Mustafa İslamoğlu 

1. Göklerde ve yerde olan her şey (onlara yaratılış amacını yükleyen) Allah adına hareket etti zira mutlak üstün ve yüce olan, her hükmünde tam isabet kaydeden O`dur.

2. O`na aittir göklerin ve yerin mülkü; O yaşatır ve O öldürür; her şeye güç yetiren de O`dur.

3. el-Evvel ve el-Ahir`dir; ez-Zahir ve el-Batın`dır; ve O her şeyi en iyi bilendir.

4. O, gökleri ve yeri altı aşamada yaratmış, ardından hükümranlık makamına kurulmuştur. O hem toprağa giren ve orada çıkan her şeyi, hem de gökten inen ve onda yükselen her şeyi bilir. Nerede olursanız olun, O sizinle beraberdir ve Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.

5. Göklerin ve yerin mülkü O`nundur; ve bütün işler Allah`a döndürülür.

6. Geceyi O kısaltıp gündüzü O uzatıyor; yine gündüzü O kısaltıp geceyi O uzatıyor; zira O, göğüslerin en mahrem sırlarını bilendir.

7. Allah`a ve Rasulü`ne yürekten güvenin ve O`nun sizi kendisini emanetçi kıldığı şeylerden infak edin! Artık sizden iman ve infak eden kimseler için büyük bir ecir vardır.

8. Neden siz Allah`a inanınp güvenmeyesiniz; üstelik Rasul sizi Rabbinize inanıp güvenmeye çağırdığı, O da sizden söz almış olduğu halde? Tabi ki eğer inanmaya (gönüllü) iseniz?

9. Kulu (Muhammed`e) sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için hakikatin apaçık belgeleri olan ayetleri indiren O`dur; çünkü Allah size karşı elbet çok şefkatli, çok merhametlidir.

10. Neden siz Allah yolunda infak etmeyesiniz ki; üstelik göklerin ve yerin mirasının sadece Allah`a ait olduğunu (bilip dururken)? İçinizden zor ve kor zamanlarda infak edenler ve savaşanlarla, (iş kolaya binince bunları yapanlar) bir olmaz; böyleleri derece olarak, daha sonra infak edenler ve savaşanlardan daha üstündür; ve böyle davranan herkese Allah en güzeli vaad etmiştir ve Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.

11. Kim Allah`a güzel bir borç verip de, onun kendisine kat kat fazlasıyla geri dönmesini ister? İşte böylelerini tarifsiz güzellikte bir ödül beklemektedir.

12. Bütün mü`min erkekleri ve mü`min kadınları önleri ve sağ taraflarını aydınlatan nurlarıyla hızla ilerlerken gördüğün gün onlara "Bu gün size müjde var Zemininden ırmaklar çağlayan, içinde yerleşip kalacağınız cennetler!.. Bu, işte budur muhteşem zafer!"

13. O gün bütün münafık erkekler ve münafık kadınlar mü`minlere (şöyle diyecekler) "Bize bakın da ışığınızdan biz de yararlanalım!" Onlara denilecek ki "Arkanızdaki (hayata) dönüp, kendinize (orada) bir ışık arayın!" Derken onlarla mü`minler arasına kapısı olan bir sur çekilecek, onun iç tarafında rahmet bulunacak, dış tarafında ise azap.

14. (Münafıklar) seslenecekler "Biz sizinle beraber değil miydik? (Mü`minler) şöyle cevap verecekler "Elbette! Ama siz kendi kendinizi tuzağa düşürdünüz; böylece (güya) kendinizi gözettiniz; kuşkuya kapıldınız, Allah`ın emri gelinceye kadar malum kuruntularla avundunuz; dahası, o (kafa) sizi Allah ile aldatarak gurura sürükledi."

15. Artık bu gün, ne sizden ne de kafirlerden kurtuluş akçesi kabul edilmez. Son durağınız ateştir ve tek can dostunuz da odur o ne kötü varış yeridir.

16. İman (ettiğini iddia) edenlerin, Allah`ın zikrine, yani Hak katında inen vahye karşı, ta kalplerinde ürperti duymalarının vakti hala gelmedi mi? Ta ki kendilerine daha önce vahiy verilip de, üzerlerinden uzun zaman geçtiği için kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar; ki onların bir çoğu yoldan sapmıştır.

17. İyi bilin ki Allah, ölümünden sonra toprağa can verir. İşte aklınızı kullanabilesiniz diye ayetlerimizi size böyle açıklamış bulunuyoruz.

18. İmana sadakatin bedelini ödeyen erkekler ve kadınlar ile Allah`a güzel bir borç verenlere gelince (bu) onlara kat kat fazlasıyla geri dönecek ve tarifsiz güzellikte bir ödül onları bekleyecek.

19. Allah`a ve elçilerine (sadakatin bedelini ödeyerek) iman edenler var ya onlardır doğruluk ve dürüstlük sembolü olanlar, yine onlardır Rableri katında şahitliğine (değer) verilenler; ödül de onların, ışık da onların olacak. Ama inkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlar, gözleri fal taşı gibi açan ateşe mahkum olacak.

20. İyi bilin ki (tek başına) bu dünya hayatı bir oyun ve oynaştan, albenili bir gösteri ve birbirinize karşı övünme yarışından, mal ve evlat çoğaltma hırsından ibaret olurdu. Bu (tiplerin sonu) şu yağmur meseline benzer O (yağmurun) yeşerttikleri, çiftçileri/nankörleri pek sevindirir; sonrar kurur ve sen onu sararmış görürsün; en sonunda toz toprak olur. Ama ahirette (böyle olmayacak). Ya şiddetli bir mahrumiyet veya Allah`tan bir mağfiret ve hoşnutluk olacak Zira (tek başına) bu dünya hayatı, aldatıcı ve geçici bir tatmin aracından başka bir şey değildir.

21. Rabbinizin mağfiretine nail olmak, Allah`a ve elçilerine iman edenler için hazırlanan, alanı göğün ve yerin genişliği kadar olan cennete kavuşmak için birbirinizle yarışın! Bu Allah`ın (dileyene) vermeyi dilediği ikramıdır zira Allah muazzam ikram sahibidir.

22. Ne yeryüzünün ne de sizin başınıza, daha önceden kayıt altına aldığımız bir yasa olmadıkça asla bir musibet gelmez şüphesiz bu Allah için pek kolaydır.

23. Böyle takdir etmiştir ki elden kaçırdıklarınıza (aşırı) üzülmeyesiniz, ele geçirdiklerinize de (aşırı) sevinmeyesiniz nitekim Allah hiçbir kendini beğenmiş şımarığı sevmez.

24. Cimrilik edenler ve insanlara da cimriliği teklif edenlere gelince kim (O`na) sırt çevirirse, iyi bilsin ki Allah, evet O kendi kendine yeten mutlak zengindir, hamdin tamamına layıktır.

25. Doğrusu Biz elçilerimizi hakikatin apaçık belgeleriyle gönderdik; onlarla birlikte Kitab`ı ve insanlığı adaletle ayakta tutsun diye mizanı indirdik; ve içinde hem kahredici bir güç hem de insanlar için sayısız faydalar bulunan demiri indirdik Ki böylece Allah, kendisine ve elçilerine gıyapta destek çıkanları seçip ayırsın Şüphesiz Allah tarifsiz bir güç sahibidir, mutlak üstün ve yüce olandır.

26. Doğrusu Nuh ve İbrahim`i de (aynı amaçla) göndermiştik; ve o ikisinin soylarından gelenlere peygamberlik ve vahiy vermiştik; fakat onlardan bir kısmı hidayete erdiler, ama bir çokları da yoldan saptılar.

27. Sonra onların peşinden (başka) elçilerimizi de getirdik; peşlerinden de Meryem oğlu İsa`yı getirdik ve ona İncil`i verdik; ve ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet yerleştirdik. Ama ruhbanlık başka... Onu kendilerine emretmediğimiz halde onlar uydurdu, gerekçesi de Allah`ın rızasını kazanmaktı; fakat onun gereklerine de hakkıyla riayet etmediler ya... Neticede Biz onlardan iman eden kimselere karşılıklarını verdik; fakat yine onlardan bir çoğu yoldan saptılar.

28. Siz ey (tevhide) iman eden (ehl-i kitab!) Allah bilinciyle hareket edin ve O`nun peygamberine iman edin ve O`nun peygamberine iman edin ki, O size rahmetinden iki kat versin! Yine size aydınlığında yürüyeceğiniz bir nur bahşetsin ve size mağfiret etsin Zira Allah tarifsiz bir bağışlayıcı, eşsiz bir merhamet kaynağıdır.

29. Böylece önceki vahiyleri izleyenler kendilerinin Allah`ın lutfundan hiçbir şey elde edemeyeceklerini düşünmesinler; dahası, bu lutfun Allah`ın yetkisinde olup onu dilediğine verdiğini bilsinler zira Allah muazzam ikram sahibidir.