. Allah’ın saptırdığını hidayete erdirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, artık sen ona kesin olarak bir yol bulamazsın.

NISA
4:138

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

Münafıklara

Münafıklara müjde ver Onlar için gerçekten acıklı bir azap vardır.

NISA
4:140

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

iki yüzlüleri

O, size Kitap’ta "Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır.

NISA
4:142

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

iki yüzlüler

Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah’ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman, isteksizce kalkarlar. İnsanlara gösteriş yaparlar ve Allah’ı ancak çok az anarlar.

NISA
4:145

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

iki yüzlüler

Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın.

MUHAMMED
47:38

لِتُنْفِقُوا

litunfiḳū

infak etmeye

İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip-değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar.

TALAK
65:6

فَأَنْفِقُوا

feenfiḳū

geçimini sağlayın

(Boşadığınız) Kadınları, gücünüz oranında oturmakta olduğunuz yerin bir yanında oturtun, onlara ’darlık ve sıkıntıya düşürmek amacıyla’ zarar vermeyin. Eğer onlar hamile iseler, yüklerini bırakıncaya (doğumlarını yapıncaya) kadar onlara nafaka verin. Şayet sizler için (çocuğu) emzirirlerse, onlara ücretlerini ödeyin. (Durum ve ilişkilerinizi) Kendi aranızda maruf (güzellikle ve İslam’a uygun bir tarz) üzere görüşüp-konuşun. Eğer güçlük içine girerseniz, bu durumda (çocuğu) onun (babası) için bir başkası emzirebilir.

TALAK
65:7

لِيُنْفِقْ

liyunfiḳ

nafaka versin

Geniş-imkanları olan, nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah’ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir.

TALAK
65:7

فَلْيُنْفِقْ

felyunfiḳ

versin

Geniş-imkanları olan, nafakayı geniş imkanlarına göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah’ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp-verecektir.

MUNAFIKUN
63:1

الْمُنَافِقُونَ

l-munāfiḳūne

münafıklar

Münafıklar sana geldikleri zaman "Biz gerçekten şehadet ederiz ki, sen kesin olarak Allah’ın elçisisin" dediler. Allah da bilir ki sen elbette O’nun elçisisin. Allah, şüphesiz münafıkların yalan söylediklerine şahidlik eder.

MUNAFIKUN
63:1

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

münafıkların

Münafıklar sana geldikleri zaman "Biz gerçekten şehadet ederiz ki, sen kesin olarak Allah’ın elçisisin" dediler. Allah da bilir ki sen elbette O’nun elçisisin. Allah, şüphesiz münafıkların yalan söylediklerine şahidlik eder.

MUNAFIKUN
63:7

تُنْفِقُوا

tunfiḳū

bir şey vermeyin

Onlar ki "Allah’ın Resûlü yanında bulunanlara hiçbir infak (harcama)da bulunmayın, sonunda dağılıp gitsinler," derler. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Ancak münafıklar kavramıyorlar.

MUNAFIKUN
63:7

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

münafıklar

Onlar ki "Allah’ın Resûlü yanında bulunanlara hiçbir infak (harcama)da bulunmayın, sonunda dağılıp gitsinler," derler. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah’ındır. Ancak münafıklar kavramıyorlar.

MUNAFIKUN
63:8

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

münafıklar

Derler ki, "Andolsun, Medine’ye bir dönecek olursak, gücü ve onuru çok olan, düşkün ve zayıf olanı elbette oradan sürüp-çıkaracaktır." Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allah’ın, O’nun Resûlü’nün ve mü’minlerindir. Ancak münafıklar bilmiyorlar.

MUNAFIKUN
63:10

وَأَنْفِقُوا

ve enfiḳū

sadaka verin

Sizden birinize ölüm gelip de "Rabbim, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam" demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin.

TAHRIM
66:9

وَالْمُنَافِقِينَ

velmunāfiḳīne

ve münafıklarla

Ey Peygamber, kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı ’sert ve caydırıcı’ davran. Onların barınma yeri cehennemdir. Ne kötü bir dönüş yeridir o.

TEĞABUN
64:16

وَأَنْفِقُوا

ve enfiḳū

ve infak edin

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin. Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun. Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır.

FETIH
48:6

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

münafık erkeklere

Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.

FETIH
48:6

وَالْمُنَافِقَاتِ

velmunāfiḳāti

ve münafık kadınlara

Bir de; kötü bir zan ile zanda bulunan münafık erkeklerle münafık kadınları ve müşrik erkeklerle müşrik kadınları azaplandırması için. O kötülük çemberi, tepelerine insin. Allah, onlara karşı gazablanmış, onları lanetlemiş ve onlara cehennemi hazırlamıştır. Varacakları yer ne kötüdür.

