KAF 50:28
تَخْتَصِمُوا
teḣteSimū
çekişmeyin
|
(Allah buyurur) "Benim Huzurumda çekişip-durmayın. Ben size daha önce ’kesin bir uyarı’ göndermiştim."
|
قَالَ لَا تَخْتَصِمُوا لَدَيَّ وَقَدْ قَدَّمْتُ إِلَيْكُمْ بِالْوَعِيدِ
Kale la tahtesımu ledeyye ve kad kaddemtu ileykum bil veıyd
|
SAD 38:21
الْخَصْمِ
l-ḣismi
davacıların
|
Sana o davacıların haberi geldi mi? Hani mihraba (Davud’un bulunduğu yere girmek için) yüksek duvardan tırmanmışlardı.
|
وَهَلْ أَتَاكَ نَبَأُ الْخَصْمِ إِذْ تَسَوَّرُوا الْمِحْرَابَ
Ve hel etake nebeül hasm iz tesevverul mıhrab
|
SAD 38:22
خَصْمَانِ
ḣismāni
biz iki davacıyız
|
Davud’a girdiklerinde, o, onlardan ürkmüştü; dediler ki "Korkma, iki davacıyız, birimiz diğerimize haksızlıkta bulundu. Şimdi sen aramızda hak ile hükmet, kararında zulme sapma ve bizi doğru yolun ortasına yöneltip-ilet."
|
إِذْ دَخَلُوا عَلَىٰ دَاوُودَ فَفَزِعَ مِنْهُمْ ۖ قَالُوا لَا تَخَفْ ۖ خَصْمَانِ بَغَىٰ بَعْضُنَا عَلَىٰ بَعْضٍ فَاحْكُمْ بَيْنَنَا بِالْحَقِّ وَلَا تُشْطِطْ وَاهْدِنَا إِلَىٰ سَوَاءِ الصِّرَاطِ
İz dehalu ala davude fe fezia minhüm kalu la tehaf hasmani beğa ba’duna ala ba’dın fahküm beynena bil hakkı ve la tüştıt vehdina ila sevais sırat
|
SAD 38:64
تَخَاصُمُ
teḣāSumu
tartışmasıdır
|
Bu, cehennem halkının birbiriyle çekişmesi kesin bir gerçektir.
|
إِنَّ ذَٰلِكَ لَحَقٌّ تَخَاصُمُ أَهْلِ النَّارِ
İnne zalike le hakkun tehasumü ehlin nar
|
SAD 38:69
يَخْتَصِمُونَ
yeḣteSimūne
tartıştıkları
|
"Mele-i Ala (yüce topluluk) tartışıp dururken, benim hiçbir bilgim yoktur."
|
مَا كَانَ لِيَ مِنْ عِلْمٍ بِالْمَلَإِ الْأَعْلَىٰ إِذْ يَخْتَصِمُونَ
Ma kane liye min ılmin bil meleil a’la iz yahtesımun
|
YASIN 36:49
يَخِصِّمُونَ
yeḣiSSimūne
çekişip dururlarken
|
Onlar, yalnızca tek bir çığlıktan başkasını gözetmezler, onlar birbirleriyle çekişip-dururken o kendilerini yakalayıverir.
|
مَا يَنْظُرُونَ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً تَأْخُذُهُمْ وَهُمْ يَخِصِّمُونَ
Ma yenzurune illa sayhatev vahıdeten te’huzühüm vehüm yehıssımun
|
YASIN 36:77
خَصِيمٌ
ḣaSīmun
bir hasım
|
İnsan, Bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir.
|
أَوَلَمْ يَرَ الْإِنْسَانُ أَنَّا خَلَقْنَاهُ مِنْ نُطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُبِينٌ
Evelem yeral insanü enna halaknahü min nutfetin fe iza hüve hasıymün mübın
|
ŞU'ARA 26:96
يَخْتَصِمُونَ
yeḣteSimūne
çekişerek
|
Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki
|
قَالُوا وَهُمْ فِيهَا يَخْتَصِمُونَ
Kalu ve hüm fıha yahtesımun
|
NEML 27:45
يَخْتَصِمُونَ
yeḣteSimūne
birbiriyle çekişen
|
Andolsun, Biz Semud (kavmine de) kardeşleri Salih’i "Yalnızca Allah’a kulluk edin" diye (demek üzere) gönderdik. Bir de ne görsün, onlar birbirlerine düşman kesilmiş iki gruptur.
|
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا إِلَىٰ ثَمُودَ أَخَاهُمْ صَالِحًا أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ فَإِذَا هُمْ فَرِيقَانِ يَخْتَصِمُونَ
Ve le kad erselna ila semude ehahüm salihan enı’büdüllahe fe izahüm ferıkani yahtesımun
|
ZÜMER 39:31
تَخْتَصِمُونَ
teḣteSimūne
davalaşacaksınız
|
Sonra şüphesiz sizler, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.
