ث ق ل kökü Kur'an'da 28 defa geçmektedir.

AYETLER

KALEM
68:46

مُثْقَلُونَ

muṧḳalūne

ağır bir yük altındadırlar

Sen, onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, onlar, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altında kalmışlar?

MÜZZEMMIL
73:5

ثَقِيلًا

ṧeḳīlen

ağır

Gerçek şu ki, biz senin üzerine ’oldukça ağır’ bir söz (vahy) bırakacağız.

KARI'A
101:6

ثَقُلَتْ

ṧeḳulet

ağır gelirse

İşte, kimin tartıları ağır basarsa,

A'RAF
7:8

ثَقُلَتْ

ṧeḳulet

ağır gelirse

O gün tartı haktır. Kimin tartıları ağır basarsa, işte kurtulanlar onlardır.

A'RAF
7:57

ثِقَالًا

ṧiḳālen

ağır ağır

Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O’dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte Biz, ölüleri de böyle diriltip-çıkarırız. Ki ibret alasınız.

A'RAF
7:187

ثَقُلَتْ

ṧeḳulet

O ağır gelmiştir

Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar. De ki "Onun ilmi yalnızca Rabbimin Katındadır. Onun süresini O’ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O, size apansız bir gelişten başkası değildir." Sanki sen, ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki "Onun ilmi yalnızca Allah’ın Katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler."

A'RAF
7:189

أَثْقَلَتْ

eṧḳalet

(yükü) ağırlaşınca

O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan eşini var etti. Onu (eşini) örtüp-bürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) gezindi. Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rableri olan Allah’a dua ettiler "Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenlerden olacağız."

FATIR
35:18

مُثْقَلَةٌ

muṧḳaletun

yükü ağır gelen kimse

Hiçbir günahkar bir başka günahkarın günahını yüklenemez. Eğer yükü ağır olan kimse (bir başkasını) onu taşımaya çağırsa, -bu, yakın-akrabası da olsa- kendisine ondan hiçbir şey yükletilmez. Sen, yalnızca gayb ile Rablerinden ’içleri titreyerek-korkmakta’ olanları ve dosdoğru namazı kılanları uyarırsın. Kim temizlenip-arınırsa, artık o, kendi nefsi için temizlenip-arınmıştır. Sonunda dönüş Allah’adır.

YUNUS
10:61

مِثْقَالِ

miṧḳāli

ağırlığınca

Senin içinde olduğun herhangi bir durum, onun hakkında Kur’an’dan okuduğun herhangi bir şey ve sizin işlediğiniz herhangi bir iş yoktur ki, ona (iyice) daldığınızda, Biz sizin üzerinizde şahidler durmuş olmayalım. Yerde ve gökte zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabbinden uzakta (saklı) kalmaz. Bunun daha küçüğü de, daha büyüğü de yoktur ki, apaçık bir kitapta (kayıtlı) olmasın.

LOKMAN
31:16

مِثْقَالَ

miṧḳāle

ağırlığınca

"Ey oğlum, (yaptığın iş) gerçekten bir hardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,) ister bir kaya parçasından ya da göklerde veya yer(in derinliklerinde) de bulunsa bile, Allah onu getirir (açığa çıkarır). Şüphesiz Allah, latif olandır, (herşeyden) haberdardır."

SEBE
34:3

مِثْقَالُ

miṧḳālu

ağırlığınca

İnkar edenler, dediler ki "Kıyamet-saati bize gelmez." De ki "Hayır, gaybı bilen Rabbime andolsun, o muhakkak size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey O’ndan uzak (saklı) kalmaz. Bundan daha küçük olanı da, daha büyük olanı da, istisnasız, mutlaka apaçık bir kitapta (yazılı)dır."

SEBE
34:22

مِثْقَالَ

miṧḳāle

ağırlığınca

De ki "Allah’ın dışında (tanrı diye) öne sürdüklerinizi çağırın. Onların göklerde ve yerde bir zerre ağırlığınca bile (hiçbir şeye) güçleri yetmez; onların bu ikisinde hiçbir ortaklığı olmadığı gibi, O’nun bunlardan hiçbir destekçi olanı da yoktur.