MAIDE
5:64

يُنْفِقُ

yunfiḳu

verir

Yahudiler "Allah’ın eli sıkıdır" dediler. Onların elleri bağlandı ve söylediklerinden dolayı lanetlendiler. Hayır; O’nun iki eli açıktır, nasıl dilerse infak eder. Andolsun, Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun taşkınlıklarını ve inkarlarını artıracaktır. Biz de onların arasına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kin salıverdik. Onlar ne zaman savaş amacıyla bir ateş alevlendirdilerse Allah onu söndürmüştür. Yeryüzünde bozgunculuğa çalışırlar. Allah ise bozguncuları sevmez.

MÜMTEHINE
60:10

أَنْفَقُوا

enfeḳū

onların harcadıkları

Ey iman edenler, mü’min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mü’min kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü’min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü’min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

MÜMTEHINE
60:10

أَنْفَقْتُمْ

enfeḳtum

harcadığınız

Ey iman edenler, mü’min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mü’min kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü’min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü’min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

MÜMTEHINE
60:10

أَنْفَقُوا

enfeḳū

harcadıkları

Ey iman edenler, mü’min kadınlar hicret ederek size geldikleri zaman, onları imtihan edin. Allah, onların imanlarını daha iyi bilendir. Şayet (gerçekten) mü’min kadınlar olduklarını bilip-öğrenirseniz, artık sakın onları kafirlere geri çevirmeyin. (Çünkü) Ne bunlar onlara helaldir, ne onlar bunlara helaldir. Onlara (kafir kocalarına kendileri için) harcadıklarını verin. Onlara (hicret eden mü’min kadınlara) ücretlerini (mehirlerini) verdiğiniz takdirde onları nikahlamanızda size bir güçlük yoktur. Kafir (kadın)ların ismetlerini (nikahlarını) tutmayın ve (onlar için) harcadıklarınızı isteyin. Onlar da (mü’min kadınlara) harcadıklarını istesinler. Bu, Allah’ın hükmüdür; sizin aranızda hükmeder. Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

MÜMTEHINE
60:11

أَنْفَقُوا

enfeḳū

harcadıklarının

Ve eğer eşlerinizden (kafirlere kaçmalarından dolayı) herhangi bir şey kafirlere geçer, böylece siz de (savaşta onları yenip) ganimete kavuşursanız, eşleri (kaçıp) gidenlere (mehir olarak) harcama yaptıklarının bir mislini verin. Kendisi’ne iman ettiğiniz Allah’tan sakının.

HADID
57:7

وَأَنْفِقُوا

ve enfiḳū

ve infak edin

Allah’a ve Resûlü’ne iman edin. "Sizi kendilerinde halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği’ şeylerden infak edin. Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır.

HADID
57:7

وَأَنْفَقُوا

ve enfeḳū

ve infak edenlere

Allah’a ve Resûlü’ne iman edin. "Sizi kendilerinde halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği’ şeylerden infak edin. Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır.

HADID
57:10

تُنْفِقُوا

tunfiḳū

infak etmiyorsunuz

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

HADID
57:10

أَنْفَقَ

enfeḳa

infak eden

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

HADID
57:10

أَنْفَقُوا

enfeḳū

infak eden(ler)

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz. İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, her birine en güzel olanı va’detmiştir. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

HADID
57:13

الْمُنَافِقُونَ

l-munāfiḳūne

münafık erkekler

O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki "(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım." Onlara "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azap vardır.

HADID
57:13

وَالْمُنَافِقَاتُ

velmunāfiḳātu

ve münafık kadınlar

O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki "(Ne olur) Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp-yararlanalım." Onlara "Arkanıza (dünyaya) dönün de bir nur arayıp-bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç yanında rahmet, dış yanında o yönden azap vardır.

TEVBE
9:34

يُنْفِقُونَهَا

yunfiḳūnehā

onları harcamayanlar

Ey iman edenler, gerçek şu ki, (Yahudi) bilginlerinden ve (Hıristiyan) rahiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve Allah’ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele.

TEVBE
9:53

أَنْفِقُوا

enfiḳū

sadaka verin

De ki "İsteyerek veya istemeyerek infak edin; sizden kesin olarak kabul edilmeyecektir. Çünkü siz bir fasıklar topluluğu oldunuz."

TEVBE
9:54

نَفَقَاتُهُمْ

nefeḳātuhum

sadakalarının

İnfak ettiklerinin kendilerinden kabulünü engelleyen şey, Allah’ı ve elçisini tanımamaları, namaza ancak isteksizce gelmeleri ve hoşlarına gitmiyorken infak etmeleridir.

TEVBE
9:54

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

sadaka vermemeleri

İnfak ettiklerinin kendilerinden kabulünü engelleyen şey, Allah’ı ve elçisini tanımamaları, namaza ancak isteksizce gelmeleri ve hoşlarına gitmiyorken infak etmeleridir.