|
ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عِنْدَ رَبِّكُمْ تَخْتَصِمُونَ
Sümme inneküm yevmel kıyameti ınde rabbiküm tahtesımun
|
ZUHRUF 43:18
الْخِصَامِ
l-ḣiSāmi
mücadelede
|
Onlar, süs içinde büyütülüp de mücadelede açık olmayan (kızlar)ı mı (Allah’a yakıştırıyorlar)?
|
أَوَمَنْ يُنَشَّأُ فِي الْحِلْيَةِ وَهُوَ فِي الْخِصَامِ غَيْرُ مُبِينٍ
E ve mey yüneşşeü fil hılyeti ve hüve fil hısami ğayrumübın
|
ZUHRUF 43:58
خَصِمُونَ
ḣaSimūne
kavgacı
|
Dediler ki "Bizim ilahlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?" Onu yalnızca bir tartışma-konusu olsun diye (örnek) verdiler. Hayır, onlar ’tartışmacı ve düşman’ bir kavimdir.
|
وَقَالُوا أَآلِهَتُنَا خَيْرٌ أَمْ هُوَ ۚ مَا ضَرَبُوهُ لَكَ إِلَّا جَدَلًا ۚ بَلْ هُمْ قَوْمٌ خَصِمُونَ
Ve kalu e alihetüna hayrun em hu ma darabuhü leke illa cedela bel hüm kavmün hasımun
|
NAHL 16:4
خَصِيمٌ
ḣaSīmun
bir hasım (olup çıktı)
|
İnsanı bir damla sudan yarattı, buna rağmen o, apaçık bir düşmandır.
|
خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ فَإِذَا هُوَ خَصِيمٌ مُبِينٌ
Halekal insane min nutfetin fe iza hüve hasıymün mübiyn
|
HAC 22:19
خَصْمَانِ
ḣismāni
iki hasım taraf
|
İşte bunlar çekişen iki gruptur, Rableri konusunda çekiştiler. İşte o inkar edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür.
|
هَٰذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ ۖ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِنْ نَارٍ يُصَبُّ مِنْ فَوْقِ رُءُوسِهِمُ الْحَمِيمُ
Hazani hasmanıhtesamü fı rabbihim fellezıne keferu kuttıat lehüm siyabüm min nar yüsabbü min fekı ruusihimül hamım
|
HAC 22:19
اخْتَصَمُوا
ḣteSamū
çekişen
|
İşte bunlar çekişen iki gruptur, Rableri konusunda çekiştiler. İşte o inkar edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir; başları üstünden de kaynar su dökülür.
|
هَٰذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ ۖ فَالَّذِينَ كَفَرُوا قُطِّعَتْ لَهُمْ ثِيَابٌ مِنْ نَارٍ يُصَبُّ مِنْ فَوْقِ رُءُوسِهِمُ الْحَمِيمُ
Hazani hasmanıhtesamü fı rabbihim fellezıne keferu kuttıat lehüm siyabüm min nar yüsabbü min fekı ruusihimül hamım
|
BAKARA 2:204
الْخِصَامِ
l-ḣiSāmi
hasımların
|
İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah’ı şahid getirir; oysa o azılı bir düşmandır.
|
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يُعْجِبُكَ قَوْلُهُ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيُشْهِدُ اللَّهَ عَلَىٰ مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ
Ve minen nasi me yu’cibüke kavlühu fil hayatid dünya ve yüşhidüllahe ala ma fı kalbih ve hüve eleddül hısam
|
ÂL-I İMRAN 3:44
يَخْتَصِمُونَ
yeḣteSimūne
birbirleriyle çekiştikleri
|
Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem’i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur’a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.
|
ذَٰلِكَ مِنْ أَنْبَاءِ الْغَيْبِ نُوحِيهِ إِلَيْكَ ۚ وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يُلْقُونَ أَقْلَامَهُمْ أَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَ وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يَخْتَصِمُونَ
Zalike min embail ğaybi nuhıyhi ileyk ve ma künte ledeyhim iz yülkune aklamehüm eyyühüm yekfülü meryeme ve ma künte ledeyhim iz yahtesımun
|
NISA 4:105
خَصِيمًا
ḣaSīmen
savunucusu
|
Şüphesiz, Allah’ın sana gösterdiği gibi insanlar arasında hükmetmen için Biz sana kitabı hak olarak indirdik. (Sakın) Hainlerin savunucusu olma.
|
إِنَّا أَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ لِتَحْكُمَ بَيْنَ النَّاسِ بِمَا أَرَاكَ اللَّهُ ۚ وَلَا تَكُنْ لِلْخَائِنِينَ خَصِيمًا
İnna enzelna ileykel kitabe bil hakkı li tahküme beynen nasi bima erakellah ve la tekül lil hainıne hasıyma
|