NAHL
16:7

أَثْقَالَكُمْ

eṧḳālekum

ağırlıklarınızı

Kendisine ulaşmadan canlarınızın yarısının telef olacağı şehirlere onlar, ağırlıklarınızı taşımaktadırlar. Şüphesiz sizin Rabbiniz şefkatli ve merhametlidir.

ENBIYA
21:47

مِثْقَالَ

miṧḳāle

ağırlığınca

Biz ise, kıyamet gününe ait duyarlı teraziler koyarız da artık, hiçbir nefis hiçbir şeyle haksızlığa uğramaz. Bir hardal tanesi bile olsa ona (teraziye) getiririz. Hesap görücüler olarak Biz yeteriz.

MÜ'MINUN
23:102

ثَقُلَتْ

ṧeḳulet

ağır gelirse

Artık kimin tartısı ağır basarsa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

TUR
52:40

مُثْقَلُونَ

muṧḳalūne

yükü altında (mıdır?)

Yoksa sen onlardan bir ücret mi istiyorsun ki, haksız bir borçtan dolayı ağır bir yük altındalar?

ANKEBUT
29:13

أَثْقَالَهُمْ

eṧḳālehum

kendi yüklerini

Şüphesiz onlar, hem kendi yüklerini, hem kendi yükleriyle birlikte başka yükleri de yüklenecekler ve kıyamet günü, düzüp uydurduklarına karşı sorguya çekileceklerdir.

ANKEBUT
29:13

وَأَثْقَالًا

ve eṧḳālen

ve (başka) yükleri

Şüphesiz onlar, hem kendi yüklerini, hem kendi yükleriyle birlikte başka yükleri de yüklenecekler ve kıyamet günü, düzüp uydurduklarına karşı sorguya çekileceklerdir.

ANKEBUT
29:13

أَثْقَالِهِمْ

eṧḳālihim

kendi yükleriyle

Şüphesiz onlar, hem kendi yüklerini, hem kendi yükleriyle birlikte başka yükleri de yüklenecekler ve kıyamet günü, düzüp uydurduklarına karşı sorguya çekileceklerdir.

RA'D
13:12

الثِّقَالَ

ṧ-ṧiḳāle

ağır (yüklü)

O size şimşeği korku ve umut olarak gösteren, (yağmur yüklü) ağırlaşmış bulutları (inşa edip) ortaya çıkarandır.

RAHMAN
55:31

الثَّقَلَانِ

ṧ-ṧeḳalāni

iki yük sahibi (insan ve cin)

Ey (yeryüzüne yükletilmiş) iki ağırlık (olan ins ve cin), yakında (ahirette hesabınızı görmek üzere) sizin için de vakit bulacağız.

İNSAN
76:27

ثَقِيلًا

ṧeḳīlen

ağır

Gerçek şu ki bunlar, çarçabuk geçmekte olan (dünyay)ı seviyorlar. Önlerinde bulunan ağır bir günü bırakıyorlar.

ZILZAL
99:2

أَثْقَالَهَا

eṧḳālehā

ağırlıklarını

Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı,

ZILZAL
99:7

مِثْقَالَ

miṧḳāle

ağırlığınca

Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür.

ZILZAL
99:8

مِثْقَالَ

miṧḳāle

ağırlığınca

Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür.

NISA
4:40

مِثْقَالَ

miṧḳāle

kadar

Gerçek şu ki, Allah zerre ağırlığı kadar haksızlık yapmaz. (Bu ağırlıkta) Bir iyilik olursa, onu kat kat kılar ve Kendi yanından pek büyük bir ecir verir.

TEVBE
9:38

اثَّاقَلْتُمْ

ṧṧāḳaltum

çakılıp kaldınız

Ey iman edenler, ne oldu ki size, Allah yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır.

TEVBE
9:41

وَثِقَالًا

veṧiḳālen

(gerek) ağır olarak

Hafif ve ağır savaşa kuşanıp çıkın ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.