TEVBE
9:64

الْمُنَافِقُونَ

l-munāfiḳūne

münafıklar

Münafıklar, kalplerinde olanı kendilerine haber verecek bir sûrenin aleyhlerinde indirilmesinden çekiniyorlar. De ki "Alay edin. Şüphesiz, Allah kaçınmakta olduklarınızı açığa çıkarandır."

TEVBE
9:67

الْمُنَافِقُونَ

El-munāfiḳūne

münafık erkekler

Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah’ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır.

TEVBE
9:67

وَالْمُنَافِقَاتُ

velmunāfiḳātu

ve münafık kadınlar

Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah’ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır.

TEVBE
9:67

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

Münafıklar

Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır; kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutarlar. Onlar Allah’ı unuttular; O da onları unuttu. Şüphesiz, münafıklar fıska sapanlardır.

TEVBE
9:68

الْمُنَافِقِينَ

l-munāfiḳīne

münafık erkeklere

Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da ve (bütün) kafirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. Bu, onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir ve onlar için sürekli bir azap vardır.

TEVBE
9:68

وَالْمُنَافِقَاتِ

velmunāfiḳāti

ve münafık kadınlara

Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da ve (bütün) kafirlere, içinde ebedi kalmak üzere cehennem ateşini vadetti. Bu, onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir ve onlar için sürekli bir azap vardır.

TEVBE
9:73

وَالْمُنَافِقِينَ

velmunāfiḳīne

ve münafıklarla

Ey Peygamber, kafirlerle ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yataktır o!..

TEVBE
9:77

نِفَاقًا

nifāḳan

iki yüzlülük

Böylece O da, Allah’a verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söylemeleri nedeniyle, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar, kalplerinde nifakı (sonuçta köklü bir duygu olarak) yerleşik kıldı.

TEVBE
9:91

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

harcayacak

Allah’a ve elçisine karşı ’içten bağlı kalıp hayra çağıranlar’ oldukları sürece, güçsüz-zayıflara, hastalara ve infak etmek için bir şey bulamayanlara bir sorumluluk (günah) yoktur. İyilik edenlerin aleyhinde de bir yol yoktur. Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

TEVBE
9:92

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

infak edecek

Bir de (savaşa katılabilecekleri bir bineğe) bindirmen için sana her gelişlerinde "Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum" dediğin ve infak edecek bir şey bulamayıp hüzünlerinden dolayı gözlerinden yaşlar boşana boşana geri dönenler üzerinde de (sorumluluk) yoktur.

TEVBE
9:97

وَنِفَاقًا

ve nifāḳan

ve iki yüzlülükte

Bedeviler inkar ve nifak bakımından daha şiddetlidir. Allah’ın elçisine indirdiği sınırları bilmemeye de onlar daha ’yatkın ve elverişlidir.’ Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

TEVBE
9:98

يُنْفِقُ

yunfiḳu

verdiği

Bedevilerden öyleleri vardır ki, infak ettiğini bir cereme sayar ve sizi felaketlerin sarıvermesini bekler. Kötü felaket onları sarsın. Allah işitendir, bilendir.

TEVBE
9:99

يُنْفِقُ

yunfiḳu

verdiği

Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah’a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah Katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları Kendi rahmetine sokacaktır. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir.

TEVBE
9:101

مُنَافِقُونَ

munāfiḳūne

münafıklar

Çevrenizdeki bedevilerden münafık olanlar vardır ve Medine halkından da nifakı alışkanlığa çevirmiş olanlar vardır. Sen onları bilmezsin, Biz onları biliriz. Biz onları iki kere azaplandıracağız, sonra onlar büyük bir azaba döndürülecekler.

TEVBE
9:101

النِّفَاقِ

n-nifāḳi

iki yüzlülüğe

Çevrenizdeki bedevilerden münafık olanlar vardır ve Medine halkından da nifakı alışkanlığa çevirmiş olanlar vardır. Sen onları bilmezsin, Biz onları biliriz. Biz onları iki kere azaplandıracağız, sonra onlar büyük bir azaba döndürülecekler.

TEVBE
9:121

يُنْفِقُونَ

yunfiḳūne

sarfettikeri

Küçük, büyük infak ettikleri her nafaka ve (Allah yolunda) aştıkları her vadi, mutlaka Allah’ın yaptıklarının daha güzeliyle onlara karşılığını vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır.

TEVBE
9:121

نَفَقَةً

nefeḳaten

bir masraf

Küçük, büyük infak ettikleri her nafaka ve (Allah yolunda) aştıkları her vadi, mutlaka Allah’ın yaptıklarının daha güzeliyle onlara karşılığını vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır.